COCO CHANEL
Yirminci asrın moda kraliçesi Coco Chanel, yirminci asrın en önemli moda öncülerinden biridir. Sahibi olduğu “moda” anlayışı, yeni bir yüzyıla girerken yeni kavramlar getirmişti - bunlar rahat giyilebilen, taşıması kolay, ve zamanla değişmeyecek modellerdi. Çiçek kokusundan başka kokular taşıyan parfümleri ilk yaratan kişi de oydu. Moda dünyasının parçası haline gelen ve o güne kadar kullanılmamış olan inciler, sahte broşlar ve üzerleri kumaşla kaplanmış cüzdanlar gibi Chanel aksesuarlarının da yaratıcısı olmuştur.
Chanel, modadan çok stil satıyordu. İnce hatları, düşük kilosu ve faal görüntüsüyle modaevi için biçilmiş bir modacı olan Coco, bu stili zaman ve mekan gözetmeksizin bütün kadınlara ulaştırarak yansıtmayı başaran ilk modacıdır. Chanel takımları, farklı fiyat seviyelerinde sunulan ve dünyada en çok taklit edilen kaliteli giysiler arasına girmiştir.
Coco’nun sunduğu tümüyle yeni ve farklı tarz, insanlara en az içinde yaşamakta oldukları dönem kadar değişiklik getirmişti. Bu dönem kadınların özgürlük haklarının gelişmekte olduğu yıllardı. “Stilistliğe atıldım çünkü vaktimin büyük kısmını evin dışında geçiriyordum ve zamanı dolucasına yaşamayı başaran ilk kadınlardan biriydim,” diye açıklıyor. Chanel, moda tarihindeki herhangi birinden çok daha uzun süreli ve geniş çaplı uluslararası bir şöhret elde etmiştir.
Chanel kavramı, Coco’nun, halkın ruh halini anlamaktaki kurnazlığı sayesinde geliştirilmiştir. 1910 yılının ortalarından itibaren Coco, zeki bir işkadını ve modacı olarak tanınmaya başlamıştır. Elde ettiği şöhret ve servetine 1920 ve 1930’larda ulaşmıştır. İkinci parlak dönemini 1950’lerden itibaren 1970’lerin başına kadar taşımıştır.
Coco’nun 1971’de ölümüne rağmen, “Chanel Görüntüsü” 1990’lara kadar devam etmiş, Chanel eşyaları eskisine oranla daha geniş çapta ün kazanmıştır.
Chanel öncesi moda
1900’lü yıllardaki şık bayanlar, son derece gereksiz, aşın kadınsı, kullanışsız ve uğraştırıcı bir giyim tarzıyla yaşamaktaydılar. Kıyafetleri, ev işlerini ve iş hayatlarım yürütmelerini zorlaştırmaktaydı. Günün modası, hizmetçilere ve zamanı bol olan olan kadınlara göre yaratılmıştı. Günümüz sokak modasının aksine seri imalat yoktu. Moda, zengin ve resmî bir sosyal yaşama göre tasarlanmaktaydı. O tarihlerde kıyafetler özel terziler, şapkacılar ve ayakkabıcılara yaptırılmaktaydı. Zaman isteyen bu uzun işlemler pek çok kez prova gerektiriyordu.
Geleneksel modayla kadınların vücutlarına “s” şeklinde bir görünüm kazandırılıyordu. Saçlar, başın üst kısmına yığılır, üzerlerine geniş şapkalar yerleştirilirdi. Bu şapkaların kenarları kurdele, tüy, çiçek veya suni meyvalarla süslenirdi - hatta hepsini tek bir şapkanın üzerinde görmek de mümkündü! Boyunlara, yüksek yakalar yardımıyla ince ve uzun görüntüsü veriliyor, beller ise dantelâlı korselerle sıkılıyordu.
Modeller kalçaların üzerine tam oturuyor, sonra da birden genişleyerek yerlere kadar uzanıyordu. Bir kıyafeti tamamlamak için, sayısız giysi kullanılıyordu - hapseden korseler, uzun iç çamaşırları, kombinezonlar ve iç etekler. Birbirinin içine giyilen çamaşırların hepsi pamuk, dantel veya ipekten üretilir, üzerleri kat kat kumaşlarla, pilelerle ve nakışlarla süslenirdi.
Çamaşırların üzerine giyilen elbiseler ise daha da abartılıydı. Dantel veya fırfırlı malzemeden hazırlanan pelerin türü aksesuarlar yaygındı. Çoğu elbiselerin de ekstra katlardan oluşan üst eteklikleri bulunmaktaydı. Dışarı çıkarken her zaman eldiven, şapka ve dantel maske takılırdı. Coco Chanel, bütün bunları değiştirdi.
