Çocuğun Örselenmesi
Geniş anlamda, ailenin, annenin, babanın, çevrenin, toplumun çirkin, eksik, hatalı, kötü, olumsuz davranması çocuğun ve gencin bedensel ve ruhsal bakımdan örselenmesine, zarar görmesine yol açar.
Bu örselenme annenin döl yatağında başlayabilir. Gebelik süresinde beden ve ruh sağlığına özen göstermeyen, iyi beslenmeyen, sigara içen, alkol ve uyuşturucu kullanan annelerin bedensel ve ruhsal olarak özürlü çocuk doğurma riski fazladır. Ayrıca akraba evlilikleri nedeniyle kalıtımla geçen özürlü çocuk doğurma riskini yükselttiği de bilinen bir gerçektir.
Bakımına, beslenmesine, korunmasına özen gösterilmeyen, hastalıkları önemsenmeyen çocukların, gençlerin bedensel ya da ruhsal bakımdan örselenmiş olarak gelişip yetişecekleri bilinmek edir. Öte yandan aile içinde çocuğun ve gencin anneden, babadan yeterince ilgi ve sevgi görmemesi, baskıya, korkuya, şiddete, yıldırmaya dayanan bir eğitim ortamı içinde yetişmesi önce ruhsal, daha sonra bedensel örselenmeye yol açan, gelişme ve olgunlaşmayı engelleyen etkenler içinde yer alır.
Anne babanın çocuğun belleğinde kötü iz bırakan örseleyici, saldırgan davranışları, çocuğun bedensel ve ruhsal olarak yeterince korunmaması ya da çocuğun «yeterince korunmuyorum» izlenimini edinmeliyle başlar.
Bu izlenim çocukta değersizlik, güvensizlik, yetersizlik duygularına yol açar.
Bütün dünyada ve ülkemizde çocuklarını dilendiren aileler, çocuklarının ve başkalarının duygularını sömürüp çıkar sağlamaktadırlar. Annenin, babanın kendilerini beceriksiz, güçsüz, yetersiz göstererek çocuğun, gencin ilgisini, sevgisini sömürüp ona istediklerini yaptırmak girişimi de çok rastlanan bir örselenme nedenidir.
Çocugun, gencin eğitiminde dayağın yer alması bedensel ve ruhsal örselenmenin en önemli ve yaygın nedenidir.
Dayağın yol açtığı çürük, ezik, kırık, şiş, yara, bere, yırtık gibi bedensel izleri dışında en önemli ve olumsuz etkisi, kalıcı izi çocuğun ve gencin ruhsal yaşantısında yarattığı örselenmedir. Çocukluk ve gençlik çağında örselenmiş olan ruhsal yaşantı, daha sonraki çağlarda ortaya çıkması olası davranış bozukluklan- nın, ruhsal hastalıkların temelini oluşturur.
Çoğu anne babanın bedensel ve zihinsel özürlü çocuklara ve gençlere karşı daha acımasız ve saldırgan davrandığı çoğu araştırmada beklenmeyen bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır.
Araştırmalar aile içindeki saldırgan davranışlar ve dayak nedeniyle bedensel olarak örselenen beş yaşından küçük çocukların genel nüfus içinde yaygınlık oranının binde 1-3, ölüm oranının on binde 1 oiduğunu ortaya koymuştur.
Ailenin, annenin, babanın, çevrenin, toplumun çocuğun ve gencin eğitimi için aşırı baskı, denetim, disiplin öğelerini içeren yöntemlerden yararlanmaları çocuğun ruhsal gelişimini engeller. Çocuğun ruhsal yapısında kötü izler bırakır. Kötü ve saldırgan davranışlara yol açar.
Oaha önce de belirttiğim gibi ailenin, annenin, babanın uzun süre çocuğun, gencin bedensel, ruhsal durumunu örseleyecek biçimde davranması, başka bir deyişle, kötü davranması, kötülüğün çocuğun ruhsal yapısında tohum atmasına, filizlenip büyümesine yol açar. Bunlar başkalanna bilerek ya da bilmeden kötülük yaparlar, örselenmiş kişiliklerinin acısını başkalanndan çıkarırlar.
Fiziksel ve ruhsal acılann bellekte bıraktığı kötü izler bilinç alanına çıkmaya çalışır.
Çocukluk, gençlik yıllannda görülen kızgınlık, öfke, şiddet dolu davranışlann temelinde, bilinçaltında, bellekte yatan kötü izlerin etkisi olabilir. Kötü izler daha sonraki yaşlarda acımasızca başkalannı aşağılayan, küçük gören, her fırsatta kişiliğe saldıran insanlan ortaya çıkanr.
Bu insanlar saldırganlığı, başkalannı örselemeyi kişiliklerinin güç simgesi olarak değerlendirirler. Böylece saldırganlığın saldırganlığa yol açtığı bir kısır döngü ortaya çıkar, örselenen insanla- nn acısı kuşaklar boyu sürer. Bu acıyı dindirmenin yolu iyi eğitim görmüş anne babadır.
Özetle, çocukluk çağında saldırıya uğramış, örselenmiş insanların çoğunun başkalarına saldırdığı, zarar verdiği kabul edilmiş bir gerçektir.
