Boğa toprak burçlarının en tensel ve duyarlı üyesidir. Yine de ayaklarını yere sağlam basmasıyla ünlüdür. Uzun bir kıştan sonra, bütün ağaçların yeniden can bulduğu Nisan-Mayıs döneminde dünyaya gelen Boğa’lar, tıpkı bir yandan köklerini toprağa sıkı sıkı geçirmeye ve damarlarına yürüyen hayat suyunun kaynağına inmeye çalışan, bir yandan da asıl zenginlikleri olan meyvelerin sözünü verircesine pıtrak pıtrak çiçek açan ağaçlara benzerler.
Boğa’nın dişi, yani – duyarlı, verimli, edilgen – bir tabiatı vardır. Edilgen tanımının, birçok kişide olumsuz çağrışımlar oluşturduğunu bildiğim için açıklayayım; ‘’edilgen’’ sözcüğü ile, başlatan değil olanı sürdüren, yapan değil kullanan, atılan değil fırsat kollayan, yani etkiyi doğuran değil, kendisine yansıyan/yansıyacak etkileri dikkate alarak davranan bir tavırdan bahsedilmektedir.
Boğa Toprak grubunun diğer üyelerinden Başak kadar azla yetinmeye meraklı değildirler. Ama ellerinde olanı özenle kullanır ve yokluğa düşmemek için önlem almayı severler. Oğlak gibi uzuuun menzilli hedefleri olmasa da, kafalarına taktıkları herşeyi elde etmek için uzun uzun uğraşırlar. Oğlaklar gibi kapsamlı kurgular hazırlayıp, hayatı yönetmeye kalkmazlar ama onlarla geçinmek isteyenler, kurdukları sisteme uyum sağlamak zorunda olduklarını bir biçimde fark ederlr. Başak gibi titiz olmasalar bile kesinlikle düzenlidirler! Ayrıca Başak kadar kuralcı olmasalar da normlarına sadık kalmak isterler. Detayda kaybolmazlar ama bütünlüğü bozan detayları da asla gözden kaçırmaz ve ihmalcilikten hoşlanmazlar.
”Boğa ‘’Sabit’’bir burçtur. Yani asıl meselesi ‘’kaynaklarını iyi kullanmak’’tır.Değişimle değil, kök salmakla ilgilenir. ”
Maddi ve manevi değerlerimizi, gelirlerimizi, kaynaklarımızı sağladığımız yerleri ve onları kullanma biçimimizi belirleyen 2. Evin doğal sahibi olduğu için, Boğa’nın ana temaları üretmek, büyütmek, korumak ve sürekliliğini sağlamaktır. Değerlerine, mallarına, sevdikleri insan ve nesnelere, amaçlarına, kararlarına, düşüncelerine, anılarına – yani kendilerinden bildikleri herşeye – sıkı sıkıya sahip çıkarlar. Boğa’ların – haritalarındaki diğer etkiler altında gelişmiş bazı uçuk kaçık yanları olsa da – temelde güven arayan ve alışkanlıklarına bağlı insanlar olduklarını zamanla farkedersiniz.
Yönetici gezegeni Venüs’ten gelen ‘’güzel ve değerli şeylere düşkün olma’’ özelliği, beş duyusuna hitap eden herşeyi tatma ve mümkünse onlara sahip olma arzusunu doğurur. Kıymet vermediği, gönlünü çelmeyen hiçbir şeyi almaz ve elinde tutmaz. Sahip olduklarından da kolay kolay vazgeçmez. Seçimlerinde, Terazi gibi zarif detaylar ve entelektüel incelikler boyutuna takılmak yerine, güzel ve değerli görünen şeylerin amaçlarına uygunluğunu ve kalıcı olup olmadıklarını – yani gerçek değerini – anlamaya çalışır. Hiçbir şeye hak ettiğinden daha fazla zaman, ilgi ve para aktarmak istemez. Buradan yüzeysel veya incelikten yoksun oldukları anlamını çıkartmayın! Aslan’a taş çıkartacak kadar pahalı zevkleri ve doğal bir estetik duyarlılıkları vardır. Ancak havai, geçici, kısa ömürlü değil, klasik, kalıcı ve durdukça değeri artan şeylerle ilgilenirler. Antika koleksiyoncuları, emlak zenginleri, altın, hisse ve döviz piyasalarının en becerikli spekülatörleri, başarılı çiftçiler ve doğal tarım öncüleri arasında birçok Boğa olması, bir tesadüf değildir.