Değişim rüzgarları
1908 yılında, Paul Poiret adında Paris’li bir modacı, modaya meydan okuyarak kadınları korse zulmünden kurtaracağını iddia etti. Modelleri, kadınların yüzlerce yıldır görülmemiş uzun ve biçimli bacaklarını ortaya çıkartıyordu. Ürettiği kıyafetler neredeyse tiyatro kostümlerini andırıyor, çoğunlukla çirkin ve edebe aykırı şekilde alışılagelmişin dışında seyrediyordu.
Ne var ki, Coco’nun tartışmalı fikirleri, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaşam tarzları değişmeye başlayan gençlerle tarz bilinci gelişmiş kadınlar üzerinde güçlü bir etki yaratmayı başarmıştı. Kent ve şehirlerin kalabalıklaşmasıyla, sosyal hayat hareketlendi, ulaşım gelişti, otomobiller sayesinde insanlar hareket özgürlüğüne kavuştu ve her geçen gün kadın sürücülerin sayısı arttı. “Bugünlerde kadınlar araba kullanıyorlar ve bunu kat kat etekliklerin içinde yapamazlar,” diyordu Coco. Kadınlar, yeni ele geçirdikleri özgür hayatlarının parçası olarak aktif sporların da tadını çıkartmaya başlamışlardı. Aynı zamanda yeni ve enerjik dans stilleri ortaya çıkmış ve bu hareketli danslar gençlerin gözdesi haline gelmişti. Coco, bu değişiklikleri, dünya modasını belirleyecek olan spor ve eğlence kıyafetlerini yaratmak için bir fırsat olarak görmüştü.
Sosyal ve teknolojik gelişmelerin giderek hız kazanmakta olduğu gözlenmekteydi. Sonuç olarak pratik kıyafetlere duyulan talebin artması da, Coco Chanel gibi geleceğin modası hakkında ilginç fikirleri bulunan genç modacılara eşsiz bir fırsat tanımaktaydı.
Zenginliğin öyküsü
Vaftiz adı Gabrielle Chanel olan Coco, 19 Ağustos 1883 tarihinde, Fransa’nın Loire Nehri üzerinde bulunan ve bir süvari garnizon kenti olan Saumur’da dünyaya geldi. Güçlü ve kararlı bir kişiliği olan Coco, başarı hırsıyla dolu parlak bir genç kızdı.
Yaşamının ayrıntılarının bir kısmı giz içinde kalmıştır. Farklı versiyonlarda anlatılan hikayesinin gerçeği hakkında sağlıklı bir bilgi edinilememiştir. Chanel, kendi geçmişi hakkında anlattığı hikayeleri değiştirmek ve çelişkiye sokmakla tanınırdı. Takma adı
olan Coco’nun nereden türediği hakkında, kendisi de farklı yorumlar sunmuştu. Bir keresinde, bu adı kendisine sevgili babasının verdiğini söylemişti. Bir keresinde de, sahnede söylediği bir şarkının sözlerinden almma olduğunu öne sürmüştü.
Hayatmm ilk kısımlarına ait bulgular, varlıklı bir ailede yetişmediğini gösteriyor. Babası Albert Chanel’in, Fransa’nm Provence bölgesinde bulunan Nimes yakınlarından gelen bir çiftçi olduğu söylenmektedir. Albert, Coco’ya bıraktığı kalıtsal bir çekiciliğe ve koyu tenli, yakışıklı bir Akdeniz’li görüntüsüne sahipti. Pazarlamacı olarak çalıştığı için genellikle ailesinden uzakta olurdu. Coco’nun, kendisi kadar azimli ve hırslı olmayan iki erkek, iki de kız kardeşi vardı. Umutsuzca ailesini geçindirmeye ve bir arada tutmaya uğraşan annesi Jeanne Devolİe, Coco on iki yaşına geldiğinde hayata veda etmişti.
Annenin ölümü üzerine aile bölünmüş, Coco da Aubazine’de bulunan yetim manastırına yerleştirilmişti. On yedi yaşma geldiğinde, aynı yaşta olan halası Adrienne ile birlikte diğer bir manastıra devam etmek üzere, yine garnizon kenti olan Moulins'e getirildi.
Genç ve hassas Coco, burada eğitim, görgü, terbiye, ev idaresi ve tekrar fakir kalma korkusuyla parayı temkinli harcama konularında bilgilendi.
