CHP’nin altı oklu amblemi üzerine şimdiye kadar kapsamlı bir çalışmanın yapılmaması bir hayli düşündürücü. Cumhuriyet’i kuran bir kadronun ve onun en büyük örgütlenmesinin 1933’den günümüze kadar taşıyıp getirdiği amblemi konusunda ki bazı spekülasyonlara son vermek amacıyla bir süredir üzerinde çalıştığım CHP ambleminin doğuş öyküsünü, kim tarafından hangi esinlenmelerle tasarımının yapıldığını ve Atatürk’ün ilk defa CHP’nin altı oklu rozetiyle kitlelerin karşısına ne zaman çıktığını sizlerle paylaşmak istiyorum bugün.
Bilindiği gibi CHP; milli mücadelede ki müdafaa-i hukuk örgütleri temel alınarak 9 Eylül 1923’de kuruldu. O dönem; Halk Fırkası adıyla kurulan örgüt, Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası adını aldı. Başlangıçta Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Halkçılık ilkelerinden oluşan parti programına 1924’te hem halifeliğin hem de Şer-iye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırılmasıyla, yani devletin laikleşmesi alanında yapılan iki devrimci adımla birlikte Laiklik ilkesi eklendi.
Atatürk uçları aşağıya doğru bakan altı oklu rozetiyle 29 Ekim 1933’te
Ankara’da ilk kez resmi geçit töreninde
1927’ Ekimi’nde Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük nutkunu okuduğu II. Kurultay’da ise bu dört ilke sistemleştirildi. Altı oku tamamlayan diğer iki ilke yani Devletçilik ve İnkılâpçılık ilkeleri ise 15 Mayıs 1931’de ki III. Büyük Kurultay’ da parti programına eklenerek partinin ideolojik yönelimleri saptanmış oldu. 1933’e gelinceye kadar CHP’nin bir amblemi ya da rozeti yoktu. CHP’nin altı okla özdeşleşmiş amblemi ilk defa; Cumhuriyet’in 10.yılı kutlamaları birlikte 1933 Ekim ayı ortalarından itibaren karşımıza çıktı.
ALTI OK’A YÖNELİK MAKSATLI, MESNETSİZ İDDİALAR
Amblemin doğuş öyküsüne ilişkin şimdiye kadar kamuoyunda bazı maksatlı çevrelerce gündeme getirilen ve bilimsel bir kanıt taşımayan, sadece cumhuriyet devrimleri boyunca uygulanan tek parti yönetimini 1930’lar Avrupa’sında ki totaliter ve faşist tek parti yönetimleriyle benzer kılmak için üretilen mesnetsiz iddialardan başlayalım öncelikle. Bu iddia sahiplerine göre; CHP’nin altı oklu amblemini o sırada parti genel sekreterliği görevini yürütmekte olan Recep Peker’in 1932’de gittiği bir İtalya seferinden dönüşünde İtalya diktatörü Mussolini’nin 12 oklu faşist felsefesinden esinlenerek hazırladığı, Atatürk’ün de buna onay verdiği şeklindedir.
Evet; Recep Peker 1930’ların başında korparatist eğilimleri yüksek, özellikle kıta Avrupa’sındaki otoriter ve totaliter tek parti rejimlerine öykünen bir düşüncenin taşıyıcısı olduğu aşikârdır. Ancak hemen söylemek gerekirse bu düşünceleri nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk’le çoğu zaman görüş ayrılıklarına düşmüş ve O’nun İtalya ve Almanya’daki totaliter rejimlerden öykünerek CHP programına dahil etmek istediği pek çok uygulamalar Atatürk’ün sert muhalefetiyle karşılaşmış ve 1935’te Atatürk’ün emriyle CHP Genel Sekreterliği görevini bırakmak zorunda kalmıştır. Hiç kuşkusuz Atatürk’ün böylesi bir tasarrufu yapmasının ardında Recep Peker ve O’nun gibi düşünenlerin CHP’yi ve rejimi katı bir doktrinle yoğrulmuş totalitarizme götürme endişesi karşısında bir önlem olduğu söylenilebilir. Bütün bunlar ortadayken 1930’ların başında hem de Atatürk’ün en güçlü olduğu bir dönemde CHP’nin bütün karar alma mekanizmalarının başında Genel Sekreter Recep Peker’in olduğunu iddia etmek ne ölçüde doğru olur?
