-Çevremizdeki Değişiklikler Nelerdir
-Çevremizdeki Değişiklikler Hakkinda
- Çevremizdeki Değişiklikler Nelerdir Hakkinda
- Mevsimlere Göre Çevremizdeki Değişiklikler Nelerdir
- Çevre Kirliliğinin Nedenleri
- Dünyamızı Kirleten Etkenler nelerdir
Çevre, insan veya başka bir canlının yaşamı boyunca ilişkilerini sürdürdüğü dış ortamdır.
İnsanların doğal kaynakları aşırı ve yanlış kullanımı sonucu çevre bozulmakta ve tahrip olmaktadır.
Bu durumda doğanın temel unsurları olan hava, su ve toprağın yapısın bozmaktadır. Çevreninbozulması veya tahrip olmasıyla başta insanlar olmak üzere, tüm canlı varlıklar zarar görmekte veolumsuz yönde etkilenmektedirler (Özçağlar, 2000).
Tüm dünyada olduğu gibi, İzmir şehrinde de birçok çevre sorunu bulunmaktadır. Çevre kirliliğininyaratacağı sorunlar her bireyin geleceğini yakından ilgilendirmektedir. Bu yüzden bireylere toplumyaşamında kazandırılması gereken temel anlayışlardan birisi de çevre sorunlarının ve kirliliğinin
boyutları ve önlenmesi konusunda bilinçlendirmektir. Bu çalışmada çevre kirlilikleri hakkında bilgiverilmiş, İzmir şehrinin çevre sorunları ele alınmış ve bu sorunların en aza indirgenebilmesi içinçözüm önerileri ortaya konulmuştur.
HAVA KİRLİLİĞİ
Çeşitli kirleticilerin atmosferdeki değerlerinin belli bir sınırın üstüne çıkarak bu ortamın doğalyapısının bozulması olayına hava kirliliği adı verilir (Özdemir, 1997). Temiz hava içerisinde %78azot, %21 oksijen ve %1 oranında da diğer gaz, toz, su buharı gibi maddeler bulunmaktadır. Buoranlara havanın doğal bileşenleri denilmektedir. İşte bu oranların bozulması, yani doğal havabileşenlerinin oranlarının değişmesi sonucu havada yabancı maddelerin insan sağlığına, canlıyaşamına ve ekolojik dengeye zararlı olabilecek yoğunluk ve sürede bulunması hava kirlenmesineneden olmaktadır.
Hava kirliliği; canlıların sağlığını olumsuz yönde etkileyen ve / veya maddi zararlar meydanagetiren havadaki yabancı maddelerin, normalin üzerindeki miktar ve yoğunluğa ulaşmasıdır. Birbaşka deyişle hava kirliliği; havada katı, sıvı ve gaz şeklindeki yabancı maddelerin insan sağlığına,canlı hayatına ve ekolojik dengeye zarar verecek miktar, yoğunluk ve sürede atmosferdebulunmasıdır. İnsanların çeşitli faaliyetleri sonucu meydana gelen üretim ve tüketim aktiviteleri
sırasında ortaya çıkan atıklarla hava tabakası kirlenerek, yeryüzündeki canlı hayatı olumsuzyönde etkilenmektedir.
Bugün bizler kış aylarında üşümemek için evlerimizde, okulumuzda, işyerlerinde soba veyakalorifer yakarak ısınmaya çalışmaktayız. Soba ve kaloriferlerimizde genellikle odun, kömür, fueloilve doğal gaz yakılmaktadır. Bu yakıtların soba ve kaloriferlerimizde yakılmasıyla bacadan çıkanduman havayı kirletmektedir.
Okuduğumuz kitaplar, yazdığımız defterler, elimizdeki kalemler, yediğimiz çikolatalar-bisküviler,oturduğumuz masa-sandalyeler, evimizdeki buzdolabı-çamaşır makinesi-televizyon ve giydiğimizgiysiler fabrikalarda yapılmaktadır. Fabrikalarda bu saydığımız ürünlerin yapılması ve bizlerindebunların kullanmasının bedeli olarak fabrikaların bacalarından kimyasal gazlar, tozlar ve dumanlarçıkarak hava kirlenmektedir.
Fabrikalarda enerji ihtiyacı için yakılan yakıtlar ve fabrikada yapılan işlemden oluşan kirleticilerbaca ile havaya atılarak kirliliğe neden olmaktadır. Günlük ihtiyaçlarımızın karşılanması,yurdumuzun kalkınması, yeni iş sahalarının açılarak işsizliğin önlenmesi için bu fabrikalarınmutlaka çalışması ve üretimlerini yapması gerekir. Bunda önemli olan hem kalkınmamızısürdürmek ve hem de çevremizi korumaktır.