Yetimhanede edindiği acı tecrübeler arasında kusursuz dikiş dikmenin önemini öğrenmiş, çalışanlarından daha sonra aynı titizliği göstermelerini beklemişti. On sekiz yaşma geldiğinde, Adrienne ile birlikte Moulins’de bulunan bir mağazada yardımcı dikişçi olarak çalışmaya başladı.
Bir tarz oluşturma
Chanel moda kavramı, Coco’nun erken yaşlarda edindiği tecrübelerden kaynaklanmıştır.
Etrafındaki yetişkinlerin kullandığı iş giyisilerine bakan Coco, kadınların hangi şartlarda olursa olsun, giderek hareketlenen hayatlarında, daha az detaylı ve daha rahat kıyafetler giymeleri gerektiğini düşünüyordu. Kadınların, daracık ve sımsıkı giysileri içinde rahatça hareket edemediğine ve hizmetçilerine muhtaç kaldığına inanıyordu.
Yetimhanede geçirdiği sürede kaliteli ve alçak gönüllü kıyafetler üzerine düşünmeye başlamıştı. Bunlar, siyah şapkalar, beyaz bluzlar, düzgün siyah boyun bağları ve düz kumaştan yapılmış basit stildeki ceketlerdi. Hazırlandığı zamana göre cesaret isteyecek derecede modem kaçan tasarımlarına rağmen, Coco, dizaynlarının asla saldırgan veya seksi olmadığına inanıyordu.
Gösterişli hayata giriş
Yetimhaneden ayrıldıktan sonra, kendini hareketli ve sosyal bir hayatın içinde bulan Coco, iş çıkışında, macera arayan genç subayların sıklıkla ziyaret ettiği bir cafede popüler şarkılar söylüyordu. Kendi popülaritesinden son derece hoşnut olan Coco, bir ara sahne şarkıcılığı yapmayı bile düşündü. O dönemde, askeri birliklerin bulunduğu kentlerde yetişen çoğu genç kız içinde gezinen süvarilerden. Altın düğmeli, kordonlu ceketleri, muntazam dikilmiş pantolonları ve parlatılmış yüksek çizmelerine hayranlık duyuyordu.
Bu göz alıcı askeri tunikler Coco üzerinde derin bir etki bırakmış, yıllar boyunca gözde kalmayı başaran meşhur örgülü takımlarının şüphesiz ilham kaynağı olmuştu.
İlk etkiler
Süvariler, güzel atlar ve cesur biniciler Coco Chanel’i büyülemiş ve etkilemişti. İyi bir binici olmayı öğrenmiş, kısa sürede birden fazla subay arkadaşı olmuştu. Coco, sosyal hayatın basamaklarını hızla tırmanmaya başlamıştı. Yirmi yaşlarına geldiğinde,
Boy Capel adında varlıklı ve yakışıklı bir İngiliz’le ciddi bir arkadaşlık kurdu. Boy, ünlü bir polo oyuncusu ve zengin binici ekibinin elemanlarındandı.
Coco, Boy’un binici kıyafetinin rahatlığını ve zarifliğini çok sevmişti. Yumuşak düz gömleklerine, kaşmir süveterlerine, rahat külot pantalonlarma (ata binerken giyilen ve dizden bileğe kadar olan kısmı sıkı oturan pantolon) ve usta bir zanaatkârın elinden çıkmış binici çizmelerine hayranlık duyuyordu. Kendi üzerinde erkekçe bir tarz uygulamaya başlamıştı. ~ Yakası açık erkek gömlekleri ve külot pantalonlar giyiyor, dönemin kadınlarının aksine at sırtına erkekler gibi düz oturarak biniyordu.
Genç stilist
1910 yılına gelindiğinde, Coco Chanel’in kendine has tarzını yansıtan spor ceketleri, yakası açık yaka gömlekleri, kısa etekleri, erkeksi yağmurlukları ve sade ancak göze çarpan şapkaları Paris ve diğer sayfiye kentlerinde yaşayan, moda bilinci yüksek genç
Kullandığı giysileri kendine o denli yakıştırmıştı ki, aynı örnekleri değişik
kadınların dikkatini çekmişti. Dönemin alışılagelmiş şapkalarına oranla daha az abartılı şapkalar kullanıyordu. Ağırlıklı olarak şekil ve kumaş üzerinde duruyordu.
. Ağırlıklı olarak şekil ve kumaş üzerinde duruyordu.
Elbiseleri içinde son derece canlı ve çekici duran Coco, diğer kadınların abartılı, aşırı süslü görünmelerine yol açmıştı. Alışılagelmişin dışındaki bu yeni tarza duyulan ilgi her geçen gün biraz daha artmaya başlamıştı.
