Carl Philipp Emanuel Bach (1714-1788)
Johann Sebastian’ın ikinci oğlu olan Carl Philipp Emanuel, yaşadığı dönemde, oldukça ünlüydü. Klavyede ve yaylı çalgılarda uzman olmasının yanı sıra, birçok müzik formunda da başarılı besteler yapmıştı. Piyanonun, klavsenin yerini almaya başladığı dönem olan 1742 ile 1787 arasında, pek çok klavye sonatı bestelemişti. C.P.E. Bach’ın sonatlarında, piyano tekniğindeki değişimler rahatlıkla gözlenebilmektedir.
Bu çok tecrübeli ve pratik klavyeci, o güne kadar bu konuda bilinen herşeyi Versuch über die wahre Art das Clavier zu spielen kitabında anlatmıştı. Performans pratikleri, parmak numaraları, aralıklar, numaralı bas çalımı, eşlik ve doğaçlama gibi konulara yer vermişti. Parmak geçişleri için, sadece çok nadir durumlarda 3-4-3-4 geçişini kullanıp, sıklıkla başparmağa yer veren modern bir anlaşıya sahipti. Bununla beraber, sadece, başka bir çarenin olmadığı durumlarda, başparmağın, ya da küçük parmağın siyah tuşlara basmasına izin veriyordu. Duruş ve oturuş konusunda oldukça katıydı. Kıvrılmış parmaklar ve gevşek kaslar öneriyordu. 1830’dan önce yazılan piyano metotlarında, Versuch’tan etkilenimler bulmamak hemen hemen imkansızdır.
Bu dönemde henüz çok az müzisyen yazılı notaya tam olarak bağlı kalmaktaydı. C.P.E. Bach, bu karmaşayı önlemek için, bestecilere, müziklerini detaylı biçimde yazmalarını öğütlemiştir. C.P.E. Bach’a göre besteciler, tempo belirteçleri ve diğer uyarılarla birlikte, eseri daha açık hale getirmeliydiler.
Emanuel Bach, klavye sonatının gelişiminde çok önemli bir rol oynamıştır. Sonatlarının çoğu, hızlı-yavaş-hızlı tempolarda standart üç bölümlüdürler. Bach, Barok Dönem ile yeni dönem arasında bir köprü kurmak ister gibidir. Bazı sonat bölümleri, kendinden önce gelen bestecilerin yaptığı gibi, çift kısımlıdır (A-B). Diğer bölümler, yakında gelecek olan formu müjdelercesine, iki temanın gelişimi ve sonra yeniden serimi üstüne kuruludur.
Emanuel Bach’ın kendi dönemindeki önemi, Empfindsamer Stil (Hassas Stil) adı verilen ve 18. yy.ın ikinci yarısında Kuzey Almanya’da hakim olan bir tarzın en önde giden temsilcisi olmasından da gelmektedir. Bu tarz, gerçek ve doğal duyguların, müzik dilinde, gerek nesnel, gerek de duygusal olarak ifade edilmesine dayanır. Karl Geringer, onun hakkında şöyle yazıyor:
“Emanuel, döneminin opera seria’larının farklı elementlerini kendi çalgı müziğine adapte edebilmişti; sonatları bazen, dramatik bestelerin klavye transkripsiyonları gibi görünürler. Bir ortam için yazılmış müziği, bir başka ortama geçirerek mükemmel sonuçlar elde edebilmeyi babasından öğrenmişti. Dramatik vokal eserlerin, klavye müziğine dönüştürülmesinde, o güne kadar kimse onun gibi başarılı olamamıştır.”
Johann Sebastian’ın ikinci oğlu olan Carl Philipp Emanuel, yaşadığı dönemde, oldukça ünlüydü. Klavyede ve yaylı çalgılarda uzman olmasının yanı sıra, birçok müzik formunda da başarılı besteler yapmıştı. Piyanonun, klavsenin yerini almaya başladığı dönem olan 1742 ile 1787 arasında, pek çok klavye sonatı bestelemişti. C.P.E. Bach’ın sonatlarında, piyano tekniğindeki değişimler rahatlıkla gözlenebilmektedir.
Bu çok tecrübeli ve pratik klavyeci, o güne kadar bu konuda bilinen herşeyi Versuch über die wahre Art das Clavier zu spielen kitabında anlatmıştı. Performans pratikleri, parmak numaraları, aralıklar, numaralı bas çalımı, eşlik ve doğaçlama gibi konulara yer vermişti. Parmak geçişleri için, sadece çok nadir durumlarda 3-4-3-4 geçişini kullanıp, sıklıkla başparmağa yer veren modern bir anlaşıya sahipti. Bununla beraber, sadece, başka bir çarenin olmadığı durumlarda, başparmağın, ya da küçük parmağın siyah tuşlara basmasına izin veriyordu. Duruş ve oturuş konusunda oldukça katıydı. Kıvrılmış parmaklar ve gevşek kaslar öneriyordu. 1830’dan önce yazılan piyano metotlarında, Versuch’tan etkilenimler bulmamak hemen hemen imkansızdır.
Bu dönemde henüz çok az müzisyen yazılı notaya tam olarak bağlı kalmaktaydı. C.P.E. Bach, bu karmaşayı önlemek için, bestecilere, müziklerini detaylı biçimde yazmalarını öğütlemiştir. C.P.E. Bach’a göre besteciler, tempo belirteçleri ve diğer uyarılarla birlikte, eseri daha açık hale getirmeliydiler.
Emanuel Bach, klavye sonatının gelişiminde çok önemli bir rol oynamıştır. Sonatlarının çoğu, hızlı-yavaş-hızlı tempolarda standart üç bölümlüdürler. Bach, Barok Dönem ile yeni dönem arasında bir köprü kurmak ister gibidir. Bazı sonat bölümleri, kendinden önce gelen bestecilerin yaptığı gibi, çift kısımlıdır (A-B). Diğer bölümler, yakında gelecek olan formu müjdelercesine, iki temanın gelişimi ve sonra yeniden serimi üstüne kuruludur.
Emanuel Bach’ın kendi dönemindeki önemi, Empfindsamer Stil (Hassas Stil) adı verilen ve 18. yy.ın ikinci yarısında Kuzey Almanya’da hakim olan bir tarzın en önde giden temsilcisi olmasından da gelmektedir. Bu tarz, gerçek ve doğal duyguların, müzik dilinde, gerek nesnel, gerek de duygusal olarak ifade edilmesine dayanır. Karl Geringer, onun hakkında şöyle yazıyor:
“Emanuel, döneminin opera seria’larının farklı elementlerini kendi çalgı müziğine adapte edebilmişti; sonatları bazen, dramatik bestelerin klavye transkripsiyonları gibi görünürler. Bir ortam için yazılmış müziği, bir başka ortama geçirerek mükemmel sonuçlar elde edebilmeyi babasından öğrenmişti. Dramatik vokal eserlerin, klavye müziğine dönüştürülmesinde, o güne kadar kimse onun gibi başarılı olamamıştır.”