GÖLLERIMIZ
Karalar üzerindeki çukur alanlarda biriken durgun sulara göl denir. Yurdumuzda irili, ufaklı 200’e yakın göl vardır. Göllerimizin bölgelerimizdeki dağılımı düzenli değildir. Akdeniz Bölgesi’ndeki Göller Yöresinde,birbirine yakın pek çok göl varken, Güneydoğu Anadolu’da göl yoktur.göllerimiz derinlik ve büyüklük açısından da farklılık gösterir.
Van Gölü, Tuz Gölü gibi dışarıya akışı olmayan göllerimizin suları tuzlu ve acıdır. Sapanca Gölü, Beyşehir Gölü gibi dışarıya akışı olan göllerimizin suları tatlıdır.
En büyük gölümüz Doğu Anadolu’da yer alan Van Gölüdür. Bir iç deniz görünümündeki bu gölün suyu sodalıdır.üzerinde feribotla ulaşım yapılmaktadır.Türkiye’den İran’a ulaşan demir yolunun Tatvan-Van arasındaki bölümünde ulaşım feribotlarla sağlanmaktadır. Hazar, Çıldır, Nazik, Erçek ve Nemrut gölleri de bu bölgededir.
İç Anadolu Bölgesi’ndeki Tuz Gölü, ikinci büyük gölümüzdür. Ülkemizdeki tuz ihtiyacının büyük bir bölümü bu gölden sağlanır. Akşehir, Ilgın ve Eber gölleri de İç Anadolu’daki diğer göllerdir.
Yurdumuzun göl yönünden en zengin yeri Akdeniz Bölgesi’dir. Beyşehir, Burdur, Eğirdir ve Acıgöl’ün yer aldığı yöreye Göller Yöresi denir.
Marmara denizi çevresinde irili ufaklı göller vardır..Başlıcaları Küçük Çekmece, Büyük Çekmece, Ulubat, İznik , Sapanca ve Kuş Gölü’dür.Bu göllerin dışarıya akıntısı olduğu için suları tatlıdır. Kuş Gölü’nde çok çeşitli kuş türü barınır. Bu özelliğiyle kuş cenneti olarak bilinen dünyaca tanınan bir göldür.
Abant ve Yedigöller , Karadeniz Bölgesindeki göllerdir.
Göllerimizden içme ve kullanma suyu sağlamada yararlanırız. Bazı göllerimizde balık avlanır.
Göllerimiz doğal güzellikleriyle turizme hizmet edecek niteliklere sahiptir. Abant , Yedigöller ve Kuş Gölü’nden turistik amaçlarla yararlanılmaktadır.
Bütün turistik değerlerimiz gibi, akarsu ve göllerimizin de doğal güzelliklerini korumalıyız. Bize böylesine yararlı olan akarsu ve göllerimiz, kirlilik tehdidi altındadır. Akarsu ve göllerimizin çevresindeki yerleşim birimlerinin kanalizasyon suları buralara atılmaktadır. Çevredeki sanayi kuruluşları atık sularını çoğu kez arıtmadan akarsu ve göllere boşaltmaktadır. Bu nedenle akarsu ve göllerimizde yoğun bir kirlenme görülmektedir. Bu kirlilik, burada yaşayan canlıların gittikçe azalmasına yol açmakta ; sularını da kullanılmaz hale getirmektedir. Ülkemizin doğal zenginlik kaynakları olan suların kirletilmemesi için gerekli önlemler alınmaktadır. Atık sular , arıtılmadan akarsu ve göllere akıtılmamalıdır.
