CAN
“can” genellikle bir eylemi yapabilecek fiziki veya zihni yeterliliğe sahip olunduğunu gösterir. Gelecek ve şimdiki zamanlar için kullanılır.
He can speak English fluently. (Akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilir.)
I can give him an answer now / tomorrow. (Ona şimdi / yarın bir cevap verebilirim.)
He can type very fast. (Çok süratli daktilo yazabilir.)
He can walk to school since it is close to his home. (Evine yakın olduğu için, okula yürüyerek gidebilir.)
We can have dinner at the Derby Restaurant. (Derby Restaurant’ta akşam yemeği yiyebiliriz.)
“cannot” veya “can’t” bir eylemi yapabilecek fiziki veya zihni yeterliliğin bulunmadığını ifade eder. Gelecek ve şimdiki zamanlar için kullanılır.
I can’t go to İstanbul; it is a long way. (İstanbul’a gidemem; uzaktır.)
He can’t go by car because he doesn’t have a car. (Arabayla gidemez çünkü arabası yoktur.)
George cannot understand the clerk since his English is not good enough.(İngilizcesi yeterince iyi olmadığı için George memurun söylediğini
anlayamıyor.)
How much can you pay? (Ne kadar ödeyebilirsin / verebilirsin?)
I can’t afford to pay more than five hundred dollars. (Beş yüz dolardan daha fazlasını ödeyemem.)
Geniş zaman veya gelecek zamanda olasılık ifade etmek için kullanılır. Bu anlamda may, can’e nazaran daha yaygındır.
Mistakes can happen. (Hatalar olabilir.)
Too much sun can be dangerous. (Aşırı güneş tehlikeli olabilir.)
We can see him tomorrow. (Onunla yarın görüşebiliriz / onu yarın
görebiliriz.)
Probability (=inference)
Netice çıkarma, tahminde bulunmada kullanılır. Bu anlamda sadece sorularda ve olumsuz cümlelerde kullanılır.
Who can that be at the door? Can it be Ali? (Kapıdaki kim olabilir? Ali olabilir mi?)
He can’t be rich; look at the shabby suit he is wearing! (Zengin olamaz; üzerindeki pejmürde elbiseye baksana!)
“Can” rica taleplerinde kullanılabilir. Ricalarda “would” ve “could” kullanımı daha nazik kabul edilirse de, “can” bu anlamda kullanılabilir.
Excuse me! Can you tell me which bus goes to the train station? (Affedersiniz! Hangi otobüsün tren İstasyonuna gittiğini bana söyler misiniz?)
Can I see you for a minute? (Sizinle bir dakika görüşebilir miyim?)
Can you tell me how to get to the nearest hospital? (En yakın hastaneye nasıl gidildiğini bana söyler misiniz?)
“can” izin istemede, birine izin vermede kullanılır. “CANNOT” yada “can’t” izin verilmediğini ifade eder. Bu manada “can I” kullanımı, “may I” ve “could I” dan daha az resmidir.
Ali: Can I smoke, sir? (Sigara içebilir miyim, efendim?)
The teacher: Yes, you can. (Evet, içebilirsin.)
A- Good morning, sir! I have been told that you have some cars for sale.
B- Yes, that is right. I have three cars to sell.
A- Can I take a look at them? (Onlara şöyle bir göz atabilir miyim?)
B- Of course, you can. (Elbette bakabilirsiniz.)
“Can” bazen birşey yapmayı teklif ettiğimizde soru şeklinde kullanılır, ancak “may”, “can”den daha yaygın ve kibardır.
A- Can I get you a cup of tea? Size bir fincan çay getireyim mi?)
B-That is very kind of you. (Çok naziksiniz.)
A- Can I help you, madam? ((Size) yardımcı olabilir miyim, bayan?)
B- Don’t bother. I can do it myself. (Zahmet etmeyin. Kendim yapabilirim.)
“Can” emirlerde de kullanılabilir.
You can start by doing the washing up, and then you can clean the car. (Bulaşıkla işe başlayabilirsin, daha sonra da arabayı
temizleyebilirsin.)
“Can”, remember, see, hear, feel, smell, ve taste gibi duyu / algılama fiilleriyle kullanıldığı zaman, fiziki veya zihni yeterliliğe sahip olunduğunu göstermez. Zira bu fiillerle yapılan eylemler için herhangi bir efor / çaba sarf etmemize gerek yoktur.
I can see it. = I see it. (Onu görebilirim.)
You can hear the sound of the bell. = You hear it. (Zil sesini duyabilirsiniz.)
Passive Voice Edilgen Yapıda
“can” in hem olasılık hem de fiziki ve zihni kabiliyet ifade ettiğine değinmiştik. Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi, edilgen cümlenin öznesi olan “the house” kendi başına herhangi bir eylem yapamaz; bu bakımdan; “can” edilgen cümlede olasılık gösterir, yeterlilik değil.
My friend can paint the house. (Active) (Arkadaşım evi boyayabilir.)
The house can be painted (by my friend). (Ev (arkadaşım tarafından) boyanabilir.)
Burada edilgen cümlenin öznesi olan “the house” kendi kendine birşey yapamaz, bu nedenle “can” ihtimal ifade eder.
