Buzulların erimesi dünyayı nasıl etkiler?
İklim Değişikliği
Son 25-30 yıldır meydana gelen küresel sıcaklığın artışı,şiddetli fırtınaların oluşması, kışların ılık ya da çok sert geçmesi, buzdağlarının erimesi, bazı canlı türlerinin yok olmaya başlaması gibi olağanüstü çevresel olayların baş göstermesi bilim adamlarının dikkatini çekmiş ve bu konuda kongreler,toplantılar yapılarak en azından bir fikir birliği sağlanıldı. Bu da İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ çoğu bilim adamı artık Dünyamızın ikliminin değişeceğinden hem fikir hatta Mikdat Kadıoğlu gibi önemli bilim adamımız bunun dönemsel süreç olduğunu zaman içerisinde geçmişte 100-150 yıllık veya daha fazla süren iklim üzerinde değişikliklerin yaşandığını ancak bu kısa zamanlı değişimlerin bölgesel olduğuna dikkat çekiyor.
İklim değişikliğine gelince bu veya önümüzdeki yüzyıl içerisinde küresel bir iklim değişikliği veya farklılaşması gibi bir anlam çıkmaktadır. Bahsedilen küresel bir değişiklik, küresel bir olgu bu yüzden önemi büyük; bu yüzden hayati.. Peki değişecek olan iklim nedir? İklim belli bir bölge üzerinde atmosferik olayların zaman içinde karakteristik bir hal almasıdır. Bu zaman ise bir insan ömründen daha fazlasıdır. İklim başka bir deyişle canlı türlerinin uyum sağladığı ortam koşullarıdır ya da insanlar için yarın ne giyeceğini, balıkçılar için balığa çıkma mevsimini,çiftçiler için tarımsal faaliyetlerini düzenlemesini etkileyen olgudur iklim ve bunlar daha da çoğaltılabilinir. Örneğin Tundra ikliminde yaşayan canlılar soğuk,buzul ortamına uyum sağlamışlardır. Yaşam standartları yıl boyunca en fazla +10 santigrat ki bunun 13 bile olması onların yaşadığı buzulların erimesine kalın kürkleri içinde sıcaktan ölüme bile gidebilirler ki soy tükenmesine kadar gidebilir.İklimin önemi esasen burasıdır canlılığın devamı için gerekli olan karakteristik uyum iklime bağlanmıştır.Çoğu canlı iklime uyum sağlayabilmek için adaptasyonlar belki de modifikasyonlar geçirebilir. Ancak uzun bir süreç sonra uyum sağlamaları söz konusu.Ancak burada bu tür bir değişikliğe direnci zayıf canlılar hiçbir zaman şanslı olamamışlardır. İklim değişikliği bir felakettir, acı bir senaryodur.
Geçmişten Günümüze İklim Değişikliği
Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucunda dünyamızda kabuk değiştirir gibi iklimsel olarak zaman zaman değişimler yaşanmış ve bu araştırmalar neticesinde yerkürenin dönemsel olarak ısınıp soğuduğu da tespit edilmiş.İşin bu yanında büyük bir sorun var şu an soğuma döneminde olmamız gerekirken dünyamız bir anda ısınma moduna girmiş. Bu sorunun sebebi de insan (!) daha sonra bahsedeceğim sera gazı salınımı buna etki yapmaktadır. Uzun dönemli değişimlerde 10 milyon, 100 milyon gibi ifadeler kullanıldığı gibi 150 yıl gibi kısa dönemli değişimler de yaşanmış dünyamızda. Araştırmalarda 4 büyük buzul çağı ve son iki milyon içerisinde ise küçük çaplı 20 buzul çağı saptanmış.
İklim Değişikliği ve Sera Etkisi
20.yy'da gezegenizimizin ortalama sıcaklığı 0,3-0,6 santigrat artmış. Gelecek 40 yıl içindeki her 10 yılda sıcaklığın 0,1 santigrattan daha fazla artarak oluşan bir küresel ısınma sözkonusu. Ve kimilerimizin aklına sera etkisi gelir.