Çoruh , Aras , Kura , Fırat ve Dicle nehirleri yurdumuzdan başka ülkelerin topraklarını da sular. Özellikle komşularımız Suriye ile Irak , Fırat ve Dicle nehirlerinin suları konusunu politik sorun haline getirmektedir. GAP kapsamında , bu iki akarsuyumuzun üzerine yapılan barajlar komşularımızı rahatsız etmektedir. Çünkü , bu nehirlerin suları baraj göllerinde toplanınca kendilerine yeterli su verilmeyeceğini düşünmektedirler. Ancak bu konuda yapılmış anlaşmalar vardır. Türkiye bu anlaşma hükümleri uyarınca su konusunda hiçbir kısıtlamaya gitmemiştir. Yıllar önce Keban Barajı’nın yapımına başlandığında ortaya çıkan su sorunu, GAP ile daha da büyümüştür. Oysa suları yazın azalıp kışın çoğalan bu nehirler üzerine yapılan barajlar, su akışını düzenlemektedir. Böylece bu ülkenin uğrayacağı olası su baskınları da önlenmektedir. Türkiye uluslar arası anlaşmalara ve Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış.” İlkesine uygun olarak komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmak istemektedir
DENIZLERIMIZ
Marmara Denizi:
Marmara Denizi,Karadeniz ve Ege Deniz'i arasında kalan bir iç denizdir.Türkiye'nin Asya ve Avrupa kısımlarını da birbirinden ayırır.Adalarında bol miktarda mermer bulunduğu için adı Marmaros(Yunanca mermer demek)'dan gelmektedir.
Marmara Denizi'nin yüzölçümü 11,350 kilometre karedir.Marmara Denizi'nin yüzey suları az tuzludur.Tuzluluk oranı ortalama binde 22'dir.Denizin yaz aylarında yüzey sıcaklığı 24-29 derece arasında değişir.Ayrıca Marmara Denizi, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan önemli bir su yoludur.
Marmara Denizi Adaları:
İstanbul'a yakın olan adalar Kınalıada, Burgazada, Heybeliada ve Büyükadadır .Adaların güneybatısında ise Yassıada ve Kaşıkadası bulunur.Marmara Denizi'nin ortasına doğru ise Marmara Adası, İmralı Adası ve Avşa Adası vardır.
Marmara Denizi Balıkları:
Marmara Deniz'i balıkları yerli balıklar ve göçmen balıklar olarak ikiye ayrılır.Yerli balıklar Kefal,tekir,İstavrit,Kırlangıç,Gümüşmezgit ve İzmarittir.
Göçmen balıklar ise mayıs ayında başlayan Levrek,ağustosta Palamut,eylülde Lüfer,ekim ayı içinde hamsi,mezgit ve uskumru İsatnbul Boğazı'ndan Marmara'ya girerler.
Ege Denizi:
Cumhuriyet döneminden önce Ege Denizi'ne adalar denizi deniyordu.17 yy.'da ise bu kesime genel olarak Akdeniz denirdi.Yaklaşık yüzölçümü 196,000 kilometre karedir.Ege Denizi'nin genel derinliğinin 1500 metreye varmadığı söylenebilir.
Ege Bölgesinde dağlar kıyıya dik uzanırlar ve bölgede bu yüzden irili ufaklı birçok koy ve körfez bulunur.Bu koylar ve körfezler dünyada ender bulunan güzelliklere sahiptir.
Ege Denizi'nin tuzluluk oranı Akdeniz'e yakındır.Denizin çoğu yerinde deniz suyunda erimiş tuz oranı binde 38 in üstündedir.Deniz suyu sıcaklıkları yazın ağustos ayında ortalama 24 derece civarındadır.
Ege Denizi sularında gelgit hareketleri Marmara Denizi'nden ve Karadeniz'den daha kuvvetlidir.Gelgit genliği İzmir körfezinde 70 santimetre,Eğriboz körfezinde 90 santimetreye ulaşmaktadır.Fakat bu gelgit hareketi kuzey kıyılarında önemini yitirmektedir.
Ege Denizi,koyları ve körfezleri görülmeye değer güzelliktedir.Bölgede etkili olan Akdeniz iklimiylede bu güzellikler karadada devam eder.Bu güzel denizi korumalı ve turizm cenneti olan egeyi daha da canlandırmalıyız.