İşyerleri, fabrikalar çevreyi kirletmemek için gerekli önlemleri almalıdır. Örneğin, temiz yakıtkullanmalı, filtre sistemleri kurulmalı, geri dönüşümü mümkün olan hammaddeler kullanılmalı,personel çevre konusunda eğitilmeli, yeşillendirme çalışmaları yapılmalı, teknolojik yenilikler takipedilmeli ve uygulanmalıdır. En önemlisi yetkili kurumlardan gerekli izinleri, mutlaka almalıdır.
Denetleyici kurumlarda bu tür yerleri sık sık denetlemelidir.
Ulaşım araçları günlük yaşantımızın bir parçasıdır. Her gün okulumuza iş yerlerimize ve gezmeyegiderken zorunlu olarak taksi, dolmuş, minibüs veya otobüslere binmekteyiz. Bunun yanında eşyave yüklerimizin taşınması içinde kamyon veya kamyonetleri kullanmaktayız. İşte her gün değişikşekilde yararlandığımız bu motorlu kara yolu taşıtları çevremizi ve soluduğumuz havayıkirletmektedir. Bugün, hava kirliliğinin yarısını motorlu taşıtların oluşturduğu söylenmektedir.
Bize Düşen Görevler
1. Çevre ve hava kirliliği konusunda bilinçli olmalıyız. Bizler bu konuda ne kadar bilinçli olursakhavası, suyu, toprağı ile daha temiz, daha güzel, daha yaşanır ve daha yeşil bir Türkiye,daha yeşil bir dünya mücadelesinde o kadar başarı şansımız artar.
2. Çöp ve atık maddeleri bahçe, sokak ve caddelerde yakmamalıyız.
3. İzmir Valiliği uyarı kademelerine geçildiğini ilan ettiğinde, alınan kararlara uymalıyız.
4. Enerji tasarrufu ve milli servetimizi korumada çevremizin bilinçlenmesine yardımcı
olmalıyız. Unutmayalım ne kadar az yakıt tüketirsek o kadar az hava kirlenir. Aynı şekilde
3ısı yalıtımı ve ısı izolasyonunun önemini de annelerimize, babalarımıza yani yakın
çevremize anlatmalıyız. Az yakıt tüketimi aynı zamanda aile bütçemizde katkı yapar.
5. Yasalara, yasaklara ve kurallara uymanın bir vatandaşlık görevi olduğunu bilmeliyiz. Herkonuda olduğu gibi hava kirliliği konusunda yayınlanmış ve yayınlanacak yasalara,
yasaklara ve kurallara uymalıyız. Uymayanları uyarmalıyız.
6. Temiz bir hava hepimiz için yaşamsal bir öneme sahiptir. Bu nedenle bacalarından yoğunduman çıkan işyeri ve binaları en yakın yetkili kuruma bildirmeliyiz.
7. Hava kirliliğinin yoğun olduğu gün ve saatlerden sokak, cadde ve parklarda gezmeliyiz
Hepimizin üzerine hava kirliliği ile ilgili belli sorumluluklar düşmektedir. Eğer sorumluluk duygusuyla"önce ben" diyerek işe başlarsak sorunun yarısını çok kısa sürede çözeriz. "Yok, başkaları yapsın"diyorsak kentlerden kaçarken "önce ben" demek zorunda kalabiliriz.
Hava Kirliliğini Önlemek İçin Alınabilecek Tedbirler:
* Sanayi tesislerinin bacalarına filtre takılması sağlanmalı,
* Evleri ısıtmak için yüksek kalorili kömürler kullanılmalı, her yıl bacalar ve soba boruları
temizlenmeli,
* Pencere, kapı ve çatıların izolasyonuna önem verilmeli,
* Kullanılan sobaların TSE belgeli olmasına dikkat edilmeli,
* Doğalgaz kullanımı yaygınlaştırılarak, özendirilmeli,
* Kalorisi düşük olan ve havayı daha çok kirleten kaçak kömür kullanımı engellenmeli,
* Kalorifer ve doğalgaz kazanlarının periyodik olarak bakımı yapılmalı,
* Kalorifercilerin ateşçi kurslarına katılımı sağlanmalı,
* Yeni yerleşim yerlerinde merkezi ısıtma sistemleri kullanılmalı,
* Yeşil alanlar arttırılmalı, imar planlarındaki hava kirliliğini azaltıcı tedbirler uygulamaya
konulmalı,
* Toplu taşım araçları yaygınlaştırılmalı
SU KİRLİLİĞİ
İnsanlar, yaşamsal ve ekonomik ihtiyaçları için suyu, su döngüsünden alırlar ve kullandıktan sonratekrar aynı döngüye geri verirler. Bu işlemler sırasında, suya karışan maddeler, suyun fiziksel,kimyasal ve biyolojik özelliklerini değiştirmekte ve suyun kalitesinin bozulmasına sebep olmaktadır.