Yerkürenin ısıl dengesini sağlayan önemli faktörlerden biridir sera etkisi dediğimiz sistem. Öncelikle sera etkisini tanıyalım. Güneş'ten yeryüzüne gelen ışınlar yeryüzünü ve atmosferi ısıtır. Bu sırada gelen ışınların %25 i geri yansır çeşitli nedenlerden. Bu yansıma sırasında ışınların bir bölümü atmosferde bulunan sera gazları dediğimiz CO2, Metan, Su buharı gibi gazlar tarafından soğurulur. Soğrulan bu ışınlar atmosferin alt katmanında kalarak buranın ısınmasına yol açar. Bu sistematik bir şekilde devam ederek atmosferde gerçekleşmektedir. Sera etkisi sayesindedir ki canlılık faaliyetlerimizi hala sürdürüyoruz. Eğer ki bu sera gazları olmasaydı yerküre ortalama sıcaklığı +14-15 santigrat değil -18 santigrat olurdu. Ki bu ortalama değer olduğuna göre canlılık faaliyetlerimizi sürdürmemiz çok zor olurdu. Böyle önemli bir sistemdeki sera gazlarında değişiklik en doğal haliyle iklimimizi etkiler çünkü iklimi belirleyen en büyük faktör sıcaklıktır. Sera gazlarındaki artış daha çok soğurmayı emmeyi sağlar sonucunda ortam ısınır.. Isınınca birçok felaketler dizisi meydana gelir. Sera etkisi denilen bu sistemin yerküremiz ve bizim için çok önemli olsa da sera gazlarının oranlarının artması tüm canlılar için çok tehliklidir.
İklim Değişikliğinin Sebepleri
İklim sıcaklık,yağış, basınç, rüzgar gibi atmosfer olaylarının uzun yıllar sonunda oluşturduğu bir karakterdir. İklimi oluşturan en büyük faktörlerden biri olan sıcaklığın küresel artışı direkt iklimi etkileyecektir ki etkilemektedir. Değişimin sebebi sıcaklıktır demek belki de kolaylık olur ama görünen köy kılavuz istemez. Bunun doğal bir süreç olduğu kanısında olanlar da var ancak az önce bahsettiğim gibi şimdi soğuma döneminde olmamız gerekirdi.
Neden Isınıyoruz?
Isınmanın sebebi sera gazlarının gereğinden fazla atmosfere salınarak daha fazla ısının atmosferde tutulmasıdır. Sera gazları neden artıyor? Endüstri yani insan. Sanayi devrimi (1800'lü yıllar)'nden sonra binlerce fabrika kuruldu,yeni teknolojiler icat edildi,bilinçsizce fosil yakıtlar tüketildi ve sonuç şu an dünya sıcaktan pişiyor,kışlar ise bellli değil bir sert bir ılık.. Tüm bu hareketlenmelerin, devrimlerin ve sanayinin atığı sera gazları her geçen gün bilinçsizce atmosfere salındı. Neticede sanayi gelişti atık arttı, ormanlar yakıldı, atom bombaları, savaşlar derken insanlık kendini kendi ürettiği bataklıkta buldu.
-Isınmaya yol açan sera gazlarının artış sebepleri
Sera gazları dediğimiz CO2, metan,su buharı,azotoksit, kloroflorokarbon ve ozon neden bir artış içindeler? Aslında hepsinin bir artış ivmesi yakaladığını söyleyemeyiz. En çok salınanı karbondioksit ancak en risklisi metan ve kloroflorokarbondur. Metan, bir karbondioksitten 21 kat, azotoksitten de 270 kat daha fazla ısı soğurma kapasitesine sahip. Düşünün taşıt araçlarımızda karbondioksit yerine metan gazının çıktığını; heralde dünya venüs kadar sıcak ve yaşanılmaz olurdu.
Karbondioksitin neden artış gösterdiğine gelince: Kimyasal olarak olayı ele aldığımızda yanma reaksiyonları sonucu atmosfere ya da ortama karbondioksit gazı salınır. Aşağıdaki grafik ele alındığında 18. yy. ortalarından itibaren karbondioksitte hızla bir değişimin bir artışın olduğu görülmektedir.
Peki ne oldu 18.yy da?