Akdeniz:
Akdeniz 2,966,000 kilometre karelik yüzölçümüyle çok büyük bir ara denizdir ve okyanuslardan tamamiyle ayrılmıştır.Akdeniz derindir,denizin dibi çok yerde 2000 metrenin
altındadır.Türkiye Akdeniz bölgesinin 128,200 kilometre karesinse sahiptir,buda bütününe göre %15'e denk gelir.Akdenizde deniz suyu sıcaklıkları ağustos ayında 27-28 derecelere kadar çıkar.
Akdeniz bölgesi birbirinden güzel şelaleler ve nehirlerle beslenir.Buna rağmen sıcak Akdeniz iklimi etkili olduğu için tuzluluk oranı diğer denizlerimizden daha yüksektir ve bu hissedilir.
Akdeniz Bölgesinde dağlar kıyıya paralel uzandığı için Ege Bölgesindeki kadar koy ve körfez yoktur.1452 kilometrelik kıyısıyla Akdeniz de dünyaca ünlü turizm yerlerinden biridir.
Karadeniz:
Karadeniz Türkiye'nin kuzeyinde doğu-batı doğrultusunda uzanan büyük bir iç denizdir.Denizin genişliği batıya doğru artar.Bu genişlik doğuda Rize ile Sohumkale arasında 225 km iken,Samsun ile Kerç arasında 480 km'yi bulur.
Karadeniz'in anadolu kıyılarında daha çok küçük koylar bulunur.Karadeniz ada bakımından fakir bir denizdir.Karadeniz de büyük derinlikler olmasına rağmen,kuzeybatı da kuzeybatıda derinlik sahaları azalır.Karadeniz'in kuzeyindeki Azak Deniz'inde en fazla derinlik ancak 15 metre olmasına rağmen,derinlik Karadeniz de 2200 metreyi bulur.
Karadeniz az tulu bir denizdir.Bol yağış alır ve bir çok akarsuyla beslenir.Aynı zamanda buharlaşmanın az olmasıda buna bir etkendir.Deniz suyunun tuzluluğu orta kesimlerde binde 18'dir.Geniş akarsı ağızlarında bu oran çok daha aşağılara iner.Derinlere doğru tuzluluk artar,mesela 200
metreden sonra tuzluluk oranı binde 22 olur.Karadeniz'in suyu sıcaklığı temmuz ile ağustos aylarında 20 ile 26 derece arasındadır.Enlem etkisinden dolayı Karadeniz'in anadolu kıyıarı,kuzeye oranla daha sıcaktır.Kışın kuzeyde sular 2-3 dereceye kadar iner.Ama yaz kış arasında görülen sıcaklık farkları sadece yüzey sularına aittir.2000 metre derinlikteki suların sıcaklığı yılın her mevsimi 9 derecedir.
Karadeniz balıkları denince akla ilk olarak hamsi gelir.Hamsi Karadenizde yaşıyan ince-uzun bir balık türüdür.Mayıs ve eylül döneminde yumurtlarlar.Karadenizli balıkçıların geçim kaynağı olur.
Karadeniz deniz koşulları bakımından en ağır şartlara sahip denizimizdir.Özellikle kuzeyli rüzgarlarda dalga boyu diğer denizlerimize nazaran çok daha büyük olur.Karadeniz güzelliklerinin yanında dikkat edilmesi gereken bir denizimizdir.
AKARSULARIMIZ
Yurdumuz akarsu bakımından zengindir. Akarsularımızın bir kısmı denizlere, bir kısmı da göllere dökülür. Bazı akarsularımız da sıcaklığın etkisiyle buharlaşarak veya yer altına sızarak kaybolur. Suların denize ulaştırmayan alanlara kapalı havza denir.Yurdumuzda Tuz Gölü ve Van Gölü ve çevreleri ile Göller Yöresi birer kapalı havzadır.Bazı akarsular kaynağını yurdumuzdan alır, sınırlarımızın dışında denize ulaşır. Bazı akarsular da sınırlarımızın dışında doğup, yurdumuzda denize dökülür.
