halukgta
Aktif
Bizler eğer Kur’an ı rehber almış ve Allah ın uyarılarının bilincinde olsaydık, bugün yaptığımız çok büyük yanlışları asla yapmazdık. Onun için bizlere düşen en önemli görev, Allah ın uyardığı gibi yalnız Kur’an’ın ipine sarılıp, onun ışığıyla aydınlanmak olmalıdır. Size bu yazımda öyle bir ayet hatırlatmak istiyorum ki, bugün yaptığımız çok önemli yanlışlarımıza ışık tutuyor. Ayeti önce yazalım.
Cin suresi 26–27–28: Allah bütün gaybı bilir. Sırlarını kimseye açıklamaz. Ancak hoşnut olduğu Elçiler hariçtir. ÇÜNKÜ O, ELÇİLERİN ÖNÜNDEN VE ARDINDAN GÖZETLEYİCİLER GÖNDERİR Kİ RABLERİNİN EMİRLERİNİ TEBLİĞ ETTİKLERİNİ BİLSİN. Allah onları çepeçevre kuşatmıştır ve her şeyi bir bir saymıştır.
Aslında ayette ilk dikkatimizi çeken, gaybı yalnız Allah ın kendisinin bildiği, herkese açıklamadığı ama yalnız istediği elçilerine açıkladığını bildiriyor. Hatta aynı bilgiyi Allah, Ali İmran 179. ayetinde şöyle tekrarlıyor. “ALLAH, SİZE GAYBI BİLDİRECEK DEĞİLDİR. FAKAT ALLAH, RESULLERİNDEN DİLEDİĞİNİ SEÇER, ONLARA BİLDİRİR.” Peki, açıkladığı elçileri, bu bilgileri kendisine mi saklıyor? Burası çok önemli. Eğer Allah ın elçisi, verilen bilgiyi saklamış olsaydı, bizlere hiçbir faydası olmazdı.
Ayetin devamında ise bu sorumuza da cevap veriyor ve diyor ki Yaradan. Gaybın sırlarını bildirdiğimiz elçimizi izleriz, takip ederiz. Önünden ve arkasından gözetleyici melekler göndeririz ki, Allah ın verdiği bilgileri, topluma tam ve doğru bir şekilde tebliğ edip edilmediği bilinsin. Bu bilgi çok önemli. Buradan da anlıyoruz ki, Allah ın elçisine bildirdiği her şey, kontrol altında ve izleniyor tebliğ ediliyor, tabi kayda alınıyor. Onun için Allah Kur’an ı ben koruyorum diyor. Hatırlatırım, yalnız kendi vahyi Kur’an ı koruyor.
Bu bilgilerin ışığında, günümüzde yaptığımız bir yanlışı aydınlatalım şimdi de. Acaba Allah’ın elçisi, Allah ın bildirdiklerinin dışında, bunlarda benim sözlerim diye din ve iman adına başka sözler/hadisler söylemiş olabilir mi? Bunun mümkün olmadığını bu ayetten anlıyoruz. Çünkü Allah yalnız elçisine söylediklerini tebliğ edilmesini istiyor ve ayrıca, melekler ile de takip ettiriyor. Allah ın Elçisi onun için, vahiy dışından sağlığında tek bir söz ümmetine, din adına bildirmemiştir, kayda geçirmemiştir. Hatta Allah Hakka suresi 44. ayetinde, “EĞER BAZI LAFLARI, BİZİM SÖZLERİMİZ DİYE ORTAYA SÜRSEYDİ, ONUN CAN DAMARINI KESERDİK.” Diye bizlere bildirmiştir.
Allah ın Elçisi ümmetine, yalnız Kur’an ile hükmetmiştir. Çünkü Allah ın emriydi bu. Ayrıca bu ayetten alacağımız farklı bir derse gelince. Kur’an ın dışından, Allah ın Resulünün sözleri diye bizlere iletilen bilgilere, asla güvenemeyeceğimiz gerçeğidir. Çünkü rivayet hadisler, bilgiler dilden dile nakil esnasında, mutlaka değişecek ve kişinin düşünce ve fikirleri ile farklı anlamlara bürünecektir. ÇÜNKÜ AYETLERİN KONTROL VE DENETİMİ GİBİ, EMİN OLABİLECEĞİMİZ, HİÇBİR KONTROL, DENETİM YOK. HATTA KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN DE, ARAYA GİRİP GİRMEDİĞİNİ HİÇ BİRİMİZ BİLEMEYİZ. Onun için Allah, emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin emrini veriyor. Ama Kur’an ayetleri Allah’ın korumasında, hatta ayetleri Resulün doğru tebliğ edip kayda geçirilmesine kadar, meleklerin takibinde olduğunu görüyoruz. Buradan da anlıyoruz ki Allah, yalnız vahyini koruma altına almış, elçisini bile izletmiş takip etmiştir.
