Bütünleşik Pazarlama İletişimi
Endüstri toplumundan enformasyon toplumuna geçişle birlikte tüketicilerin davranışlarında olduğu kadar pazar yapılarında da önemli değişmeler yaşanmaya başlanmıştır. Bundan dolayı yönetim geleneksel yöntemlerle yoluna devam edemeyeceğini anlamış ve kendini sürekli olarak yenileme dönemine girmiştir. Çünkü son yıllarda yoğun rekabet ortamına uyum sağlama çabaları ve çevreden yöneltilen eleştiriler, işletmelerin reklam, halkla ilişkiler, satış geliştirme, kişisel satış gibi kitlesel olan ve olmayan iletişim yöntemlerinin desteğine daha fazla ihtiyaç duymalarına neden olmaktadır.
Geleneksel pazarlama iletişimi yöntemleri ile parçalanan ve etkinliği azaltılan iletişim çalışmalarını, stratejik olarak planlayan ve koordine eden halkla ilişkiler satın alma davranışlarını doğrudan etkileyen bütünleşik pazarlama iletişimi yaklaşımında örgüt içinde kilit bir görev üstlenmektedir.
Geleneksel anlamda ayrı ayrı yürütülen reklam, halkla ilişkiler, doğrudan pazarlama ve satış promosyonu gibi pazarlama iletişimi faaliyetlerinin birbirleri ile bütünleşerek güçlü bir sinerji yaratmaları gerekmektedir. Dolayısıyla bütünleşik iletişimi, tüm iletişim çabalarının stratejik bir koordinasyonu olarak tanımlamak mümkündür.
Bütünleşik pazarlama iletişimi hedef kitleye belirli marka imajı ve spesifik faydalar yaratabilmek içi tek bir sese ihtiyaç duymaktadır. Bu mesajlar birbirini tutmuyor veya uyuşmuyorsa tüketici anahtar mesajı kaybetmektedir. Kurumlar hedef kitle üzerinde anlamlı bir etki yaratabilmek için bütün iletişimlerde güçlü bir ortak tema ve imaj kullanmalıdır. Aynı zamanda da bütün bu birleşme çabaları maksimum iş gücü ve verimlilik sağlayacağından hem üretim maliyetlerinden hem de zamandan tasarruf sağlanmış olacaktır. Günümüzde artık insanlar sadece reklamlara inanmamaktadır. İnsanlar, kurumlar, ürünler veya hizmetlerle ilgili konuları gazetelerde okuduklarında veya televizyonlarda reklam formatının dışında genellikle de haber veya yorum olarak izlediklerinde inançları kuvvetlenmektedir. İşte bu nedenle halkla ilişkilerde medya ile ilişkiler ve yazışmalar eskisinden daha da önemli bir hale gelmiştir. Şüphesiz bu durum araştırma ve stratejik planlamaya dayalı bir iş modeliyle birleşirse sonuçların çok daha etkili olması kaçınılmazdır. Şekil 3, bütünleşik pazarlama iletişiminde mesajların ve geri bildirimin karşılıklı etkileşimini göstermektedir. Buradaki veri tabanı müşterileri, medyayı ve satış personelini içermektedir.
Pazarlama içerisinde yer alan tüm iletişim unsurları (halkla ilişkiler, reklam, promosyon, kişisel satış…) tek bir mesaj, tek bir ses olarak tüketiciye ulaşırsa iletişimin etkinliği kuşkusuz çok daha arzu edilen biçimde ortaya çıkacaktır. Bu da ancak bütünleşik pazarlama iletişimi yaklaşımıyla mümkündür. Kurumlarda bu yaklaşımı gerçekleştirebilecek stratejik iletişim nosyonuna ve planlama yeteneğine sahip halkla ilişkiler uzmanlarıdır. Halkla ilişkilerin temel ilkeleri arasında yer alan sosyal sorumluluk ve toplumsal çıkarları ön planda tutma eğilimi ve halkla ilişkilerin bütünleşme sürecini yönetmesi kurumları çok daha iyi noktalara yükselteceği açıktır.