Akarsular bakımından en zengin bölgemiz Karadeniz Bölgesidir. Çoruh, Yeşilırmak, Kızılırmak, Yenice, Sakarya gibi büyük akarsularımız Karadeniz’e dökülür.Yeşilırmak taşıdığı alüvyonlarla Çarşamba, Kızılırmak da Bafra delta ovalarını oluşturmuştur.Karadeniz’e ayrıca çok sayıda küçük çay ve dere akar. Topraklarımızda doğup sınırlarımız içerisinde denize dökülen en uzun akarsuyumuz Kızılırmak’tır.Susurluk Çayı, Marmara denize dökülen akarsuyumuzdur. Bu denizimize dökülen diğer akarsular küçüktür. Ege Bölgesi’nin akarsuları, kıyıya dik uzanan dağ sıraları arasındaki çukur alanlara yerleşmiştir. En önemlileri Bakırçayı, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes’tir. Bu akarsular, atıkları çöküntü alanlarına taşıdıkları alüvyonları biriktirerek alüvyon ovaları oluşturmuşlardır.Akdeniz’e dökülen başlıca akarsularımız Aksu, Manavgat Çayı, Göksu, Seyhan ve Ceyhan’dır. Göksu, taşıdığı alüvyonlarla Silifke Ovası’nı, Seyhan ve Ceyhan da Çukurova’yı oluşturmuştur. Kaynaklarını yurdumuzdan alan bazı akarsularımız, sınırlarımızın dışında denize ulaşır. Doğu Anadolu Bölgesi’nden doğan Fırat ile Dicle, Basra Körfezi’ne dökülür. Yine Doğu Anadolu’daki Aras ve Kura ,Hazar Denizi’ne dökülür. Çoruh da komşumuz Gürcistan’da Karadeniz’e ulaşan akarsuyumuzdur
Asi ve Meriç nehirleriyse kaynaklarını sınırlarımızın dışından alıp yurdumuzda denize ulaşır. Asi nehri Akdeniz’e, Meriç ise Ege denizine dökülür. Akarsularımızın yıl içindeki akışı düzenli değildir. Taşıdıkları su miktarı, mevsimlere ve yağışlara bağlı olarak değişir. Bu nedenle akarsularımız ulaşıma elverişli değildir. Akarsularımızdan içme ve kullanma suyu sağlamada, tarım alanlarını sulamada yararlanırız. Su ürünleri elde ederiz. Bazı akarsularımızı turizm ve su sporları açısından değerlendiririz. Çoruh nehrinde yapılan rafting sporu uluslar arası niteliktedir. Elektrik enerjisi ihtiyacımızı da akarsular üzerine kurulan hidroelektrik santrallerinden sağlarız. Ülkemizdeki akarsular üzerine birçok baraj yapılmıştır. Barajlarda biriken sular, pek çok şehrimizin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamaktadır. Bu sularla ayrıca tarıma elverişli alanlar sulanmakta böylece üretim büyük ölçüde artmaktadır.Baraj göllerine biriken suyun enerjisi hidroelektrik santrallerinde elektrik enerjisine dönüştürülür. En ucuz elektrik enerjisi, hidroelektrik santrallerinden elde edilir. Sayıları gittikçe artan hidroelektrik santrallerinden yurdumuzun enerji ihtiyacının büyük bölümü karşılanmaktadır.Fırat ve Dicle nehirleri ile kollarını kapsayan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) adıyla bir proje uygulamaya konulmuştur. Bu proje ile Fırat ve Dicle’nin suları geniş tarım alanlarına akıtılmaktadır. Ayrıca elektrik enerjisi üretimimiz büyük ölçüde artacaktır. Bu proje, aşama ,aşama tamamlanmaktadır.GAP kapsamında Fırat nehri üzerine yapılan Atatürk Barajı, dünyanın sayılı barajlarından biridir. Atatürk Barajının gölü, Van Gölü ile Tuz Gölü’nden sonra 3. büyük gölü olmuştur.Hirfanlı (Kızılırmak), Karakaya (Fırat), Keban (Fırat) baraj gölleri yurdumuzun büyük baraj göllerindendir.
