YoRuMSuZ
Biz işimize bakalım...
Doğum tarihi: 1931, Erzincan
Ölüm tarihi ve yeri: 9 Ocak 1990, İstanbul
Tam adı: Cemalettin Seber
Defnedildiği yer: Tarihi Kulaksız Mezarlığı, İstanbul
Asıl adı Cemalettin Seber olan, C. Süreya 1931 yılında Erzincan’da dünyaya gelmiştir. Edebiyatımızın en usta şairlerinden Cemal Süreya’nın babası 1938’de Erzincan'dan sürgün edilir. Pülümür köyünden yola çıkarak zorunlu bir göz yaşayan Seber ailesi Bilecik’te yaşamaya başlar.
Bilecik’e sürülen ailenin aynı zamanda bir başka şehre gitmeleri de yasaktır. C. Süreya’nın annesi Gülbeyaz Hanım, erken yaşta ölünce o yıllardaki adı ile Cemalettin Seber İstanbul'a gönderilir. 1942 yılına kadar İstanbul'da eğitim gören C. Süreya, 1942 Bilecik’e geri getirilir. Bu yıllarda babası bir başka hanımla evlenir ancak C. Süreya, bu evlilikten hiç de memnun değildir. Ortaokul yıllarında ise yıllar sonra ilk eşi olacak olan Seniha Nemli ile sınıf arkadaşı olur. Ortaokuldan sonra C. Süreya, Haydar Paşa Lisesine parasız yatılı olarak kaydolur. Lise yıllarında ise üvey annesi bir olay neticesinden evden ayrılır ve C. Süreya'nın babası bir süre sonra bir başka evlilik yapar. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesin’de Maliye ve İktisat Bölümünde okumaya başlayan C. Süreya, bu yıllarda Muzaffer Erdost, Sezai Karakoç, Nihat Kemal Eren ve Hasan Basri ile çok yakın arkadaş olur.
Ortaokulda sınıf arkadaşı olan Seniha Nemli ile evlenen C. Süreya, 1954 yılında okuldan da mezun olur ancak bir süre sonra evlilikleri bozulmaya başlar. 1955 yılında kızı Ayçe doğar ve C. Süreya bu günlerde Müfettiş yardımcısı olarak İstanbula atanır. Evlilikleri bir süre daha devam eder ancak bir süre sonra tamamen biter.
1967 yılında ise C. Süreya, dönemin önemli dergilerinden “Yelken” de çalışan Zuhal Tekkanat ile evlenir. Üç sene sonra ise Memo Emrah adında bir çocukları olur ancak maddi sıkıntılar devam etmektedir. Memuriyete geri dönen C. Süreya, Ankara'ya atanır. Zuhal Hanım ise İstanbul'da kalır. Bir süre bu şekilde ayrı yaşarlar ancak Zuhal Hanım da sonra Ankara'ya gelir. Birlikte yaşamaya başlayan ailede zamanla geçimsizlik peyda olur. C. Süreya da Zuhal Hanım da birbirlerinin olağan dışı kıskanmaktadır ve neticede boşanırlar.
1975 yılında ise üçüncü evliliğini gerçekleştirir. Güngör Demiray ile büyük bir aşka ile evlenen C. Süreya'nın bu evliliği ancak ve ancak bir yıl sürer. Daha sonra ikinci eşi olan Zuhal Hanım ile tekrar birleşir fakat bu birleşme de ayrılıkla sona erer.
Son olarak Birsen Sağnak adında bir hanım ile evlenir. Birsen Hanım, dört çocuklu bir annedir. Bir kitap evinin de sahibi olan Birsen Hanım adeta C. Süreya'nın çekilmezliklerini bir alaşağı eder ve ona büyük bir şefkat ile yaklaşır. Bu tarihe kadar birçok devlet kademesinde müfettişlik görevini icra eder ve 1982 yılında emekli olur. Ancak bu tarihten itibaren sakin bir yaşam elde edemez. Evliliği çok iyi giderken C. Süreya, emeklilik maaşının yetmemesi üzerine bir bankada çalışmaya başlar. Fakat banka iflas edince bir süre yargılanan C. Süreya dava neticesinde beraat eder.
Sigara alışkanlığından bu yıllarda kurtulur ancak alkolden bir türlü uzaklaşamaz. Yine bu günlerde oğlu Memo nedeniyle büyük sorunlar yaşar. 9 Ocak 1990 yılında usta şair ve yazar hayata veda eder. Onun yaşamının özellikle son dönemleri büyük bir huzursuzluk içinde geçer.