Sanayi devrimi ile daha çok makineleşme, fabrikalaşma ve sonucunda daha çok karbondioksit. Bir de böyle bir devrimin arkasından çıkan birinci ve ikinci dünya savaşları ki ikincisinde atom bombası patlatılmıştı.. Savaşlar ve gelişen sanayiler karbondioksitin inanılmaz bir şekilde artmasına sebep olmuşlardır. Bugünlerde hala bu artış devam etmekte.. Sanayi boyutundan sonra orman yangınları hatta yanardağ faaliyetleri bu artışa tuz ve biber olmuştur.. Şu an tadından yenilemez durumdadır. Aşağıdaki grafiktede karbondioksitin 100 yıllık geçmişi ifade edilmektedir. Görüldüğü üzere 1800'lü yıllardan sonra karbondioksitin hızla arttığı belirlenmiştir.
Metanın atmosfere bırakılması ise normal süreçte telvhit gibi böceklerden ya da çiftlik hayvanları dediğimiz inek gibi havanların geğirme gibi sindirim sonucu oluşan durumlarda atmosfere salınmaktaydı. Bunların dışında bataklıklar gibi bölgelerde de salınımlar olmaktaydı. Ancak bu sürecin üzerine kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtların çıkarılması ve taşınması sırasında atmosfere karışan metan bir hayli etki etmektedir.
Su buharı ise sera gazlarının %75 ini sağlamaktadır ve ana kaynağı okyanus ve denizlerdeki buharlaşmalardır.
Kloroflorokarbon (CFC), karbondioksitten 15.000 kat daha fazla ısı tutma kapasitesine sahip olan bu gaz atmosferimizde büyük oranlarda bulunmadığından ısınmaya önemli derecde bir katkısı yoktur. Ancak herhangi bir düzensiz artışı sonucunda ani bir iklim değişikliğine de yol açabilecek güce sahiptir. Azotoksit ise topraktaki tarımsal işlemler sırasında çıkmaktadır atmosfere.
-Buzulların erimesi sonucu açığa çıkan metan
Son bir yıl içerisinde iklim değişikliği hakkında takip ettiğim haberlerde eriyen buzulların içinde büyük oranlarda metan gazı bulunduğuna işaret ediliyordu. Bu da iklim değişikliği senaryolarında değişimin daha önce olacağına işarettir. Çünkü bilindiği üzere küresel ısınma nedeniyle buzullar hızla erimekte. Eriyen buzullardan açığa çıkan metan da atmosferin daha da hızla ısınmasına sebep olur.
-Buzulların erimsiyle deniz su seviyesinin yükselmesi
Son çalışmalar sonucunda önümüzdeki yüzyıl içinde 48 ila 60 cm arasında su seviyesinin artması bekleniyor. Örneğin yapılan birtakım hesaplar sonunda 50 cm'lik artışın Miami'deki sokakların sular altında kalmasına sebep olacak.Bunun dışında bu türden artış ülkemizdeki kıyı yerleşim birimlerinin yaşanılmayacak duruma gelmesine sebep olacaktır.
-Buzuların erimesiyle saf suyun tuzlu suyla karışması
Dünya üzerindeki küresel iklimi koruyan temellerden biri de okyanus akıntılarıdır. Okyanus akıntıları sayesinde İngiltere, Norveç gibi soğuk ülkelerde insanlık hala yaşamaktadır. Eğer ki o akıntının biraz yavaşlaması ya da hızında herhangi bir değişme olması akıntının yok olmasına sebep olarak olan dengenin bozulmasına yol açarak yaşama kaynağı olduğu bölgelerde büyük yıkımlara sebep olabilir. Teorilere göre akıntının yaşaması için tuzluluk oranı doğrudan etkilidir. Ayrıca tuzluluk oranının azalması yıldırım gibi olayların daha da artmasına sebep olacaktır. Bilindiği üzere deniz ve okyanuslar meterorolojik hava temizleyicileridir.
-Ani seller beklenmedik meteorolojik olaylar
Dünyamızdaki düzen bozulma sürecine girdiğinden beri doğa buna düzensizliklerle cevap vererek doğal dengenin yeniden dengeye ulaşmasını sağlamaktadır. Bu süreçte beklenmedik olaylar yaşanılmaktadır. Uzun süreli yağışlar, çok güçlü kasırgalar, fırtına ve kasırgaların sık görülmesi, bu olayların görülme dönemlerinde farklılıklar. Tabii bunların tam tersi de oluşabilir. Yağışların ortalamalardan daha az görülmesi, sıcaklıkların ortalamalarının daha üstünde olması. Çoğaltılabilir bu örnekler. Beklenmeyen ya da çoğalan bu tür meteorolojik olaylar insanların ölümüne, göçlerine, maddi ve manevi zararlara yol açmaktadır.
-Kuraklık
Kuraklık dünyanın hemen hemen her yerinde kendini göstermeye başladı. Özellikle tarım faaliyetlerinin olduğu yerleşimlerde kuraklığın olumsuz etkisi maddi açıdan kendini epey bir göstermektedir. Kuraklık toprağın verimsizleşmesini sağlayarak üretimin neredeyse sıfıra yaklaşmasını ve geçim kaynağını tarım ile sağlayan nufüsün büyük şehirlere göçünü bir hayli artıracaktır. Bu da şehirlerde; işsizliği artıracak, sosyal sınıflar oluşturabilecek, kişileri suçlara yöneltebilecek, azalan üretim sıfırlanacak, temel besinlerin ve tarım ürünlerinin fiyatları çok yüksek olacak.
-Göç
Tahminlerimize göre zaten başlamış olan göçün 10 yıl sonra şimdiki göçden %10-15 lik bir artış göstereceği, 25-30 yıl sonra ise sosyal bir kaos bile yaşanabilir; kuraklık,hastalıklar, açlık, yaşam standartlarının düşmesi yüzünden. Esasen belki de 50-60 yıl sonra insanlar doğa ile yaşam mücadelesi verebilirler.
-Hastalıklar
Sıcaklık değişimi ve beliren iklim değişikliği ile yeni hastalıklar oluşabilir ya da farklı bölgelerdeki bir hastalık başka bölgelerde kendini gösterebilir.
-Canlı türlerinde yok oluş
Sıcaklık artışı birçok ekosistemi etkileyecek bir etmendir. 2050'ye kadar 1 milyon canlı türünün YOK OLMASI muhtemel dahilindedir.
-Savaşlar
Susuzluk, kuraklık, çölleşme, açlık ve hastalıkların o kadar bunalttığı devreler olacak ki ülkeler verimli topraklar için, su için ve yaşamak için diğer ülkelerle savaşlar bile yapacaklardır. Pentagon'un hatırlarsanız birkaç yıl önceki raporunda 2020 yılından sonra nükleer dahil tüm savaş yöntemlerinin denenebileceği yer almaktadır. Hatta Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'na göre bir ülke içindeki şehirlerin birbirlerine düşme olasılıkları var. Örneğin İstanbul su ihtiyacının büyük çoğunluğunu çevre illerden karşılıyor ve hala hızla büyümektedir. Nitekim su ihtiyacının artmasına rağmen bu ihtiyacı karşılamayacaklar öte yandan diğer şehirlerde de bu şekilde su sıkıntısı yaşadığından su paylaşılamayacak.
Sonuç
İklim değişikliği sürecinde insanlar öyle bir noktaya gelebilirler ki yamyamlığa bile başlayabilirler.. Ki geçmişte günümüzden 2200 yıl önce Mısır'ta Nil nehrinin çevresinde bu olaylar yaşanmıştır.. İnsanlar cesetleri dahi yemişlerdir yaşamak için.. Ve günümüze geldiğimizde insanlık atmosfere hızla karbondioksiti salıyor ve süreç daha hızlı bir şekilde ilerliyor.. Yaşanılacak bir dünya için yaşamak istiyorsanız lütfen kulak verin.. Lütfen başta israf olmak üzere iklim değişiminin daha da hızlı olmasını sağlayacak etkinliklerden vazgeçin..
- Alıntıdır
İklim Değişikliği
Son 25-30 yıldır meydana gelen küresel sıcaklığın artışı,şiddetli fırtınaların oluşması, kışların ılık ya da çok sert geçmesi, buzdağlarının erimesi, bazı canlı türlerinin yok olmaya başlaması gibi olağanüstü çevresel olayların baş göstermesi bilim adamlarının dikkatini çekmiş ve bu konuda kongreler,toplantılar yapılarak en azından bir fikir birliği sağlanıldı. Bu da İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ çoğu bilim adamı artık Dünyamızın ikliminin değişeceğinden hem fikir hatta Mikdat Kadıoğlu gibi önemli bilim adamımız bunun dönemsel süreç olduğunu zaman içerisinde geçmişte 100-150 yıllık veya daha fazla süren iklim üzerinde değişikliklerin yaşandığını ancak bu kısa zamanlı değişimlerin bölgesel olduğuna dikkat çekiyor.
İklim değişikliğine gelince bu veya önümüzdeki yüzyıl içerisinde küresel bir iklim değişikliği veya farklılaşması gibi bir anlam çıkmaktadır. Bahsedilen küresel bir değişiklik, küresel bir olgu bu yüzden önemi büyük; bu yüzden hayati.. Peki değişecek olan iklim nedir? İklim belli bir bölge üzerinde atmosferik olayların zaman içinde karakteristik bir hal almasıdır. Bu zaman ise bir insan ömründen daha fazlasıdır. İklim başka bir deyişle canlı türlerinin uyum sağladığı ortam koşullarıdır ya da insanlar için yarın ne giyeceğini, balıkçılar için balığa çıkma mevsimini,çiftçiler için tarımsal faaliyetlerini düzenlemesini etkileyen olgudur iklim ve bunlar daha da çoğaltılabilinir. Örneğin Tundra ikliminde yaşayan canlılar soğuk,buzul ortamına uyum sağlamışlardır. Yaşam standartları yıl boyunca en fazla +10 santigrat ki bunun 13 bile olması onların yaşadığı buzulların erimesine kalın kürkleri içinde sıcaktan ölüme bile gidebilirler ki soy tükenmesine kadar gidebilir.İklimin önemi esasen burasıdır canlılığın devamı için gerekli olan karakteristik uyum iklime bağlanmıştır.Çoğu canlı iklime uyum sağlayabilmek için adaptasyonlar belki de modifikasyonlar geçirebilir. Ancak uzun bir süreç sonra uyum sağlamaları söz konusu.Ancak burada bu tür bir değişikliğe direnci zayıf canlılar hiçbir zaman şanslı olamamışlardır. İklim değişikliği bir felakettir, acı bir senaryodur.
Geçmişten Günümüze İklim Değişikliği
Bilim adamlarının yaptığı araştırmalar sonucunda dünyamızda kabuk değiştirir gibi iklimsel olarak zaman zaman değişimler yaşanmış ve bu araştırmalar neticesinde yerkürenin dönemsel olarak ısınıp soğuduğu da tespit edilmiş.İşin bu yanında büyük bir sorun var şu an soğuma döneminde olmamız gerekirken dünyamız bir anda ısınma moduna girmiş. Bu sorunun sebebi de insan (!) daha sonra bahsedeceğim sera gazı salınımı buna etki yapmaktadır. Uzun dönemli değişimlerde 10 milyon, 100 milyon gibi ifadeler kullanıldığı gibi 150 yıl gibi kısa dönemli değişimler de yaşanmış dünyamızda. Araştırmalarda 4 büyük buzul çağı ve son iki milyon içerisinde ise küçük çaplı 20 buzul çağı saptanmış.
İklim Değişikliği ve Sera Etkisi
20.yy'da gezegenizimizin ortalama sıcaklığı 0,3-0,6 santigrat artmış. Gelecek 40 yıl içindeki her 10 yılda sıcaklığın 0,1 santigrattan daha fazla artarak oluşan bir küresel ısınma sözkonusu. Ve kimilerimizin aklına sera etkisi gelir.