Su kaynaklarının kullanılmasını bozacak ölçüde organik ve inorganik, biyolojik ve radyoaktifmaddelerin suya karışmasına su kirliliği denir (Özdemir, 1997)
Uygarlığın gelişmesiyle, insanın suya yaptığı etkiler artmış ve giderek kaynakların sürekliliğinietkileyecek boyutlara ulaşmıştır. Özellikle 20. yüzyılın başından başlayarak, hızla gelişen sanayiler,bir yandan üretim sürecini çıkarttıkları atıklarla, diğer yandan oluşturdukları yerleşim merkezlerindeortaya çıkan atıklarla, suları önemli ölçüde kirletmeye başlamışlardır. Sanayileşmeyle birlikte,
kimyasal gübre ve ilaç kullanımında artışlar da suları kirletmeye başlamıştır. Bunlardan, sulardaortaya çıkan kirlenmenin, üretim ve tüketim faaliyetleri sonucunda oluştuğu olgusu ortayaçıkmaktadır. Üretim ve tüketimin boyu arttıkça, kirlenmenin, boyutu da artmaktadır. Üretim vetüketim faaliyetleri insandan ayrı düşünülmeyeceğinden, su kirlenmesinde nüfus artışının önemlibir rolü olduğu sonucuna varılabilir.
Su Kirliliğine Karşı Önlemler
Su kaynaklarının korunmasında alınması gereken önlemler şöyle sıralanabilir:
1. Ülkedeki mevcut sucul ekosistemlerinin yapısı, özellikleri ve davranışlarının incelenmesi
gerekir.
2. Su kirliliği konusunda alınan yasal önlemlerin uygulanması konusunda kararlı
davranılmalıdır. Bu nedenle de çok geniş ve iyi işleyen bir denetim ağı oluşturulmaktadır.
3. Kirlilik analizleri belli periyotlarla yapılarak kamuoyuna duyurulmalıdır.
4. Arıtma işleminden geçirmeden atıklarını sulara boşaltanlar, kirlettikleri kaynağın bedelini,mutlaka öderler.
5. Su ortamının korunması içi, kanalizasyon, atık su arıtma tesisleri gibi altyapı yatırımlarınaöncelik verilmeli ve mevcut arıtma tesislerinin kullanılması için gerekli önlemler alınmalıdır.
6. Tarımsal amaçlı kimyasal gübre ve ilaç kullanımı konularında yurttaşlar gereği gibi
eğitilerek, bilinçlendirilmelidir.
7. Erozyonun olumsuz etkileri anlatılarak, erozyonla mücadeleye hız verilmelidir.
8. Hayvan barınaklarının içme suyu kaynaklarına uzak alanlarda yapılmasına özen
gösterilmelidir.
9. Evsel kullanımlarda, fazla miktarda deterjan tüketmemeye özen gösterilmeli, sert
deterjanların üretim ve kullanımlarından vazgeçilmelidir.
10. Radyoaktivite içerdiği bilinen maddeler, sulara karıştırılmamalı, ayrıca nükleer santrallerle,termik santrallerde kullanılan soğutma sularının soğutulduktan sonra, alıcı ortama verilmesigerektiği bilinci yaygınlaştırılmalıdır.
11. Sanayiciler, başta olmak üzere tüm yurttaşlara su kaynaklarının önemi kavratılarak
korumalarının gerektiği bilinci aşılanmalıdır. Bu konuda tüm eğitim kurumları ve kitle iletişimaraçları seferber edilmelidir.
TOPRAK KİRLİLİĞİ
Toprak; yeryüzünün dışını kaplayan, kayaların ve organik maddelerin, tarla ayrışma ürünlerininkarışımından meydana gelen, içerisinde ve üzerinde geniş bir canlılar alemini barındıran ve belirlioranlarda su ve hava içeren bir maddedir.