İŞTE ALTI OK’UN GERÇEK ÖYKÜSÜ
Peki, o zaman altı oklu amblemin gerçek öyküsü nedir? Altı ok, başta da belirttiğim gibi, 1931 Mayısı’ndaki III. Büyük Kurultay’da sistemleştirilmişti.1933’e gelindiğinde genç Cumhuriyet 10 yaşına basmıştı. Bu süreçte partinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 10. yılın yurt çapında çok büyük ve geniş etkinliklerle kutlanmasını isterken aynı zamanda bu kutlama etkinliklerinde vatandaşların yakasına takacakları bir parti bayrağının hazırlanmasını öngörmüştü. 10. yıl kutlamalarının ana merkezi doğal olarak Cumhuriyet’in başkenti Ankara’ydı. Ankara’daki kutlama organizasyonu ise, o dönemdeki adıyla Gazi Terbiye Enstitüsü’ne verilmişti. Gazi Terbiye Enstitüsü resim-iş bölümünde hepimizin yakından tanıdığı bir cumhuriyet öğretmeni görev yapıyordu. Bu kişi İlköğretim Genel Müdürlüğü döneminde eğitim tarihimizin en önemli kurumlarından bir tanesi olacak Köy Enstitüleri’nin uygulayıcısı ve yaratıcısı İsmail Hakkı Tonguç’tan başkası değildi. Böylelikle amblemin tasarım öyküsü başladı. Amblemde yer alan okların esin kaynağı olarak Topkapı Sarayı’nda sergilenen ve Türklerin tarih boyunca kullandıkları oklar temel alındı. Topkapı Sarayı’ndan Gazi Terbiye Enstitüsü’ne getirilen oklar özenle seçilerek Resim-İş Öğretmeni İsmail Hakkı Tonguç tarafından grafike edildi. Bu konuda İsmail Hakkı Tonguç’a görev verilmesinin en önemli nedenlerinden birisi ise O’nun Almanya’da yüksek öğrenimi sırasında grafik eğitimi de almış olmasıydı. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk 10. yıl kutlamalarının üzerinden bir ay geçtikten sonra Gazi Terbiye Enstitüsü’nü ziyaret etmiş ve kutlamalarda gösterdikleri yararlılıktan dolayı başta İsmail Hakkı Tonguç olmak üzere bu konuda emeği geçen tüm enstitü hocalarını kutlamıştı.
CUMHURİYET GAZETESİ BÖYLE DUYURDU
Dönemin Cumhuriyet Gazetesi bu gelişmeleri okuyucularına şöyle duyurmuştu:
“Cumhuriyet Halk Fırkası milli inkılâbımızla beraber doğan ve beraber büyüyen bu altı milli prensibini şimdi bir kırmızı zemin üzerinde altı beyaz ok taşıyan bir bayrak haline koymuştur. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın bu bayrağı yüce Türk bayrağının etrafında onun daha ziyade yücelmesi için fikir ve hareket birliği yapan inkılâpçı neslin işareti olarak yükselecek ve dalgalanacaktır.
Cumhuriyet Halk Fırkası’ndaki altı okun şekli Topkapı Müzesi’nden toplanan eski Türk oklarının en orijinalinden dikkatle ve hassasiyetle örnek alınmıştır. Yeni bir karara kadar bu bayraklar, şimdi yalnız Halk Fırkası binalarının ve halk evlerinin içini ve dışını süsleyecek büyük günlerde fırkalı, yahut fırka prensiplerini benimsemiş vatandaşların göğüslerini ziynetlendirecek, büyük geçit resimlerinde fırka azaları tarafından elde taşınacaktır. Fırka bayrağının yapılış ve kullanılış usulleri (Cumhuriyet Halk Fırkası) tarafından bastırılan “Bayrak Talimatnamesi” de hulasa edilmiştir. Bu talimatname Cumhuriyet’in 10. yıl dönümü şenlikleri münasebetiyle bütün kutlama komitelerine gönderilmiştir. Talimatname de fırka bayrağının elde taşınma, balkondan sarkıtılma veya balkona asılma, göğse takılma yahut büyük direklere çekilme ihtiyacına göre ebadı, şekilleri ve kullanış tarzları resimler, krokilerle çizilmiştir.”
(Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi: 19 Teşrin-i evvel (Ekim) 1933)
Aslında altı oklu amblemin Köy Enstitüleri’nin mimarlarından İsmail Hakkı Tonguç tarafından yapıldığını 1960 yılına kadar Türkiye’de kimse bilmiyordu. Hatta İsmail Hakkı Tonguç yaşamı süresince bu gelişmelerden ailesine dahi herhangi bir bilgi vermemişti. 1960 yılında vefat ettiğinde kendisi adına Gazi Eğitim Enstitüsü’nde düzenlenen bir törende bu önemli bilgiyi kamuoyuyla ilk kez ünlü tarihçi Faik Reşit Unat paylaşmıştı. 6 Temmuz 1960 günü düzenlenen törende Faik Reşit Unat, amblemin Atatürk’ün emriyle İsmail Hakkı Tonguç tarafından çizildiğini açıkladığında salonda İsmail Hakkı Tonguç’un oğlu Doktor Engin Tonguç da olmak üzere herkes çok şaşırmıştı. Bu konuyla ilgili yapmış olduğumuz araştırmalar sırasında şimdi Soma’da bulunan Doktor Engin Tonguç’la gerçekleştirdiğimiz görüşmede bu gelişme kendisi tarafından teyit edilmiştir. Engin Tonguç’a göre amblemin bu şekilde tasarlanmasında tek başına ok simgesi bile ilginçti. Çünkü ok, ilerlemeyi, değişimi, açılımı, yücelmeyi anlatıyordu.
Oluşum hikâyesi böyle gelişen altı ok amblemi Türkiye’de ilk kez 10. yıl kutlamaları sırasında kullanıldı. Mustafa Kemal Atatürk, 10. yıl kutlamaları resmigeçit töreni sırasında smokininde 29 Ekim 1933 günü ilk kez altı oklu rozetiyle kitlelerin karşısına çıktı. Aynı gün Ankara’daki Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi altı oklu amblemle ışıklandırıldı. 1933’ten günümüze 77 yıldır altı oklu amblem CHP’nin en önemli tarihsel mirası olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.
[ALINTI]
Bilindiği gibi CHP; milli mücadelede ki müdafaa-i hukuk örgütleri temel alınarak 9 Eylül 1923’de kuruldu. O dönem; Halk Fırkası adıyla kurulan örgüt, Cumhuriyetin ilanından sonra 1924 yılında Cumhuriyet Halk Fırkası adını aldı. Başlangıçta Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Halkçılık ilkelerinden oluşan parti programına 1924’te hem halifeliğin hem de Şer-iye ve Evkaf Vekâleti’nin kaldırılmasıyla, yani devletin laikleşmesi alanında yapılan iki devrimci adımla birlikte Laiklik ilkesi eklendi.
Atatürk uçları aşağıya doğru bakan altı oklu rozetiyle 29 Ekim 1933’te
Ankara’da ilk kez resmi geçit töreninde
1927’ Ekimi’nde Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük nutkunu okuduğu II. Kurultay’da ise bu dört ilke sistemleştirildi. Altı oku tamamlayan diğer iki ilke yani Devletçilik ve İnkılâpçılık ilkeleri ise 15 Mayıs 1931’de ki III. Büyük Kurultay’ da parti programına eklenerek partinin ideolojik yönelimleri saptanmış oldu. 1933’e gelinceye kadar CHP’nin bir amblemi ya da rozeti yoktu. CHP’nin altı okla özdeşleşmiş amblemi ilk defa; Cumhuriyet’in 10.yılı kutlamaları birlikte 1933 Ekim ayı ortalarından itibaren karşımıza çıktı.