Haz-ehli insanlardır! Yemeyi içmeyi, sevişip koklaşmayı, kulaklarını okşayan müzikler dinlemeyi, gönüllerini ve gözlerini okşayan insanlarla birlikte olmayı, tenlerine hoş gelen kumaşlardan yapılmış giysiler kullanmayı, bulundukları her yeri zevk unsurları ile donatmayı, hatta bazen – Güneş’in olumsuz etkiler aldığı durumlarda – abartmayı pek severler. Aslında tembel olmaya pek yatkın bir doğaları vardır! Ama hayatın nimetlerinden mahrum kalmak ve başkalarına bağımlı olmaktan korktukları için çalışırlar
Sakin, sade, doğal bir güzellik sergilerler. Giyimlerine dikkat eder ve genellikle kendi tarzlarını belirlemeyi tercih ederler. Aksesuar ve parfüm konusunda çok hassastırlar. Cazibeleri uçucu değil, derin ve kalıcıdır. Genç ve güzel kalmak için çaba gösterir, estetik ameliyet geçirmektense bakımlı olmayı arzu ederler.
Boğa’ların ağır kanlılığı, uykuculuğu ve rahata düşkünlüğü dillere destandır! Ama harekete geçtikleri zaman da, suları usul usul kabaran bir nehrin birden çoşması ve etrafındaki topraklara taşması gibi engellenemez bir güç gösterisi sergilerler.
Boğa tam olarak entelektüel bir burç sayılmaz. Hayal etmekten ziyade, hayalleri hayata geçirmek için kaynak bulmakla ilgilenir. SÖZ’e kıymet verir! O yüzden hem düşünerek konuşur, hem de sözünü tutmaya gayret eder. Elbette sözünün arkasında durmayan insanlara pek paye vermez.
İlişkilerine sahip çıkar. Kardeşleri, arkadaşları, yakın çevresi ile kurduğu ilişkilerin sürekliliği onun için önemlidir. Kolay kolay kimseden vazgeçmez.
Maneviyatı gelişkindir. Ancak inançları, ayakları yere basan ve uygulanabilir nitelikler gösterir. Bazen, fanatik ve katı bir din anlayışı olabilir. Ölüm düşüncesini sevmeseler de, ölümü bilgece kucaklayabilir ve bir yolculuk gibi görebilirler.
Gücünü ve ışığını köklerinden – ailesinden, yaşadığı topraktan, genetik özelliklerinden, temel değerlerinden – aldığını bilir ve bunlara söz ya da el uzatılmasından hiç haz etmez. Dünya üzerindeki varlığını ise, ancak ‘’yararlı olarak’’ güvence altına alabileceğinin farkındadır. Yaptığı işlerde, üstlendiği sorumluluklarda karşılıklı fayda gözetmeyi ihmal etmez. Çünkü kalıcı olmak ister.
BOĞA, dünyanın ritmini, tıpkı toprağa köklerini salmış ağaçlar gibi derinden hisseder ve büyük öznenin bir parçası olduğunun daima farkındadır. Çevresinde olan bitene karşı çok duyarlıdır ve inandığı insani amaçlar konusunda fedakarca davranmayı bilir. Şefkat ve şifayı akıtmak ve paylaşmak konusunda adeta içten gelen bir bilgiye sahiptir.
Boğalar, ne iş yaparlarsa yapsınlar, mutlaka yargılayıcı, dengeleyici ve güzelleştirici bir rol üstlenirler. Girdikleri ortamlarda dönüştürücü bir etkileri olur ama bunu ‘’süreç içinde değişim’’ mantığıyla yapar ve akışı destekleyen çözümler üretirler (Karl Marks, Bertrand Russel, Immanuel Kant). Yaratıcı enerjisini pratik amaçlar için kullanır. Sanata da eğilimleri vardır. Ama, yazından ziyade resim, heykel gibi elle tutulan güzellikler oluşturmakla ilgilidirler. Hassas kulakları nedeniyle, müzik onlar için hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ama Enstrüman çalmak ya da şarkı söylemek (Barbara Streisand, Cher, Ella Fitzgerald, ) konusunda daha iddialıdırlar. Bestecilik dehası göstermeleri için haritada farklı koşulların da oluşması beklenir ama Boğa Burcu çok değerli besteciler de çıkartmıştır (Tchaikovsky, Brahms, Mahler, Stevie Wonder). Venüs’ün çocuğu olan Boğaların diğerlerinden ayrışmalarını sağlayan bir sahne ışığı da vardır (Michelle Pfeiffer, Uma Thurman, George Clooney, Audrey Hepburn).
