ÇED Nedir?
Çevresel Etki Değerlendirmesi kısa adıyla ÇED), belirli bir proje ya da gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir süreçtir. Bu süreç, tek başına bir karar verme süreci değildir; karar verme süreci ile birlikte gelişen ve onu desteklemekte olan bir süreçtir. Yeni proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli ya da geçici potansiyel etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini de içine alacak şekilde analizi ve değerlendirilmesidir.
ÇED’ in amacı; ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmadan çevre değerlerini iktisadi politikalar karşısında koruyarak, yeni proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli ya da geçici potansiyel etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini, ilgili bütün tarafların görüş, kaygı ve önerilerini de dikkate alarak işletme öncesi, işletme sırası ve işletme sonrasının da içine alarak değerlendirilmesinin, izlenmesinin ve denetlenmesinin yapıldığı bir süreçtir.
ÇED’in esas görevi, projelerle ve gelişmelerle ilgili karar vericilerin daha bütünsel, yani karara etkiyecek birden fazla etkeni dikkate alır bir biçimde daha sağlıklı karar vermelerini sağlamak amacıyla, onlara projelerden kaynaklanabilecek çevresel etkileri net olarak göstermektir.
ÇED, projelerle ilgili bütün ilgili tarafların bir araya geldiği ve görüş, kaygı ve önerilerini ortaya koyabildikleri demokratik ve şeffaf bir süreçtir. İlgili taraflar bu süreç içerisinde ortaya koymuş oldukları teknik bilgi ve görüşler ile projenin en optimal şekilde gelişimine katkıda bulunurlar. İyi işleyen bir ÇED sürecinin şeffaf tabiatı sayesinde, halka ve diğer ilgili taraflara danışarak ve Olabildiği kadar gerçekleştirilmesi istenen projeye ilişkin ve geniş çapta bilgi toplayarak, projenin uygulanması esnasında ortaya çıkabilecek olası problemler, henüz projenin tasarım aşamasında çözülebilir ya da hafifletilebilir. Bu yöntem ile problemlerin pek çoğu, fiili uygulama başlamadan çözülmeye çalışılır ve böylece maliyetli zaman kaybı önlenmiş olur.
Çed’in ana ilkelerini şöyle açıklayabiliriz:
1- Planlama süreciyle bütünleştirme
Çevresel değerlendirme süreci, çevresel konuların dikkate alınmasını sağlamak amacıyla planlama süreciyle bütünleştirilmelidir. İdeal bir durumda, değerlendirme projenin hazırlık süreciyle bütünleştirilir. Bu aynı zamanda değişik kısımlardan sorumlu ekiplerin ya da kişilerin birbirlerinin çalışmalarına etkin bir şekilde katılmaları veya projeyi hazırlayanlar ile değerlendirmeyi yürüten kişiler arasında daha yakın temas ve bilgi alışverişi sağlamak anlamına gelir.
2- Mümkün olan en erken aşamada diyalog
Çevresel değerlendirme karar verme sürecinin mümkün olduğunca en erken aşamasında uygulanmalıdır. Sürecin doğru şekilde çalışması bakımından, değerlendirme verilerinin projenin hazırlanması sırasında elde olacağı şekilde bir zamanlama gereklidir. ÇED’in projeye ilişkin kritik kararlar verildikten sonra başlatılması, proje tasarımını, resmi olarak kabul edilmiş olmasa da, değiştirilmesi zor bir duruma getirmektedir.
3- Sorumluluk
Proje sahibi, proje hedefleri gerçekleştirilirken etkileri indirgemek açısından en iyi konumda bulunduğundan dolayı, ÇED Raporunu hazırlamakla sorumludur. Proje sahibi, çevresel hedeflerin gerçekleştirilmesinden sorumlu çevre makamlarıyla işbirliği yapmalıdır.
Önerilen projeye getirilen bir takım alternatiflerin ÇED çalışması kapsamında incelenmesi, çevresel faydaları arttırırken, proje sahibinin maliyetlerini azaltabilecek seçenekler de sunabilir. Halkın katılım süreci sayesinde, ilgili taraflar, proje sahibi ve kamu kurum kuruluşları arasında güven duygusu oluşturur ve katılımcı tabiatı sayesinde de ÇED süreci, o ülkenin genel demokratik sürecine katkıda bulunur.
Çed yönetmeliğinde şu yedi alt sektör grubundan bahsedilmektedir.
1- Kimya, petrokimya, ilaç ve atıklar,
2- Sanayi,
3- Tarım, orman, su kültürü ve gıda,
4- Ulaşım, altyapı ve kıyı yapıları,
5- Enerji,
6- Turizm- konut,
7- Madencilik
1969 yılında ABD’de yürürlüğe giren Ulusal Çevre Politikası Kanunu kapsamında dünya ile tanışan ve gerek ABD, gerek AB ülkeleri ve gerekse diğer dünya ülkelerinde halen en etkin çevre yönetim aracı olarak yerini alan ve gün geçtikçe de bu yeri sağlamlaştıran ÇED, Türkiye’de 7 Şubat 1993 tarihinden bu yana uygulanmaktadır. Türkiye’de “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği” 17/07/2008 tarih ve 26939 sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır.