Karalar üzerindeki çukur alanlarda biriken durgun sulara göl denir. Yurdumuzda irili, ufaklı 200’e yakın göl vardır. Göllerimizin bölgelerimizdeki dağılımı düzenli değildir. Akdeniz Bölgesi’ndeki Göller Yöresinde,birbirine yakın pek çok göl varken, Güneydoğu Anadolu’da göl yoktur.göllerimiz derinlik ve büyüklük açısından da farklılık gösterir.
Van Gölü, Tuz Gölü gibi dışarıya akışı olmayan göllerimizin suları tuzlu ve acıdır. Sapanca Gölü, Beyşehir Gölü gibi dışarıya akışı olan göllerimizin suları tatlıdır.
En büyük gölümüz Doğu Anadolu’da yer alan Van Gölüdür. Bir iç deniz görünümündeki bu gölün suyu sodalıdır.üzerinde feribotla ulaşım yapılmaktadır.Türkiye’den İran’a ulaşan demir yolunun Tatvan-Van arasındaki bölümünde ulaşım feribotlarla sağlanmaktadır. Hazar, Çıldır, Nazik, Erçek ve Nemrut gölleri de bu bölgededir.
İç Anadolu Bölgesi’ndeki Tuz Gölü, ikinci büyük gölümüzdür. Ülkemizdeki tuz ihtiyacının büyük bir bölümü bu gölden sağlanır. Akşehir, Ilgın ve Eber gölleri de İç Anadolu’daki diğer göllerdir.
Yurdumuzun göl yönünden en zengin yeri Akdeniz Bölgesi’dir. Beyşehir, Burdur, Eğirdir ve Acıgöl’ün yer aldığı yöreye Göller Yöresi denir.
Marmara denizi çevresinde irili ufaklı göller vardır..Başlıcaları Küçük Çekmece, Büyük Çekmece, Ulubat, İznik , Sapanca ve Kuş Gölü’dür.Bu göllerin dışarıya akıntısı olduğu için suları tatlıdır. Kuş Gölü’nde çok çeşitli kuş türü barınır. Bu özelliğiyle kuş cenneti olarak bilinen dünyaca tanınan bir göldür.
Abant ve Yedigöller , Karadeniz Bölgesindeki göllerdir.
Göllerimizden içme ve kullanma suyu sağlamada yararlanırız. Bazı göllerimizde balık avlanır.
Göllerimiz doğal güzellikleriyle turizme hizmet edecek niteliklere sahiptir. Abant , Yedigöller ve Kuş Gölü’nden turistik amaçlarla yararlanılmaktadır.
Bütün turistik değerlerimiz gibi, akarsu ve göllerimizin de doğal güzelliklerini korumalıyız. Bize böylesine yararlı olan akarsu ve göllerimiz, kirlilik tehdidi altındadır. Akarsu ve göllerimizin çevresindeki yerleşim birimlerinin kanalizasyon suları buralara atılmaktadır. Çevredeki sanayi kuruluşları atık sularını çoğu kez arıtmadan akarsu ve göllere boşaltmaktadır. Bu nedenle akarsu ve göllerimizde yoğun bir kirlenme görülmektedir. Bu kirlilik, burada yaşayan canlıların gittikçe azalmasına yol açmakta ; sularını da kullanılmaz hale getirmektedir. Ülkemizin doğal zenginlik kaynakları olan suların kirletilmemesi için gerekli önlemler alınmaktadır. Atık sular , arıtılmadan akarsu ve göllere akıtılmamalıdır.