”Boğa’nın en büyük zararı kendinedir!Kaybetme ve zarar görme korkusu bilinç altlarında fazlasıyla yer etmiştir.”
Böyle kötü sürprizler yaşamamak için yakın çevrelerindeki her şeyi – elbette başta kendilerini – kontrol etmeye ve iç dünyalarına ve duygularına hükmetmeye çalışırlar. Zaaflarını, kızgınlıklarını, giderilmeyen arzularını çok derinlere gömerler. İfade edilmemiş endişeleri boğaz bölgesinde – ses telleri, bademcik, tiroid – kızgınlıkları ise böbrekler ve idrar yollarında sorun yaşamalarına yol açar. Hayattan umdukları tadı alamadıkları, kendilerini anlamlı bir üretkenlik içinde hissetmedikleri zaman, insülin direnci ve polikistik over gibi böbreküstü bezleri ve yumurtalıklarla ilgili sorunlar da yaşamaları mümkündür.
BOĞA ve İLİŞKİLER
Aşk konusunda pratik ve fiziksel bir yaklaşımı vardır. Seksi sağlıklı bir yaşamın doğal bir parçası olarak görür. Ama partnerlerine ve eşlerine sadıktır. Zira teni tenine uyan biriyle yakaladığı ritmi bir başkasıyla tutturmanın kolay olmadığını bilir. İlişkilerinde başlangıçta utangaç olsa da, ne istediğine karar verince açık sözlü davranır ve seviyeyi korumaya daima özen gösterir.
Sevdikleri kişilerle kaynaklarını paylaşmaktan, onlara cömert ve sevecen davranmaktan mutluluk duyarlar. Alış-veriş konusunda üstat oldukları için, karşılaştıkları kişinin niteliklerini ve değerini, ilk bakışta görür ve onu kendisine bağlamanın bedelinin ne olduğunu da hemen tahmin ederler. İlişkide istediklerini almak konusunda çok sabırlı davranabilir ama yanılmaktan ve aldatılmaktan nefret ederler!
Bilinçaltına ittikleri arzularını ateşleyen kişilerle yan yana olmak isterler. Bu nedenle kendi özellikleri ile tezat oluşturan kişilere- herkesten daha fazla – ihtiyaç duyarlar. Kendilerini kaptırdıkları sevgi ortaklıkları ya da işbirliklerini ‘’bitirememek’’ten dolayı bazen üzerine titredikleri kaynaklarını ve değerlerini tüketirler. Beğendikleri şeyi elde eden insanlardır ve bunun aksine alışkın değildirler. Elde edemedikleri şeylere karşı karanlık ve takıntılı bir tutku besleyebilirler.
İlk flörtlerini Yengeçler’le yaşayabilirler. Başaklarla fiziksel, Oğlaklarla sosyal uyumları mükemmeldir. İkizlerle, Akreplerle ve Yay’larla kurabildikleri tutku ve bağımlılık ilişkileri dillere destandır! Aslanlar ve Kovalarla da yollarının kesişmesi mümkündür. Ancak, aşkı ve fiziksel arzuyu tetikleyen birçok bileşke olduğu için, sadece Güneş Burcu üzerinden yapılan yorumlar çok sağlıklı olmayacaktır.
BOĞA’nın YOLU
Boğa’nın sessiz bir meydan okuyuşu, mükemmellik derecesinde kendine yeterli bir sistem kurarak, kendini ‘’müdahale edilmez’’ kılmak adına bitmez bir mücadelesi vardır. Geride durur ama gerçek anlamda boyun eğmez ve daima bildiğini okur.
Kendine yeterli olmak için, kaynaklarını geniş tutmaya ve sürekliliğini sağlamaya çalışır. Hayatın ritmiyle içiçe girmiş bir bünyeleri ve algıları vardır. Bu nedenle iç seslerini dinleyerek, doğal bir zarafet ve beceriyle hayatın dalgaları arasında tatlı tatlı salınabilirler. Ancak akışın kesintiye uğradığı, belirsizliklerin arttığı, alıştıkları ritmin dışında iniş çıkışların olduğu zamanlarda, son derece huzursuz olur ve hayatla bütün olmak yerine içe kapanır, mükemmel bir biçimde takviye edilmiş öz-kaynakları ile idare etmeyi ve her türlü müdahaleden uzak kalmayı tercih ederler.
