Acı ama gerçek bir şey varsa bu ülkede büyük ihanetlere uğruyoruz. Bütün bir milleti bunaltan, acı ve ıstıraplar veren krizler ve maddi ve manevi depremler sonrasında tutunduğumuz son dal da elimizde kalacak galiba.
Türkiye böyle bir ihaneti en son İttihat ve Terakki zamanında görmüştü. O zaman koca bit imparatorluktan olmuştuk. Ayağımızın altındaki toprak elimizden birer birer gitmiş, anamızın ak sütü kadar helal topraklar için birileri hak iddia eder olmuştu. Güçle ve baskıyla elimizden alınmaya çalışılan bir vatanı ve onun devletini bundan 82 yıl kadar önce çok zor şartlarda kurtarabilmiştik. Dünyanın beşinci büyük devleti Osmanlı, yani bizim devletimiz gitmiş onun yerine adam yerine konmayan Türkiye Cumhuriyeti gelmiş. Gerçi bir fark yoktu ikisi arasında ama biri diğerinin kolu bacağı budanmış, gücü takati alınmış haliydi. Ve İttihat ve Terakki ile başlayan ihanetler, gizli kapaklı işlenmeye devam etmişti bu güne kadar. Ama gel gör ki hiçbir ihanet, ne adına yapılırsa yapılsın; bu günkü kadar olmadı olmayacaktır. Çünkü vatan toprakları yabancıları durmadan peşkeş çekilmekte ve çekilmeye devam edilmektedir. Ve ihanetin sadece bu boyutu bile bu toprakların elimizden çıkması için yeterde artar bile. Tarih bunun örneği ile doludur. Bu gün Filistinlilerin yaşadıkları seksen yıl önce başlayan benzer bir oyunun sonucudur
Ekonomik olarak çökerttiler bu ülkeyi… Her zaman kendine yeten ve bununla gurur duyan canım Türkiyem, iç ve dış borçlarıyla, dış ticaretteki cari açığıyla, dünya devleri karşısında küreselleşme, serbest piyasa yalanlarıyla cansız bırakılan sanayisi ile, yoksullaşan halkı ve büyüyen işsizler ordusuyla; beyni televolelerle ve gelin-kaynana yarışmaları ile iğdiş edilen insanı ile çöküntünün eşiğine gelmiş. İhanetler içindeyiz. Dün bu topraklarda dinimize dil uzatmaya korkanlar bugün açık açık, polis korumasında milletimizi kendi sapkın inançlarına çağırabiliyorlar. Yetmiş yıl önce kovduğumuz, bu topraklara gelip bağımsızlığımıza ve vatanımıza göz koyanlar; bugün aynı oyunlarla, azınlık hakları, din özgürlüğü (Hıristiyanlar için tabiki), uluslararası hukuk yalanlarıyla (sanki ülkemizde azınlık sorunu varmış gibi, sanki gayri-müslimlere bir baskı varmış gibi, sanki bu ülkedeki hukuksuzluklardan gerçekten rahatsız oluyorlarmış gibi) iç işlerimize karışıyorlar ve biz bunlara göz yumuyoruz. Ve ihanet bizi en gafil olduğumuz anlarda yakalıyor. Tarihimizin en büyük krizini yaşadık 2001’de, tarihin en büyük savaşının başlangıcını gördük ama kapımızda bekleyen tehlikenin farkında değiliz. Biz sadece ekonomimizi kurtarma ve AB’ye girme derdindeyiz. II. Viyana’dan sonra tek toprak kazancımız ve en büyük milli davamız Kıbrıs AB uğruna fedaya hazır. Ve biz bu en büyük ihanetin doğruluğuna inandırıldık.
Büyük savaşa giden bir yola girmiş bulunuyoruz. Büyük ihanetlerin büyük hesapların ortasında bir Türkiye. Büyük ihanetler büyük sonuçlar doğurur ve dünya, tarihinin en büyük savaşını görecek. Ya zeval olacak bunun sonu ya yeniden büyük Türkiye.