Dostları tarafından kendi tarzını yaratma tutkusu teşvik edilen Coco, dairesinde küçük çapta şapka imalatına geçmişti. Şapkalarını tasarlıyor, yapıyor ve satıyordu. Yardımcı olmak ve işini tam olarak kurabilmesini sağlamak amacıyla Boy ve bir erkek arkadaşı Coco’ya, 1910 yılında Paris’in Cambon Caddesi’nde (rue Cambon) ilk profesyonel ticaretha¬nesini açtılar. Cadde, daha sonra, uzun yıllar boyunca Chanel’in adıyla anılacaktı. Kısa sürede, sürekli artan , şık ve genç bayan müşterileri olmuştu. Coco, Comoedia Illustre dergisinin Ekim 1910 sayısında çıkarak şapkalarını tanıttı. Şapkalarından bazıları sahne oyunlarında kullanılıyordu. Ardından diğer Fransız dergileri de tasarımlarına değinmeye başladı.
Rue Cambon’daki ticarethane, bir süre sonra şapkaların yanısıra elbise imalatını da programı içine almıştı. Coco seçkin bir stilist olarak çalışmaya başlamış, böylelikle etekleri, elbiseleri ve şapkaları her kişiye göre ayrı ayrı yaratmaya başlamıştı. Yalnızca birer adet üretilen bu modeller, butiklere satılıyordu. Orjinal ve ikinci bir örneği bulunmayan bu modeller zengin sosyete hanımları tarafından alınıyordu. Bu tür modacılık aynı zamanda haute couture veya yüksek terzilik olarak da bilinmektedir. Coco hiçbir zaman patronlarla kesip biçerek çalışmadı. Her zaman malzemeleriyle ve yalnız model üzerinde çalışırdı.
Kısa bir süre sonra Coco, kızkardeşi Antoinette’i de yardımına çağırmak zorunda kaldı. Antoinette, çalışmadığı zamanlarda, kardeşinin modellerini giyerek kentin en gözde yerlerinde dolaşır, insanların dikkatini çekmeye çalışırdı. İlk reklamcılık anlayışı olarak işe yarayan bu yöntem sayesinde Coco Chanel, işlerini büyütmeye başladı.
Büyüme dikkatini çekmeye çalışırdı, ilk reklamcılık anlayışı olarak işe yarayan bu yöntem sayesinde Coco Chanel, işlerini büyütmeye başladı.
Büyüme
Otuz yaşındaki Coco Chanel, 1913 yılında şapkalarını ve spor giyisilerini satmak üzere, Boy Chapel’in mali Byardımı sayesinde, sayfiye kenti olan Deauville’de bir butik açtı. Yer olarak, en büyük otel ve kumarhanelerin bulunduğu meşhur Gontaut Biron caddesini (rue Gontaut Biron) seçmişti. Butiğin üzerine, güneşten korunmak amacıyla beyaz bir tente yaptırarak sade siyah harflerle kendi adını yazdırmıştı. Bu, Chanel logosunun başlangıcı olmuştu.
Modellerini ve iş hayatını çok seven Chanel’in çabalarına insanlar, dışarıdan, ciddi bir kariyerin başlangıcından ziyade, Boy Capel’in kız arkadaşının yaratıcı “ilgisi” gözüyle bakmaktaydılar. 1914’te patlak veren Birinci Dünya Savaşı, bu görüşün değişmesine sebep oldu.
1914 ortalarına doğru, sosyete kadınlan aileleriyle birlikte savaş alanının dışında kalacağını ümit ettikleri Deauville kentine sığındılar. Otellerin çoğu, savaş gazileri için hastahaneye dönüştürülmüştü. Kadınlar, sınıf gözetmeksizin, hemşirelik ve diğer savaş işleri yapmaya başlamış ancak önceki dönemin modası, pratiklik isteyen bu işler için uçarı ve hantal kaçmıştı.
Daha uygun kıyafetlere duyulan talebi çabuk farkeden Chanel, birkaç temel dizayn üretmek üzere çalışmaya koyuldu. Bu modeller arasında süveterler, hırkalar ve denizci tipi ceketler bulunuyordu. Uzun süredir kendi kullandığı tür giyisilerden oluşan bu modellerin hepsi erkek giyimine dayanıyordu.
