Güneşli bir tepenin yamacında, rengarenk çiçeklerle dolu, küçük bir köy vardı; Doğru Yol Köyü. Köyün ortasında, büyük ve gür bir ceviz ağacının altında, bilge yaşlı Amca Yusuf otururdu. Amca Yusuf, köyün en bilge insanıydı ve çocukları her zaman doğru yolda nasıl yürüyeceklerini öğretmek için hikâyeler anlatırdı.
Bir gün, Amca Yusuf, köyün çocuklarını toplayıp yanına çağırdı. Gözleri parıldıyordu. "Çocuklar," dedi, "size bugün çok önemli bir hikâye anlatacağım. Bu hikâye, doğruyu öğrenmenin, iyi bir insan olmanın ve doğruyu seçmenin ne kadar önemli olduğunu gösterecek."
Çocuklar heyecanla oturdular. Amca Yusuf, sessizce bir an bekledikten sonra anlatmaya başladı:
"Uzak diyarlarda, büyük bir ormanın derinliklerinde, iki kardeş yaşıyordu; Güneş ve Ay. Güneş, her zaman doğruyu yapmaya çalışır, yardımsever ve merhametli olurdu. Ay ise, kıskanç, bencil ve sürekli yalan söylerdi. Bir gün, ormanın kralı, iki kardeşe büyük bir görev verdi: ormanın en değerli hazinesini bulmaları. Hazine, 'Doğruluk Taşı' adını taşıyan, parıldayan bir taştı ve yalnızca doğru yüreğe sahip olanlar tarafından bulunabiliyordu."
"Güneş, hemen yola koyuldu. Ormanın en karanlık ve tehlikeli yollarından geçti, yaban hayvanlarıyla karşılaştı, zorlu engellerle mücadele etti. Ama her zaman doğruyu seçti. Yalan söylemedi, kimseye zarar vermedi, herkese yardım etti. Yolda karşılaştığı hayvanlara, bitkilere ve diğer canlılara saygıyla davrandı. Güneş, doğru yolu izleyerek, yüreğinin sesini dinleyerek ilerledi."
"Ay ise, doğru yolu değil, en kısa yolu seçti. Yalan söyledi, hilesizlik yaptı, başkalarını kandırdı. Zorluklarla karşılaştığında, başkalarının yardımını istemesine rağmen kibirli davranarak herkese tepeden baktı, yardımlaşmak yerine onları kullandı. Hatta bazı hayvanlara ve bitkilere zarar verdi, çünkü o, sadece kendi çıkarlarını düşünüyordu."
"Uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra, Güneş, Doğruluk Taşı'nı buldu. Taş, parıldayarak onun karşısında göründü. Çünkü Güneş, yüreğinin sesini dinleyerek, her zaman doğruyu seçmişti. Doğruluk Taşı, ona sadece bir hazine değil, ayrıca büyük bir güç ve bilgelik de vermişti."
"Ay ise, yalanları ve hileleri yüzünden, Doğruluk Taşı'nı bulamadı. Hatta ormanda kayboldu ve büyük bir tehlikeyle karşılaştı. Sonunda, yaralı ve pişman bir şekilde eve döndü."
"Çocuklar," dedi Amca Yusuf, "bu hikaye size neyi öğretiyor?"
Çocuklar bir süre düşündükten sonra, birbirlerine bakarak cevap verdiler:
"Doğruyu söylemek her zaman en iyisidir."
"Başkalarına yardım etmek önemlidir."
"Kendi çıkarlarımızın peşinden koşmamalıyız."
"Her zaman yüreğimizin sesini dinlemeliyiz."
Amca Yusuf gülümsedi. "Evet çocuklar," dedi, "doğruyu seçmek, iyi bir insan olmak, her zaman kolay değildir. Ama doğru yol, her zaman en iyi yoldur. Doğru yolu izleyerek, mutlu ve huzurlu bir hayat sürebilirsiniz. Unutmayın, küçük iyilikler, büyük bir fark yaratır."
Amca Yusuf, o gün çocuklara birçok ders vermişti. Doğruyu öğrenmenin, iyi bir insan olmanın ve doğruyu seçmenin ne kadar önemli olduğunu öğretmişti. Çocuklar, o günden sonra, her zaman doğru yolda yürümeye çalıştılar ve Doğru Yol Köyü, iyilik, sevgi ve doğru yaşamın simgesi oldu. Ve bu hikaye, nesilden nesile aktarılarak, köyün çocuklarına doğruyu her zaman seçmeyi hatırlattı.
