Hep buğulu gözlerle bakmak istedim hayata... Net görmek istemedim etrafta yaşanan onca kötü şeyleri. Oysa kayıtsızda değildim her ne kadar buğulu bakmak istesemde, haksızlıklara karşı hep netti bakışlarım. Ben işime geldiği gibi değil, işine öyle gelenlerin tekerine çomak sokmak için net bakmak isterim. Gayrı buğulu görsemde fark etmez. Buğulu bakmak hüzünlü bakmak değil bana göre, sadece o an için bir perde, o an için bir örtü... Ben açlıktan ölmek üzere olan bir çocuğun çırpınışlarını buğulu gözlerle görürüm, ben üzerine yorgan yerine bombalar örtülen çocukların durumlarını buğulu gözlerle görürüm. Vesaire... Hepimizin yaşamında vardır o anlar. Sonu gelmeyen, ama sonunu getirmek isteyen babayiğitlerde vardır... Buğulanmış camlar silinir elbet, herhangi bir bezle, ya gözlerde ki buğu silinebilirmi sadece bir mendille. Yüzeysel silinse bile sürekli buğulanır o gözler. Çünkü o gözlerde merhamet var, o gözlerde şefkat var, o gözlerde inanç var... İnsanların sersefil, aç susuz, hasta, perişan olduğu şu günlerde ve daha sonraki günlerde de birbirimize hep buğulu gözlerle bakalım. O gözler herdaim gülsün diye, o gözler herdaim umut dolu olsun diye, o gözler, herdaim güzel günler görsün diye...(Ama asla kötülere/kötülüğe buğulu değildir bu gözler. Herdaim net olsun diye... Sen ve şen kalın. EMİ...