Burada ihmal ettikleri şey, bütünden kopanın iç bütünlüğü olamayacağı gerçeğidir. Yaşama kendini açmayan hiçbir organizma, sonsuza dek hayatiyetini muhafaza edemez. Boğaların değişimden ve kendi kontrolünde olmayan dönüşümlerden korkmamayı, evrenin şifalı eline güvenmeyi, öğrenmeleri gerekir.
Yıkım ve tükeniş olmadan yeni enerjilerin doğmayacağını, buz erimeden nehirlerin çoşmayacağını ve toprağın suya doymayacağını, çiçekler dökülmeden meyvelerin çıkmayacağını içsel olarak bilmesine karşın, bazen bu döngüye direnmek ister BOĞA… Böyle zamanlarda, doğada yürüyüş yapmak onlara çok iyi gelecektir! Sessizce doğayı izlemek onlara bütün konuşmalardan daha fazla şey anlatır. Zira onların içinde Doğayı Koruyan Ruhlar’ın Bilgeliği vardır…
Boğalar baharda çiçek açan ağaçlara benzer demiştik yazının ilk başında. Ağaçlar, besinlerini köklerinden alır, ancak o besini özümsemek için gökten gelen ışığa uzanırlar. Dünya toprağının sunduğu sağlam zemine sımsıkı bağlanmaları gerektiğinin farkındadırlar. Ancak çiçeklerini, daima Venüs’ün durduğu yere, yani gökyüzüne doğru açarlar. Önce çiçekler meyveye dönüşür, sonra yapraklar toprağa karışır, ağaç içine çekilir yağmurlu ve soğuk günler boyunca… Sonra kuru dallara can suyu yürür ve yaşam yeniden yol bulur ağacın yıllarla sayısı artan halkaları arasından… Yani bir ağaç yaşamın döngüsüne teslim olabildiğince ağaçtır.
Boğa da, yaşamla bütünleştiği ve ihtiyacı olan kaynaklara her zaman ulaşabileceğinden kuşku duymayı bırakıp, sadece ritmi hissetmeye ve verimli olmaya odaklandığı zaman Boğa’dır…
ALINTIDIR.
Boğa’nın dişi, yani – duyarlı, verimli, edilgen – bir tabiatı vardır. Edilgen tanımının, birçok kişide olumsuz çağrışımlar oluşturduğunu bildiğim için açıklayayım; ‘’edilgen’’ sözcüğü ile, başlatan değil olanı sürdüren, yapan değil kullanan, atılan değil fırsat kollayan, yani etkiyi doğuran değil, kendisine yansıyan/yansıyacak etkileri dikkate alarak davranan bir tavırdan bahsedilmektedir.
Boğa Toprak grubunun diğer üyelerinden Başak kadar azla yetinmeye meraklı değildirler. Ama ellerinde olanı özenle kullanır ve yokluğa düşmemek için önlem almayı severler. Oğlak gibi uzuuun menzilli hedefleri olmasa da, kafalarına taktıkları herşeyi elde etmek için uzun uzun uğraşırlar. Oğlaklar gibi kapsamlı kurgular hazırlayıp, hayatı yönetmeye kalkmazlar ama onlarla geçinmek isteyenler, kurdukları sisteme uyum sağlamak zorunda olduklarını bir biçimde fark ederlr. Başak gibi titiz olmasalar bile kesinlikle düzenlidirler! Ayrıca Başak kadar kuralcı olmasalar da normlarına sadık kalmak isterler. Detayda kaybolmazlar ama bütünlüğü bozan detayları da asla gözden kaçırmaz ve ihmalcilikten hoşlanmazlar.