Ekonomiye Yön Verenler serisinden yazılar...
coco chanel kimdir
coco chanel hakkında bilgiler
coco chanel fotoğrafları
coco chanel moda hayatına nasıl girdi
,coco chanel'ın hikayesi
coco chanel'ın hayatı
coco chanel modada nasıl büyüdü
Yirminci asrın moda kraliçesi Coco Chanel, yirminci asrın en önemli moda öncülerinden biridir. Sahibi olduğu “moda” anlayışı, yeni bir yüzyıla girerken yeni kavramlar getirmişti - bunlar rahat giyilebilen, taşıması kolay, ve zamanla değişmeyecek modellerdi. Çiçek kokusundan başka kokular taşıyan parfümleri ilk yaratan kişi de oydu. Moda dünyasının parçası haline gelen ve o güne kadar kullanılmamış olan inciler, sahte broşlar ve üzerleri kumaşla kaplanmış cüzdanlar gibi Chanel aksesuarlarının da yaratıcısı olmuştur.
Chanel, modadan çok stil satıyordu. İnce hatları, düşük kilosu ve faal görüntüsüyle modaevi için biçilmiş bir modacı olan Coco, bu stili zaman ve mekan gözetmeksizin bütün kadınlara ulaştırarak yansıtmayı başaran ilk modacıdır. Chanel takımları, farklı fiyat seviyelerinde sunulan ve dünyada en çok taklit edilen kaliteli giysiler arasına girmiştir.
Coco’nun sunduğu tümüyle yeni ve farklı tarz, insanlara en az içinde yaşamakta oldukları dönem kadar değişiklik getirmişti. Bu dönem kadınların özgürlük haklarının gelişmekte olduğu yıllardı. “Stilistliğe atıldım çünkü vaktimin büyük kısmını evin dışında geçiriyordum ve zamanı dolucasına yaşamayı başaran ilk kadınlardan biriydim,” diye açıklıyor. Chanel, moda tarihindeki herhangi birinden çok daha uzun süreli ve geniş çaplı uluslararası bir şöhret elde etmiştir.
Chanel kavramı, Coco’nun, halkın ruh halini anlamaktaki kurnazlığı sayesinde geliştirilmiştir. 1910 yılının ortalarından itibaren Coco, zeki bir işkadını ve modacı olarak tanınmaya başlamıştır. Elde ettiği şöhret ve servetine 1920 ve 1930’larda ulaşmıştır. İkinci parlak dönemini 1950’lerden itibaren 1970’lerin başına kadar taşımıştır.
Coco’nun 1971’de ölümüne rağmen, “Chanel Görüntüsü” 1990’lara kadar devam etmiş, Chanel eşyaları eskisine oranla daha geniş çapta ün kazanmıştır.
Chanel öncesi moda
1900’lü yıllardaki şık bayanlar, son derece gereksiz, aşın kadınsı, kullanışsız ve uğraştırıcı bir giyim tarzıyla yaşamaktaydılar. Kıyafetleri, ev işlerini ve iş hayatlarım yürütmelerini zorlaştırmaktaydı. Günün modası, hizmetçilere ve zamanı bol olan olan kadınlara göre yaratılmıştı. Günümüz sokak modasının aksine seri imalat yoktu. Moda, zengin ve resmî bir sosyal yaşama göre tasarlanmaktaydı. O tarihlerde kıyafetler özel terziler, şapkacılar ve ayakkabıcılara yaptırılmaktaydı. Zaman isteyen bu uzun işlemler pek çok kez prova gerektiriyordu.
Geleneksel modayla kadınların vücutlarına “s” şeklinde bir görünüm kazandırılıyordu. Saçlar, başın üst kısmına yığılır, üzerlerine geniş şapkalar yerleştirilirdi. Bu şapkaların kenarları kurdele, tüy, çiçek veya suni meyvalarla süslenirdi - hatta hepsini tek bir şapkanın üzerinde görmek de mümkündü! Boyunlara, yüksek yakalar yardımıyla ince ve uzun görüntüsü veriliyor, beller ise dantelâlı korselerle sıkılıyordu.
Modeller kalçaların üzerine tam oturuyor, sonra da birden genişleyerek yerlere kadar uzanıyordu. Bir kıyafeti tamamlamak için, sayısız giysi kullanılıyordu - hapseden korseler, uzun iç çamaşırları, kombinezonlar ve iç etekler. Birbirinin içine giyilen çamaşırların hepsi pamuk, dantel veya ipekten üretilir, üzerleri kat kat kumaşlarla, pilelerle ve nakışlarla süslenirdi.
Çamaşırların üzerine giyilen elbiseler ise daha da abartılıydı. Dantel veya fırfırlı malzemeden hazırlanan pelerin türü aksesuarlar yaygındı. Çoğu elbiselerin de ekstra katlardan oluşan üst eteklikleri bulunmaktaydı. Dışarı çıkarken her zaman eldiven, şapka ve dantel maske takılırdı. Coco Chanel, bütün bunları değiştirdi.