ALTI OK’A YÖNELİK MAKSATLI, MESNETSİZ İDDİALAR
Amblemin doğuş öyküsüne ilişkin şimdiye kadar kamuoyunda bazı maksatlı çevrelerce gündeme getirilen ve bilimsel bir kanıt taşımayan, sadece cumhuriyet devrimleri boyunca uygulanan tek parti yönetimini 1930’lar Avrupa’sında ki totaliter ve faşist tek parti yönetimleriyle benzer kılmak için üretilen mesnetsiz iddialardan başlayalım öncelikle. Bu iddia sahiplerine göre; CHP’nin altı oklu amblemini o sırada parti genel sekreterliği görevini yürütmekte olan Recep Peker’in 1932’de gittiği bir İtalya seferinden dönüşünde İtalya diktatörü Mussolini’nin 12 oklu faşist felsefesinden esinlenerek hazırladığı, Atatürk’ün de buna onay verdiği şeklindedir.
Evet; Recep Peker 1930’ların başında korparatist eğilimleri yüksek, özellikle kıta Avrupa’sındaki otoriter ve totaliter tek parti rejimlerine öykünen bir düşüncenin taşıyıcısı olduğu aşikârdır. Ancak hemen söylemek gerekirse bu düşünceleri nedeniyle Mustafa Kemal Atatürk’le çoğu zaman görüş ayrılıklarına düşmüş ve O’nun İtalya ve Almanya’daki totaliter rejimlerden öykünerek CHP programına dahil etmek istediği pek çok uygulamalar Atatürk’ün sert muhalefetiyle karşılaşmış ve 1935’te Atatürk’ün emriyle CHP Genel Sekreterliği görevini bırakmak zorunda kalmıştır. Hiç kuşkusuz Atatürk’ün böylesi bir tasarrufu yapmasının ardında Recep Peker ve O’nun gibi düşünenlerin CHP’yi ve rejimi katı bir doktrinle yoğrulmuş totalitarizme götürme endişesi karşısında bir önlem olduğu söylenilebilir. Bütün bunlar ortadayken 1930’ların başında hem de Atatürk’ün en güçlü olduğu bir dönemde CHP’nin bütün karar alma mekanizmalarının başında Genel Sekreter Recep Peker’in olduğunu iddia etmek ne ölçüde doğru olur?
İŞTE ALTI OK’UN GERÇEK ÖYKÜSÜ
Peki, o zaman altı oklu amblemin gerçek öyküsü nedir? Altı ok, başta da belirttiğim gibi, 1931 Mayısı’ndaki III. Büyük Kurultay’da sistemleştirilmişti.1933’e gelindiğinde genç Cumhuriyet 10 yaşına basmıştı. Bu süreçte partinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 10. yılın yurt çapında çok büyük ve geniş etkinliklerle kutlanmasını isterken aynı zamanda bu kutlama etkinliklerinde vatandaşların yakasına takacakları bir parti bayrağının hazırlanmasını öngörmüştü. 10. yıl kutlamalarının ana merkezi doğal olarak Cumhuriyet’in başkenti Ankara’ydı. Ankara’daki kutlama organizasyonu ise, o dönemdeki adıyla Gazi Terbiye Enstitüsü’ne verilmişti. Gazi Terbiye Enstitüsü resim-iş bölümünde hepimizin yakından tanıdığı bir cumhuriyet öğretmeni görev yapıyordu. Bu kişi İlköğretim Genel Müdürlüğü döneminde eğitim tarihimizin en önemli kurumlarından bir tanesi olacak Köy Enstitüleri’nin uygulayıcısı ve yaratıcısı İsmail Hakkı Tonguç’tan başkası değildi. Böylelikle amblemin tasarım öyküsü başladı. Amblemde yer alan okların esin kaynağı olarak Topkapı Sarayı’nda sergilenen ve Türklerin tarih boyunca kullandıkları oklar temel alındı. Topkapı Sarayı’ndan Gazi Terbiye Enstitüsü’ne getirilen oklar özenle seçilerek Resim-İş Öğretmeni İsmail Hakkı Tonguç tarafından grafike edildi. Bu konuda İsmail Hakkı Tonguç’a görev verilmesinin en önemli nedenlerinden birisi ise O’nun Almanya’da yüksek öğrenimi sırasında grafik eğitimi de almış olmasıydı. Nitekim Mustafa Kemal Atatürk 10. yıl kutlamalarının üzerinden bir ay geçtikten sonra Gazi Terbiye Enstitüsü’nü ziyaret etmiş ve kutlamalarda gösterdikleri yararlılıktan dolayı başta İsmail Hakkı Tonguç olmak üzere bu konuda emeği geçen tüm enstitü hocalarını kutlamıştı.