Özcan Köknel, Yaşamın Zaferi
Geniş anlamda, ailenin, annenin, babanın, çevrenin, toplumun çirkin, eksik, hatalı, kötü, olumsuz davranması çocuğun ve gencin bedensel ve ruhsal bakımdan örselenmesine, zarar görmesine yol açar.
Bu örselenme annenin döl yatağında başlayabilir. Gebelik süresinde beden ve ruh sağlığına özen göstermeyen, iyi beslenmeyen, sigara içen, alkol ve uyuşturucu kullanan annelerin bedensel ve ruhsal olarak özürlü çocuk doğurma riski fazladır. Ayrıca akraba evlilikleri nedeniyle kalıtımla geçen özürlü çocuk doğurma riskini yükselttiği de bilinen bir gerçektir.
Bakımına, beslenmesine, korunmasına özen gösterilmeyen, hastalıkları önemsenmeyen çocukların, gençlerin bedensel ya da ruhsal bakımdan örselenmiş olarak gelişip yetişecekleri bilinmek edir. Öte yandan aile içinde çocuğun ve gencin anneden, babadan yeterince ilgi ve sevgi görmemesi, baskıya, korkuya, şiddete, yıldırmaya dayanan bir eğitim ortamı içinde yetişmesi önce ruhsal, daha sonra bedensel örselenmeye yol açan, gelişme ve olgunlaşmayı engelleyen etkenler içinde yer alır.
Anne babanın çocuğun belleğinde kötü iz bırakan örseleyici, saldırgan davranışları, çocuğun bedensel ve ruhsal olarak yeterince korunmaması ya da çocuğun «yeterince korunmuyorum» izlenimini edinmeliyle başlar.
Bu izlenim çocukta değersizlik, güvensizlik, yetersizlik duygularına yol açar.
Bütün dünyada ve ülkemizde çocuklarını dilendiren aileler, çocuklarının ve başkalarının duygularını sömürüp çıkar sağlamaktadırlar. Annenin, babanın kendilerini beceriksiz, güçsüz, yetersiz göstererek çocuğun, gencin ilgisini, sevgisini sömürüp ona istediklerini yaptırmak girişimi de çok rastlanan bir örselenme nedenidir.
Çocugun, gencin eğitiminde dayağın yer alması bedensel ve ruhsal örselenmenin en önemli ve yaygın nedenidir.
Dayağın yol açtığı çürük, ezik, kırık, şiş, yara, bere, yırtık gibi bedensel izleri dışında en önemli ve olumsuz etkisi, kalıcı izi çocuğun ve gencin ruhsal yaşantısında yarattığı örselenmedir. Çocukluk ve gençlik çağında örselenmiş olan ruhsal yaşantı, daha sonraki çağlarda ortaya çıkması olası davranış bozukluklan- nın, ruhsal hastalıkların temelini oluşturur.
Çoğu anne babanın bedensel ve zihinsel özürlü çocuklara ve gençlere karşı daha acımasız ve saldırgan davrandığı çoğu araştırmada beklenmeyen bir sonuç olarak ortaya çıkmıştır.
Araştırmalar aile içindeki saldırgan davranışlar ve dayak nedeniyle bedensel olarak örselenen beş yaşından küçük çocukların genel nüfus içinde yaygınlık oranının binde 1-3, ölüm oranının on binde 1 oiduğunu ortaya koymuştur.
Ailenin, annenin, babanın, çevrenin, toplumun çocuğun ve gencin eğitimi için aşırı baskı, denetim, disiplin öğelerini içeren yöntemlerden yararlanmaları çocuğun ruhsal gelişimini engeller. Çocuğun ruhsal yapısında kötü izler bırakır. Kötü ve saldırgan davranışlara yol açar.
Oaha önce de belirttiğim gibi ailenin, annenin, babanın uzun süre çocuğun, gencin bedensel, ruhsal durumunu örseleyecek biçimde davranması, başka bir deyişle, kötü davranması, kötülüğün çocuğun ruhsal yapısında tohum atmasına, filizlenip büyümesine yol açar. Bunlar başkalanna bilerek ya da bilmeden kötülük yaparlar, örselenmiş kişiliklerinin acısını başkalanndan çıkarırlar.
Fiziksel ve ruhsal acılann bellekte bıraktığı kötü izler bilinç alanına çıkmaya çalışır.
Çocukluk, gençlik yıllannda görülen kızgınlık, öfke, şiddet dolu davranışlann temelinde, bilinçaltında, bellekte yatan kötü izlerin etkisi olabilir. Kötü izler daha sonraki yaşlarda acımasızca başkalannı aşağılayan, küçük gören, her fırsatta kişiliğe saldıran insanlan ortaya çıkanr.
Bu insanlar saldırganlığı, başkalannı örselemeyi kişiliklerinin güç simgesi olarak değerlendirirler. Böylece saldırganlığın saldırganlığa yol açtığı bir kısır döngü ortaya çıkar, örselenen insanla- nn acısı kuşaklar boyu sürer. Bu acıyı dindirmenin yolu iyi eğitim görmüş anne babadır.
Özetle, çocukluk çağında saldırıya uğramış, örselenmiş insanların çoğunun başkalarına saldırdığı, zarar verdiği kabul edilmiş bir gerçektir.
Özcan Köknel, Yaşamın Zaferi