Yazın Yaşamı
C. Süreya, edebiyat henüz ortaokul yıllarında merak salar. Bu yıllarda Fransızca da öğrenmeye başlayan Süreya, bu yıllarda sınıf arkadaşı olan Seniha Hanıma şiirler yazar. Lise yıllarında ise C. Süreya, iyice edebiyata yönelir. Edebi araştırmalar yapan Süreya bu yıllarda I. Yeni şiiri ile ilgilenmektedir. Bu yıllarda Ahmet Muhip Dıranas ve Özdemir Asaf gibi isimleri fazlaca okur. Üniversite yıllarında ise çeşitli takma isimler ile muhtelif dergi ve gazetelerde yazılar yazar. İlk şiirini ise 1953 yılında Mülkiye dergisinde yayımlar. Ancak “Şarkısı Beyaz” isimli bu şiiri sonradan kitaplarına almak istemez.
Bu yıllarda dergilerde karikatürleri de yayımlanan C. Süreya, kendisini tam olarak “Gül” şiiri ile edebiyat dünyasına duyurur. 1955 yılında ise “Üvercinka”, “Dalga”, “Güzelleme, “Üçgenler”, “Cigarayı Attım Denize”, “Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm” gibi önemli eserleri dergilerde yayımlanır.
1957 yılında ise babası Hüseyin Beyi kaybeder. Kendisine büyük bir etki yapan bu durumu şair “Sizin Hiç Babanız Öldü mü” adlı şiiri ile kaleme alır. Bu tarihten bir yıl sonra usta şair, ilk şiir kitabı olan “Üvercinka” yı yayımlar. Kitap büyük bir ses getirir ve 1959 yılında Yeditepe Şiir Armağanını kazanır. “Papirüs” adında bir dergide çıkaran C. Süreyanın eşi Zuhal Hanım, bir süre büyük bir kalp rahatsızlığı geçirir. Bu sırada C. Süreya onun yanında ayrılmaz ve her gün olan mektuplar yazar. Zaman sonra şair bu mektupları “Onüç Günün Mektupları” ismiyle kitap haline getirir.
Bir süre Politika gazetesinde köşe yazarlığı yapar ve bu yıllarda “Şapkam Dolu Çiçeklerle” adlı deneme kitabını yayımlar. Şiirinin yanı sıra, nesriyle de edebiyatımızın en önemli yazarlı arasında anılmaktadır. 1977 yılında “Emeğin ve Emekçinin Tarihi” yayımlayan C. Süreya, birçok yapıtı ile nesir başarısını kanıtlamıştır. Bir süre “Aydınlık” gazetesinde de yazılar yazan C. Süreya, 1984 yılında Sevda Sözlerini yayımlar.
Edebiyatımızın temel taşlarından biri olan yazar kuşkusuz sanat yaşamını boyunca en çok dikkat çeken yönü çocuk edebiyatı ile bağıdır. “Çocukça” adında bir dergide “Aritmetik Kuşlar Pekiyi” diye adlandırdığı köşesinde çocuklar için müthiş bir duyarlılık ile yazılar kaleme alır.
İkinci Yeni hareketinde bir süre yer alan yazarın şiiri tam olarak 2. Yeni ile bağdaşmamaktadır. Esasen konuşma dilini şiirde kullanması daha çok bir süre ilgilendiği Garip akımına benzemektedir. Bu yönüyle de şair 2. Yeni çizgisinden ayrılmaktadır. Bunu yanı sıra yazar, kalemin özgür olması fikri ile 2. Yenicilerin şiir konusundaki sert kurallarını da bir türlü benimseyememiştir.
Daha çok kendi akımını kendisi yaratarak kendine özgü bir şairlik örneği göstermiştir. Şiirlerinin yanı sıra denemeler, tenkit yazıları, şiir ve düz yazı tercümeleri, çocuk kitabı, günce ve derlemesi bulunmaktadır.
Bazı Eserleri
Şiir
Üvercinka (1958)
Göçebe (1965)
Beni Öp Sonra Doğur Beni
Güz Bitiği (1988)
Sıcak Nal (1988)
Sevda Sözleri (1990, 1995, tüm şiirleri)
Deneme- Eleştiri
Şapkam Dolu Çiçekle (1976)
Günübirlik (1982)
99 Yüz (1992)
Uzat Saçlarını Frigya (1992)
Folklor Şiire Düşman (1992)
Aydınlık Yazıları/ Paçal (1992)
Oluşumda C. Süreya (1992)
Papirüsten Başyazılar (1992)
Toplu Yazılar I (2000, Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar)
Toplu Yazılar II (2005, Günübirlikler)
Günce
999 Gün/ Üstü Kalsın (1981)
Mektup
Onüç Günün Mektupları (1990)
Çocuk Kitabı
Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (1993)
Söyleşi
Güvercin Curnatası (1997)
Derleme
Mülkiyeli Şairler (1966)
Yüz Aşk Şiiri (1967)
Kaynakça: Duruel, Nursel, Kitaplık Dergisi -Adan Zye C. Süreya-, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2003.