Değişim rüzgarları
1908 yılında, Paul Poiret adında Paris’li bir modacı, modaya meydan okuyarak kadınları korse zulmünden kurtaracağını iddia etti. Modelleri, kadınların yüzlerce yıldır görülmemiş uzun ve biçimli bacaklarını ortaya çıkartıyordu. Ürettiği kıyafetler neredeyse tiyatro kostümlerini andırıyor, çoğunlukla çirkin ve edebe aykırı şekilde alışılagelmişin dışında seyrediyordu.
Ne var ki, Coco’nun tartışmalı fikirleri, Birinci Dünya Savaşı sonrasında yaşam tarzları değişmeye başlayan gençlerle tarz bilinci gelişmiş kadınlar üzerinde güçlü bir etki yaratmayı başarmıştı. Kent ve şehirlerin kalabalıklaşmasıyla, sosyal hayat hareketlendi, ulaşım gelişti, otomobiller sayesinde insanlar hareket özgürlüğüne kavuştu ve her geçen gün kadın sürücülerin sayısı arttı. “Bugünlerde kadınlar araba kullanıyorlar ve bunu kat kat etekliklerin içinde yapamazlar,” diyordu Coco. Kadınlar, yeni ele geçirdikleri özgür hayatlarının parçası olarak aktif sporların da tadını çıkartmaya başlamışlardı. Aynı zamanda yeni ve enerjik dans stilleri ortaya çıkmış ve bu hareketli danslar gençlerin gözdesi haline gelmişti. Coco, bu değişiklikleri, dünya modasını belirleyecek olan spor ve eğlence kıyafetlerini yaratmak için bir fırsat olarak görmüştü.
Sosyal ve teknolojik gelişmelerin giderek hız kazanmakta olduğu gözlenmekteydi. Sonuç olarak pratik kıyafetlere duyulan talebin artması da, Coco Chanel gibi geleceğin modası hakkında ilginç fikirleri bulunan genç modacılara eşsiz bir fırsat tanımaktaydı.
Zenginliğin öyküsü
Vaftiz adı Gabrielle Chanel olan Coco, 19 Ağustos 1883 tarihinde, Fransa’nın Loire Nehri üzerinde bulunan ve bir süvari garnizon kenti olan Saumur’da dünyaya geldi. Güçlü ve kararlı bir kişiliği olan Coco, başarı hırsıyla dolu parlak bir genç kızdı.
Yaşamının ayrıntılarının bir kısmı giz içinde kalmıştır. Farklı versiyonlarda anlatılan hikayesinin gerçeği hakkında sağlıklı bir bilgi edinilememiştir. Chanel, kendi geçmişi hakkında anlattığı hikayeleri değiştirmek ve çelişkiye sokmakla tanınırdı. Takma adı
olan Coco’nun nereden türediği hakkında, kendisi de farklı yorumlar sunmuştu. Bir keresinde, bu adı kendisine sevgili babasının verdiğini söylemişti. Bir keresinde de, sahnede söylediği bir şarkının sözlerinden almma olduğunu öne sürmüştü.
Hayatmm ilk kısımlarına ait bulgular, varlıklı bir ailede yetişmediğini gösteriyor. Babası Albert Chanel’in, Fransa’nm Provence bölgesinde bulunan Nimes yakınlarından gelen bir çiftçi olduğu söylenmektedir. Albert, Coco’ya bıraktığı kalıtsal bir çekiciliğe ve koyu tenli, yakışıklı bir Akdeniz’li görüntüsüne sahipti. Pazarlamacı olarak çalıştığı için genellikle ailesinden uzakta olurdu. Coco’nun, kendisi kadar azimli ve hırslı olmayan iki erkek, iki de kız kardeşi vardı. Umutsuzca ailesini geçindirmeye ve bir arada tutmaya uğraşan annesi Jeanne Devolİe, Coco on iki yaşına geldiğinde hayata veda etmişti.
Annenin ölümü üzerine aile bölünmüş, Coco da Aubazine’de bulunan yetim manastırına yerleştirilmişti. On yedi yaşma geldiğinde, aynı yaşta olan halası Adrienne ile birlikte diğer bir manastıra devam etmek üzere, yine garnizon kenti olan Moulins'e getirildi.
Genç ve hassas Coco, burada eğitim, görgü, terbiye, ev idaresi ve tekrar fakir kalma korkusuyla parayı temkinli harcama konularında bilgilendi.
