Büsra'nın Büyük Şehir Hayalleri
Büsra, hayatı boyunca yeşilin her tonunu soluduğu, kuş seslerinin ninnisiyle uykuya daldığı küçük bir köyde büyümüştü. İstanbul, onun için hep uzaklarda, ışıl ışıl parlayan bir yıldız gibiydi. Büyükşehir hayalleri, küçük kalbinde büyüdükçe büyüdü. Liseyi köyde birinlikle tamamladıktan sonra, kazandığı üniversiteyle birlikte İstanbul'a doğru yola çıktı.
İlk günler çok zorlu geçti. Kalabalık, gürültü, hiç bitmeyen trafik... Köydeki sakin hayatına alışık olan Büsra, bu hızlı akışa bir türlü ayak uyduramadı. Dersler, yeni arkadaşlıklar, bambaşka bir kültür... Her şeye rağmen, Büsra pes etmedi. Kütüphane köşeleri onun sığınağı, parklar nefes alma alanı oldu. Zamanla İstanbul'un kalbine doğru yol aldı. Şehrin karmaşasının içinde kendine ait bir dünya kurdu.
Büsra, ailesinin isteğiyle köyden İstanbul'a gelmişti. Babası, kızının daha iyi bir geleceğe sahip olmasını istiyordu. Ancak Büsra, şehrin hayatına hiç ısınamadı. Köyündeki tarlaları, hayvanları, doğa kokusunu özledi. İstanbul'da kendini yalnız ve yabancı hissediyordu. Derslere gitmek yerine, parklarda oturup köyünü düşünüyordu.
Bir gün, babasıyla uzun uzun konuştu. İçindeki tüm duyguları ona açtı. Babası, Büsra'nın ne kadar zorlandığını anladı ve onu köyüne geri göndermeye karar verdi. Büsra, köyüne döndüğünde huzur buldu. Anlayışlı ailesi ve doğanın içinde olmak ona iyi geldi. İstanbul deneyimi, Büsra'ya hayatın değerini daha iyi anlamasını sağladı.
Büsra, bir çekilişte kazandığı büyük ikramiye ile hayatını bir anda değiştirmişti. Küçük köyünü terk ederek, İstanbul'un en lüks semtlerinden birine taşındı. Lüks arabalar, pahalı kıyafetler, gece hayatı... Büsra, tüm bunlara kısa sürede alışmış gibi görünse de, içten içe mutsuzdu. Para, ona ne maddi ne de manevi olarak tatmin verebiliyordu.
Zamanla, Büsra çevresindeki insanların sadece parasıyla ilgilendiğini fark etti. Gerçek dostluklar kuramadı. Büyük bir yalnızlık hissetti. Sonunda, tüm mal varlığını bağışlayarak köyüne geri döndü. Köyündeki insanlarla yeniden bir araya gelmek, ona huzur ve mutluluk verdi.
Büsra, İstanbul'a okumak için gelmişti. Üniversitede tanıştığı Ali ile yaşadığı büyük bir aşk, hayatını tamamen değiştirdi. Ali, İstanbul'un sokaklarını ona gezdirdi, şehrin her köşesini tanıttı. Büsra, İstanbul'a olan bakış açısını değiştirdi. Şehir artık onun için sadece büyük ve kalabalık bir yer değil, aynı zamanda sevdiği insanla dolu bir ev oldu. Mezuniyetin ardından ikisi de İstanbul'da iş buldular ve hayatlarına burada devam etmeye karar verdiler.