• Merhaba Ziyaretçi.
    "Minimalist Fotoğraflar" konulu yarışmamız başladı. İlgili konuya BURADAN ulaşabilirsiniz. Sizi de yarışmada görmek istiyoruz...

Çocukları Anlamak

Suskun

V.I.P
V.I.P
Çocukları Anlamak
Yetişkinlerde görülen pek çok davranış bozukluğu, aynı zamanda çocukların dünyasının da can acıtıcı sorunlarıdır. Çocuklar da depresyona düşerler, takıntıların etkisinde kalırlar, intihar girişimlerinde bulunurlar. Onlar da fobik korkuların pençesinde kâbuslar yaşarlar. Hayatlarını ya da sağlıklı yaşamalarını tehlikeye düşüren pek çok çıkmazla karşılaşırlar.

Yetişkin bir insanın yaşadığı çatışmayı ya da bozulan ruh sağlığını davranışsal ifadelerinden, sözlerinden anlamak mümkündür. Çocukların ise böyle bir ayrıcalığı yoktur. Onlar depresyonda olduklarında; “hayattan zevk alamıyorum, kendimi dünyadan kopmuş ve yalnız hissediyorum” demezler. Kederli, üzgün bir görüntüye de sahip olmazlar. Her zamankinden yaramaz görünebilirler. Öğretmeninden dikkatinin dağınık olduğuna dair bilgi gelebilir. Hatta bazen, çocuk, ‘hiperaktif’ olarak bile nitelendirilebilir. Yaramaz, saldırgan diye adlandırılabilir, cezalandırılabilir. İlaçla tedavi edilmeye bile çalışılabilir. Oysaki çocuk, yaşamındaki bir değişikliğe alışamamış veya tepki gösteriyordur. Belki anne - baba boşanma sürecine girmiştir veya annesinin çalışmaya başlamasına alışamamıştır. Belki, kendini suçlu ya da utanç içinde hissedeceği bir saldırıya uğramıştır ya da sınıf içinde “istenmeyen, dışlanan” hatta öğretmenin olumlu ilgisinden uzak tutulan bir durumdadır.

Çocukların düşünme, kavrama, davranma, dışa vurma gibi özellikleri, gelişimsel süreçlerine göre değişir. “Tamam, anladım, babam öldü; ama gelsin artık” diyen çocukları duymuşsunuzdur. Ölümün ne olduğunu anlamasalar da, kaybın yoksunluğunu birebir yaşarlar. Sevilen kişinin kaybının getirdiği çöküntüyü de öyle. Ama kendilerince. “Çocuktur, anlamaz” yanlışına düşersek; içinde bulundukları sorunu çözme yerine, daha da örseleyici hale getirme tehlikesine düşebiliriz. Onlar sadece, kendilerine göre anlarlar. Olgun bir yetişkin gibi değil, sadece bir çocuk gibi yaşarlar ve duyumsarlar.

Bazı yanlış inançlarımız, çocuklarımızı anlamamızı zorlaştırır. “Çocuğum bana asla yalan söylemez” ya da “ben çocuğumun her şeyini bilirim” gibi. Aksine, çocuk yalan da söyler, saklar ve aldatır da. Bunu bilerek de yapar; inanarak da. Ergenliğe doğru ve ergenlik süresince, aile ve arkadaş grubunun arasında kalmamak için, sıklıkla beyaz yalanlara başvurabilirler: “Beraber ders çalışmak istiyoruz.” Bu devrede, kendi özel dünyalarını ailelerinden –özellikle annelerinden- saklamaya başlarlar. Bazı çocukların kapılarının üstündeki “girilmez” işareti, görünmeyen pek çok barikatın da habercisidir.

Çocuk, işine gelmeyenleri duymayabilir. Sakladıklarınızı merak edebilir. Aklında yanlış kalabilir. Olması mümkün olmayan hayaller kurabilir. Olayları, kendine göre tekrar kurabilir, zarara girmesini engelleyen önlemler alabilir. Her şeyin kontrolünüzde olduğu düşüncesi nasıl bir yanılgıysa; ‘özel hayata saygı’ adına çocuğun barikatlarını görmemeye çalışmak da sorunlara gebe bir kaçıştan başka bir şey değildir.

Aile içi çatışmalar, şiddet, istismar gibi etkenler çocukların ruh sağlığını bozar. Alkolün, kumarın veya uyuşturucunun ele geçirdiği yuvalar; onları büyük bir hızla sorunlu birer yetişkin olmaya hazırlar. Buna rağmen ailelerine sevgi ve bağlılık duyarlar. Her geceyi evlerinde, ailelerinin şefkatli kollarında geçirmek isterler. En olumsuz aile ortamında yaşamak zorunda kalan çocuk bile; her şeyin yoluna gireceği umuduna inançla sarılır.

Ayla Kahraman
 
Geri
Top