Yetimhanede edindiği acı tecrübeler arasında kusursuz dikiş dikmenin önemini öğrenmiş, çalışanlarından daha sonra aynı titizliği göstermelerini beklemişti. On sekiz yaşma geldiğinde, Adrienne ile birlikte Moulins’de bulunan bir mağazada yardımcı dikişçi olarak çalışmaya başladı.
Bir tarz oluşturma
Chanel moda kavramı, Coco’nun erken yaşlarda edindiği tecrübelerden kaynaklanmıştır.
Etrafındaki yetişkinlerin kullandığı iş giyisilerine bakan Coco, kadınların hangi şartlarda olursa olsun, giderek hareketlenen hayatlarında, daha az detaylı ve daha rahat kıyafetler giymeleri gerektiğini düşünüyordu. Kadınların, daracık ve sımsıkı giysileri içinde rahatça hareket edemediğine ve hizmetçilerine muhtaç kaldığına inanıyordu.
Yetimhanede geçirdiği sürede kaliteli ve alçak gönüllü kıyafetler üzerine düşünmeye başlamıştı. Bunlar, siyah şapkalar, beyaz bluzlar, düzgün siyah boyun bağları ve düz kumaştan yapılmış basit stildeki ceketlerdi. Hazırlandığı zamana göre cesaret isteyecek derecede modem kaçan tasarımlarına rağmen, Coco, dizaynlarının asla saldırgan veya seksi olmadığına inanıyordu.
Gösterişli hayata giriş
Yetimhaneden ayrıldıktan sonra, kendini hareketli ve sosyal bir hayatın içinde bulan Coco, iş çıkışında, macera arayan genç subayların sıklıkla ziyaret ettiği bir cafede popüler şarkılar söylüyordu. Kendi popülaritesinden son derece hoşnut olan Coco, bir ara sahne şarkıcılığı yapmayı bile düşündü. O dönemde, askeri birliklerin bulunduğu kentlerde yetişen çoğu genç kız içinde gezinen süvarilerden. Altın düğmeli, kordonlu ceketleri, muntazam dikilmiş pantolonları ve parlatılmış yüksek çizmelerine hayranlık duyuyordu.
Bu göz alıcı askeri tunikler Coco üzerinde derin bir etki bırakmış, yıllar boyunca gözde kalmayı başaran meşhur örgülü takımlarının şüphesiz ilham kaynağı olmuştu.
İlk etkiler
Süvariler, güzel atlar ve cesur biniciler Coco Chanel’i büyülemiş ve etkilemişti. İyi bir binici olmayı öğrenmiş, kısa sürede birden fazla subay arkadaşı olmuştu. Coco, sosyal hayatın basamaklarını hızla tırmanmaya başlamıştı. Yirmi yaşlarına geldiğinde,
Boy Capel adında varlıklı ve yakışıklı bir İngiliz’le ciddi bir arkadaşlık kurdu. Boy, ünlü bir polo oyuncusu ve zengin binici ekibinin elemanlarındandı.
Coco, Boy’un binici kıyafetinin rahatlığını ve zarifliğini çok sevmişti. Yumuşak düz gömleklerine, kaşmir süveterlerine, rahat külot pantalonlarma (ata binerken giyilen ve dizden bileğe kadar olan kısmı sıkı oturan pantolon) ve usta bir zanaatkârın elinden çıkmış binici çizmelerine hayranlık duyuyordu. Kendi üzerinde erkekçe bir tarz uygulamaya başlamıştı. ~ Yakası açık erkek gömlekleri ve külot pantalonlar giyiyor, dönemin kadınlarının aksine at sırtına erkekler gibi düz oturarak biniyordu.
Genç stilist
1910 yılına gelindiğinde, Coco Chanel’in kendine has tarzını yansıtan spor ceketleri, yakası açık yaka gömlekleri, kısa etekleri, erkeksi yağmurlukları ve sade ancak göze çarpan şapkaları Paris ve diğer sayfiye kentlerinde yaşayan, moda bilinci yüksek genç
Kullandığı giysileri kendine o denli yakıştırmıştı ki, aynı örnekleri değişik
kadınların dikkatini çekmişti. Dönemin alışılagelmiş şapkalarına oranla daha az abartılı şapkalar kullanıyordu. Ağırlıklı olarak şekil ve kumaş üzerinde duruyordu.
. Ağırlıklı olarak şekil ve kumaş üzerinde duruyordu.
Elbiseleri içinde son derece canlı ve çekici duran Coco, diğer kadınların abartılı, aşırı süslü görünmelerine yol açmıştı. Alışılagelmişin dışındaki bu yeni tarza duyulan ilgi her geçen gün biraz daha artmaya başlamıştı.
Dostları tarafından kendi tarzını yaratma tutkusu teşvik edilen Coco, dairesinde küçük çapta şapka imalatına geçmişti. Şapkalarını tasarlıyor, yapıyor ve satıyordu. Yardımcı olmak ve işini tam olarak kurabilmesini sağlamak amacıyla Boy ve bir erkek arkadaşı Coco’ya, 1910 yılında Paris’in Cambon Caddesi’nde (rue Cambon) ilk profesyonel ticaretha¬nesini açtılar. Cadde, daha sonra, uzun yıllar boyunca Chanel’in adıyla anılacaktı. Kısa sürede, sürekli artan , şık ve genç bayan müşterileri olmuştu. Coco, Comoedia Illustre dergisinin Ekim 1910 sayısında çıkarak şapkalarını tanıttı. Şapkalarından bazıları sahne oyunlarında kullanılıyordu. Ardından diğer Fransız dergileri de tasarımlarına değinmeye başladı.
Rue Cambon’daki ticarethane, bir süre sonra şapkaların yanısıra elbise imalatını da programı içine almıştı. Coco seçkin bir stilist olarak çalışmaya başlamış, böylelikle etekleri, elbiseleri ve şapkaları her kişiye göre ayrı ayrı yaratmaya başlamıştı. Yalnızca birer adet üretilen bu modeller, butiklere satılıyordu. Orjinal ve ikinci bir örneği bulunmayan bu modeller zengin sosyete hanımları tarafından alınıyordu. Bu tür modacılık aynı zamanda haute couture veya yüksek terzilik olarak da bilinmektedir. Coco hiçbir zaman patronlarla kesip biçerek çalışmadı. Her zaman malzemeleriyle ve yalnız model üzerinde çalışırdı.
Kısa bir süre sonra Coco, kızkardeşi Antoinette’i de yardımına çağırmak zorunda kaldı. Antoinette, çalışmadığı zamanlarda, kardeşinin modellerini giyerek kentin en gözde yerlerinde dolaşır, insanların dikkatini çekmeye çalışırdı. İlk reklamcılık anlayışı olarak işe yarayan bu yöntem sayesinde Coco Chanel, işlerini büyütmeye başladı.
Büyüme dikkatini çekmeye çalışırdı, ilk reklamcılık anlayışı olarak işe yarayan bu yöntem sayesinde Coco Chanel, işlerini büyütmeye başladı.
Büyüme
Otuz yaşındaki Coco Chanel, 1913 yılında şapkalarını ve spor giyisilerini satmak üzere, Boy Chapel’in mali Byardımı sayesinde, sayfiye kenti olan Deauville’de bir butik açtı. Yer olarak, en büyük otel ve kumarhanelerin bulunduğu meşhur Gontaut Biron caddesini (rue Gontaut Biron) seçmişti. Butiğin üzerine, güneşten korunmak amacıyla beyaz bir tente yaptırarak sade siyah harflerle kendi adını yazdırmıştı. Bu, Chanel logosunun başlangıcı olmuştu.
Modellerini ve iş hayatını çok seven Chanel’in çabalarına insanlar, dışarıdan, ciddi bir kariyerin başlangıcından ziyade, Boy Capel’in kız arkadaşının yaratıcı “ilgisi” gözüyle bakmaktaydılar. 1914’te patlak veren Birinci Dünya Savaşı, bu görüşün değişmesine sebep oldu.
1914 ortalarına doğru, sosyete kadınlan aileleriyle birlikte savaş alanının dışında kalacağını ümit ettikleri Deauville kentine sığındılar. Otellerin çoğu, savaş gazileri için hastahaneye dönüştürülmüştü. Kadınlar, sınıf gözetmeksizin, hemşirelik ve diğer savaş işleri yapmaya başlamış ancak önceki dönemin modası, pratiklik isteyen bu işler için uçarı ve hantal kaçmıştı.
Daha uygun kıyafetlere duyulan talebi çabuk farkeden Chanel, birkaç temel dizayn üretmek üzere çalışmaya koyuldu. Bu modeller arasında süveterler, hırkalar ve denizci tipi ceketler bulunuyordu. Uzun süredir kendi kullandığı tür giyisilerden oluşan bu modellerin hepsi erkek giyimine dayanıyordu.
Ekonomiye Yön Verenler serisinden yazılar...
coco chanel kimdir
coco chanel hakkında bilgiler
coco chanel fotoğrafları
coco chanel moda hayatına nasıl girdi
,coco chanel'ın hikayesi
coco chanel'ın hayatı
coco chanel modada nasıl büyüdü