Çoruh , Aras , Kura , Fırat ve Dicle nehirleri yurdumuzdan başka ülkelerin topraklarını da sular. Özellikle komşularımız Suriye ile Irak , Fırat ve Dicle nehirlerinin suları konusunu politik sorun haline getirmektedir. GAP kapsamında , bu iki akarsuyumuzun üzerine yapılan barajlar komşularımızı rahatsız etmektedir. Çünkü , bu nehirlerin suları baraj göllerinde toplanınca kendilerine yeterli su verilmeyeceğini düşünmektedirler. Ancak bu konuda yapılmış anlaşmalar vardır. Türkiye bu anlaşma hükümleri uyarınca su konusunda hiçbir kısıtlamaya gitmemiştir. Yıllar önce Keban Barajı’nın yapımına başlandığında ortaya çıkan su sorunu, GAP ile daha da büyümüştür. Oysa suları yazın azalıp kışın çoğalan bu nehirler üzerine yapılan barajlar, su akışını düzenlemektedir. Böylece bu ülkenin uğrayacağı olası su baskınları da önlenmektedir. Türkiye uluslar arası anlaşmalara ve Atatürk’ün “Yurtta barış dünyada barış.” İlkesine uygun olarak komşularıyla iyi ilişkiler içinde olmak istemektedir
DENIZLERIMIZ
Marmara Denizi:
Marmara Denizi,Karadeniz ve Ege Deniz'i arasında kalan bir iç denizdir.Türkiye'nin Asya ve Avrupa kısımlarını da birbirinden ayırır.Adalarında bol miktarda mermer bulunduğu için adı Marmaros(Yunanca mermer demek)'dan gelmektedir.
Marmara Denizi'nin yüzölçümü 11,350 kilometre karedir.Marmara Denizi'nin yüzey suları az tuzludur.Tuzluluk oranı ortalama binde 22'dir.Denizin yaz aylarında yüzey sıcaklığı 24-29 derece arasında değişir.Ayrıca Marmara Denizi, Karadeniz'i Akdeniz'e bağlayan önemli bir su yoludur.
Marmara Denizi Adaları:
İstanbul'a yakın olan adalar Kınalıada, Burgazada, Heybeliada ve Büyükadadır .Adaların güneybatısında ise Yassıada ve Kaşıkadası bulunur.Marmara Denizi'nin ortasına doğru ise Marmara Adası, İmralı Adası ve Avşa Adası vardır.
Marmara Denizi Balıkları:
Marmara Deniz'i balıkları yerli balıklar ve göçmen balıklar olarak ikiye ayrılır.Yerli balıklar Kefal,tekir,İstavrit,Kırlangıç,Gümüşmezgit ve İzmarittir.
Göçmen balıklar ise mayıs ayında başlayan Levrek,ağustosta Palamut,eylülde Lüfer,ekim ayı içinde hamsi,mezgit ve uskumru İsatnbul Boğazı'ndan Marmara'ya girerler.
Ege Denizi:
Cumhuriyet döneminden önce Ege Denizi'ne adalar denizi deniyordu.17 yy.'da ise bu kesime genel olarak Akdeniz denirdi.Yaklaşık yüzölçümü 196,000 kilometre karedir.Ege Denizi'nin genel derinliğinin 1500 metreye varmadığı söylenebilir.
Ege Bölgesinde dağlar kıyıya dik uzanırlar ve bölgede bu yüzden irili ufaklı birçok koy ve körfez bulunur.Bu koylar ve körfezler dünyada ender bulunan güzelliklere sahiptir.
Ege Denizi'nin tuzluluk oranı Akdeniz'e yakındır.Denizin çoğu yerinde deniz suyunda erimiş tuz oranı binde 38 in üstündedir.Deniz suyu sıcaklıkları yazın ağustos ayında ortalama 24 derece civarındadır.
Ege Denizi sularında gelgit hareketleri Marmara Denizi'nden ve Karadeniz'den daha kuvvetlidir.Gelgit genliği İzmir körfezinde 70 santimetre,Eğriboz körfezinde 90 santimetreye ulaşmaktadır.Fakat bu gelgit hareketi kuzey kıyılarında önemini yitirmektedir.
Ege Denizi,koyları ve körfezleri görülmeye değer güzelliktedir.Bölgede etkili olan Akdeniz iklimiylede bu güzellikler karadada devam eder.Bu güzel denizi korumalı ve turizm cenneti olan egeyi daha da canlandırmalıyız.