”Boğa ‘’Sabit’’bir burçtur. Yani asıl meselesi ‘’kaynaklarını iyi kullanmak’’tır.Değişimle değil, kök salmakla ilgilenir. ”
Maddi ve manevi değerlerimizi, gelirlerimizi, kaynaklarımızı sağladığımız yerleri ve onları kullanma biçimimizi belirleyen 2. Evin doğal sahibi olduğu için, Boğa’nın ana temaları üretmek, büyütmek, korumak ve sürekliliğini sağlamaktır. Değerlerine, mallarına, sevdikleri insan ve nesnelere, amaçlarına, kararlarına, düşüncelerine, anılarına – yani kendilerinden bildikleri herşeye – sıkı sıkıya sahip çıkarlar. Boğa’ların – haritalarındaki diğer etkiler altında gelişmiş bazı uçuk kaçık yanları olsa da – temelde güven arayan ve alışkanlıklarına bağlı insanlar olduklarını zamanla farkedersiniz.
Yönetici gezegeni Venüs’ten gelen ‘’güzel ve değerli şeylere düşkün olma’’ özelliği, beş duyusuna hitap eden herşeyi tatma ve mümkünse onlara sahip olma arzusunu doğurur. Kıymet vermediği, gönlünü çelmeyen hiçbir şeyi almaz ve elinde tutmaz. Sahip olduklarından da kolay kolay vazgeçmez. Seçimlerinde, Terazi gibi zarif detaylar ve entelektüel incelikler boyutuna takılmak yerine, güzel ve değerli görünen şeylerin amaçlarına uygunluğunu ve kalıcı olup olmadıklarını – yani gerçek değerini – anlamaya çalışır. Hiçbir şeye hak ettiğinden daha fazla zaman, ilgi ve para aktarmak istemez. Buradan yüzeysel veya incelikten yoksun oldukları anlamını çıkartmayın! Aslan’a taş çıkartacak kadar pahalı zevkleri ve doğal bir estetik duyarlılıkları vardır. Ancak havai, geçici, kısa ömürlü değil, klasik, kalıcı ve durdukça değeri artan şeylerle ilgilenirler. Antika koleksiyoncuları, emlak zenginleri, altın, hisse ve döviz piyasalarının en becerikli spekülatörleri, başarılı çiftçiler ve doğal tarım öncüleri arasında birçok Boğa olması, bir tesadüf değildir.
Haz-ehli insanlardır! Yemeyi içmeyi, sevişip koklaşmayı, kulaklarını okşayan müzikler dinlemeyi, gönüllerini ve gözlerini okşayan insanlarla birlikte olmayı, tenlerine hoş gelen kumaşlardan yapılmış giysiler kullanmayı, bulundukları her yeri zevk unsurları ile donatmayı, hatta bazen – Güneş’in olumsuz etkiler aldığı durumlarda – abartmayı pek severler. Aslında tembel olmaya pek yatkın bir doğaları vardır! Ama hayatın nimetlerinden mahrum kalmak ve başkalarına bağımlı olmaktan korktukları için çalışırlar
Sakin, sade, doğal bir güzellik sergilerler. Giyimlerine dikkat eder ve genellikle kendi tarzlarını belirlemeyi tercih ederler. Aksesuar ve parfüm konusunda çok hassastırlar. Cazibeleri uçucu değil, derin ve kalıcıdır. Genç ve güzel kalmak için çaba gösterir, estetik ameliyet geçirmektense bakımlı olmayı arzu ederler.
Boğa’ların ağır kanlılığı, uykuculuğu ve rahata düşkünlüğü dillere destandır! Ama harekete geçtikleri zaman da, suları usul usul kabaran bir nehrin birden çoşması ve etrafındaki topraklara taşması gibi engellenemez bir güç gösterisi sergilerler.
Boğa tam olarak entelektüel bir burç sayılmaz. Hayal etmekten ziyade, hayalleri hayata geçirmek için kaynak bulmakla ilgilenir. SÖZ’e kıymet verir! O yüzden hem düşünerek konuşur, hem de sözünü tutmaya gayret eder. Elbette sözünün arkasında durmayan insanlara pek paye vermez.
İlişkilerine sahip çıkar. Kardeşleri, arkadaşları, yakın çevresi ile kurduğu ilişkilerin sürekliliği onun için önemlidir. Kolay kolay kimseden vazgeçmez.
Maneviyatı gelişkindir. Ancak inançları, ayakları yere basan ve uygulanabilir nitelikler gösterir. Bazen, fanatik ve katı bir din anlayışı olabilir. Ölüm düşüncesini sevmeseler de, ölümü bilgece kucaklayabilir ve bir yolculuk gibi görebilirler.
