• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Çevre Kirliliği ile ilgili Gazete Haberleri

  • Konuyu açan Konuyu açan Suskun
  • Açılış tarihi Açılış tarihi

Suskun

V.I.P
V.I.P


Çevre Kirliliği hakkında basında çıkan haberler

1972 yılında İsveç’in Stockholm kentinde yapılan Birleşmiş Milletler Çevre Konferansında alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edildi.

Dünyada hızla artan çevre sorunlarına dikkat çekmek ve çözüm üretmek amacıyla her yıl 5 Haziran’da kutlanan “Dünya Çevre Günü”nün bu seneki temel konusu “İklim Değişikliği Ve Küresel ısınma idi.

Sanayileşme ve kentlerdeki nüfus yoğunlukları, çevre sorunlarının artmasına sebep olmuştur. Bütün ülkelerin ortak sorunu haline gelen çevre kirlenmesi, günümüzde insan sağlığını tehdit eder boyutlara ulaşmıştır. Ölümlere sebep olan solunum yolu hastalıklarının çoğu hava kirliliği sonucunda oluşmaktadır. Balıklar, çevre kirlenmesinden en çok zarar gören canlıların başında gelir.

Sanayi artıkları, spreyler, yakıtlarla ortaya çıkan gazlar, dumanlar, petrol ve ilaç atıkları, plastik ürünler, suni gübreler ve çöpler çevre kirlenmesine sebep olan en önemli etmenlerdir.

Çevre kirlenmesini, insanın doğaya verdiği zarar olarak da tanımlayabiliriz. Doğanın korunması ve tahribatının engellenmesi zorunludur. Gelecek nesillere iyi bir çevre bırakmak için kirlenmeleri mutlaka önlemek, yeşil alanları ve hayvanları koruyup çoğaltmak gerekir. Bilinçsizce sağa sola attığımız plastik ürünlerin doğada 400 yıl kadar çürümeden kalabildiğini söylersek, karşı karşıya kaldığımız tehlikenin boyutlarını biraz olsun anlayabiliriz. Çevrenin kirlenmesini önlemek için üzerimize düşen görevleri mutlaka yapmalıyız.

Çevre sorunları, nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşmenin bilinçsiz yapılanma sonucu olarak ortaya çıkmıştır.

İnsanın çevredeki doğal kaynakları değerlendirmesi olağan bir süreçtir, ancak kaynakların düzensiz ve kötü kullanımı endüstriyelleşme adına çevreye önem verilmemesi sonucu doğa kendisini yenileyemez ve dengesini koruyamaz hale gelmiştir. İnsanların sadece kendilerini ve bugünü düşünmeleri sonucu gelecek nesillere yeterli kaynak ve temiz bir çevre kalmayacaktır.
TURİZM Gazetesi


 
Korkunç tehlike, çevre kirliliği


Su, hava, toprak kirlenmekte... Bunlar çevre kirlilikleridir. Ekonomi, siyaset, sosyal hayat kirlenmekte... Bunların hepsinin çözümü vardır. Ancak 'çevre kirliliğinin dördüncüsü vardır ki onu temizlemek mümkün değildir' dedik ve onu izah ettik.

Türkiye'de, mesela Artvin'in Camili köyleri gibi henüz kirlenmemiş temiz ve bâkir yerleri vardır. Ama her geçen gün maalesef oralar da kirlenmektedir. Buralardaki eşsiz bâkir çevre kirlenmekte, maalesef çevre cinayetleri işlenmektedir.

Bu bâkir ve temiz yerlerdeki çevre cinayetleri nasıl işlenmektedir?

1. Halk ormanları ve çevredeki ekonomik değerleri bundan önceki yüzlerce yıl yaptığı gibi değerlendiremediği için, kullandığı besinini ve elbisesini dışarıdan almaktadır. Halbuki bundan elli sene öncesine kadar buralardaki köylere dışarıdan yiyecek girmez, hattâ giyecek bile girmezdi. Kendileri üretir kendileri yer, kendileri dokur, kendileri giyerlerdi.