Yerkürenin ısıl dengesini sağlayan önemli faktörlerden biridir sera etkisi dediğimiz sistem. Öncelikle sera etkisini tanıyalım. Güneş'ten yeryüzüne gelen ışınlar yeryüzünü ve atmosferi ısıtır. Bu sırada gelen ışınların %25 i geri yansır çeşitli nedenlerden. Bu yansıma sırasında ışınların bir bölümü atmosferde bulunan sera gazları dediğimiz CO2, Metan, Su buharı gibi gazlar tarafından soğurulur. Soğrulan bu ışınlar atmosferin alt katmanında kalarak buranın ısınmasına yol açar. Bu sistematik bir şekilde devam ederek atmosferde gerçekleşmektedir. Sera etkisi sayesindedir ki canlılık faaliyetlerimizi hala sürdürüyoruz. Eğer ki bu sera gazları olmasaydı yerküre ortalama sıcaklığı +14-15 santigrat değil -18 santigrat olurdu. Ki bu ortalama değer olduğuna göre canlılık faaliyetlerimizi sürdürmemiz çok zor olurdu. Böyle önemli bir sistemdeki sera gazlarında değişiklik en doğal haliyle iklimimizi etkiler çünkü iklimi belirleyen en büyük faktör sıcaklıktır. Sera gazlarındaki artış daha çok soğurmayı emmeyi sağlar sonucunda ortam ısınır.. Isınınca birçok felaketler dizisi meydana gelir. Sera etkisi denilen bu sistemin yerküremiz ve bizim için çok önemli olsa da sera gazlarının oranlarının artması tüm canlılar için çok tehliklidir.
İklim Değişikliğinin Sebepleri
İklim sıcaklık,yağış, basınç, rüzgar gibi atmosfer olaylarının uzun yıllar sonunda oluşturduğu bir karakterdir. İklimi oluşturan en büyük faktörlerden biri olan sıcaklığın küresel artışı direkt iklimi etkileyecektir ki etkilemektedir. Değişimin sebebi sıcaklıktır demek belki de kolaylık olur ama görünen köy kılavuz istemez. Bunun doğal bir süreç olduğu kanısında olanlar da var ancak az önce bahsettiğim gibi şimdi soğuma döneminde olmamız gerekirdi.
Neden Isınıyoruz?
Isınmanın sebebi sera gazlarının gereğinden fazla atmosfere salınarak daha fazla ısının atmosferde tutulmasıdır. Sera gazları neden artıyor? Endüstri yani insan. Sanayi devrimi (1800'lü yıllar)'nden sonra binlerce fabrika kuruldu,yeni teknolojiler icat edildi,bilinçsizce fosil yakıtlar tüketildi ve sonuç şu an dünya sıcaktan pişiyor,kışlar ise bellli değil bir sert bir ılık.. Tüm bu hareketlenmelerin, devrimlerin ve sanayinin atığı sera gazları her geçen gün bilinçsizce atmosfere salındı. Neticede sanayi gelişti atık arttı, ormanlar yakıldı, atom bombaları, savaşlar derken insanlık kendini kendi ürettiği bataklıkta buldu.
-Isınmaya yol açan sera gazlarının artış sebepleri
Sera gazları dediğimiz CO2, metan,su buharı,azotoksit, kloroflorokarbon ve ozon neden bir artış içindeler? Aslında hepsinin bir artış ivmesi yakaladığını söyleyemeyiz. En çok salınanı karbondioksit ancak en risklisi metan ve kloroflorokarbondur. Metan, bir karbondioksitten 21 kat, azotoksitten de 270 kat daha fazla ısı soğurma kapasitesine sahip. Düşünün taşıt araçlarımızda karbondioksit yerine metan gazının çıktığını; heralde dünya venüs kadar sıcak ve yaşanılmaz olurdu.
Karbondioksitin neden artış gösterdiğine gelince: Kimyasal olarak olayı ele aldığımızda yanma reaksiyonları sonucu atmosfere ya da ortama karbondioksit gazı salınır. Aşağıdaki grafik ele alındığında 18. yy. ortalarından itibaren karbondioksitte hızla bir değişimin bir artışın olduğu görülmektedir.
Peki ne oldu 18.yy da?