Gücünü ve ışığını köklerinden – ailesinden, yaşadığı topraktan, genetik özelliklerinden, temel değerlerinden – aldığını bilir ve bunlara söz ya da el uzatılmasından hiç haz etmez. Dünya üzerindeki varlığını ise, ancak ‘’yararlı olarak’’ güvence altına alabileceğinin farkındadır. Yaptığı işlerde, üstlendiği sorumluluklarda karşılıklı fayda gözetmeyi ihmal etmez. Çünkü kalıcı olmak ister.
BOĞA, dünyanın ritmini, tıpkı toprağa köklerini salmış ağaçlar gibi derinden hisseder ve büyük öznenin bir parçası olduğunun daima farkındadır. Çevresinde olan bitene karşı çok duyarlıdır ve inandığı insani amaçlar konusunda fedakarca davranmayı bilir. Şefkat ve şifayı akıtmak ve paylaşmak konusunda adeta içten gelen bir bilgiye sahiptir.
Boğalar, ne iş yaparlarsa yapsınlar, mutlaka yargılayıcı, dengeleyici ve güzelleştirici bir rol üstlenirler. Girdikleri ortamlarda dönüştürücü bir etkileri olur ama bunu ‘’süreç içinde değişim’’ mantığıyla yapar ve akışı destekleyen çözümler üretirler (Karl Marks, Bertrand Russel, Immanuel Kant). Yaratıcı enerjisini pratik amaçlar için kullanır. Sanata da eğilimleri vardır. Ama, yazından ziyade resim, heykel gibi elle tutulan güzellikler oluşturmakla ilgilidirler. Hassas kulakları nedeniyle, müzik onlar için hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Ama Enstrüman çalmak ya da şarkı söylemek (Barbara Streisand, Cher, Ella Fitzgerald, ) konusunda daha iddialıdırlar. Bestecilik dehası göstermeleri için haritada farklı koşulların da oluşması beklenir ama Boğa Burcu çok değerli besteciler de çıkartmıştır (Tchaikovsky, Brahms, Mahler, Stevie Wonder). Venüs’ün çocuğu olan Boğaların diğerlerinden ayrışmalarını sağlayan bir sahne ışığı da vardır (Michelle Pfeiffer, Uma Thurman, George Clooney, Audrey Hepburn).
”Boğa’nın en büyük zararı kendinedir!Kaybetme ve zarar görme korkusu bilinç altlarında fazlasıyla yer etmiştir.”
Böyle kötü sürprizler yaşamamak için yakın çevrelerindeki her şeyi – elbette başta kendilerini – kontrol etmeye ve iç dünyalarına ve duygularına hükmetmeye çalışırlar. Zaaflarını, kızgınlıklarını, giderilmeyen arzularını çok derinlere gömerler. İfade edilmemiş endişeleri boğaz bölgesinde – ses telleri, bademcik, tiroid – kızgınlıkları ise böbrekler ve idrar yollarında sorun yaşamalarına yol açar. Hayattan umdukları tadı alamadıkları, kendilerini anlamlı bir üretkenlik içinde hissetmedikleri zaman, insülin direnci ve polikistik over gibi böbreküstü bezleri ve yumurtalıklarla ilgili sorunlar da yaşamaları mümkündür.
BOĞA ve İLİŞKİLER
Aşk konusunda pratik ve fiziksel bir yaklaşımı vardır. Seksi sağlıklı bir yaşamın doğal bir parçası olarak görür. Ama partnerlerine ve eşlerine sadıktır. Zira teni tenine uyan biriyle yakaladığı ritmi bir başkasıyla tutturmanın kolay olmadığını bilir. İlişkilerinde başlangıçta utangaç olsa da, ne istediğine karar verince açık sözlü davranır ve seviyeyi korumaya daima özen gösterir.
Sevdikleri kişilerle kaynaklarını paylaşmaktan, onlara cömert ve sevecen davranmaktan mutluluk duyarlar. Alış-veriş konusunda üstat oldukları için, karşılaştıkları kişinin niteliklerini ve değerini, ilk bakışta görür ve onu kendisine bağlamanın bedelinin ne olduğunu da hemen tahmin ederler. İlişkide istediklerini almak konusunda çok sabırlı davranabilir ama yanılmaktan ve aldatılmaktan nefret ederler!