2. Halk sadece ve sadece kendi ürettiklerini tüketirdi. Yeni tarım politikalarıyla halka fındık ektirmeye başladılar. Fındığın ilacı ve gübresi oraları kirletmektedir. Ayrıca yiyeceklerin dışarıdan gelmesiyle diğer kirlilikler sürmekte ve yaygınlaşmaktadır.

3. Bölgenin kendi doğa arıları vardı. Doğal seleksiyon sonucunda en üstün Kafkas Arı Irkını oluşturuyordu. Dışarıdan suni kovanlar getirildi. İlaçlama getirildi. Böylece arı ırkı bozuluyor. Artık oranın doğa şartları ile mücadele edebilen arılar kalmamıştır.

4. Bu eşsiz güzellikteki yörenin doğal su akıntıları vardır. Arklı değirmen suları ile küçük elektrik santralleri kuracaklarına, elverişli olmayan büyük baraj ve santraller kuruluyor. Bunların işletilmesi için buraya teknik eleman geliyor. Bunların besinleri dışarıdan geliyor. İlaçları dışarıdan geliyor...

Sonuç olarak binlerce yıldır korunmuş olan bu eşsiz bölge katlediliyor.

-------

Bu konular tarafımızdan Tarım Bakanlığı'na iletilmiş, Tarım Bakanlığı'na çevrenin mevcut hâliyle varlığını sürdürmesi ve korunması için projeler sunulmuştur. Oradaki bürokratlar orman köylülerine baskı yaparak 'biz bu projeleri istemiyoruz' dedirttiler!..

Maalesef doğa tahribine ve çevre katliamına devam edilmektedir.

Geçen Pazar günü o bölgeden insanların İstanbul'daki toplantılarına katıldık, acı acı konuşulanları ve olanları ümitsizce izledik...

Önerdiklerimizin sahtesini kurmuşlar, o eşsiz tabiatı tahrip etmeye ve belki de tamamen yok etmeye devam ediyorlar...

Bu durumda şu sonuca vardık:

Mevcut bürokrasi, iktidarla ve anlayışla bir şey yapmak mümkün değildir.

Söylediklerimizi veya projelerimizi hemen dejenere edip ülke aleyhinde kullanıyorlar.

Kurtuluş sadece ve sadece "Adil Düzen ve Adil Ekonomik Düzen" ile mümkün olacaktır. Bu durumda sadece bunları yazmak, araştırmalarımıza devam etmek ve ilgilileri uyarmak dışında yapacağımız şimdilik bir şey yoktur.

------​

Kirlilik, çevre kirliliği sadece bu güzel ve eşsiz ülkemizi değil, özellikle 'vahşi kapitalizm' uygulaması başladığından beri bütün dünyayı ahtapot gibi sarmış durumda...

Kapitalizmin temel prensibi olan 'bırakınız yapsınlar' anlayışı, küresel sömürü sermayesinin acımasız ve sınırsız uygulamaları, dünyamızı bugünkü hâle getirdi...

Kriz, krizler, küresel ekonomik krizler ve ekonomik hayattaki her türlü adeta cinayete varan katliam seviyesindeki kirlilikler de aldı başını gidiyor...

Kalan temiz ve doğal çevreler korunabilir mi?..

Kirlenen çevreler yeniden temizlenebilir mi?..

Çevre dostu ekonomi ve sanayiler olabilir mi?..

Bu soruların olumlu cevapları olmalı...
Milli Gazete​
 
AB, çevre kirliliğine çözüm arıyor​

AA-AB üyesi 25 ülke ile aralarında Türkiye`nin de bulunduğu aday ülkelerin çevre bakanlarının katıldığı toplantı öncesi basına açıklama yapan ev sahibi Avusturya`nın Çevre Bakanı Josef Pröll ile AB Çevre Komiseri Stavros Dimas, `Çevre kirliliğini önlemeye yönelik değişik projeleri konferans sırasında üye ülkelerin çevre bakanlarıyla tartışacaklarını` bildirdiler. Dönem başkanı Avusturya`nın Çevre Bakanı Pröll, `kara taşımacılığında kullanılan ağır vasıtaların büyük ölçüde çevre kirliliğine neden olduğunu` ifade ederek, `Ülke içi ve uluslararası taşımacılıkta alternatif çözümler bulunması gerektiğini` söyledi. Kara taşımacılığında önemli yer işgal eden ağır vasıtaların, `teneffüs edilen havadaki ince toz oranını büyük ölçüde artırarak insan sağlığını tehdit ettiğini` anlatan Pröll, `çevre kirliliğini asgari düzeye çekebilmek için biyoenerji veya yenilenebilir enerji türlerinin düşünülmesi gerektiğini` savundu. AB Komisyonunun çevre işlerinden sorumlu üyesi Stavros Dimas ise komisyon tarafından çevre kirliğini önlemeye yönelik değişik çalışmalar yapıldığını, hazırlanan programlardan birinin 1 haziranda yürürlüğe gireceğini belirterek, `programın başarıya ulaşmasının, üye ülkelerin uygulamalarına bağlı olduğunu` bildirdi. Türkiye adına konferansa katılacak olan Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, bugün başkent Viyana`ya geldi. Konferansın açılış oturumuna katılacak olan Bakan Pepe`nin, konferans çerçevesinde ikili bazı temaslarda bulunması bekleniyor.



Çevre Kirliliği

Çevre ve Orman Genel Müdürlüğü yetkilileri, İstanbul ve Ankara`da görülen yoğun sisin hava kirliliğinden değil, meteorolojik nedenlerden kaynaklandığını bildirdi. Havası en kirli iller ise şöyle sıralandı:

hava kirliliğinin en yoğun olduğu iller Çorum, Mardin, Elazığ, Kilis ve Iğdır.

Çevre Yönetimi Genel Müdürü Lütfi Akça, yaptığı açıklamada, hava kirliliği ile sisin birbirine karıştırılmaması, sisin her zaman hava kirliliğinin bir göstergesi olmadığını, ancak hava kirliliğinin sisin etkisini artırabileceğini söyledi.

Sisin genellikle meteorolojik nedenlerden kaynaklandığını, hava kirliliğinin ise önerilen tedbir kurallarına uyulmamasından kaynaklandığını anlatan Akça, hava kirliliğinin özellikle kış aylarında yoğun olarak görüldüğünü belirtti. Hava kirliliğinin özellikle kentsel alanlarda daha çok etkili olduğunu ifade eden Akça, ``ısınma``, ``sanayi`` ve ``motorlu taşıtlar``ın yol açtığı olumsuzlukların hava kirliliğinin başlıca nedenleri olduğunu bildirdi.

Akça, hava kirliliğinin yoğunlaşmasına rüzgar, meteorolojik durum, yerleşik alanının topoğrafik yapısı ve şehirleşmenin de çok etkili olabildiğini belirterek, havanın açık olmadığı mevsimlerde kirli havanın atmosferin alt tabakasında hapsolduğunu, bunun da kirliliğin ve beraberinde kokunun hissedilmesine yol açtığını kaydetti.

``İstanbul ve Ankara`da görülen sisle ilgili olarak, yoğun sisin hava kirliliğinden değil, meteorolojik nedenlerden kaynaklandığını`` ifade eden Akça, hava kirliliğin tespiti amacıyla yapılan Ekim ayı verilerini açıkladı. Akça, ``2009 yılı Ekim ayı ortalamasına göre, hava kirliliğinin en yoğun olduğu illerimiz, Çorum, Mardin, Elazığ, Kilis, Iğdır. 2008 yılı Ekim-Mart dönemini kapsayan 6 aylık verilere göre ise havası en kirli iller Denizli, Karabük, Muş, Iğdır ve Kahramanmaraş olarak tespit edilmişti`` dedi.