Kur’an indirilirken, Allah ın Elçisinin yakınlarındakiler, her zaman vahiyle, elçisinin sözlerini ayıra bilmek için Allah ın Elçisine, “BU SİZİN SÖZÜNÜZ MÜ, YOKSA ALLAH IN VAHYİMİ” diye özellikle soruyorlarmış. Ne yazık ki bu titizliği, bizler günümüzde gösteremiyoruz. Onun içinde Allah ın dini bölündü, parçalandı, batıl ve rivayetlerin kuşatması altına girdi. Öyle olunca da Allah ın has, katıksız dinini yaşayamaz olduk.
Günümüzde milyonları bulan hadisler, yani Resulün sözleri olduğu iddia edilen bilgiler, Resul tarafından asla kayda alınmamıştır. Hatta günümüzde Resulün sözü diye nakledilen bilgilerden, Allah’ın Resulünün hiçbir bilgisi haberi ve onayı da yoktur. Sizce bu yöntemi izlemek büyük risklerle dolu değil mi? Çünkü Allah ın Resulü, Kur’an dışından benden söz nakletmeyin diye uyarmıştır sağlığında. Bu uyarı ve ikaz, dört halife devrinde de devam etmiş ve hadis nakletmek yasaklanmıştı. YASAKLANMASININ NEDENİ, ALLAH IN RESULÜ HAYATTAYKEN ONUN ADI KULLANILARAK, FARKLI ŞEKİLLERDE VE FARKLI ANLAMLARLA ALLAH IN RESULÜNÜN SÖZLERİ/HADİSLERİ NAKLEDİLİYOR VE RESULÜN SÖYLEMEDİĞİ ANLAMLARLA İLETİLİYORDU. BUNU GÖREN ALLAH IN RESULÜ, BENDEN HİÇBİR ŞEY İLETMEYİN, ALLAH IN VAHYİNİ BİRBİRİNİZE İLETİN EMRİNİ VERMİŞTİR..
Hadis yazımı ve kayda alınması, dört halife devrinin sona ermesi, dinin mezheplere bölünmeye başlaması ile Resulün vefatından yaklaşık 200–250 yıl sonra hadisler toplanmaya, kayda alınmaya başlanmıştır. BU BİLGİLER, SÖZLER RESULÜN SAĞLINDA BİLE YANLIŞ VE FARKLI ŞEKİLDE İNSANLAR ARASINDA DOLAŞIYORSA, BUNDAN 250 YIL SONRA, BU BİLGİLERİN NE DERECE SAĞLIKLI GÜNÜMÜZE KADAR İLETİLECEĞİ KONUSUNUN YORUMUNU, SİZLERE BIRAKIYORUM.
Tekrar etmek istiyorum, onun içindir ki Allah, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diye bizleri uyarmıştır. Bunları söylediğimizde, rivayet hadisleri de Kur’an ayeti gibi gören kişiler, şöyle bir savunma yapıyorlar. “ALLAH PEYGAMBERİMİZİN HADİSLERİNİ DE, TIPKI KUR’AN GİBİ KORUMA ALTINA ALMIŞTIR.” Her nedense Allah Kur’an ı ben koruyorum diye apaçık Kur’an da yazdığı halde, bu yanlış düşünceye inananlar, neden Resulün hadislerininde korunduğu Kur’an da yok diye sormuyorlar. Onun içindir ki böyle yanlış ve batıl sözlere inanmak, dipsiz bir kuyuya atlamaktan farksızdır. Örneğini verdiğimiz Cin suresinde, Allah elçisine ilettiği bilgileri, melekleri tarafından izlettiğini ve doğru tebliğ edilip kayda alınıp alınmadığını kontrol ediyorsa, bunun dışında, hatta Resulün vefatından yüzlerce yıl sonra kayda alınmış hadislerin/sözlerin, doğruluğuna nasıl inanırız. Allah Kur’an da bahsetmediği halde, onlarıda Allah koruyor nasıl deriz. Bunu söylemek ve inanmak, Kur’an a şirk koşmaktır, lütfen unutmayalım. Sizlere Kur’an dan mahşer günü Hz. İsa nın bir örneğini vermek istiyorum. Ayeti önce yazalım.
