Forumlar
Yeni Mesajlar
CerezExtra
EĞLENCE ↓
Şans Kurabiyesi
Renk Falınız
ÇerezRADYO
Sevgiliye Özel
ÇerezDERGİ
Hızlı Okuma Testleri
Pratik Çözümler
Yeniler
Yeni Mesajlar
Yeni ürünler
Yeni kaynaklar
Son Aktiviteler
İndir
En son incelemeler
Dükkan
Giriş
Kayıt
Yeniler
Yeni Mesajlar
Menu
Giriş
Kayıt
Uygulamayı yükle
Yükle
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Çizgi Romanlar - Geçmişten, günümüze
JavaScript devre dışı bırakıldı. Daha iyi bir deneyim için, devam etmeden önce lütfen tarayıcınızda JavaScript'i etkinleştirin.
You are using an out of date browser. It may not display this or other websites correctly.
You should upgrade or use an
alternative browser
.
Konuya cevap yaz
Mesaj
<blockquote data-quote="YoRuMSuZ" data-source="post: 322136" data-attributes="member: 1"><p>Abdülcanbaz, 1957 yılında Turhan Selçuk tarafından Milliyet gazetesi için çizilmeye başlanan çizgi roman ve çizgi romanın baş kahramanıdır.</p><p></p><p>O yıllarda Milliyet gazetesinde yarım sayfalık yabancı bir çizgiroman vardır. Abdi İpekçi, Turhan Selçuk'tan israrla bu çizgi romanın yerlisini ister. Turhan Selçuk, mizah yazarı Aziz Nesin'den yardım ister.</p><p></p><p>Aziz Nesin, hilekar ve düzenbaz bir turist rehberi tipi yaratır. Bu üçkâğıtçı adama "Abdülcanbaz" adını takar. Birinci öykünün yayını bitince, Aziz Nesin diziye devam etmek istemez.</p><p></p><p>Turhan Selçuk, bunun üzerine Rıfat Ilgaz'dan yardım ister. Bir süre sonra Rıfat Ilgaz'dan gelen senaryolar da aksamaya başlayınca, Turhan Selçuk, diziyi kendisi yazmaya başlar. Bu, düzenbaz Abdülcanbaz tipinin değişmesine, yeniden yaratılmasına neden olur. Abdülcanbaz, düzenin düzensizliğine ve bu ortamdan doğan ahlaksız, namussuz, utanmaz, arlanmaz tiplere karşı savaşan bir semboldür artık.</p><p></p><p>Abdülcanbaz, yaratıldığı tarihsel dönemden de çıkarılır. Artık hikâye, Osmanlı döneminde, Kurtuluş Savaşı'nda, uzayda, Eski Mısır'da geçebilir.</p><p style="margin-left: 20px">"Ben Abdülcanbaz'ı kahramanlık ötesi kaba kuvvetten güç alan, yozlaşmış bir çizgiroman türünden ayırıp arıtmak istedim. Bir roman ya da bir hikâye anlatımının sanat değerini katarak bunu grafik sanatın çizgi gücüyle de besleyerek kişiliğini bulması yolunda çalıştım." Milliyet Sanat, Aralık 1972</p><p>İçerikte bunlar olurken, Turhan Selçuk'un çizgi üslubunda da belirgin bir farklılaşma başlar. Çizgiler sadeleşir, grafik düzeyi artar.</p><p style="margin-left: 20px">"1950 sonrası, Saul Steinberg bir hamle yapmış, grafik mizahı Avrupa'dan Amerika'ya kadar götürmüştü. Avrupa'lı karikatürcüler, onun açtığı yoldan yeni mesafelere ulaşmaya çalışıyorlardı. Bu yeni yolda kişiliğimi bulma çabasına yönelik çalışmalara başladım. Önceleri yuvarlak çizgilerle çalışıyordum. Sonra çizgilerimi köşeleştirdim. Daha sonra yuvarlak ve köşeli çizgileri birlikte kullanmaya başladım. Bir ara çoksert, çok düz çizgilerle çalıştım. Ama sadelikten hiç ayrılmadım." Adam Sanat, Aralık 1985</p><p>Abdülcanbaz, uzun yıllar Milliyet, Cumhuriyet, Akşam ve Yeni İstanbul gazetelerinde yer aldı. Yetmişli yıllarda Mehmet Benli, seksenli yıllarda da Milliyet Yayıncılık tarafından albüm olarak yayınlandı. Turhan Selçuk, 1987'de Abdülcanbaz'ı emekli etti. Ancak 1994 yılında, ısrarlar sonucu tekrar çizmeye başladı.</p><p></p><p><strong>Abdülcanbaz karakterleri</strong></p><p><strong></strong></p><p><strong>Abdülcanbaz:</strong> O her çağda halkın özlemini duyduğu, hayallerinde yaşattığı efsanevi bir tiptir. Bazen masal dünyalarında, bazen günümüzde sürdürür yasantısını, bazen de uzayı adımlar...</p><p></p><p>Halkını seven her dürüst ve namuslu kişide az çok Abdülcanbaz'lık vardır. Dürüsttür, cesurdur, akıllı ve zekidir. Yakışıklıdır, çelikten kaslara sahiptir. Bu üstün niteliklerini daima iyinin, haklının, ezilenin yanında; sömürücülere, zalimlere, namussuzlara karşı kullanır. "Osmanlı tokadı" ile ün salmıştır.</p><p></p><p><strong>Karanfil Hoca:</strong> Doğu'nun yetiştirdiği en büyük ilim adamıdır. İlmi Simya, İlmi Kimya ve keşif dünyasındaki yeri, İbn-i Sina, İbn-i Batuta gibi doğulu ilim adamlarından çok daha önemlidir. Biraz sinirli ve mütecaviz olmasına rağmen iyi kalpli, dürüst, kişilik sahibi bir adamdır. Minaretül Füze-tül Kamer, Sefine-i Hava, El Kabili Sevk-ül Karakuş, Vel Kebir-ül Köstebek gibi önemli buluşların sahibidir.</p><p></p><p><strong>Tarzan:</strong> Tarsus'da doğmuştur. Saf ve temiz yürekli bir Anadolu çocuğudur. Heybetli bir yapısı, ilahi bir gücü vardır. Cesareti ile ün salmıştır.</p><p></p><p><strong>Fettah:</strong> Abdülcanbaz'ın arkadaşlarındandır. Hoşsohbet, muzip, kolayca gönlünü kaptıran, başından büyük işlere girişen, sevimli bir adamdır.</p><p></p><p><strong>Fayrabi:</strong> Pehlivani gözbağcılıkta üstüne yoktur. Hatta bu marifetleri sanat haline getiren tek adamdır denilebilir. Abdülcanbaz ile Isfahan'da tanışmış, bir daha ayrılmamışlar, arkadaşlıklarını, toz kondurmadan sürdürmüşlerdir.</p><p></p><p><strong>Gözlüklü Sami Bey:</strong> Osmanlı sarayına mensub bir mirasyedi... Şeytani bir zekaya ve süngülü bir bastona sahiptir. İşrete, kadına düşkün, düzenbaz bir adamdır. Hazırlopçudur.</p><p></p><p><strong>Sürmegöz İhsan Bey:</strong> Gözlüklü Sami'nin dostu ve dalkavuğudur. Çıkar ugruna yapmayacağı şey yoktur.</p></blockquote><p></p>
[QUOTE="YoRuMSuZ, post: 322136, member: 1"] Abdülcanbaz, 1957 yılında Turhan Selçuk tarafından Milliyet gazetesi için çizilmeye başlanan çizgi roman ve çizgi romanın baş kahramanıdır. O yıllarda Milliyet gazetesinde yarım sayfalık yabancı bir çizgiroman vardır. Abdi İpekçi, Turhan Selçuk'tan israrla bu çizgi romanın yerlisini ister. Turhan Selçuk, mizah yazarı Aziz Nesin'den yardım ister. Aziz Nesin, hilekar ve düzenbaz bir turist rehberi tipi yaratır. Bu üçkâğıtçı adama "Abdülcanbaz" adını takar. Birinci öykünün yayını bitince, Aziz Nesin diziye devam etmek istemez. Turhan Selçuk, bunun üzerine Rıfat Ilgaz'dan yardım ister. Bir süre sonra Rıfat Ilgaz'dan gelen senaryolar da aksamaya başlayınca, Turhan Selçuk, diziyi kendisi yazmaya başlar. Bu, düzenbaz Abdülcanbaz tipinin değişmesine, yeniden yaratılmasına neden olur. Abdülcanbaz, düzenin düzensizliğine ve bu ortamdan doğan ahlaksız, namussuz, utanmaz, arlanmaz tiplere karşı savaşan bir semboldür artık. Abdülcanbaz, yaratıldığı tarihsel dönemden de çıkarılır. Artık hikâye, Osmanlı döneminde, Kurtuluş Savaşı'nda, uzayda, Eski Mısır'da geçebilir. [INDENT]"Ben Abdülcanbaz'ı kahramanlık ötesi kaba kuvvetten güç alan, yozlaşmış bir çizgiroman türünden ayırıp arıtmak istedim. Bir roman ya da bir hikâye anlatımının sanat değerini katarak bunu grafik sanatın çizgi gücüyle de besleyerek kişiliğini bulması yolunda çalıştım." Milliyet Sanat, Aralık 1972[/INDENT] İçerikte bunlar olurken, Turhan Selçuk'un çizgi üslubunda da belirgin bir farklılaşma başlar. Çizgiler sadeleşir, grafik düzeyi artar. [INDENT]"1950 sonrası, Saul Steinberg bir hamle yapmış, grafik mizahı Avrupa'dan Amerika'ya kadar götürmüştü. Avrupa'lı karikatürcüler, onun açtığı yoldan yeni mesafelere ulaşmaya çalışıyorlardı. Bu yeni yolda kişiliğimi bulma çabasına yönelik çalışmalara başladım. Önceleri yuvarlak çizgilerle çalışıyordum. Sonra çizgilerimi köşeleştirdim. Daha sonra yuvarlak ve köşeli çizgileri birlikte kullanmaya başladım. Bir ara çoksert, çok düz çizgilerle çalıştım. Ama sadelikten hiç ayrılmadım." Adam Sanat, Aralık 1985[/INDENT] Abdülcanbaz, uzun yıllar Milliyet, Cumhuriyet, Akşam ve Yeni İstanbul gazetelerinde yer aldı. Yetmişli yıllarda Mehmet Benli, seksenli yıllarda da Milliyet Yayıncılık tarafından albüm olarak yayınlandı. Turhan Selçuk, 1987'de Abdülcanbaz'ı emekli etti. Ancak 1994 yılında, ısrarlar sonucu tekrar çizmeye başladı. [B]Abdülcanbaz karakterleri Abdülcanbaz:[/B] O her çağda halkın özlemini duyduğu, hayallerinde yaşattığı efsanevi bir tiptir. Bazen masal dünyalarında, bazen günümüzde sürdürür yasantısını, bazen de uzayı adımlar... Halkını seven her dürüst ve namuslu kişide az çok Abdülcanbaz'lık vardır. Dürüsttür, cesurdur, akıllı ve zekidir. Yakışıklıdır, çelikten kaslara sahiptir. Bu üstün niteliklerini daima iyinin, haklının, ezilenin yanında; sömürücülere, zalimlere, namussuzlara karşı kullanır. "Osmanlı tokadı" ile ün salmıştır. [B]Karanfil Hoca:[/B] Doğu'nun yetiştirdiği en büyük ilim adamıdır. İlmi Simya, İlmi Kimya ve keşif dünyasındaki yeri, İbn-i Sina, İbn-i Batuta gibi doğulu ilim adamlarından çok daha önemlidir. Biraz sinirli ve mütecaviz olmasına rağmen iyi kalpli, dürüst, kişilik sahibi bir adamdır. Minaretül Füze-tül Kamer, Sefine-i Hava, El Kabili Sevk-ül Karakuş, Vel Kebir-ül Köstebek gibi önemli buluşların sahibidir. [B]Tarzan:[/B] Tarsus'da doğmuştur. Saf ve temiz yürekli bir Anadolu çocuğudur. Heybetli bir yapısı, ilahi bir gücü vardır. Cesareti ile ün salmıştır. [B]Fettah:[/B] Abdülcanbaz'ın arkadaşlarındandır. Hoşsohbet, muzip, kolayca gönlünü kaptıran, başından büyük işlere girişen, sevimli bir adamdır. [B]Fayrabi:[/B] Pehlivani gözbağcılıkta üstüne yoktur. Hatta bu marifetleri sanat haline getiren tek adamdır denilebilir. Abdülcanbaz ile Isfahan'da tanışmış, bir daha ayrılmamışlar, arkadaşlıklarını, toz kondurmadan sürdürmüşlerdir. [B]Gözlüklü Sami Bey:[/B] Osmanlı sarayına mensub bir mirasyedi... Şeytani bir zekaya ve süngülü bir bastona sahiptir. İşrete, kadına düşkün, düzenbaz bir adamdır. Hazırlopçudur. [B]Sürmegöz İhsan Bey:[/B] Gözlüklü Sami'nin dostu ve dalkavuğudur. Çıkar ugruna yapmayacağı şey yoktur. [/QUOTE]
Alıntıları ekle...
İsim
Spam kontrolü
Atatürk'ün doğduğu şehir?
Cevapla
Forumlar
Edebiyat / Kültür / Sanat
Edebiyat / Kitap
Çizgi Romanlar - Geçmişten, günümüze
Top