HAVA KİRLİLİĞİNİ AZALTMAYA YÖNELİK ÖNLEMLER

Hava kirliliğinin önlenmesi noktasında vatandaşlara da belli görevler düştüğünü ifade eden Akça, şu uyarılarda bulundu:

``-Yakıt tasarrufu yapılmalı, (Ne kadar az yakıt tüketilirse, hava o kadar az kirlenir.)

-Temiz yakıt kullanılmalı,

-Isınmadan Kaynaklanan Hava Kirliliğinin Kontrolü(IKHKK) Yönetmeliğine dayanılarak her yıl yayımlanan Genelge ile illerin kirlilik grubu belirlenmiştir. İllerde kullanılacak ithal ve yerli kömürlere belli kurallar ve standartlar getirilmiştir. Bu kurallara uyulmalı ve standart dışı kömürler kullanılmamalı,

-Yakıtlar soba ve kaloriferlerde tekniğine uygun yakılmalı,

-Binalarda ve evlerimizde ısı yalıtımı ve ısı izolâsyonu mutlaka olmalı,

-Kalorifer ateşçileri yaygın bir şekilde eğitilmeli, ehliyeti olmayan ateşçiler kalorifer kazan dairelerinde çalıştırılmamalı,

-Kalorifer ve soba bacaları her sezon başında mutlaka temizlenmeli,

-Kaloriferler bina dışındaki hava sıcaklığı 15ºC ve altına düştüğü zaman yakılmalı,

-Valilik tarafından Uyarı Kademelerine ilişkin karar alındığında, Uyarı Kademelerindeki önlemlere mutlaka uyulmalı,

-Kombi cihazlarının yıllık bakımı, radyatörlerin temizlik ve bakımı yapılmalı,

-Radyatörlere termostatik subap takılmalı,

-Eski kazanlar, yeni ve enerjiyi verimli kullanan kazan ile değiştirilmeli,

-Kaloriferin zamanlayıcı ayarını kontrol edilmeli. Evlerde ısı yalıtımının yapılmalı,

-Araçların muayenelerinin (motor bakımları ve egzoz kontrolleri) periyodik olarak yapılmalı,

-Toplu taşıma araçlarının kullanımına özen gösterilmeli,

-Çevre dostu teknolojileri ile üretilmiş araçların kullanımının tercih edilmesi, (yüksek emisyon sınıflı araçları, katalitik konvertörlü otomobiller, hibrit araçlar gibi),

-Araçlarda alternatif yakıtların kullanılmalı (biyoyakıtlar, LPG, doğalgaz ve benzeri),

-Bisiklet kullanımının tercih edilmeli,

-Eko-sürüş tekniklerinin öğrenilmesi ve uygulanması (doğru lastik basıncı, sabit hız, minimum araç ağırlığı gibi)
 



Küba çevre kirliliğiyle mücadele programı sunuyor

Küba, adadaki çevre kirliliği ile mücadelede kilit bir rol oynayan Çevre Kirliliğine Karşı Ulusal Mücadele Programı’nı sundu.

Küba Bilim, Teknoloji ve Çevre Bakanı Jose Antonio Diaz Duque, programın, 2007-2010 Ulusal Stratejisi’nde belirlenen bazı zorluklara karşı kaleme alındığını söyledi.

2015 yılına kadar geçerli olması tasarlanan program, Küba’daki çevre kirliliği ile yüzleşmek için kapsamlı bir politika ve yönetim çerçevesine sahip olma amacıyla hayata geçirilecek.

Diaz Duque, program yürürlüğe girdikten sonra programı Küba Merkezi Yönetimi’nin kurumlarının kendi nesnel durum ve özelliklerine uyarlayabileceklerini ifade etti.

Bakan ayrıca, ulusal ekonomik kalkınmanın, çevrenin korunmasından ayrı düşünülemeyeceğini belirtti.

“En önemli mücadele başlığı gıda üretimi, ancak tarım kimyasallarının ve zehirli maddelerin kullanımında artışa gitmek gibi bir geri dönüş yapamayız” dedi.

Diaz Duque, kısıtlı olan ve kirliliğinin insanların ölümüne neden olan su kaynaklarının daha iyi kullanımını teşvik etti.