Akdeniz:
Akdeniz 2,966,000 kilometre karelik yüzölçümüyle çok büyük bir ara denizdir ve okyanuslardan tamamiyle ayrılmıştır.Akdeniz derindir,denizin dibi çok yerde 2000 metrenin
altındadır.Türkiye Akdeniz bölgesinin 128,200 kilometre karesinse sahiptir,buda bütününe göre %15'e denk gelir.Akdenizde deniz suyu sıcaklıkları ağustos ayında 27-28 derecelere kadar çıkar.
Akdeniz bölgesi birbirinden güzel şelaleler ve nehirlerle beslenir.Buna rağmen sıcak Akdeniz iklimi etkili olduğu için tuzluluk oranı diğer denizlerimizden daha yüksektir ve bu hissedilir.
Akdeniz Bölgesinde dağlar kıyıya paralel uzandığı için Ege Bölgesindeki kadar koy ve körfez yoktur.1452 kilometrelik kıyısıyla Akdeniz de dünyaca ünlü turizm yerlerinden biridir.
Karadeniz:
Karadeniz Türkiye'nin kuzeyinde doğu-batı doğrultusunda uzanan büyük bir iç denizdir.Denizin genişliği batıya doğru artar.Bu genişlik doğuda Rize ile Sohumkale arasında 225 km iken,Samsun ile Kerç arasında 480 km'yi bulur.
Karadeniz'in anadolu kıyılarında daha çok küçük koylar bulunur.Karadeniz ada bakımından fakir bir denizdir.Karadeniz de büyük derinlikler olmasına rağmen,kuzeybatı da kuzeybatıda derinlik sahaları azalır.Karadeniz'in kuzeyindeki Azak Deniz'inde en fazla derinlik ancak 15 metre olmasına rağmen,derinlik Karadeniz de 2200 metreyi bulur.
Karadeniz az tulu bir denizdir.Bol yağış alır ve bir çok akarsuyla beslenir.Aynı zamanda buharlaşmanın az olmasıda buna bir etkendir.Deniz suyunun tuzluluğu orta kesimlerde binde 18'dir.Geniş akarsı ağızlarında bu oran çok daha aşağılara iner.Derinlere doğru tuzluluk artar,mesela 200
metreden sonra tuzluluk oranı binde 22 olur.Karadeniz'in suyu sıcaklığı temmuz ile ağustos aylarında 20 ile 26 derece arasındadır.Enlem etkisinden dolayı Karadeniz'in anadolu kıyıarı,kuzeye oranla daha sıcaktır.Kışın kuzeyde sular 2-3 dereceye kadar iner.Ama yaz kış arasında görülen sıcaklık farkları sadece yüzey sularına aittir.2000 metre derinlikteki suların sıcaklığı yılın her mevsimi 9 derecedir.
Karadeniz balıkları denince akla ilk olarak hamsi gelir.Hamsi Karadenizde yaşıyan ince-uzun bir balık türüdür.Mayıs ve eylül döneminde yumurtlarlar.Karadenizli balıkçıların geçim kaynağı olur.
Karadeniz deniz koşulları bakımından en ağır şartlara sahip denizimizdir.Özellikle kuzeyli rüzgarlarda dalga boyu diğer denizlerimize nazaran çok daha büyük olur.Karadeniz güzelliklerinin yanında dikkat edilmesi gereken bir denizimizdir.
AKARSULARIMIZ
Yurdumuz akarsu bakımından zengindir. Akarsularımızın bir kısmı denizlere, bir kısmı da göllere dökülür. Bazı akarsularımız da sıcaklığın etkisiyle buharlaşarak veya yer altına sızarak kaybolur. Suların denize ulaştırmayan alanlara kapalı havza denir.Yurdumuzda Tuz Gölü ve Van Gölü ve çevreleri ile Göller Yöresi birer kapalı havzadır.Bazı akarsular kaynağını yurdumuzdan alır, sınırlarımızın dışında denize ulaşır. Bazı akarsular da sınırlarımızın dışında doğup, yurdumuzda denize dökülür.