Maide 117: “BEN ONLARA, ANCAK BANA EMRETTİĞİNİ SÖYLEDİM. ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk ediniz’ dedim. İÇLERİNDE BULUNDUĞUM MÜDDETÇE ONLAR ÜZERİNDE KONTROLCÜ İDİM. BENİ VEFAT ETTİRİNCE, ARTIK ONLAR ÜZERİNDE GÖZETLEYİCİ YALNIZ SEN OLDUN. Sen her şeyi hakkı ile görensin.”
Bakın Hz. İsa Allah ın sorduğu soruya nasıl bir cevap veriyor. ““BEN ONLARA, ANCAK BANA EMRETTİĞİNİ SÖYLEDİM” Devamında söylediği ise, günümüzde yaptığımız, o çok büyük yanlışımıza ışk tutuyor ve bakın ne diyor. “İÇLERİNDE BULUNDUĞUM MÜDDETÇE ONLAR ÜZERİNDE KONTROLCÜ İDİM. BENİ VEFAT ETTİRİNCE, ARTIK ONLAR ÜZERİNDE GÖZETLEYİCİ YALNIZ SEN OLDUN. ” Bu kıssadan alacağımız hisseye gelince. Allah ın Resulu O örnek insan. Hz. Muhammed vefat etmeden önce, ümmeti üzerinde kontrol gücü vardı. Ama Allah ın Resulü vefat ettikte sonra, artık ümmeti üzerinde hiç bir kontrolü olmadığı için, kitap Ehlinin yaptığı yanlışları bizlerde yaptık ve Allah ın kitabına sarılacağımız yerde, rivayet ve sani bilgilerin ardına düştük. İŞTE BİZLER BÖYLE BÜYÜK BİR YANLIŞ İLE İSLAM I YAŞIYORUZ, AMA FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.
Lütfen unutmayalım, bizlerin sorumlu olduğu yalnız Kur’an dır. Allah sizleri yalnız Kur’an dan sorumlu tutuyorum diye bizleri uyarmış ve apaçık hükmünü vermiştir. Emanetimizi teslim etmeden önce, dilerim Kur’an gerçeklerinin farkında olan, Allah ın halis kulları arasında oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK
Cin suresi 26–27–28: Allah bütün gaybı bilir. Sırlarını kimseye açıklamaz. Ancak hoşnut olduğu Elçiler hariçtir. ÇÜNKÜ O, ELÇİLERİN ÖNÜNDEN VE ARDINDAN GÖZETLEYİCİLER GÖNDERİR Kİ RABLERİNİN EMİRLERİNİ TEBLİĞ ETTİKLERİNİ BİLSİN. Allah onları çepeçevre kuşatmıştır ve her şeyi bir bir saymıştır.
Aslında ayette ilk dikkatimizi çeken, gaybı yalnız Allah ın kendisinin bildiği, herkese açıklamadığı ama yalnız istediği elçilerine açıkladığını bildiriyor. Hatta aynı bilgiyi Allah, Ali İmran 179. ayetinde şöyle tekrarlıyor. “ALLAH, SİZE GAYBI BİLDİRECEK DEĞİLDİR. FAKAT ALLAH, RESULLERİNDEN DİLEDİĞİNİ SEÇER, ONLARA BİLDİRİR.” Peki, açıkladığı elçileri, bu bilgileri kendisine mi saklıyor? Burası çok önemli. Eğer Allah ın elçisi, verilen bilgiyi saklamış olsaydı, bizlere hiçbir faydası olmazdı.
Ayetin devamında ise bu sorumuza da cevap veriyor ve diyor ki Yaradan. Gaybın sırlarını bildirdiğimiz elçimizi izleriz, takip ederiz. Önünden ve arkasından gözetleyici melekler göndeririz ki, Allah ın verdiği bilgileri, topluma tam ve doğru bir şekilde tebliğ edip edilmediği bilinsin. Bu bilgi çok önemli. Buradan da anlıyoruz ki, Allah ın elçisine bildirdiği her şey, kontrol altında ve izleniyor tebliğ ediliyor, tabi kayda alınıyor. Onun için Allah Kur’an ı ben koruyorum diyor. Hatırlatırım, yalnız kendi vahyi Kur’an ı koruyor.