Bakan, Çevre Kirliliğine Karşı Ulusal Mücadele Programı’nın başarılı olabilmesi için çevre kültürü ve duyarlılığına ihtiyaç olduğunu belirtti.

Bakan sözlerini “şirketlerin kirli atıklarından kendilerinin sorumlu olduklarını anlamaları gerekiyor. Eğer var olan programlardan şekillendirilen çevre koruma planlarını tam olarak yerine getirmezlerse para cezası ödemek zorunda kalacaklar,” diyerek tamamladı.
 
Çevre Kirliliği Ve Çözüm Yolları​


Ülkemizde genel olarak çevreye atılan çöpler, gerçekten artık herkesi rahatsız edecek boyutlara ulaşmıştır.

Yollarda seyahat eden bazı sorumsuz kişilerin attığı ; boş şişeler, aliminyum içki kutuları, sigara paketleri ve pet şişeler yol kenarları ile refüjleri adeta çöplüğe dönüşmüştür.

Tüm yerleşim alanlarındaki boş alanlarda ve kırsal bölgelerde çöp yığınları hem görüntü, hem de sağlık bakımından vatandaşlarımızı etkiliyor.

Piknik yapılan alanlar ve kıyılarımız, dere yatakları, yerleşim alanlarına yakın ormanlar ve boş arsalar, adete çöplük görünümündedir.

Uygar ülkelerde hatta hemen güneyimizdeki komşumuzda, yollarada seyahat ederken araçtan dışarı bakıldığı zaman insanı ferahlatan çiçekler ve bitkiler görülür.Şehir ve köylerdeki yollar, kaldırımlar tertemiz.Boş alanlarda ise, hiç çöp görülmüyor.

Dünyanın hiç bir uygar ülkesinde, bizde olduğu gibi güpe gündüz ve herkesin gözü önünde gelişi güzel yerlere çöp atılmasına göz yumulmuyor. Çöp atanlar da mutlaka devletin ilgili kuruluşları tarafından belirlenip cezalandırılıyor.

Ülkemizde ise, çevreye çöp atılması adeta yaygın bir alışkanlık haline gelmiştir.Çünkü bizde, populizm nedeniyle devlet çevrenin kirletilmesini önlemek için gerekli önlemleri alacağı yerde, temizlemeyi tercih ediyor.

Fakat temizlenen yerler kısa bir süre sonra atılan çöplerle yeniden kirletildiği için, hem çevre kirliliği ortadan kalkmıyor hem de halkın ödediği vergilerle yapılan harcamalar boşa gidiyor.Bu nedenle hükümetin, çevrenin kirletilmesini önleyeceği yerde, sürekli olarak çöpleri toplattırması hiç bir işe yaramıyor.

Oysa,çevreyi kirletenlerin mutlaka bir bedel ödemek zorunda kalacağının gösterilmesi durumunda, kimse şimdiki gibi pervasızca gelişigüzel yerlere çöp atmayacak ve ülkemiz kirletilmeyecek.

Bu güne kadar yaşananlardan açıkça anlaşıldığı gibi; sloganlarla, yollara konulan traji komik panolarla ‘halkın çevreyi kirletmemesini rica ederek’ ve bilinçlendirme kampanyaları ile çevrenin temiz tutulması sağlanamıyor.Aksine benimsenen bu yönetim anlayışı,bazı kimseleri çekinmeden ve korkmadan çevreye çöp atmakta daha da cesaretlendiriyor.

Kuşksuz devletin ilgili kuruluşlarına ve yürürlükteki yasalara rağmen çevrenin kirletilmesi, devlet otoritesine de gölge düşüren çok ciddi bir olumsuzluktur.Bu nedenle bazı sorumsuzların tüm ülkeye zarar vermelerine fırsat verilmemeli, çevreyi kirletenlere mutlaka yaptığı zararın bedeli ödettirilmeli ve böylece temiz bir ülkede yaşama olanağına kavuşturulmamız gerekir.
Kıbrıs Postası
 
Geri
Top