Toprakta biriken katı, sıvı ve gaz atıklarla diğer kirleticilerin, toprağın karakteristiğini bozup, verimgücünü düşürerek, canlı yaşamına zarar verecek düzeye ulaşmasına toprak kirliliği olaraktanımlanmaktadır. Toprak kirliliği, pek çok teknik ve ekolojik baskının sonucunda ortaya çıkar. Bubaskıların başında, yanlış tarım tekniği uygulamaları, fazla yapay gübre ile tarımsal mücadele ilacıkullanımı, atık ve zehirli maddelerin toprağa bırakılması gelmektedir. (Özdemir, 1997)Yirminci yüzyılın başından itibaren modern tarıma geçilmesi ve sanayileşmenin hızlanması ilebirlikte, toprak kirliliği de bir çevre sorunu olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Daha öncekiyüzyıllarda kullanılan güç ve enerji kaynaklarının yetersiz olması, nüfusun azlığı, endüstrileşmenin
henüz gelişmemesi sebebiyle diğer çevre faktörlerinde olduğu gibi toprakta da herhangi birkirlenme söz konusu değildi. Özellikle yirminci yüzyılın ortalarına doğru hızlı nüfus artışı ile birlikte,tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesine paralel olarak toprak kirliliği deartmaya başlamıştır.
Toprak Kirliliğine Sebep Olan Faktörler
1. Yerleşim alanlarından çıkan atıklar, egzoz gazları, endüstri atıkları, tarımsal mücadele
ilaçları ve kimyasal gübreler toprak kirliliğine sebep olan en önemli etkenlerdir.
2. Yerleşim alanlarından çıkan çöplerin boşaltıldığı alanlar ile kanalizasyon şebekelerinin
arıtılmaksızın doğrudan toprağa verildiği alanlarda toprak kirliliği meydana gelmektedir.
3. Egzoz gazları, ozon, karbonmonoksit, kurşun ve kadmiyum vs. gibi zehirli maddeler havayayayılmakta ve solunum yolu ile büyük bir kısmı canlılar tarafından alınmaktadır. Geriyekalanı ise, rüzgarlar ile uzak mesafelere taşınmakta ve yağışlarla yere inerek, toprak vesuları kirletmektedir.
4. Toprak kirliliğine sebep olan diğer bir faktör de tarımsal mücadele ilaçları ve suni
gübrelerdir. Tarımsal mücadele ilaçlarının bilinçsiz ve aşırı kullanımı sonucu, toksik
maddelerin toprakta birikimi artmakta ve doğal ortamın kirlenmesine sebep olmaktadır.
5. Sodyum, fosfor, potasyum, kalsiyum, magnezyum, demir, çinko, bakır, mangan, bor gibibesin maddelerini içeren suni gübreler de aşırı ve bilinçsiz kullanım sonucu toprağın
yapısını bozmakta ve toprak kirliliğine yol açmaktadır.
6. Endüstri tesislerinden çıkan ve arıtılmaksızın havaya, suya ve toprağa verilen atıklar
çevreyi kirletmektedir.
7. Ayrıca; ormanların insanlar tarafından tahrip edilmesi, yakılarak tarla açılması, tarım
topraklarının hatalı işlenmesi, mera ve çayırların bilinçsiz kullanımı, aşırı otlatma vb.
sebeplerle oluşan toprak erozyonu, bugün dünyanın birçok bölgesinde olduğu gibi
ülkemizde de en önemli çevre sorunlarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.
Toprak kirliliğinin önlemesi için;
• Evsel atıklar toprağa zarar vermeyecek şekilde toplanmalı ve imha edilmelidir.
• Verimli tarım alanlarına sanayi tesisleri ve yerleşim alanları kurulmamalıdır.
• Sanayi atıkları arıtılmadan toprağa verilmemelidir.
• Gübrelemede yanlış uygulamalar önlenmelidir.
• Ambalaj sanayide cam, karton vb. yeniden kullanılabilir maddeler seçilmelidir.
• Nükleer santraller toprağa zarar vermeyecek yerlere kurulmalıdır.
• Toprak yapısına uygun kullanım için özel çalışmalar yapılmalıdır.
• Ormanlar korunmalı ve ormanlık alanlar çoğaltılmalıdır.
•Toprakların korunması için yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
• Toprağı yanlış işleme ve yanlış sulama uygulamaları durdurulmalıdır.
•Toprakla uğraşan kişiler bu konuda bilinçlendirilmelidir.