Akarsular bakımından en zengin bölgemiz Karadeniz Bölgesidir. Çoruh, Yeşilırmak, Kızılırmak, Yenice, Sakarya gibi büyük akarsularımız Karadeniz’e dökülür.Yeşilırmak taşıdığı alüvyonlarla Çarşamba, Kızılırmak da Bafra delta ovalarını oluşturmuştur.Karadeniz’e ayrıca çok sayıda küçük çay ve dere akar. Topraklarımızda doğup sınırlarımız içerisinde denize dökülen en uzun akarsuyumuz Kızılırmak’tır.Susurluk Çayı, Marmara denize dökülen akarsuyumuzdur. Bu denizimize dökülen diğer akarsular küçüktür. Ege Bölgesi’nin akarsuları, kıyıya dik uzanan dağ sıraları arasındaki çukur alanlara yerleşmiştir. En önemlileri Bakırçayı, Gediz, Küçük Menderes, Büyük Menderes’tir. Bu akarsular, atıkları çöküntü alanlarına taşıdıkları alüvyonları biriktirerek alüvyon ovaları oluşturmuşlardır.Akdeniz’e dökülen başlıca akarsularımız Aksu, Manavgat Çayı, Göksu, Seyhan ve Ceyhan’dır. Göksu, taşıdığı alüvyonlarla Silifke Ovası’nı, Seyhan ve Ceyhan da Çukurova’yı oluşturmuştur. Kaynaklarını yurdumuzdan alan bazı akarsularımız, sınırlarımızın dışında denize ulaşır. Doğu Anadolu Bölgesi’nden doğan Fırat ile Dicle, Basra Körfezi’ne dökülür. Yine Doğu Anadolu’daki Aras ve Kura ,Hazar Denizi’ne dökülür. Çoruh da komşumuz Gürcistan’da Karadeniz’e ulaşan akarsuyumuzdur
Asi ve Meriç nehirleriyse kaynaklarını sınırlarımızın dışından alıp yurdumuzda denize ulaşır. Asi nehri Akdeniz’e, Meriç ise Ege denizine dökülür. Akarsularımızın yıl içindeki akışı düzenli değildir. Taşıdıkları su miktarı, mevsimlere ve yağışlara bağlı olarak değişir. Bu nedenle akarsularımız ulaşıma elverişli değildir. Akarsularımızdan içme ve kullanma suyu sağlamada, tarım alanlarını sulamada yararlanırız. Su ürünleri elde ederiz. Bazı akarsularımızı turizm ve su sporları açısından değerlendiririz. Çoruh nehrinde yapılan rafting sporu uluslar arası niteliktedir. Elektrik enerjisi ihtiyacımızı da akarsular üzerine kurulan hidroelektrik santrallerinden sağlarız. Ülkemizdeki akarsular üzerine birçok baraj yapılmıştır. Barajlarda biriken sular, pek çok şehrimizin içme ve kullanma suyu ihtiyacını karşılamaktadır. Bu sularla ayrıca tarıma elverişli alanlar sulanmakta böylece üretim büyük ölçüde artmaktadır.Baraj göllerine biriken suyun enerjisi hidroelektrik santrallerinde elektrik enerjisine dönüştürülür. En ucuz elektrik enerjisi, hidroelektrik santrallerinden elde edilir. Sayıları gittikçe artan hidroelektrik santrallerinden yurdumuzun enerji ihtiyacının büyük bölümü karşılanmaktadır.Fırat ve Dicle nehirleri ile kollarını kapsayan Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP) adıyla bir proje uygulamaya konulmuştur. Bu proje ile Fırat ve Dicle’nin suları geniş tarım alanlarına akıtılmaktadır. Ayrıca elektrik enerjisi üretimimiz büyük ölçüde artacaktır. Bu proje, aşama ,aşama tamamlanmaktadır.GAP kapsamında Fırat nehri üzerine yapılan Atatürk Barajı, dünyanın sayılı barajlarından biridir. Atatürk Barajının gölü, Van Gölü ile Tuz Gölü’nden sonra 3. büyük gölü olmuştur.Hirfanlı (Kızılırmak), Karakaya (Fırat), Keban (Fırat) baraj gölleri yurdumuzun büyük baraj göllerindendir.