Bu bilgilerin ışığında, günümüzde yaptığımız bir yanlışı aydınlatalım şimdi de. Acaba Allah’ın elçisi, Allah ın bildirdiklerinin dışında, bunlarda benim sözlerim diye din ve iman adına başka sözler/hadisler söylemiş olabilir mi? Bunun mümkün olmadığını bu ayetten anlıyoruz. Çünkü Allah yalnız elçisine söylediklerini tebliğ edilmesini istiyor ve ayrıca, melekler ile de takip ettiriyor. Allah ın Elçisi onun için, vahiy dışından sağlığında tek bir söz ümmetine, din adına bildirmemiştir, kayda geçirmemiştir. Hatta Allah Hakka suresi 44. ayetinde, “EĞER BAZI LAFLARI, BİZİM SÖZLERİMİZ DİYE ORTAYA SÜRSEYDİ, ONUN CAN DAMARINI KESERDİK.” Diye bizlere bildirmiştir.
Allah ın Elçisi ümmetine, yalnız Kur’an ile hükmetmiştir. Çünkü Allah ın emriydi bu. Ayrıca bu ayetten alacağımız farklı bir derse gelince. Kur’an ın dışından, Allah ın Resulünün sözleri diye bizlere iletilen bilgilere, asla güvenemeyeceğimiz gerçeğidir. Çünkü rivayet hadisler, bilgiler dilden dile nakil esnasında, mutlaka değişecek ve kişinin düşünce ve fikirleri ile farklı anlamlara bürünecektir. ÇÜNKÜ AYETLERİN KONTROL VE DENETİMİ GİBİ, EMİN OLABİLECEĞİMİZ, HİÇBİR KONTROL, DENETİM YOK. HATTA KÖTÜ NİYETLİ KİŞİLERİN DE, ARAYA GİRİP GİRMEDİĞİNİ HİÇ BİRİMİZ BİLEMEYİZ. Onun için Allah, emin olmadığınız bilgilerin ardına düşmeyin emrini veriyor. Ama Kur’an ayetleri Allah’ın korumasında, hatta ayetleri Resulün doğru tebliğ edip kayda geçirilmesine kadar, meleklerin takibinde olduğunu görüyoruz. Buradan da anlıyoruz ki Allah, yalnız vahyini koruma altına almış, elçisini bile izletmiş takip etmiştir.
Kur’an indirilirken, Allah ın Elçisinin yakınlarındakiler, her zaman vahiyle, elçisinin sözlerini ayıra bilmek için Allah ın Elçisine, “BU SİZİN SÖZÜNÜZ MÜ, YOKSA ALLAH IN VAHYİMİ” diye özellikle soruyorlarmış. Ne yazık ki bu titizliği, bizler günümüzde gösteremiyoruz. Onun içinde Allah ın dini bölündü, parçalandı, batıl ve rivayetlerin kuşatması altına girdi. Öyle olunca da Allah ın has, katıksız dinini yaşayamaz olduk.
Günümüzde milyonları bulan hadisler, yani Resulün sözleri olduğu iddia edilen bilgiler, Resul tarafından asla kayda alınmamıştır. Hatta günümüzde Resulün sözü diye nakledilen bilgilerden, Allah’ın Resulünün hiçbir bilgisi haberi ve onayı da yoktur. Sizce bu yöntemi izlemek büyük risklerle dolu değil mi? Çünkü Allah ın Resulü, Kur’an dışından benden söz nakletmeyin diye uyarmıştır sağlığında. Bu uyarı ve ikaz, dört halife devrinde de devam etmiş ve hadis nakletmek yasaklanmıştı. YASAKLANMASININ NEDENİ, ALLAH IN RESULÜ HAYATTAYKEN ONUN ADI KULLANILARAK, FARKLI ŞEKİLLERDE VE FARKLI ANLAMLARLA ALLAH IN RESULÜNÜN SÖZLERİ/HADİSLERİ NAKLEDİLİYOR VE RESULÜN SÖYLEMEDİĞİ ANLAMLARLA İLETİLİYORDU. BUNU GÖREN ALLAH IN RESULÜ, BENDEN HİÇBİR ŞEY İLETMEYİN, ALLAH IN VAHYİNİ BİRBİRİNİZE İLETİN EMRİNİ VERMİŞTİR..
