Çocuklara Cinsel Saldırı
Toplumda, genel nüfus İçinde bedensel ve ruhsal bakımdan örselenmiş çocuklann, gençlerin oranını doğru olarak ortaya çıkaracak bir araştırma yöntemi yoktur.
ABD’de 1990’lı yıllarda yapılan araştırmalar, on sekiz yaşını geçmiş olan her üç kadından ve yedi erkekten birinin çocukluk çağında cinsel saldırıyı da kapsamına alan fiziksel ve ruhsal saldırılarla karşılaştığını göstermiştir.
Aynı araştırmalar ekonomik, kültürel, toplumsal düzeyi düşük ailelerde olduğu gibi, yüksek düzeyde yaşayan ailelerde yetişen çocukların da cinsel bakımdan örselenme olaylarının bulunduğunu saptamıştır.
Bütün dünyada ve ülkemizde yapılan araştırmalar, aile içindeki cinsel saldırıların yüzde doksanının aile erkekleri, babalar tarafından kız çocuklarına karşı yapıldığını göstermiştir.
Aile içindeki yetişkin kadınların, annelerin erkek çocuklara karşı cinsel saldırısı daha çok, pornografik filmlerin, oyunların, romanların konusu olarak işlenmektedir.
Son yıllarda kadınlar çocukluk çağında karşılaştıktan cinsel örselenmelerden daha kolay ve rahat söz edebildiklerinden bu alandaki bilgilenme artmaktadır.
Ancak erkekler için henüz durum aynı değildir. Toplumdaki değer yargılarından çekinen erkek çocuklar uğradıktan cinsel saldırıları kadınlar kadar kolay ve rahat açığa çıkaramamaktadırlar.
Araştırmalar polise yansıyan ırza geçme olaylarını gerçekleştiren saldırganların yaş ortalamasının 25 olduğunu, çoğunun ekonomik, kültür ve toplum düzeyleri düşük ailelerden geldiğini ortaya koymuştur.
Dünyada ve ülkemizde yapılan araştırmalar da cinsel saldırıda bulunan babaların antisosyal kişilik yapısında olduklarını, cinsel yaşamlarında çeşitli sapıklıklar bulunduğunu, düşük ekonomik, kültürel ve toplumsal ortamda yaşadıklarını ortaya koymuştur.
Aile içinde çocuğun ve gencin cinsel bakımdan örselenmesi aüe bireylerinden birinin ya da birkaçının çocuğa ve gence karşı cinsel içerikli sözlü iletiler vermesi, açık saçık fıkralar, öyküler anlatması; resimler, filmler, kasetler göstermesiyle başlar. Okşama, öpme, elle sataşma, sarkıntılık hareketleriyle sürer. Her türlü cinsel ilişkiyle son bulur.
Genel olarak beş-altı yaşından küçük çocuklar sözkonusu cinsel içerikti saldırgan davranışların niteliğini anlayamazlar. Daha ileri yaşlardaki çocuklar ve gençler, belirli bir sınıra kadar aile bireylerinden birisi tarafından yapılan davranışların cinsel içeriğini sezinleyemezler. Sezinlediklerinde de korkudan ya da utançtan açıklayamazlar.
Genel olarak kızlar babalarının yaptıkları cinsel saldırılar karşısında korkudan, utanmadan kaynaklanan nedenlerle olayı annelerine, kardeşlerine, başkalarına açıklayamazlar, anlatamazlar.
Buna karşılık akrabaların, yakınların saldırısı daha çabuk ve kolay olarak ortaya çıkar.
Son yıllar İçinde dünyada ve ülkemizde aile içinde çocuklara ve gençlere karşı yapılan cinsel saldırıların arttığını gösteren araştırmalar yayınlanmıştır.
Özellikle ABD’de on sekiz yaşını geçmiş genç kızların açıklamaları sorunun önemli boyutlara ulaştığını göstermiş, çocukluk çağında uğradıkları cinsel saldırıda babaların çoğunluğu oluşturduğu ortaya çıkmıştır.
1992 yılında Teegen yaptığı araştırmada birçok Avrupa ülkesinde ve ABD’de çocuklarla gençlere yapılan cinsel saldırıların arttığı, bu saldırının erkek çocuklardan çok kızlara yapıldığı belirtilmiş, her beş kızdan birinin cinsel saldırıya uğrama olasılığı bulunduğu vurgulanmıştır.
Konuyla ilgili olarak 1992 ve 1993 yıllarında yayınlanan araştırmalar, dünyada çocuklara ve gençlere yapılan cinsel saldırının arttığına dikkati çekmiş, bu saldırının yaygınlığının ve tehlikesinin çocukluk çağında geçirilen «ateşli romatizma hastalığından» daha çok ve ciddi olduğunu yazmıştır.