Ölüm tarihi ve yeri: 9 Ocak 1990, İstanbul
Tam adı: Cemalettin Seber
Defnedildiği yer: Tarihi Kulaksız Mezarlığı, İstanbul
Asıl adı Cemalettin Seber olan, C. Süreya 1931 yılında Erzincan’da dünyaya gelmiştir. Edebiyatımızın en usta şairlerinden Cemal Süreya’nın babası 1938’de Erzincan'dan sürgün edilir. Pülümür köyünden yola çıkarak zorunlu bir göz yaşayan Seber ailesi Bilecik’te yaşamaya başlar.
Bilecik’e sürülen ailenin aynı zamanda bir başka şehre gitmeleri de yasaktır. C. Süreya’nın annesi Gülbeyaz Hanım, erken yaşta ölünce o yıllardaki adı ile Cemalettin Seber İstanbul'a gönderilir. 1942 yılına kadar İstanbul'da eğitim gören C. Süreya, 1942 Bilecik’e geri getirilir. Bu yıllarda babası bir başka hanımla evlenir ancak C. Süreya, bu evlilikten hiç de memnun değildir. Ortaokul yıllarında ise yıllar sonra ilk eşi olacak olan Seniha Nemli ile sınıf arkadaşı olur. Ortaokuldan sonra C. Süreya, Haydar Paşa Lisesine parasız yatılı olarak kaydolur. Lise yıllarında ise üvey annesi bir olay neticesinden evden ayrılır ve C. Süreya'nın babası bir süre sonra bir başka evlilik yapar. Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesin’de Maliye ve İktisat Bölümünde okumaya başlayan C. Süreya, bu yıllarda Muzaffer Erdost, Sezai Karakoç, Nihat Kemal Eren ve Hasan Basri ile çok yakın arkadaş olur.
Ortaokulda sınıf arkadaşı olan Seniha Nemli ile evlenen C. Süreya, 1954 yılında okuldan da mezun olur ancak bir süre sonra evlilikleri bozulmaya başlar. 1955 yılında kızı Ayçe doğar ve C. Süreya bu günlerde Müfettiş yardımcısı olarak İstanbula atanır. Evlilikleri bir süre daha devam eder ancak bir süre sonra tamamen biter.
1967 yılında ise C. Süreya, dönemin önemli dergilerinden “Yelken” de çalışan Zuhal Tekkanat ile evlenir. Üç sene sonra ise Memo Emrah adında bir çocukları olur ancak maddi sıkıntılar devam etmektedir. Memuriyete geri dönen C. Süreya, Ankara'ya atanır. Zuhal Hanım ise İstanbul'da kalır. Bir süre bu şekilde ayrı yaşarlar ancak Zuhal Hanım da sonra Ankara'ya gelir. Birlikte yaşamaya başlayan ailede zamanla geçimsizlik peyda olur. C. Süreya da Zuhal Hanım da birbirlerinin olağan dışı kıskanmaktadır ve neticede boşanırlar.
1975 yılında ise üçüncü evliliğini gerçekleştirir. Güngör Demiray ile büyük bir aşka ile evlenen C. Süreya'nın bu evliliği ancak ve ancak bir yıl sürer. Daha sonra ikinci eşi olan Zuhal Hanım ile tekrar birleşir fakat bu birleşme de ayrılıkla sona erer.
Son olarak Birsen Sağnak adında bir hanım ile evlenir. Birsen Hanım, dört çocuklu bir annedir. Bir kitap evinin de sahibi olan Birsen Hanım adeta C. Süreya'nın çekilmezliklerini bir alaşağı eder ve ona büyük bir şefkat ile yaklaşır. Bu tarihe kadar birçok devlet kademesinde müfettişlik görevini icra eder ve 1982 yılında emekli olur. Ancak bu tarihten itibaren sakin bir yaşam elde edemez. Evliliği çok iyi giderken C. Süreya, emeklilik maaşının yetmemesi üzerine bir bankada çalışmaya başlar. Fakat banka iflas edince bir süre yargılanan C. Süreya dava neticesinde beraat eder.
Sigara alışkanlığından bu yıllarda kurtulur ancak alkolden bir türlü uzaklaşamaz. Yine bu günlerde oğlu Memo nedeniyle büyük sorunlar yaşar. 9 Ocak 1990 yılında usta şair ve yazar hayata veda eder. Onun yaşamının özellikle son dönemleri büyük bir huzursuzluk içinde geçer.