CUMHURİYET GAZETESİ BÖYLE DUYURDU
Dönemin Cumhuriyet Gazetesi bu gelişmeleri okuyucularına şöyle duyurmuştu:
“Cumhuriyet Halk Fırkası milli inkılâbımızla beraber doğan ve beraber büyüyen bu altı milli prensibini şimdi bir kırmızı zemin üzerinde altı beyaz ok taşıyan bir bayrak haline koymuştur. Cumhuriyet Halk Fırkası’nın bu bayrağı yüce Türk bayrağının etrafında onun daha ziyade yücelmesi için fikir ve hareket birliği yapan inkılâpçı neslin işareti olarak yükselecek ve dalgalanacaktır.
Cumhuriyet Halk Fırkası’ndaki altı okun şekli Topkapı Müzesi’nden toplanan eski Türk oklarının en orijinalinden dikkatle ve hassasiyetle örnek alınmıştır. Yeni bir karara kadar bu bayraklar, şimdi yalnız Halk Fırkası binalarının ve halk evlerinin içini ve dışını süsleyecek büyük günlerde fırkalı, yahut fırka prensiplerini benimsemiş vatandaşların göğüslerini ziynetlendirecek, büyük geçit resimlerinde fırka azaları tarafından elde taşınacaktır. Fırka bayrağının yapılış ve kullanılış usulleri (Cumhuriyet Halk Fırkası) tarafından bastırılan “Bayrak Talimatnamesi” de hulasa edilmiştir. Bu talimatname Cumhuriyet’in 10. yıl dönümü şenlikleri münasebetiyle bütün kutlama komitelerine gönderilmiştir. Talimatname de fırka bayrağının elde taşınma, balkondan sarkıtılma veya balkona asılma, göğse takılma yahut büyük direklere çekilme ihtiyacına göre ebadı, şekilleri ve kullanış tarzları resimler, krokilerle çizilmiştir.”
(Kaynak: Cumhuriyet Gazetesi: 19 Teşrin-i evvel (Ekim) 1933)
Aslında altı oklu amblemin Köy Enstitüleri’nin mimarlarından İsmail Hakkı Tonguç tarafından yapıldığını 1960 yılına kadar Türkiye’de kimse bilmiyordu. Hatta İsmail Hakkı Tonguç yaşamı süresince bu gelişmelerden ailesine dahi herhangi bir bilgi vermemişti. 1960 yılında vefat ettiğinde kendisi adına Gazi Eğitim Enstitüsü’nde düzenlenen bir törende bu önemli bilgiyi kamuoyuyla ilk kez ünlü tarihçi Faik Reşit Unat paylaşmıştı. 6 Temmuz 1960 günü düzenlenen törende Faik Reşit Unat, amblemin Atatürk’ün emriyle İsmail Hakkı Tonguç tarafından çizildiğini açıkladığında salonda İsmail Hakkı Tonguç’un oğlu Doktor Engin Tonguç da olmak üzere herkes çok şaşırmıştı. Bu konuyla ilgili yapmış olduğumuz araştırmalar sırasında şimdi Soma’da bulunan Doktor Engin Tonguç’la gerçekleştirdiğimiz görüşmede bu gelişme kendisi tarafından teyit edilmiştir. Engin Tonguç’a göre amblemin bu şekilde tasarlanmasında tek başına ok simgesi bile ilginçti. Çünkü ok, ilerlemeyi, değişimi, açılımı, yücelmeyi anlatıyordu.
Oluşum hikâyesi böyle gelişen altı ok amblemi Türkiye’de ilk kez 10. yıl kutlamaları sırasında kullanıldı. Mustafa Kemal Atatürk, 10. yıl kutlamaları resmigeçit töreni sırasında smokininde 29 Ekim 1933 günü ilk kez altı oklu rozetiyle kitlelerin karşısına çıktı. Aynı gün Ankara’daki Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezi altı oklu amblemle ışıklandırıldı. 1933’ten günümüze 77 yıldır altı oklu amblem CHP’nin en önemli tarihsel mirası olarak varlığını sürdürmeye devam ediyor.
[ALINTI]