Özcan Köknel, Yaşamın Zaferi
Toplumda, genel nüfus İçinde bedensel ve ruhsal bakımdan örselenmiş çocuklann, gençlerin oranını doğru olarak ortaya çıkaracak bir araştırma yöntemi yoktur.
ABD’de 1990’lı yıllarda yapılan araştırmalar, on sekiz yaşını geçmiş olan her üç kadından ve yedi erkekten birinin çocukluk çağında cinsel saldırıyı da kapsamına alan fiziksel ve ruhsal saldırılarla karşılaştığını göstermiştir.
Aynı araştırmalar ekonomik, kültürel, toplumsal düzeyi düşük ailelerde olduğu gibi, yüksek düzeyde yaşayan ailelerde yetişen çocukların da cinsel bakımdan örselenme olaylarının bulunduğunu saptamıştır.
Bütün dünyada ve ülkemizde yapılan araştırmalar, aile içindeki cinsel saldırıların yüzde doksanının aile erkekleri, babalar tarafından kız çocuklarına karşı yapıldığını göstermiştir.
Aile içindeki yetişkin kadınların, annelerin erkek çocuklara karşı cinsel saldırısı daha çok, pornografik filmlerin, oyunların, romanların konusu olarak işlenmektedir.
Son yıllarda kadınlar çocukluk çağında karşılaştıktan cinsel örselenmelerden daha kolay ve rahat söz edebildiklerinden bu alandaki bilgilenme artmaktadır.
Ancak erkekler için henüz durum aynı değildir. Toplumdaki değer yargılarından çekinen erkek çocuklar uğradıktan cinsel saldırıları kadınlar kadar kolay ve rahat açığa çıkaramamaktadırlar.
Araştırmalar polise yansıyan ırza geçme olaylarını gerçekleştiren saldırganların yaş ortalamasının 25 olduğunu, çoğunun ekonomik, kültür ve toplum düzeyleri düşük ailelerden geldiğini ortaya koymuştur.
Dünyada ve ülkemizde yapılan araştırmalar da cinsel saldırıda bulunan babaların antisosyal kişilik yapısında olduklarını, cinsel yaşamlarında çeşitli sapıklıklar bulunduğunu, düşük ekonomik, kültürel ve toplumsal ortamda yaşadıklarını ortaya koymuştur.
Aile içinde çocuğun ve gencin cinsel bakımdan örselenmesi aüe bireylerinden birinin ya da birkaçının çocuğa ve gence karşı cinsel içerikli sözlü iletiler vermesi, açık saçık fıkralar, öyküler anlatması; resimler, filmler, kasetler göstermesiyle başlar. Okşama, öpme, elle sataşma, sarkıntılık hareketleriyle sürer. Her türlü cinsel ilişkiyle son bulur.
Genel olarak beş-altı yaşından küçük çocuklar sözkonusu cinsel içerikti saldırgan davranışların niteliğini anlayamazlar. Daha ileri yaşlardaki çocuklar ve gençler, belirli bir sınıra kadar aile bireylerinden birisi tarafından yapılan davranışların cinsel içeriğini sezinleyemezler. Sezinlediklerinde de korkudan ya da utançtan açıklayamazlar.
Genel olarak kızlar babalarının yaptıkları cinsel saldırılar karşısında korkudan, utanmadan kaynaklanan nedenlerle olayı annelerine, kardeşlerine, başkalarına açıklayamazlar, anlatamazlar.
Buna karşılık akrabaların, yakınların saldırısı daha çabuk ve kolay olarak ortaya çıkar.
Son yıllar İçinde dünyada ve ülkemizde aile içinde çocuklara ve gençlere karşı yapılan cinsel saldırıların arttığını gösteren araştırmalar yayınlanmıştır.
Özellikle ABD’de on sekiz yaşını geçmiş genç kızların açıklamaları sorunun önemli boyutlara ulaştığını göstermiş, çocukluk çağında uğradıkları cinsel saldırıda babaların çoğunluğu oluşturduğu ortaya çıkmıştır.
1992 yılında Teegen yaptığı araştırmada birçok Avrupa ülkesinde ve ABD’de çocuklarla gençlere yapılan cinsel saldırıların arttığı, bu saldırının erkek çocuklardan çok kızlara yapıldığı belirtilmiş, her beş kızdan birinin cinsel saldırıya uğrama olasılığı bulunduğu vurgulanmıştır.
Konuyla ilgili olarak 1992 ve 1993 yıllarında yayınlanan araştırmalar, dünyada çocuklara ve gençlere yapılan cinsel saldırının arttığına dikkati çekmiş, bu saldırının yaygınlığının ve tehlikesinin çocukluk çağında geçirilen «ateşli romatizma hastalığından» daha çok ve ciddi olduğunu yazmıştır.
Özcan Köknel, Yaşamın Zaferi
