Boy sırası, bayrak töreni, mendil üzerinde tırnak kontrolü, bit şampuanı, patates baskısı, Cin Ali ve topacı, tebeşir tozu, konuşanlar listesi, kokulu silgi...
Her ne kadar minikler geçen hafta deneme turu yapsalar da...yaşşşasın! bugün açılıyor okullar. Ve bunlar da ilkokuldan aklımızda kalanlar...
Arkamda gözlerim var... Öğretmenlerin en sık kullandıkları yalandı. Çocukların hayal gücünü geliştirmekten başka hiçbir işe yaramadı.
Bir de bunun “ Kuşlar söyledi” versiyonu vardı ki bizleri paranoyak yapmıştı! Kimdi bu kuşlar? Ödevi yapmadığımızı, resmi anneye çizdirdiğimizi, dişimizi fırçalamadığımızı ne diye gidip yetiştiriyorlardı kiii?!
“Ali, Ayşe’yi seviyoo”: Çişini tutamayıp kara önlüğün avantajına sığınan bacaksızlar, yüreklerini de tutamazlardı.
İlgi; saçını çekerek, çantasını kaçırıp kızı ciyaklatarak belli edilirdi. Ancak bu naif aşkta, “Önüne gelene bir tekme” oyunu oynanırken aşık olunan kıza tekme, böğrüne dirsek atılmakta sakınca görülmezdi...
Kızın veya çocuğun bitlenmesi ya da burnunu karıştırırken görülmesi ise bu derin aşkın sonu olurdu...
Kafana yersin tebeşiri: En hafifinden bir öğretmen tehdidi! Hep böyle başlarlar.
Öğretmenin vurduğu yerde gül biter mantığıyla kulak çekme, hırpalama, cetvelle elleri haşlama ve sıra dayağı şeklinde devam eder. “Psikopatlık ve Eğitim” tezi yazmayacağım. Keyfimizi kaçırmayalım, kınayalım geçelim.
İlkokul resimleri: Genelinde tek diş, hem de tam ortadaki, yoktur. Fareler yemişti ya hani, hatırlamıyor musunuz? “Yüreğimde hissederek okumuştum şiiri” diye çırpınsan da, gözler kapalı, ağız yarım açıktır. “Harika bir öğrenciydim” desen de ögretmenin önüne çömelmiş suçlu enik ifadeli sınıf fotoğrafı tüm karizmanı dağıtacaktır.
Anne ben Havaciva Kolu seçildim: Beslenme,Temizlik, Yeşilay, Çevre Kolu... Pazu bandında yazar kocaman Kızılay Kolu. Mikrocerrahi Anabilim Dalı Başkanı edasıyla dolanırsın. Niyet; küçük yaşta sorumluluk almayı öğretmekti. Akıbetse derslerin kaytarılması...
Daha neler neler... Ama yer dar. Vee, benim de sizden bir ricam var.
Lütfen gücünüz ölçüsünde öğrencilere yardım edin. Hiç fark etmez; bir matara, bir defter, bir kalem... Kim bilebilir ki o çocuk o kalemle neler neler yazar..
Halime Gürbüz
Her ne kadar minikler geçen hafta deneme turu yapsalar da...yaşşşasın! bugün açılıyor okullar. Ve bunlar da ilkokuldan aklımızda kalanlar...
Arkamda gözlerim var... Öğretmenlerin en sık kullandıkları yalandı. Çocukların hayal gücünü geliştirmekten başka hiçbir işe yaramadı.
Bir de bunun “ Kuşlar söyledi” versiyonu vardı ki bizleri paranoyak yapmıştı! Kimdi bu kuşlar? Ödevi yapmadığımızı, resmi anneye çizdirdiğimizi, dişimizi fırçalamadığımızı ne diye gidip yetiştiriyorlardı kiii?!
“Ali, Ayşe’yi seviyoo”: Çişini tutamayıp kara önlüğün avantajına sığınan bacaksızlar, yüreklerini de tutamazlardı.
İlgi; saçını çekerek, çantasını kaçırıp kızı ciyaklatarak belli edilirdi. Ancak bu naif aşkta, “Önüne gelene bir tekme” oyunu oynanırken aşık olunan kıza tekme, böğrüne dirsek atılmakta sakınca görülmezdi...
Kızın veya çocuğun bitlenmesi ya da burnunu karıştırırken görülmesi ise bu derin aşkın sonu olurdu...
Kafana yersin tebeşiri: En hafifinden bir öğretmen tehdidi! Hep böyle başlarlar.
Öğretmenin vurduğu yerde gül biter mantığıyla kulak çekme, hırpalama, cetvelle elleri haşlama ve sıra dayağı şeklinde devam eder. “Psikopatlık ve Eğitim” tezi yazmayacağım. Keyfimizi kaçırmayalım, kınayalım geçelim.
İlkokul resimleri: Genelinde tek diş, hem de tam ortadaki, yoktur. Fareler yemişti ya hani, hatırlamıyor musunuz? “Yüreğimde hissederek okumuştum şiiri” diye çırpınsan da, gözler kapalı, ağız yarım açıktır. “Harika bir öğrenciydim” desen de ögretmenin önüne çömelmiş suçlu enik ifadeli sınıf fotoğrafı tüm karizmanı dağıtacaktır.
Anne ben Havaciva Kolu seçildim: Beslenme,Temizlik, Yeşilay, Çevre Kolu... Pazu bandında yazar kocaman Kızılay Kolu. Mikrocerrahi Anabilim Dalı Başkanı edasıyla dolanırsın. Niyet; küçük yaşta sorumluluk almayı öğretmekti. Akıbetse derslerin kaytarılması...
Daha neler neler... Ama yer dar. Vee, benim de sizden bir ricam var.
Lütfen gücünüz ölçüsünde öğrencilere yardım edin. Hiç fark etmez; bir matara, bir defter, bir kalem... Kim bilebilir ki o çocuk o kalemle neler neler yazar..
Halime Gürbüz