Bir gün, Amca Yusuf, köyün çocuklarını toplayıp yanına çağırdı. Gözleri parıldıyordu. "Çocuklar," dedi, "size bugün çok önemli bir hikâye anlatacağım. Bu hikâye, doğruyu öğrenmenin, iyi bir insan olmanın ve doğruyu seçmenin ne kadar önemli olduğunu gösterecek."
Çocuklar heyecanla oturdular. Amca Yusuf, sessizce bir an bekledikten sonra anlatmaya başladı:
"Uzak diyarlarda, büyük bir ormanın derinliklerinde, iki kardeş yaşıyordu; Güneş ve Ay. Güneş, her zaman doğruyu yapmaya çalışır, yardımsever ve merhametli olurdu. Ay ise, kıskanç, bencil ve sürekli yalan söylerdi. Bir gün, ormanın kralı, iki kardeşe büyük bir görev verdi: ormanın en değerli hazinesini bulmaları. Hazine, 'Doğruluk Taşı' adını taşıyan, parıldayan bir taştı ve yalnızca doğru yüreğe sahip olanlar tarafından bulunabiliyordu."
"Güneş, hemen yola koyuldu. Ormanın en karanlık ve tehlikeli yollarından geçti, yaban hayvanlarıyla karşılaştı, zorlu engellerle mücadele etti. Ama her zaman doğruyu seçti. Yalan söylemedi, kimseye zarar vermedi, herkese yardım etti. Yolda karşılaştığı hayvanlara, bitkilere ve diğer canlılara saygıyla davrandı. Güneş, doğru yolu izleyerek, yüreğinin sesini dinleyerek ilerledi."
"Ay ise, doğru yolu değil, en kısa yolu seçti. Yalan söyledi, hilesizlik yaptı, başkalarını kandırdı. Zorluklarla karşılaştığında, başkalarının yardımını istemesine rağmen kibirli davranarak herkese tepeden baktı, yardımlaşmak yerine onları kullandı. Hatta bazı hayvanlara ve bitkilere zarar verdi, çünkü o, sadece kendi çıkarlarını düşünüyordu."
"Uzun ve zorlu bir yolculuktan sonra, Güneş, Doğruluk Taşı'nı buldu. Taş, parıldayarak onun karşısında göründü. Çünkü Güneş, yüreğinin sesini dinleyerek, her zaman doğruyu seçmişti. Doğruluk Taşı, ona sadece bir hazine değil, ayrıca büyük bir güç ve bilgelik de vermişti."
"Ay ise, yalanları ve hileleri yüzünden, Doğruluk Taşı'nı bulamadı. Hatta ormanda kayboldu ve büyük bir tehlikeyle karşılaştı. Sonunda, yaralı ve pişman bir şekilde eve döndü."
"Çocuklar," dedi Amca Yusuf, "bu hikaye size neyi öğretiyor?"
Çocuklar bir süre düşündükten sonra, birbirlerine bakarak cevap verdiler:
"Doğruyu söylemek her zaman en iyisidir."
"Başkalarına yardım etmek önemlidir."
"Kendi çıkarlarımızın peşinden koşmamalıyız."
"Her zaman yüreğimizin sesini dinlemeliyiz."
Amca Yusuf gülümsedi. "Evet çocuklar," dedi, "doğruyu seçmek, iyi bir insan olmak, her zaman kolay değildir. Ama doğru yol, her zaman en iyi yoldur. Doğru yolu izleyerek, mutlu ve huzurlu bir hayat sürebilirsiniz. Unutmayın, küçük iyilikler, büyük bir fark yaratır."
Amca Yusuf, o gün çocuklara birçok ders vermişti. Doğruyu öğrenmenin, iyi bir insan olmanın ve doğruyu seçmenin ne kadar önemli olduğunu öğretmişti. Çocuklar, o günden sonra, her zaman doğru yolda yürümeye çalıştılar ve Doğru Yol Köyü, iyilik, sevgi ve doğru yaşamın simgesi oldu. Ve bu hikaye, nesilden nesile aktarılarak, köyün çocuklarına doğruyu her zaman seçmeyi hatırlattı.