Yazın Yaşamı
C. Süreya, edebiyat henüz ortaokul yıllarında merak salar. Bu yıllarda Fransızca da öğrenmeye başlayan Süreya, bu yıllarda sınıf arkadaşı olan Seniha Hanıma şiirler yazar. Lise yıllarında ise C. Süreya, iyice edebiyata yönelir. Edebi araştırmalar yapan Süreya bu yıllarda I. Yeni şiiri ile ilgilenmektedir. Bu yıllarda Ahmet Muhip Dıranas ve Özdemir Asaf gibi isimleri fazlaca okur. Üniversite yıllarında ise çeşitli takma isimler ile muhtelif dergi ve gazetelerde yazılar yazar. İlk şiirini ise 1953 yılında Mülkiye dergisinde yayımlar. Ancak “Şarkısı Beyaz” isimli bu şiiri sonradan kitaplarına almak istemez.
Bu yıllarda dergilerde karikatürleri de yayımlanan C. Süreya, kendisini tam olarak “Gül” şiiri ile edebiyat dünyasına duyurur. 1955 yılında ise “Üvercinka”, “Dalga”, “Güzelleme, “Üçgenler”, “Cigarayı Attım Denize”, “Nehirler Boyunca Kadınlar Gördüm” gibi önemli eserleri dergilerde yayımlanır.
1957 yılında ise babası Hüseyin Beyi kaybeder. Kendisine büyük bir etki yapan bu durumu şair “Sizin Hiç Babanız Öldü mü” adlı şiiri ile kaleme alır. Bu tarihten bir yıl sonra usta şair, ilk şiir kitabı olan “Üvercinka” yı yayımlar. Kitap büyük bir ses getirir ve 1959 yılında Yeditepe Şiir Armağanını kazanır. “Papirüs” adında bir dergide çıkaran C. Süreyanın eşi Zuhal Hanım, bir süre büyük bir kalp rahatsızlığı geçirir. Bu sırada C. Süreya onun yanında ayrılmaz ve her gün olan mektuplar yazar. Zaman sonra şair bu mektupları “Onüç Günün Mektupları” ismiyle kitap haline getirir.
Bir süre Politika gazetesinde köşe yazarlığı yapar ve bu yıllarda “Şapkam Dolu Çiçeklerle” adlı deneme kitabını yayımlar. Şiirinin yanı sıra, nesriyle de edebiyatımızın en önemli yazarlı arasında anılmaktadır. 1977 yılında “Emeğin ve Emekçinin Tarihi” yayımlayan C. Süreya, birçok yapıtı ile nesir başarısını kanıtlamıştır. Bir süre “Aydınlık” gazetesinde de yazılar yazan C. Süreya, 1984 yılında Sevda Sözlerini yayımlar.
Edebiyatımızın temel taşlarından biri olan yazar kuşkusuz sanat yaşamını boyunca en çok dikkat çeken yönü çocuk edebiyatı ile bağıdır. “Çocukça” adında bir dergide “Aritmetik Kuşlar Pekiyi” diye adlandırdığı köşesinde çocuklar için müthiş bir duyarlılık ile yazılar kaleme alır.
İkinci Yeni hareketinde bir süre yer alan yazarın şiiri tam olarak 2. Yeni ile bağdaşmamaktadır. Esasen konuşma dilini şiirde kullanması daha çok bir süre ilgilendiği Garip akımına benzemektedir. Bu yönüyle de şair 2. Yeni çizgisinden ayrılmaktadır. Bunu yanı sıra yazar, kalemin özgür olması fikri ile 2. Yenicilerin şiir konusundaki sert kurallarını da bir türlü benimseyememiştir.
Daha çok kendi akımını kendisi yaratarak kendine özgü bir şairlik örneği göstermiştir. Şiirlerinin yanı sıra denemeler, tenkit yazıları, şiir ve düz yazı tercümeleri, çocuk kitabı, günce ve derlemesi bulunmaktadır.
Bazı Eserleri
Şiir
Üvercinka (1958)
Göçebe (1965)
Beni Öp Sonra Doğur Beni
Güz Bitiği (1988)
Sıcak Nal (1988)
Sevda Sözleri (1990, 1995, tüm şiirleri)
Deneme- Eleştiri
Şapkam Dolu Çiçekle (1976)
Günübirlik (1982)
99 Yüz (1992)
Uzat Saçlarını Frigya (1992)
Folklor Şiire Düşman (1992)
Aydınlık Yazıları/ Paçal (1992)
Oluşumda C. Süreya (1992)
Papirüsten Başyazılar (1992)
Toplu Yazılar I (2000, Şapkam Dolu Çiçekle ve Şiir Üzerine Yazılar)
Toplu Yazılar II (2005, Günübirlikler)
Günce
999 Gün/ Üstü Kalsın (1981)
Mektup
Onüç Günün Mektupları (1990)
Çocuk Kitabı
Aritmetik İyi Kuşlar Pekiyi (1993)
Söyleşi
Güvercin Curnatası (1997)
Derleme
Mülkiyeli Şairler (1966)
Yüz Aşk Şiiri (1967)
Kaynakça: Duruel, Nursel, Kitaplık Dergisi -Adan Zye C. Süreya-, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul, 2003.