Bilinçaltına ittikleri arzularını ateşleyen kişilerle yan yana olmak isterler. Bu nedenle kendi özellikleri ile tezat oluşturan kişilere- herkesten daha fazla – ihtiyaç duyarlar. Kendilerini kaptırdıkları sevgi ortaklıkları ya da işbirliklerini ‘’bitirememek’’ten dolayı bazen üzerine titredikleri kaynaklarını ve değerlerini tüketirler. Beğendikleri şeyi elde eden insanlardır ve bunun aksine alışkın değildirler. Elde edemedikleri şeylere karşı karanlık ve takıntılı bir tutku besleyebilirler.
İlk flörtlerini Yengeçler’le yaşayabilirler. Başaklarla fiziksel, Oğlaklarla sosyal uyumları mükemmeldir. İkizlerle, Akreplerle ve Yay’larla kurabildikleri tutku ve bağımlılık ilişkileri dillere destandır! Aslanlar ve Kovalarla da yollarının kesişmesi mümkündür. Ancak, aşkı ve fiziksel arzuyu tetikleyen birçok bileşke olduğu için, sadece Güneş Burcu üzerinden yapılan yorumlar çok sağlıklı olmayacaktır.
BOĞA’nın YOLU
Boğa’nın sessiz bir meydan okuyuşu, mükemmellik derecesinde kendine yeterli bir sistem kurarak, kendini ‘’müdahale edilmez’’ kılmak adına bitmez bir mücadelesi vardır. Geride durur ama gerçek anlamda boyun eğmez ve daima bildiğini okur.
Kendine yeterli olmak için, kaynaklarını geniş tutmaya ve sürekliliğini sağlamaya çalışır. Hayatın ritmiyle içiçe girmiş bir bünyeleri ve algıları vardır. Bu nedenle iç seslerini dinleyerek, doğal bir zarafet ve beceriyle hayatın dalgaları arasında tatlı tatlı salınabilirler. Ancak akışın kesintiye uğradığı, belirsizliklerin arttığı, alıştıkları ritmin dışında iniş çıkışların olduğu zamanlarda, son derece huzursuz olur ve hayatla bütün olmak yerine içe kapanır, mükemmel bir biçimde takviye edilmiş öz-kaynakları ile idare etmeyi ve her türlü müdahaleden uzak kalmayı tercih ederler.
Burada ihmal ettikleri şey, bütünden kopanın iç bütünlüğü olamayacağı gerçeğidir. Yaşama kendini açmayan hiçbir organizma, sonsuza dek hayatiyetini muhafaza edemez. Boğaların değişimden ve kendi kontrolünde olmayan dönüşümlerden korkmamayı, evrenin şifalı eline güvenmeyi, öğrenmeleri gerekir.
Yıkım ve tükeniş olmadan yeni enerjilerin doğmayacağını, buz erimeden nehirlerin çoşmayacağını ve toprağın suya doymayacağını, çiçekler dökülmeden meyvelerin çıkmayacağını içsel olarak bilmesine karşın, bazen bu döngüye direnmek ister BOĞA… Böyle zamanlarda, doğada yürüyüş yapmak onlara çok iyi gelecektir! Sessizce doğayı izlemek onlara bütün konuşmalardan daha fazla şey anlatır. Zira onların içinde Doğayı Koruyan Ruhlar’ın Bilgeliği vardır…
Boğalar baharda çiçek açan ağaçlara benzer demiştik yazının ilk başında. Ağaçlar, besinlerini köklerinden alır, ancak o besini özümsemek için gökten gelen ışığa uzanırlar. Dünya toprağının sunduğu sağlam zemine sımsıkı bağlanmaları gerektiğinin farkındadırlar. Ancak çiçeklerini, daima Venüs’ün durduğu yere, yani gökyüzüne doğru açarlar. Önce çiçekler meyveye dönüşür, sonra yapraklar toprağa karışır, ağaç içine çekilir yağmurlu ve soğuk günler boyunca… Sonra kuru dallara can suyu yürür ve yaşam yeniden yol bulur ağacın yıllarla sayısı artan halkaları arasından… Yani bir ağaç yaşamın döngüsüne teslim olabildiğince ağaçtır.
Boğa da, yaşamla bütünleştiği ve ihtiyacı olan kaynaklara her zaman ulaşabileceğinden kuşku duymayı bırakıp, sadece ritmi hissetmeye ve verimli olmaya odaklandığı zaman Boğa’dır…
ALINTIDIR.
Son düzenleme: