Boks Konu başlıkları
Antrenman ve teknik
Kurallar
Tarih
Türkiye'de boks
Tehlikeli bir spor olarak görülmesi
Resimler
Boks karşılaşmaları ringde yapılır. Ring, üç veya dört sıra halatla çevrili ve yerden yüksekliği en az 91 cm en fazla 122cm olan kare biçiminde bir alandır. Halat aralıkları en az 40 cm olmalıdır. Ringte kırmızı mavi ve tarafsız beyaz köşeler vardır. Sporcular ait oldukları köşeden, hakem ve doktor ise jüri masasına yakın olan beyaz köşeden ringe çıkar.
Profesyonel boksta ringin büyüklüğü 5-6 m², amatör boksta ise en az 3-6 m²’dir. Boks karşılaşmalarında, her iki boksörün de aynı sıklette (ağırlıkta) olması gerekir.
Profesyonel ve amatör boksun kuralları birbirinden farklıdır. Amatör boksörler 227 gr ağırlığında, profesyonel boksörler ise ağırlığı 170-283 gr arasında değişen eldivenler kullanırlar. Profesyonel boksörler yalnızca şort, amatör boksörler ise şort ve atlet giyer. Hem amatör hem de profesyonel boksörler karşılaşmada diş ve kasık koruyucuları kullanırlar. Amatör boksörler ayrıca koruyucu başlık da takabilirler.
Boks, zor ve çok yorucu bir spordur. Boksörler antrenman yaparak karşılaşmaya hazırlanırlar. Antrenman bir başka boksörle yapılan çalışmanın yanı sıra, gölge boksu, kum torbasıyla çalışma, ip atlama ve kondisyon için koşu gibi başka çalışmaları da kapsar.
Boksta duruş çok önemlidir. Çünkü bir boksörün saldırı ve savunma gücü ile hızı, dengesine ve harekete her an hazır olmasına bağlıdır. Boksörün duruşu rahat olmalıdır. İyi bir duruşta sağ ayak, biraz öndeki sol ayakla bir denge oluşturacak biçimde sağa doğru biraz açılmalıdır. Her iki ayağın ucu da hafifçe sağa dönük olmalıdır. Böylece bedenin yalnızca sol yanı rakibe açık tutulur. Hafifçe sıkılmış sol yumruk biraz ileride ve çene hizasında olmalıdır. Sağ kol da çene hizasında, ama çeneden yaklaşık 15 cm önde tutulur. Her iki kolun dirseği, bedeni korumak için içe doğru çekilmelidir. Bedenin öne doğru biraz eğik tutulması, rakibin yumruğu karşısında denge yitirilmeksizin geriye kaçmayı kolaylaştırır.
Doğru vuruş boksun temelini oluşturur. Rakibe atılan yumruğun eldivenin içinde iyice sıkılmış olması gerekir. Başlıca vuruş biçimleri şunlardır:
* direkt yumruk (stright punch)
* sağ direk (right stright punch)
* sol direk (left stright punch)
* sağ kroşe (right hook punch)
* sol kroşe (left hook puch)
* aparkat (uppercut punch)
* swing
* dış el yumruk (backfist)
Direk vuruş adından da anlaşılacağı gibi düz bir şekilde atılır. Sol kroşe ise sol kol ile gövde arasında 45-90 derece arasında açı yapılarak atılan vuruştur. (Aynı durumun tersi sağ kroşe için geçerlidir). Aparkat çok fazla kullanılmayan,yani genelde vurma fırsatı bulunmayan bir vuruş türüdür. Fakat böyle bir durum yakalandığında çok sert etki bırakır. Genelde çeneyi hedef alır. Swing ise kroşelerin uzatılmış şeklidir. Devamlı hareketlerle rakibi şuursuz bir hücuma zorlamak ve hemen kontraataklara geçmek üzere yapılır.
Yunan Santorini adasında bir Minos freskinde boks yapan gençler.
Boks Tarihi
Eski Yunan'da ve Roma'da boks önemli sporlardan biriydi. Ama bu spor acımasız bir biçimde yapılırdı ve dövüş genellikle boksörlerden biri ölünceye kadar sürerdi. Daha sonra yasaklanan boks, 18. yüzyılın başlarında İngiltere’de yeniden ortaya çıktı. 1719'da James Fig, Londra'da bir ring kurarak hem ders verdi, hem de bütün rakipleriyle dövüştü. Çıplak yumrukla yapılan bu dövüşlerin kuralları yoktu ve çok acımasız biçimde bazen saatlerce sürüyordu. İngiltere’de 1866'da Amatör Spor Kulübü kuruldu. John Chambers ve VIII. Queensburg markisinin yönlendirmesiyle eldivenle yapılan maçlar için kurallar getirildi. Böylece çağdaş boksun temelleri atılmış oldu.
ABD'de ise boks 19. yüzyıl başlarında ortaya çıktı ve boksa olan ilgi 1880'lerde John L. Sullivan'la birlikte arttı. Sullivan, Paddy Ryan'ı 1882'de nakavtla yenerek eldivensiz boksun tartışmasız şampiyonu oldu. Daha sonra eldivenli olarak pek çok maç yaptı. Dünya ağır sıklet boks şampiyonluğunu kazanan ilk siyah boksör Jack Johnson’dı. 1937'de ağır sıklet şampiyonu olan Joe Louis, bu unvanı kazanan ikinci siyah boksör oldu. Louis, bu unvanını 25 kez korudu ve 1949'da yenilmeyen şampiyon olarak emekliye ayrıldı.