Sanayi devrimi ile daha çok makineleşme, fabrikalaşma ve sonucunda daha çok karbondioksit. Bir de böyle bir devrimin arkasından çıkan birinci ve ikinci dünya savaşları ki ikincisinde atom bombası patlatılmıştı.. Savaşlar ve gelişen sanayiler karbondioksitin inanılmaz bir şekilde artmasına sebep olmuşlardır. Bugünlerde hala bu artış devam etmekte.. Sanayi boyutundan sonra orman yangınları hatta yanardağ faaliyetleri bu artışa tuz ve biber olmuştur.. Şu an tadından yenilemez durumdadır. Aşağıdaki grafiktede karbondioksitin 100 yıllık geçmişi ifade edilmektedir. Görüldüğü üzere 1800'lü yıllardan sonra karbondioksitin hızla arttığı belirlenmiştir.
Metanın atmosfere bırakılması ise normal süreçte telvhit gibi böceklerden ya da çiftlik hayvanları dediğimiz inek gibi havanların geğirme gibi sindirim sonucu oluşan durumlarda atmosfere salınmaktaydı. Bunların dışında bataklıklar gibi bölgelerde de salınımlar olmaktaydı. Ancak bu sürecin üzerine kömür, petrol, doğalgaz gibi fosil yakıtların çıkarılması ve taşınması sırasında atmosfere karışan metan bir hayli etki etmektedir.
Su buharı ise sera gazlarının %75 ini sağlamaktadır ve ana kaynağı okyanus ve denizlerdeki buharlaşmalardır.
Kloroflorokarbon (CFC), karbondioksitten 15.000 kat daha fazla ısı tutma kapasitesine sahip olan bu gaz atmosferimizde büyük oranlarda bulunmadığından ısınmaya önemli derecde bir katkısı yoktur. Ancak herhangi bir düzensiz artışı sonucunda ani bir iklim değişikliğine de yol açabilecek güce sahiptir. Azotoksit ise topraktaki tarımsal işlemler sırasında çıkmaktadır atmosfere.
Isınma Sürecinde Oluşacak Tahmini Olaylar ve Sonuçları
İklimin değişmesine sebep olan ısınma, birçok dengenin bozulmasına ve bazı olayların meydana gelmesine neden olacaktır. Bu olaylar son bulduğunda ise iklimimiz tamamen değişmiş olabilir.-Buzulların erimesi sonucu açığa çıkan metan
Son bir yıl içerisinde iklim değişikliği hakkında takip ettiğim haberlerde eriyen buzulların içinde büyük oranlarda metan gazı bulunduğuna işaret ediliyordu. Bu da iklim değişikliği senaryolarında değişimin daha önce olacağına işarettir. Çünkü bilindiği üzere küresel ısınma nedeniyle buzullar hızla erimekte. Eriyen buzullardan açığa çıkan metan da atmosferin daha da hızla ısınmasına sebep olur.
-Buzulların erimsiyle deniz su seviyesinin yükselmesi
Son çalışmalar sonucunda önümüzdeki yüzyıl içinde 48 ila 60 cm arasında su seviyesinin artması bekleniyor. Örneğin yapılan birtakım hesaplar sonunda 50 cm'lik artışın Miami'deki sokakların sular altında kalmasına sebep olacak.Bunun dışında bu türden artış ülkemizdeki kıyı yerleşim birimlerinin yaşanılmayacak duruma gelmesine sebep olacaktır.
-Buzuların erimesiyle saf suyun tuzlu suyla karışması
Dünya üzerindeki küresel iklimi koruyan temellerden biri de okyanus akıntılarıdır. Okyanus akıntıları sayesinde İngiltere, Norveç gibi soğuk ülkelerde insanlık hala yaşamaktadır. Eğer ki o akıntının biraz yavaşlaması ya da hızında herhangi bir değişme olması akıntının yok olmasına sebep olarak olan dengenin bozulmasına yol açarak yaşama kaynağı olduğu bölgelerde büyük yıkımlara sebep olabilir. Teorilere göre akıntının yaşaması için tuzluluk oranı doğrudan etkilidir. Ayrıca tuzluluk oranının azalması yıldırım gibi olayların daha da artmasına sebep olacaktır. Bilindiği üzere deniz ve okyanuslar meterorolojik hava temizleyicileridir.