Alinti
Türkiye böyle bir ihaneti en son İttihat ve Terakki zamanında görmüştü. O zaman koca bit imparatorluktan olmuştuk. Ayağımızın altındaki toprak elimizden birer birer gitmiş, anamızın ak sütü kadar helal topraklar için birileri hak iddia eder olmuştu. Güçle ve baskıyla elimizden alınmaya çalışılan bir vatanı ve onun devletini bundan 82 yıl kadar önce çok zor şartlarda kurtarabilmiştik. Dünyanın beşinci büyük devleti Osmanlı, yani bizim devletimiz gitmiş onun yerine adam yerine konmayan Türkiye Cumhuriyeti gelmiş. Gerçi bir fark yoktu ikisi arasında ama biri diğerinin kolu bacağı budanmış, gücü takati alınmış haliydi. Ve İttihat ve Terakki ile başlayan ihanetler, gizli kapaklı işlenmeye devam etmişti bu güne kadar. Ama gel gör ki hiçbir ihanet, ne adına yapılırsa yapılsın; bu günkü kadar olmadı olmayacaktır. Çünkü vatan toprakları yabancıları durmadan peşkeş çekilmekte ve çekilmeye devam edilmektedir. Ve ihanetin sadece bu boyutu bile bu toprakların elimizden çıkması için yeterde artar bile. Tarih bunun örneği ile doludur. Bu gün Filistinlilerin yaşadıkları seksen yıl önce başlayan benzer bir oyunun sonucudur
Ekonomik olarak çökerttiler bu ülkeyi… Her zaman kendine yeten ve bununla gurur duyan canım Türkiyem, iç ve dış borçlarıyla, dış ticaretteki cari açığıyla, dünya devleri karşısında küreselleşme, serbest piyasa yalanlarıyla cansız bırakılan sanayisi ile, yoksullaşan halkı ve büyüyen işsizler ordusuyla; beyni televolelerle ve gelin-kaynana yarışmaları ile iğdiş edilen insanı ile çöküntünün eşiğine gelmiş. İhanetler içindeyiz. Dün bu topraklarda dinimize dil uzatmaya korkanlar bugün açık açık, polis korumasında milletimizi kendi sapkın inançlarına çağırabiliyorlar. Yetmiş yıl önce kovduğumuz, bu topraklara gelip bağımsızlığımıza ve vatanımıza göz koyanlar; bugün aynı oyunlarla, azınlık hakları, din özgürlüğü (Hıristiyanlar için tabiki), uluslararası hukuk yalanlarıyla (sanki ülkemizde azınlık sorunu varmış gibi, sanki gayri-müslimlere bir baskı varmış gibi, sanki bu ülkedeki hukuksuzluklardan gerçekten rahatsız oluyorlarmış gibi) iç işlerimize karışıyorlar ve biz bunlara göz yumuyoruz. Ve ihanet bizi en gafil olduğumuz anlarda yakalıyor. Tarihimizin en büyük krizini yaşadık 2001’de, tarihin en büyük savaşının başlangıcını gördük ama kapımızda bekleyen tehlikenin farkında değiliz. Biz sadece ekonomimizi kurtarma ve AB’ye girme derdindeyiz. II. Viyana’dan sonra tek toprak kazancımız ve en büyük milli davamız Kıbrıs AB uğruna fedaya hazır. Ve biz bu en büyük ihanetin doğruluğuna inandırıldık.
Büyük savaşa giden bir yola girmiş bulunuyoruz. Büyük ihanetlerin büyük hesapların ortasında bir Türkiye. Büyük ihanetler büyük sonuçlar doğurur ve dünya, tarihinin en büyük savaşını görecek. Ya zeval olacak bunun sonu ya yeniden büyük Türkiye.
Alinti