Hadis yazımı ve kayda alınması, dört halife devrinin sona ermesi, dinin mezheplere bölünmeye başlaması ile Resulün vefatından yaklaşık 200–250 yıl sonra hadisler toplanmaya, kayda alınmaya başlanmıştır. BU BİLGİLER, SÖZLER RESULÜN SAĞLINDA BİLE YANLIŞ VE FARKLI ŞEKİLDE İNSANLAR ARASINDA DOLAŞIYORSA, BUNDAN 250 YIL SONRA, BU BİLGİLERİN NE DERECE SAĞLIKLI GÜNÜMÜZE KADAR İLETİLECEĞİ KONUSUNUN YORUMUNU, SİZLERE BIRAKIYORUM.
Tekrar etmek istiyorum, onun içindir ki Allah, emin olmadığın bilginin ardına düşmeyin diye bizleri uyarmıştır. Bunları söylediğimizde, rivayet hadisleri de Kur’an ayeti gibi gören kişiler, şöyle bir savunma yapıyorlar. “ALLAH PEYGAMBERİMİZİN HADİSLERİNİ DE, TIPKI KUR’AN GİBİ KORUMA ALTINA ALMIŞTIR.” Her nedense Allah Kur’an ı ben koruyorum diye apaçık Kur’an da yazdığı halde, bu yanlış düşünceye inananlar, neden Resulün hadislerininde korunduğu Kur’an da yok diye sormuyorlar. Onun içindir ki böyle yanlış ve batıl sözlere inanmak, dipsiz bir kuyuya atlamaktan farksızdır. Örneğini verdiğimiz Cin suresinde, Allah elçisine ilettiği bilgileri, melekleri tarafından izlettiğini ve doğru tebliğ edilip kayda alınıp alınmadığını kontrol ediyorsa, bunun dışında, hatta Resulün vefatından yüzlerce yıl sonra kayda alınmış hadislerin/sözlerin, doğruluğuna nasıl inanırız. Allah Kur’an da bahsetmediği halde, onlarıda Allah koruyor nasıl deriz. Bunu söylemek ve inanmak, Kur’an a şirk koşmaktır, lütfen unutmayalım. Sizlere Kur’an dan mahşer günü Hz. İsa nın bir örneğini vermek istiyorum. Ayeti önce yazalım.
Maide 117: “BEN ONLARA, ANCAK BANA EMRETTİĞİNİ SÖYLEDİM. ‘Benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan Allah’a kulluk ediniz’ dedim. İÇLERİNDE BULUNDUĞUM MÜDDETÇE ONLAR ÜZERİNDE KONTROLCÜ İDİM. BENİ VEFAT ETTİRİNCE, ARTIK ONLAR ÜZERİNDE GÖZETLEYİCİ YALNIZ SEN OLDUN. Sen her şeyi hakkı ile görensin.”
Bakın Hz. İsa Allah ın sorduğu soruya nasıl bir cevap veriyor. ““BEN ONLARA, ANCAK BANA EMRETTİĞİNİ SÖYLEDİM” Devamında söylediği ise, günümüzde yaptığımız, o çok büyük yanlışımıza ışk tutuyor ve bakın ne diyor. “İÇLERİNDE BULUNDUĞUM MÜDDETÇE ONLAR ÜZERİNDE KONTROLCÜ İDİM. BENİ VEFAT ETTİRİNCE, ARTIK ONLAR ÜZERİNDE GÖZETLEYİCİ YALNIZ SEN OLDUN. ” Bu kıssadan alacağımız hisseye gelince. Allah ın Resulu O örnek insan. Hz. Muhammed vefat etmeden önce, ümmeti üzerinde kontrol gücü vardı. Ama Allah ın Resulü vefat ettikte sonra, artık ümmeti üzerinde hiç bir kontrolü olmadığı için, kitap Ehlinin yaptığı yanlışları bizlerde yaptık ve Allah ın kitabına sarılacağımız yerde, rivayet ve sani bilgilerin ardına düştük. İŞTE BİZLER BÖYLE BÜYÜK BİR YANLIŞ İLE İSLAM I YAŞIYORUZ, AMA FARKINDA BİLE DEĞİLİZ.
Lütfen unutmayalım, bizlerin sorumlu olduğu yalnız Kur’an dır. Allah sizleri yalnız Kur’an dan sorumlu tutuyorum diye bizleri uyarmış ve apaçık hükmünü vermiştir. Emanetimizi teslim etmeden önce, dilerim Kur’an gerçeklerinin farkında olan, Allah ın halis kulları arasında oluruz.
Saygılarımla
Haluk GÜMÜŞTABAK