Çevresel Etki Değerlendirmesi kısa adıyla ÇED), belirli bir proje ya da gelişmenin, çevre üzerindeki önemli etkilerinin belirlendiği bir süreçtir. Bu süreç, tek başına bir karar verme süreci değildir; karar verme süreci ile birlikte gelişen ve onu desteklemekte olan bir süreçtir. Yeni proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli ya da geçici potansiyel etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini de içine alacak şekilde analizi ve değerlendirilmesidir.
ÇED’ in amacı; ekonomik ve sosyal gelişmeye engel olmadan çevre değerlerini iktisadi politikalar karşısında koruyarak, yeni proje ve gelişmelerin çevreye olabilecek sürekli ya da geçici potansiyel etkilerinin sosyal sonuçlarını ve alternatif çözümlerini, ilgili bütün tarafların görüş, kaygı ve önerilerini de dikkate alarak işletme öncesi, işletme sırası ve işletme sonrasının da içine alarak değerlendirilmesinin, izlenmesinin ve denetlenmesinin yapıldığı bir süreçtir.
ÇED’in esas görevi, projelerle ve gelişmelerle ilgili karar vericilerin daha bütünsel, yani karara etkiyecek birden fazla etkeni dikkate alır bir biçimde daha sağlıklı karar vermelerini sağlamak amacıyla, onlara projelerden kaynaklanabilecek çevresel etkileri net olarak göstermektir.
ÇED, projelerle ilgili bütün ilgili tarafların bir araya geldiği ve görüş, kaygı ve önerilerini ortaya koyabildikleri demokratik ve şeffaf bir süreçtir. İlgili taraflar bu süreç içerisinde ortaya koymuş oldukları teknik bilgi ve görüşler ile projenin en optimal şekilde gelişimine katkıda bulunurlar. İyi işleyen bir ÇED sürecinin şeffaf tabiatı sayesinde, halka ve diğer ilgili taraflara danışarak ve Olabildiği kadar gerçekleştirilmesi istenen projeye ilişkin ve geniş çapta bilgi toplayarak, projenin uygulanması esnasında ortaya çıkabilecek olası problemler, henüz projenin tasarım aşamasında çözülebilir ya da hafifletilebilir. Bu yöntem ile problemlerin pek çoğu, fiili uygulama başlamadan çözülmeye çalışılır ve böylece maliyetli zaman kaybı önlenmiş olur.
Çed’in ana ilkelerini şöyle açıklayabiliriz:
1- Planlama süreciyle bütünleştirme
Çevresel değerlendirme süreci, çevresel konuların dikkate alınmasını sağlamak amacıyla planlama süreciyle bütünleştirilmelidir. İdeal bir durumda, değerlendirme projenin hazırlık süreciyle bütünleştirilir. Bu aynı zamanda değişik kısımlardan sorumlu ekiplerin ya da kişilerin birbirlerinin çalışmalarına etkin bir şekilde katılmaları veya projeyi hazırlayanlar ile değerlendirmeyi yürüten kişiler arasında daha yakın temas ve bilgi alışverişi sağlamak anlamına gelir.
2- Mümkün olan en erken aşamada diyalog
Çevresel değerlendirme karar verme sürecinin mümkün olduğunca en erken aşamasında uygulanmalıdır. Sürecin doğru şekilde çalışması bakımından, değerlendirme verilerinin projenin hazırlanması sırasında elde olacağı şekilde bir zamanlama gereklidir. ÇED’in projeye ilişkin kritik kararlar verildikten sonra başlatılması, proje tasarımını, resmi olarak kabul edilmiş olmasa da, değiştirilmesi zor bir duruma getirmektedir.
3- Sorumluluk
Proje sahibi, proje hedefleri gerçekleştirilirken etkileri indirgemek açısından en iyi konumda bulunduğundan dolayı, ÇED Raporunu hazırlamakla sorumludur. Proje sahibi, çevresel hedeflerin gerçekleştirilmesinden sorumlu çevre makamlarıyla işbirliği yapmalıdır.
Önerilen projeye getirilen bir takım alternatiflerin ÇED çalışması kapsamında incelenmesi, çevresel faydaları arttırırken, proje sahibinin maliyetlerini azaltabilecek seçenekler de sunabilir. Halkın katılım süreci sayesinde, ilgili taraflar, proje sahibi ve kamu kurum kuruluşları arasında güven duygusu oluşturur ve katılımcı tabiatı sayesinde de ÇED süreci, o ülkenin genel demokratik sürecine katkıda bulunur.
Çed yönetmeliğinde şu yedi alt sektör grubundan bahsedilmektedir.
1- Kimya, petrokimya, ilaç ve atıklar,
2- Sanayi,
3- Tarım, orman, su kültürü ve gıda,
4- Ulaşım, altyapı ve kıyı yapıları,
5- Enerji,
6- Turizm- konut,
7- Madencilik
1969 yılında ABD’de yürürlüğe giren Ulusal Çevre Politikası Kanunu kapsamında dünya ile tanışan ve gerek ABD, gerek AB ülkeleri ve gerekse diğer dünya ülkelerinde halen en etkin çevre yönetim aracı olarak yerini alan ve gün geçtikçe de bu yeri sağlamlaştıran ÇED, Türkiye’de 7 Şubat 1993 tarihinden bu yana uygulanmaktadır. Türkiye’de “Çevresel Etki Değerlendirmesi Yönetmeliği” 17/07/2008 tarih ve 26939 sayılı resmi gazetede yayınlanmıştır.