Ne kadar gam varsa
Keder içime elem zerk eden vakıaysa
Hak ve hakikat kul için var olan bahtsa, zan hata
Kitab-ı celil en naif ve uyaran safha, öğrenmek maksadıyla
Beşer merakla azizdir
İnsan olmak muhayyilesiyle zarif bir zadedir
Kaza ve kader esrarını koruyan perdedir, ilimle beliğdir
Endişe eden cam, muhakeme için sabırla neyi beklemektedir
Çelebi olmak isterdim
İrademden vazgeçip, kul olmayı dilerdim
Nefsin badirelerinde ne kadar vakit geçirdim, deliydim
Kuruyan bir kalp, sığ bir hal, gözyaşına duçar oluyor melal
En sevgiliye nasıl sesleneyim
Aczi yetimle, fütursuz halimle, utanmaz kadrimle
Emanetleri için ihmalkârlığımı hangi lisanla kal edeyim
Her yanım dökülürken, dil sürçülisana mahkûmken mi deyin
Vurgun yiyen dara düşen kim
Esir edilen, hakkı örtülen, onuru ezilen bizar iken
Gücü elinde tutan, hükümranlık taslayan, hakkı hiçe sayan
Tuğyan için ruhunu ve kalbini viran kılan can, hesaptan kaçan
Hazan güle nispet eder
Düşün yaprak haline boyun büker
Çöken kabirler, çaresizdir kimsesizler, vaktini bekler
Mizan ne kadar muazzam bir bedel, adaleti sahibine teslim eder
Mustafa CİLASUN