Özcan Köknel'in KİŞİLİK kitabından alıntılar
Cinsel Soğukluk
Kadında ve erkekte ortak olan önemli cinsel sorunlardan biri de cinsel gûçsüzlük ve isteksizliktir. Kadınlarda, cinsel isteksizliğe cinsel soğukluk (frfğîüiryt; erKektorde. cinsel güçsüzlük (impotency) adı verilir. Kadında ve erkekte bu tür sorunlor çoğunlukla ruhsal ve toplumsal nedenlerden kaynaklanır.
Kadında cinsel soğukluğun nedeni çoğunlukla çevresel ve toplumsal kaynaklıdır. Cinsel istek gelişme ve yerleşmesi açısından kadında ve erkekte farklılık göstermez. Ancak yüzyıllar boyu bütün toplumlarda ve toplumumuzda, cinsel içgüdüden doğan libido'ya bağlı davranışların ve tutumların değerlendirilnesi kadında ve erkekte farklı olmuştur. Cinsel ilişkilerin ve v İsteğin kişinin doğal davranışı olduğu, kadın ve erkek arasında anlatım farkı olmadığı konusunun topluma kabul ettirilmesi, benimsetilmesi çabaları, ancak XIX. yüzyılın son yarısında Batıda^ başlamıştır. Kadının cinsel yaşantısını hatalı, sert, baskıcı, tutucu engellerden kurtarıp bu konuya bilimsel gerçeklerin ışığı altında yaklaşmak, bugün birçok toplumda olduğu gibi toplumumuzda da henüz istenilen düzeye ulaşmamıştır.
İnsanlık tarihi boyunca, cinsel, istek, hak ve özgürlüklere İlişkin İki görüş süregelmiştir. Bunlardan biri, ilk çağ insanında 1 olduğu gibi, cinsel ilişkinin sınırsız, alabildiğine özgür olmast düşüncesini savunurken; diğeri, insanlık evriminin daha sonraki aşamalarında ortaya çıkan, Yahudi, Hıristiyan dinlerinin etkisi altında cinsel ilişkiyi suç ve günah sayma düşüncesini savunmuştur. Akdeniz uygarlıklarında, daha önce olağan ve özgür bir yfavranış olarak değerlendirilen cinsel yaşam, ilişki ve sevişme bu ikinci düşüncenin etkisi altında kirli, kötü diye nitelenmiş ve günah olarak kabul edilmiştir.
Yüzyıl boyu birçok toplumda, genel olarak ilk görüşü erkek-benimsemiş, ikinci görüş de kadınlara benimsetilmeye çalı-nşttr. Bütün toplumlarda ortak bilinci oluşturan Adem ve Havva öyküsü bunun en güçlü dayanağı olmuştur. Adem şeytana uyarak yasak meyvayı yedikten sonra cinsel içgüdüsünün ' etkisi altında işlediği günah yüzünden cennetten kovulmuş, bu f: yüzden de daima Havva'yı suçlamıştır. Bu suçlama çağlar boyu hemen bütün uygarlıklarda sürüp gitmiş, cinsel istek duyan, v. cinsel ilişkide bulunmak isteyen kadınlar, erkekler ve toplum tarafından suçlanmış, bu tür davranışlar günah sayılmış ve kınanmıştır. Bugün kadınların birçoğu, ortak bilincin oluşturduğu bu inancın etkisi altında, cinsel isteklerini, eğilimlerini, beklentilerini eşlerine açık seçik söylemekten çekinirler. Kimi ayıp, kimi günah sayar, öte yandan erkeklerin birçoğu eşlerinden gelen böyle bir isteği doğal karşılamaz, istekte bulunan eşlerini küçük görürler.
Cinsel isteklerini baskı altında tutan kadınlarda ortaya çiftin değişik sorunlar sözkonusudur. Burada vurgulanacak en önemli sakıncalardan biri, bu dürtüyü iyice baskı altına almış ve bu tutumu bütün yaşamı içinde de sürdürmeye çalışan kadının bu durumdan kurtulma çabasında olmaması sonucunda doğan isteksizlik ve soğukluktur. Bu tutum sürdükçe isteksizlik soğukluk yerleşir, derinleşir ve kökleşir. Kendisi, eşi, hatta ün evlilik yaşamı açısından gittikçe artan ve yayılan soruntaf urmaya başlar.
Cinsel Soğukluk
Kadında ve erkekte ortak olan önemli cinsel sorunlardan biri de cinsel gûçsüzlük ve isteksizliktir. Kadınlarda, cinsel isteksizliğe cinsel soğukluk (frfğîüiryt; erKektorde. cinsel güçsüzlük (impotency) adı verilir. Kadında ve erkekte bu tür sorunlor çoğunlukla ruhsal ve toplumsal nedenlerden kaynaklanır.
Kadında cinsel soğukluğun nedeni çoğunlukla çevresel ve toplumsal kaynaklıdır. Cinsel istek gelişme ve yerleşmesi açısından kadında ve erkekte farklılık göstermez. Ancak yüzyıllar boyu bütün toplumlarda ve toplumumuzda, cinsel içgüdüden doğan libido'ya bağlı davranışların ve tutumların değerlendirilnesi kadında ve erkekte farklı olmuştur. Cinsel ilişkilerin ve v İsteğin kişinin doğal davranışı olduğu, kadın ve erkek arasında anlatım farkı olmadığı konusunun topluma kabul ettirilmesi, benimsetilmesi çabaları, ancak XIX. yüzyılın son yarısında Batıda^ başlamıştır. Kadının cinsel yaşantısını hatalı, sert, baskıcı, tutucu engellerden kurtarıp bu konuya bilimsel gerçeklerin ışığı altında yaklaşmak, bugün birçok toplumda olduğu gibi toplumumuzda da henüz istenilen düzeye ulaşmamıştır.
İnsanlık tarihi boyunca, cinsel, istek, hak ve özgürlüklere İlişkin İki görüş süregelmiştir. Bunlardan biri, ilk çağ insanında 1 olduğu gibi, cinsel ilişkinin sınırsız, alabildiğine özgür olmast düşüncesini savunurken; diğeri, insanlık evriminin daha sonraki aşamalarında ortaya çıkan, Yahudi, Hıristiyan dinlerinin etkisi altında cinsel ilişkiyi suç ve günah sayma düşüncesini savunmuştur. Akdeniz uygarlıklarında, daha önce olağan ve özgür bir yfavranış olarak değerlendirilen cinsel yaşam, ilişki ve sevişme bu ikinci düşüncenin etkisi altında kirli, kötü diye nitelenmiş ve günah olarak kabul edilmiştir.
Yüzyıl boyu birçok toplumda, genel olarak ilk görüşü erkek-benimsemiş, ikinci görüş de kadınlara benimsetilmeye çalı-nşttr. Bütün toplumlarda ortak bilinci oluşturan Adem ve Havva öyküsü bunun en güçlü dayanağı olmuştur. Adem şeytana uyarak yasak meyvayı yedikten sonra cinsel içgüdüsünün ' etkisi altında işlediği günah yüzünden cennetten kovulmuş, bu f: yüzden de daima Havva'yı suçlamıştır. Bu suçlama çağlar boyu hemen bütün uygarlıklarda sürüp gitmiş, cinsel istek duyan, v. cinsel ilişkide bulunmak isteyen kadınlar, erkekler ve toplum tarafından suçlanmış, bu tür davranışlar günah sayılmış ve kınanmıştır. Bugün kadınların birçoğu, ortak bilincin oluşturduğu bu inancın etkisi altında, cinsel isteklerini, eğilimlerini, beklentilerini eşlerine açık seçik söylemekten çekinirler. Kimi ayıp, kimi günah sayar, öte yandan erkeklerin birçoğu eşlerinden gelen böyle bir isteği doğal karşılamaz, istekte bulunan eşlerini küçük görürler.
Cinsel isteklerini baskı altında tutan kadınlarda ortaya çiftin değişik sorunlar sözkonusudur. Burada vurgulanacak en önemli sakıncalardan biri, bu dürtüyü iyice baskı altına almış ve bu tutumu bütün yaşamı içinde de sürdürmeye çalışan kadının bu durumdan kurtulma çabasında olmaması sonucunda doğan isteksizlik ve soğukluktur. Bu tutum sürdükçe isteksizlik soğukluk yerleşir, derinleşir ve kökleşir. Kendisi, eşi, hatta ün evlilik yaşamı açısından gittikçe artan ve yayılan soruntaf urmaya başlar.