Endüstri toplumundan enformasyon toplumuna geçişle birlikte tüketicilerin davranışlarında olduğu kadar pazar yapılarında da önemli değişmeler yaşanmaya başlanmıştır. Bundan dolayı yönetim geleneksel yöntemlerle yoluna devam edemeyeceğini anlamış ve kendini sürekli olarak yenileme dönemine girmiştir. Çünkü son yıllarda yoğun rekabet ortamına uyum sağlama çabaları ve çevreden yöneltilen eleştiriler, işletmelerin reklam, halkla ilişkiler, satış geliştirme, kişisel satış gibi kitlesel olan ve olmayan iletişim yöntemlerinin desteğine daha fazla ihtiyaç duymalarına neden olmaktadır.
Geleneksel pazarlama iletişimi yöntemleri ile parçalanan ve etkinliği azaltılan iletişim çalışmalarını, stratejik olarak planlayan ve koordine eden halkla ilişkiler satın alma davranışlarını doğrudan etkileyen bütünleşik pazarlama iletişimi yaklaşımında örgüt içinde kilit bir görev üstlenmektedir.
Geleneksel anlamda ayrı ayrı yürütülen reklam, halkla ilişkiler, doğrudan pazarlama ve satış promosyonu gibi pazarlama iletişimi faaliyetlerinin birbirleri ile bütünleşerek güçlü bir sinerji yaratmaları gerekmektedir. Dolayısıyla bütünleşik iletişimi, tüm iletişim çabalarının stratejik bir koordinasyonu olarak tanımlamak mümkündür.
Bütünleşik pazarlama iletişimi hedef kitleye belirli marka imajı ve spesifik faydalar yaratabilmek içi tek bir sese ihtiyaç duymaktadır. Bu mesajlar birbirini tutmuyor veya uyuşmuyorsa tüketici anahtar mesajı kaybetmektedir. Kurumlar hedef kitle üzerinde anlamlı bir etki yaratabilmek için bütün iletişimlerde güçlü bir ortak tema ve imaj kullanmalıdır. Aynı zamanda da bütün bu birleşme çabaları maksimum iş gücü ve verimlilik sağlayacağından hem üretim maliyetlerinden hem de zamandan tasarruf sağlanmış olacaktır. Günümüzde artık insanlar sadece reklamlara inanmamaktadır. İnsanlar, kurumlar, ürünler veya hizmetlerle ilgili konuları gazetelerde okuduklarında veya televizyonlarda reklam formatının dışında genellikle de haber veya yorum olarak izlediklerinde inançları kuvvetlenmektedir. İşte bu nedenle halkla ilişkilerde medya ile ilişkiler ve yazışmalar eskisinden daha da önemli bir hale gelmiştir. Şüphesiz bu durum araştırma ve stratejik planlamaya dayalı bir iş modeliyle birleşirse sonuçların çok daha etkili olması kaçınılmazdır. Şekil 3, bütünleşik pazarlama iletişiminde mesajların ve geri bildirimin karşılıklı etkileşimini göstermektedir. Buradaki veri tabanı müşterileri, medyayı ve satış personelini içermektedir.
Pazarlama içerisinde yer alan tüm iletişim unsurları (halkla ilişkiler, reklam, promosyon, kişisel satış…) tek bir mesaj, tek bir ses olarak tüketiciye ulaşırsa iletişimin etkinliği kuşkusuz çok daha arzu edilen biçimde ortaya çıkacaktır. Bu da ancak bütünleşik pazarlama iletişimi yaklaşımıyla mümkündür. Kurumlarda bu yaklaşımı gerçekleştirebilecek stratejik iletişim nosyonuna ve planlama yeteneğine sahip halkla ilişkiler uzmanlarıdır. Halkla ilişkilerin temel ilkeleri arasında yer alan sosyal sorumluluk ve toplumsal çıkarları ön planda tutma eğilimi ve halkla ilişkilerin bütünleşme sürecini yönetmesi kurumları çok daha iyi noktalara yükselteceği açıktır.