-Ani seller beklenmedik meteorolojik olaylar
Dünyamızdaki düzen bozulma sürecine girdiğinden beri doğa buna düzensizliklerle cevap vererek doğal dengenin yeniden dengeye ulaşmasını sağlamaktadır. Bu süreçte beklenmedik olaylar yaşanılmaktadır. Uzun süreli yağışlar, çok güçlü kasırgalar, fırtına ve kasırgaların sık görülmesi, bu olayların görülme dönemlerinde farklılıklar. Tabii bunların tam tersi de oluşabilir. Yağışların ortalamalardan daha az görülmesi, sıcaklıkların ortalamalarının daha üstünde olması. Çoğaltılabilir bu örnekler. Beklenmeyen ya da çoğalan bu tür meteorolojik olaylar insanların ölümüne, göçlerine, maddi ve manevi zararlara yol açmaktadır.
-Kuraklık
Kuraklık dünyanın hemen hemen her yerinde kendini göstermeye başladı. Özellikle tarım faaliyetlerinin olduğu yerleşimlerde kuraklığın olumsuz etkisi maddi açıdan kendini epey bir göstermektedir. Kuraklık toprağın verimsizleşmesini sağlayarak üretimin neredeyse sıfıra yaklaşmasını ve geçim kaynağını tarım ile sağlayan nufüsün büyük şehirlere göçünü bir hayli artıracaktır. Bu da şehirlerde; işsizliği artıracak, sosyal sınıflar oluşturabilecek, kişileri suçlara yöneltebilecek, azalan üretim sıfırlanacak, temel besinlerin ve tarım ürünlerinin fiyatları çok yüksek olacak.
-Göç
Tahminlerimize göre zaten başlamış olan göçün 10 yıl sonra şimdiki göçden %10-15 lik bir artış göstereceği, 25-30 yıl sonra ise sosyal bir kaos bile yaşanabilir; kuraklık,hastalıklar, açlık, yaşam standartlarının düşmesi yüzünden. Esasen belki de 50-60 yıl sonra insanlar doğa ile yaşam mücadelesi verebilirler.
-Hastalıklar
Sıcaklık değişimi ve beliren iklim değişikliği ile yeni hastalıklar oluşabilir ya da farklı bölgelerdeki bir hastalık başka bölgelerde kendini gösterebilir.
-Canlı türlerinde yok oluş
Sıcaklık artışı birçok ekosistemi etkileyecek bir etmendir. 2050'ye kadar 1 milyon canlı türünün YOK OLMASI muhtemel dahilindedir.
-Savaşlar
Susuzluk, kuraklık, çölleşme, açlık ve hastalıkların o kadar bunalttığı devreler olacak ki ülkeler verimli topraklar için, su için ve yaşamak için diğer ülkelerle savaşlar bile yapacaklardır. Pentagon'un hatırlarsanız birkaç yıl önceki raporunda 2020 yılından sonra nükleer dahil tüm savaş yöntemlerinin denenebileceği yer almaktadır. Hatta Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu'na göre bir ülke içindeki şehirlerin birbirlerine düşme olasılıkları var. Örneğin İstanbul su ihtiyacının büyük çoğunluğunu çevre illerden karşılıyor ve hala hızla büyümektedir. Nitekim su ihtiyacının artmasına rağmen bu ihtiyacı karşılamayacaklar öte yandan diğer şehirlerde de bu şekilde su sıkıntısı yaşadığından su paylaşılamayacak.
Sonuç
İklim değişikliği sürecinde insanlar öyle bir noktaya gelebilirler ki yamyamlığa bile başlayabilirler.. Ki geçmişte günümüzden 2200 yıl önce Mısır'ta Nil nehrinin çevresinde bu olaylar yaşanmıştır.. İnsanlar cesetleri dahi yemişlerdir yaşamak için.. Ve günümüze geldiğimizde insanlık atmosfere hızla karbondioksiti salıyor ve süreç daha hızlı bir şekilde ilerliyor.. Yaşanılacak bir dünya için yaşamak istiyorsanız lütfen kulak verin.. Lütfen başta israf olmak üzere iklim değişiminin daha da hızlı olmasını sağlayacak etkinliklerden vazgeçin..
- Alıntıdır