(
)
-Sigara ?
-Lütfen
-Biraz uyku ?
-Hayır, teşekkürler
(ayna ve yine ben, merhaba )
Yarım kafiyeli bir şiirin devrik cümleleri gibi, belki de dışlanmışlığı lirikliğindendi Oysa sevemiyorum ben bu şiirleri
Hurafe orduları beş cepheden sarmış, İsrafilin sur-una inat bütün günahlarına kadeh kaldıran piçliğin gölgesinde küçük bir sevap arayışı içinde. Masum bedeninin taşıdığı kalp ve kalbin taşıdığı binlerce günah.
-Mahşer toplantısında gizleyebilecek miyim kamburumu? hem okadar günahkar var belki beni fark etmezler ?
-Yooo yanılıyorum, fark edilmeyecek tek şey sevaplarım olsa gerek.
-Kör şeytan, topal şeytan ve ahraz şeytan. Her biri bir ötekinin eksikliğini tamamlayarak sevişir gibi günah içiriyor lar ruhuma, bedenime, kalbime
-Belkide alnımın secdeye gidememesinin oluşturduğu pişmanlığın bir bileşkesi olsa gerek bütün söylemlerim.
-Evet pişmanım ve her bir pişmanlığımın ardında yeni bir pişmanlık saklı, saklı olan pişmanlıklarıma da peşinen pişmanım belki cezam hafifler sadece yüzbin yıl yanarım.
-Hem aslında bir yandan rahatım da, hangimiz masumuz ki ?
-Ya yanılıyor isem ?
-Bol şeytanlı zaman dolaylarında nedense bir melek çıkıp mani olmuyor bu beynimdeki savaşlara.
-Bak topal şeytanın piçleri, kör şeytana yardım ederken, ahraz şeytanda onlara yataklık yapıyor.
-Melekler nerede ? Hani o büyük kanatlı kocaman nur topları, hani neredeler ?
-Söyleyeyim mi neredeler ?
-Biri göremeyeceğin kadar önünde bir diğeri de göremeyeceğin kadar ardında.
-Mesele görmek yada görmemek değil, vaar olduklarına inanmakta yada inanmamakta.
-Her neyse sonuç itibari ile bedenim deki kambur günahlarım.
-Her gecem azrail nöbetlerinde, özlenmiş bir sevgiliyi bekler gibi, geldiği zaman eğer varsa göz bebeklerine bakmak istiyorum. Bir canı alırken ne hissediyor yada daha doğru bir soru ile, bir beden bir canı verirken ne hissettiğini gördüğü zaman ne hissediyor.
-Aslında ne hissettiğinin de bir önemi olmasa gerek mesele Yaradanın bu nankör ruha ne yapmak istediği.
-Git getir dedi ve almaya geldi, kim mani olabilecek ?
-Pişmanlıkların parmaklardan dökülmesinin bir faydası olmayacağı kanaati içindeyim, bildiğim tek bir şey varsa oda secdenin bir anıl istemesi.
-Farkında mısın, artık sana ne düşündüğünü sormuyorum..
-Farkında mısın, artık beni özledin mi diyor sormuyorum
-Biliyormusun, artık gözbebekleri nin içindeki kılcal damarlarında dolaşan o söylemek istediklerini önemsemiyorum
-Biliyormusun, artık hiç biriniz hiç bir anlam ifade etmiyor, bütün hiçlikler toplanmış anlam ifade eden her bir şeyin üstünü kapatmış.
-Ve son olarak
-Beni özle
-Sigara ?
-Lütfen
-Biraz uyku ?
-Hayır, teşekkürler
(ayna ve yine ben, merhaba )
Yarım kafiyeli bir şiirin devrik cümleleri gibi, belki de dışlanmışlığı lirikliğindendi Oysa sevemiyorum ben bu şiirleri
Hurafe orduları beş cepheden sarmış, İsrafilin sur-una inat bütün günahlarına kadeh kaldıran piçliğin gölgesinde küçük bir sevap arayışı içinde. Masum bedeninin taşıdığı kalp ve kalbin taşıdığı binlerce günah.
-Mahşer toplantısında gizleyebilecek miyim kamburumu? hem okadar günahkar var belki beni fark etmezler ?
-Yooo yanılıyorum, fark edilmeyecek tek şey sevaplarım olsa gerek.
-Kör şeytan, topal şeytan ve ahraz şeytan. Her biri bir ötekinin eksikliğini tamamlayarak sevişir gibi günah içiriyor lar ruhuma, bedenime, kalbime
-Belkide alnımın secdeye gidememesinin oluşturduğu pişmanlığın bir bileşkesi olsa gerek bütün söylemlerim.
-Evet pişmanım ve her bir pişmanlığımın ardında yeni bir pişmanlık saklı, saklı olan pişmanlıklarıma da peşinen pişmanım belki cezam hafifler sadece yüzbin yıl yanarım.
-Hem aslında bir yandan rahatım da, hangimiz masumuz ki ?
-Ya yanılıyor isem ?
-Bol şeytanlı zaman dolaylarında nedense bir melek çıkıp mani olmuyor bu beynimdeki savaşlara.
-Bak topal şeytanın piçleri, kör şeytana yardım ederken, ahraz şeytanda onlara yataklık yapıyor.
-Melekler nerede ? Hani o büyük kanatlı kocaman nur topları, hani neredeler ?
-Söyleyeyim mi neredeler ?
-Biri göremeyeceğin kadar önünde bir diğeri de göremeyeceğin kadar ardında.
-Mesele görmek yada görmemek değil, vaar olduklarına inanmakta yada inanmamakta.
-Her neyse sonuç itibari ile bedenim deki kambur günahlarım.
-Her gecem azrail nöbetlerinde, özlenmiş bir sevgiliyi bekler gibi, geldiği zaman eğer varsa göz bebeklerine bakmak istiyorum. Bir canı alırken ne hissediyor yada daha doğru bir soru ile, bir beden bir canı verirken ne hissettiğini gördüğü zaman ne hissediyor.
-Aslında ne hissettiğinin de bir önemi olmasa gerek mesele Yaradanın bu nankör ruha ne yapmak istediği.
-Git getir dedi ve almaya geldi, kim mani olabilecek ?
-Pişmanlıkların parmaklardan dökülmesinin bir faydası olmayacağı kanaati içindeyim, bildiğim tek bir şey varsa oda secdenin bir anıl istemesi.
-Farkında mısın, artık sana ne düşündüğünü sormuyorum..
-Farkında mısın, artık beni özledin mi diyor sormuyorum
-Biliyormusun, artık gözbebekleri nin içindeki kılcal damarlarında dolaşan o söylemek istediklerini önemsemiyorum
-Biliyormusun, artık hiç biriniz hiç bir anlam ifade etmiyor, bütün hiçlikler toplanmış anlam ifade eden her bir şeyin üstünü kapatmış.
-Ve son olarak
-Beni özle