GÜRÜLTÜ KİRLİLİĞİ
İnsanlar üzerinde olumsuz etki yapan ve hoşa gitmeyen seslere gürültü denir. Özellikle büyükkentlerimizde gürültü yoğunlukları oldukça yüksek seviyede olup, Dünya Sağlık Örgütü'ncebelirlenen ölçülerin üzerindedir
Gürültü, çıkış yeri ve yayılma ortamı olarak, tüm alıcı ortamları kapsayabilir. Ancak, özellikle insanazarar veren gürültü, alıcı ortam olarak, daha çok havayla özdeşleştirilmektedir. Doğrudan birçevresel değerin bozulması sonucunda ortaya çıkmakta olan gürültü, diğer çevresel değerlerialgılamayı etkileyen, sağlık bozucu bir etken olmaktadır. Bu nedenle de günümüzde gürültü, birçevre ve sağlık sorunu olarak ele alınmaktadır -Erdoğan & Ejder, 1997-
Gürültü, istenmeyen bir durum olduğu ve insanları olumsuz yönde etkilediği için, kimilerince birkirlilik öğesi olarak ele alınmakta ve gürültü kirliliğinden söz edilmektedir. Gürültü kirliliği, insanlarüzerinde olumsuz fizyolojik ve psikolojik etkiler yaratan, arzu edilmeyen sesler, olaraktanımlanmaktadır. Başka bir anlatımla, gürültü, istenmeyen seslerin yarattığı akustik bir olgudur.Bu olgu geçici ya da sürekli olarak insanlara zarar verebilir (Özdemir, 1997).
Gelişmiş ülkelerde teknolojinin gelişmesine bağlı olarak ortaya çıkmış olan gürültü sorunu,günümüzün önemli çevre sorunlarından birisi olmasına karşın, ülkemizde az bilinen bir kirliliktürüdür. Gürültü insanların işitme sağlığını ve algılamasını olumsuz yönde etkileyen, fizyolojik vepsikolojik dengelerini bozabilen, iç performansını azaltan, çevrenin hoşluğunu ve sakinliğini yokederek niteliğini değiştiren bir tür kirliliktir.
Yaşama kalitemizi bozmadan alacağımız basit önlemlerle insan sağlığı üzerinde olumsuz etkiyapan gürültü kirliliğini önleyebiliriz.
* Düğün, sünnet, v.b. toplu merasimlerde, çevrede bulunabilecek yaşlı, hasta ve bebekleridüşünerek, aşırı gürültülü müzik çalınmamalı ya da kapalı ve ses yalıtımlı mekanlarıseçilmelidir.
* İşyerlerindeki gürültünün dışarı taşımasını önleyecek ses yalıtımlarını yapılmalıdır.
* Evlerde kullandığımız TV ve müzik aletlerinin sesini sadece kendi duyabileceğimiz kadaraçılmalıdır.
* Çevremizdeki insanları rahatsız edecek gereksiz gürültülerden kaçınılmalıdır.
* Gereksiz yere korna çalınmamalıdır.
* Toplumun huzurunu bozacak davranışlardan kaçınılmalı ve insanca yaşamak için herkesinhakkına saygı gösterilmelidir.
* Bina içerisindeki ayak sesleri ve benzer gürültüleri önlemek için gerekli tedbirler alınmalıdır.
* Gürültünün strese ve de birçok hastalıklara sebep olduğu unutulmamalıdır
Gürültüyü Azaltmak İçin Alınabilecek Tedbirler
1. Hava alanlarının, endüstri ve sanayi bölgelerinin yerleşim bölgelerinden uzak yerlerde
kurulmalıdır.
2. Motorlu taşıtların gereksiz korna çalmalarının önlenmelidir.
3. Kamuoyuna açık olan yerler ile yerleşim alanlarında elektronik olarak sesi yükseltilen müzikaletlerinin çevreyi rahatsız edecek seviyede olmasının önlenmelidir.
4. İşyerlerinde çalışanların maruz kalacağı gürültü seviyesinin en aza (Gürültü Kontrol
Yönetmeliğinde belirtilen sınırlara) indirilmelidir.
5. Yerleşim yerlerinde ve binaların içinde gürültü rahatsızlığını önlemek için yeni inşa edilenyapılarda ses yalıtımı sağlanmalıdır.
6. Radyo, televizyon ve müzik aletlerinin evlerde rahatsızlık verecek seviyede seslerinin
yükseltilmemesi gerekmektedir
SONUÇ
Bu proje sonucunda çevre kirliliğine neden olan etkenleri öğrendik. Havanın, suyun, toprağınkirlenmesi, insan sağlığını tehdit eden gürültünün şiddetinin artması belli başlı çevre sorunlarıolarak karşımıza çıkmaktadır. Şu anda yaşadığımız çevre sorunları ile baş edebilmek ve en azaindirebilmek için insanların çevre bilincini kazanmış olması gerekmektedir. İnsanlarda çevrebilincini oluşturmak için herkese önemli görevler düşmektedir.