ABD’de 1950'lerin en ünlü şampiyonu olan Rocky Marciano, boks tarihine en sert yumruklara sahip boksörlerden biri olarak geçti. Hiçbir profesyonel maçta yenilgi almamış tek boksör olarak 1956'da boksu bıraktı. 1960'larda ve 1970'lerde dünya ağır sıklet boksunun efsanevi kişisi Muhammed Ali’ydi. ABD’de ağır sıklet dışındaki sıkletlerde de önemli boksörler yetişti. Henry Armstrong, George Dixon, Willie Pep, Joe Gans ve Benny Leonard bunların başında gelir.
Türkiye'de boks
Türkiye'de boksa ilgi I. Dünya Savaşı sonrasında başladı. 1919'da İstanbul'da ilk boks kulübü kuruldu. Türk boksörler ilk uluslararası karşılaşmalara 1928'de Moskova ve Bakû'da katıldılar. 1940'ta ABD'de yapılan "Altın Eldiven" amatör boks şampiyonasında Melih Acba 66 kiloda birinci oldu.
Türkiye'de profesyonel boks 1950'lerde başladı ve eski boksör Mahmut Kefeli, İstanbul Boks Kulübü adıyla ilk profesyonel kulübü kurdu. Ne var ki profesyonel boks fazla bir gelişme göstermedi. Daha önce amatör boksta başarılı biri olan Cemal Kamacı profesyonel boksa geçti ve 1970'te Avrupa şampiyonu oldu.
1960'larda İlhan Tabak, Seyfi Tatar, Ali Uçar, Celal Sandal, Cemal Kamacı, Nazif Kuran, Hikmet Demirbayrak, Engin Yadigâr ve Kemal Yalçınkaya gibi boksörler yetişti. Bu sporcular Akdeniz Oyunları, Balkan Şampiyonası ve Avrupa Şampiyonası'nda birçok madalya kazandılar. 1970'lerde ve 1980’lerde de Türk boksörler özellikle Akdeniz Oyunları ve Balkan Şampiyonası'nda başarılı oldu. Celal Sandal yedi birincilik ve iki ikincilik, Seyfi Tatar altı birincilik, sekiz ikincilik kazandı,Kemal Yalçınkaya Birinci Balkan Boks Şampiyonasında Türkiye'ye ilk altın madalyayı kazandırmıştır. 1984’te Los Angeles’ta düzenlenen Olimpiyat Oyunları'nda Eyüp Can ve Turgut Aykaç üçüncü oldu. Bunlar, Türk boksörlerin Olimpiyat Oyunları’nda aldıkları ilk derecelerdi. Eyüp Can ayrıca 1985’te Dünya üçüncüsü, profesyonliğe geçtikten sonra da 1989’da Danimarka lisansıyla Avrupa şampiyonu oldu.
Türk boksörler 1990’larda Akdeniz Oyunları’nda, Dünya ve Avrupa şampiyonalarında pek çok gümüş ve bronz madalya kazandı. Nurhan Süleymanoğlu 1993’te Avrupa şampiyonu, Sinan Şamil Sam 1993’te Akdeniz Oyunları birincisi ve 1999’da Dünya şampiyonu oldu. Malik Beyleroğlu 1996’da Atlanta’daki Olimpiyat Oyunları’nda ikincilik elde etti. 2000’de yapılan Avrupa Şampiyonası’nda Agasi Ağagüloğlu, Ramaz (Ramazan) Paliani ve Bülent Ulusoy altın madalya alırken, Türkiye de takım sıralamasında ikinci oldu.
Boks dalında Ferdi Türkiye şampiyonası ilk kez 1949'da, ilk Türkiye Kulüplerarası Boks Şampiyonası ise 1965'te Ankara'da düzenlenmiştir. İlk takım şampiyonu Jandarmagücü olmuştur. 1980'lerin başına kadar yapılan şampiyonalarda Silahlı Kuvvetler Gücü, Emniyet, Yolspor, Tekel ve Büyükdere Boronkay gibi kulüpler şampiyon oldu. 1988'den sonra tekrar düzenlenmeye başlayan ancak zaman zaman yine kesintiye uğramıştır.
Türk takımları Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'na ise bir kez katılmışlardır. 1998'de şampiyon olan Fenerbahçe, Temmuz 1999'da Ukrayna'nın Lvov şehrinde düzenlenen Avrupa Şampiyon Kulüpler Şampiyonası'nda 3 birincilik ve 5 ikincilik ile Avrupa ikincisi olmuştur.
Tehlikeli bir spor olarak görülmesi
Bazı düşünür ve yazarlar, boksun olimpiyat sporlarından çıkarılması ve açık gösterimden yasaklanması yönünde görüşler belirtmektedirler. Boksun, insan değerini rencide ettiği yönünü savunmaktadırlar. Fakat herhangi bir sonuç elde edilememiştir.