“can” genellikle bir eylemi yapabilecek fiziki veya zihni yeterliliğe sahip olunduğunu gösterir. Gelecek ve şimdiki zamanlar için kullanılır.
He can speak English fluently. (Akıcı bir şekilde İngilizce konuşabilir.)
I can give him an answer now / tomorrow. (Ona şimdi / yarın bir cevap verebilirim.)
He can type very fast. (Çok süratli daktilo yazabilir.)
He can walk to school since it is close to his home. (Evine yakın olduğu için, okula yürüyerek gidebilir.)
We can have dinner at the Derby Restaurant. (Derby Restaurant’ta akşam yemeği yiyebiliriz.)
“cannot” veya “can’t” bir eylemi yapabilecek fiziki veya zihni yeterliliğin bulunmadığını ifade eder. Gelecek ve şimdiki zamanlar için kullanılır.
I can’t go to İstanbul; it is a long way. (İstanbul’a gidemem; uzaktır.)
He can’t go by car because he doesn’t have a car. (Arabayla gidemez çünkü arabası yoktur.)
George cannot understand the clerk since his English is not good enough.(İngilizcesi yeterince iyi olmadığı için George memurun söylediğini
anlayamıyor.)
How much can you pay? (Ne kadar ödeyebilirsin / verebilirsin?)
I can’t afford to pay more than five hundred dollars. (Beş yüz dolardan daha fazlasını ödeyemem.)
Geniş zaman veya gelecek zamanda olasılık ifade etmek için kullanılır. Bu anlamda may, can’e nazaran daha yaygındır.
Mistakes can happen. (Hatalar olabilir.)
Too much sun can be dangerous. (Aşırı güneş tehlikeli olabilir.)
We can see him tomorrow. (Onunla yarın görüşebiliriz / onu yarın
görebiliriz.)
Probability (=inference)
Netice çıkarma, tahminde bulunmada kullanılır. Bu anlamda sadece sorularda ve olumsuz cümlelerde kullanılır.
Who can that be at the door? Can it be Ali? (Kapıdaki kim olabilir? Ali olabilir mi?)
He can’t be rich; look at the shabby suit he is wearing! (Zengin olamaz; üzerindeki pejmürde elbiseye baksana!)
“Can” rica taleplerinde kullanılabilir. Ricalarda “would” ve “could” kullanımı daha nazik kabul edilirse de, “can” bu anlamda kullanılabilir.
Excuse me! Can you tell me which bus goes to the train station? (Affedersiniz! Hangi otobüsün tren İstasyonuna gittiğini bana söyler misiniz?)
Can I see you for a minute? (Sizinle bir dakika görüşebilir miyim?)
Can you tell me how to get to the nearest hospital? (En yakın hastaneye nasıl gidildiğini bana söyler misiniz?)
“can” izin istemede, birine izin vermede kullanılır. “CANNOT” yada “can’t” izin verilmediğini ifade eder. Bu manada “can I” kullanımı, “may I” ve “could I” dan daha az resmidir.
Ali: Can I smoke, sir? (Sigara içebilir miyim, efendim?)
The teacher: Yes, you can. (Evet, içebilirsin.)
A- Good morning, sir! I have been told that you have some cars for sale.
B- Yes, that is right. I have three cars to sell.
A- Can I take a look at them? (Onlara şöyle bir göz atabilir miyim?)
B- Of course, you can. (Elbette bakabilirsiniz.)
“Can” bazen birşey yapmayı teklif ettiğimizde soru şeklinde kullanılır, ancak “may”, “can”den daha yaygın ve kibardır.
A- Can I get you a cup of tea? Size bir fincan çay getireyim mi?)
B-That is very kind of you. (Çok naziksiniz.)
A- Can I help you, madam? ((Size) yardımcı olabilir miyim, bayan?)
B- Don’t bother. I can do it myself. (Zahmet etmeyin. Kendim yapabilirim.)
“Can” emirlerde de kullanılabilir.
You can start by doing the washing up, and then you can clean the car. (Bulaşıkla işe başlayabilirsin, daha sonra da arabayı
temizleyebilirsin.)
“Can”, remember, see, hear, feel, smell, ve taste gibi duyu / algılama fiilleriyle kullanıldığı zaman, fiziki veya zihni yeterliliğe sahip olunduğunu göstermez. Zira bu fiillerle yapılan eylemler için herhangi bir efor / çaba sarf etmemize gerek yoktur.
I can see it. = I see it. (Onu görebilirim.)
You can hear the sound of the bell. = You hear it. (Zil sesini duyabilirsiniz.)
Passive Voice Edilgen Yapıda
“can” in hem olasılık hem de fiziki ve zihni kabiliyet ifade ettiğine değinmiştik. Yukarıdaki örnekte görüldüğü gibi, edilgen cümlenin öznesi olan “the house” kendi başına herhangi bir eylem yapamaz; bu bakımdan; “can” edilgen cümlede olasılık gösterir, yeterlilik değil.
My friend can paint the house. (Active) (Arkadaşım evi boyayabilir.)
The house can be painted (by my friend). (Ev (arkadaşım tarafından) boyanabilir.)
Burada edilgen cümlenin öznesi olan “the house” kendi kendine birşey yapamaz, bu nedenle “can” ihtimal ifade eder.