ÇOCUĞUNUZUN İLK 6 YILI ÇOK ÖNEMLİ
Size, çocuğunuzun bütün yaşamı boyunca dünyaya güvenemeyeceğini ya da kendinden utanmasına ve suçluluk
duymasına neden olabileceğinizi söylesem herhalde çok şaşırırsınız değil mi? Bebek doğduğu andan itibaren anne ve
baba çocuğu için en iyisini yapmayı isteyecektir doğallıkla.
Ancak şunu belirtmeliyim ki pek çok evli çift, bebek sahibi
olduklarında henüz ‘yetişkin’ bir birey gibi davranmayı
öğrenememiş, kendi anne-babalarıyla ilişkilerini düzenleyememiş oluyor genellikle. Evleniyorlar ancak akılları hala kendi ailelerinde kalıyor ve iki kişilik bağımsız bir ilişkiyi oturtamamış oluyorlar . Oysa bir çiftin bebeklerini doğru şekilde büyütebilmelerinin ön koşulu, kendilerinin ‘büyümüş’ olması ve kendilerini ‘evliliğe ait’ hissetmesidir. Çocuk büyütürken iki kişinin ortak hedefleri olmaması çocuğun güvensiz bir eve doğmasına neden olur.
İlk bir yıl, çocuk içgüdüleriyle yaşar. Kendini güvende hissetmesi için düzenli beslenmeye, yeterli uyumaya ve kirlendiğinde temizlenmeye ihtiyacı vardır. O kadar küçük çocuğun hiçbir şeyden anlamayacağının sanılması, çocuğun bu çok önemli yaşının atlanmasına neden olmaktadır. Özellikle uzun saatler çalışan genç anne-babaların yaptığı çok önemli bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum: Bu anne- babalar çocuklarını hafta içi yatılı olarak büyükannelerinin bakımına bırakmaktadır. Oysa ilk yıl uzun süreli anne ayrılıkları, çocukların sonraki dönemlerde güvenlikte
oldukların duygusu geliştirememelerine neden olmaktadır.
Bu dönemde ihtiyaçları yeterince doyurulmayan bebekler,
yetişkin yaşlarında kötümserlik, içe kapanıklık, alkol ve madde
bağımlılığı yaşayabilmektedir.
Çocuk yürümeye ve konuşmaya başladıktan sonra temel hedefi, yürüyerek ulaşabileceği yerlerdeki her şeyi keşfetmek ve yeni tanıştığı dünyayı tanımaya ve anlamlandırmaya çalışmaktır. Eğer bu bağımsızlık çabaları desteklenmez, evdeki eşyalara zarar verecek diye hareketliliği cezalandırılırsa, yaptığı eylemlerin yanlış olduğunu düşünecek ama en kötüsü ; kendisinin tümüyle yanlış olduğu algısına kapılacak, kendisinden utanacak ve eylemlerinin
doğruluğundan şüphe duyacaktır. Oysa 3 yaşı doluncaya
kadar çocuğun kendi eylemlerine güven duyması için en önemli şey eylemlerinin onaylanmasıdır. Çocuk 2.5 yaş dolaylarında eylemleri konusunda çok inatçı olabilir ve çok hırçınlaşabilir. Burada doğru anne-baba tavrı, çocuğa ya da çevresine zarar vermeyecek bütün eylemlerine izin vermektir.
Zararlı bir davranışta inatlaşmaya devam ederse onunla inatlaşmayıp, dikkatini başka yöne çekmek, daha ilginç
bulacağı bir eyleme yönlendirmektir. ( Eski büyükannelerin
çocukların dikkatini çekmek için ‘ Aa kuşa bak’ demelerini
hatırlayın…) Yine bu yaş döneminde çocuklar paylaşmayı bilmez. Annelerin çocuklarının oyunlarına müdahaleden kaçınması gerekir. Çünkü bu dönemde çocuklar ‘paralel oyun’ dönemindedirler. Birkaç çocuk yan yana oynamalarına rağmen, birbirleriyle oynamazlar. Çünkü her biri, yaşları itibariyle ‘benmerkezci’ bir dönemdedirler. Yan yana olmalarına rağmen kendi oyuncaklarıyla, kendi istedikleri oyunları oynarlar. Bu dönemde çok müdahale edilen çocuklar ileriki yaşlarında mükemmeliyetçi, sabit fikirli ve cimri olabilmektedirler.
Anne-babaların bilmeleri gereken önemli şeylerden birisi çocukların 9 yaşına kadar ahlaki gelişimleri açısından anne-
babalarına tamamen bağımlı oldukları gerçeğidir. Doğru, yanlış, adalet, hak gibi kavramlar çocuklar için yabancı kavramlardır ve ancak anne-babanın doğru yönlendirmeleriyle kazanılır.
İlkokul yaşlarına kadar olan son dönemde çocuk biraz daha
büyümüştür ve kas gücünü kullanarak kendi başına yapabildiği eylemlerin sayısı artmıştır. Anne-babasının açıklamalarını daha kolay dinler ve doğru anlatılırsa doğruyu ve yanlışı kavrayabilmeye başlar. Arkadaşlık ilişkileri gelişmeye başlamıştır. Grup oyunları oynama, arkadaşlarıyla oyunlar oluşturma becerileri gelişir.Çocuğun bu dönemdeki saldırgan duyguları oyuna ve kendi başarabileceği eylemlere yönlendirilebilirse, çocuk uyumlu olmayı öğrenebilecektir.
Çocuk anneyle birlikte sofra hazırlayabilir, babayla market alışverişi yapabilirse kendine inanç geliştirecektir.
Sağlıcakla kalın.
Size, çocuğunuzun bütün yaşamı boyunca dünyaya güvenemeyeceğini ya da kendinden utanmasına ve suçluluk
duymasına neden olabileceğinizi söylesem herhalde çok şaşırırsınız değil mi? Bebek doğduğu andan itibaren anne ve
baba çocuğu için en iyisini yapmayı isteyecektir doğallıkla.
Ancak şunu belirtmeliyim ki pek çok evli çift, bebek sahibi
olduklarında henüz ‘yetişkin’ bir birey gibi davranmayı
öğrenememiş, kendi anne-babalarıyla ilişkilerini düzenleyememiş oluyor genellikle. Evleniyorlar ancak akılları hala kendi ailelerinde kalıyor ve iki kişilik bağımsız bir ilişkiyi oturtamamış oluyorlar . Oysa bir çiftin bebeklerini doğru şekilde büyütebilmelerinin ön koşulu, kendilerinin ‘büyümüş’ olması ve kendilerini ‘evliliğe ait’ hissetmesidir. Çocuk büyütürken iki kişinin ortak hedefleri olmaması çocuğun güvensiz bir eve doğmasına neden olur.
İlk bir yıl, çocuk içgüdüleriyle yaşar. Kendini güvende hissetmesi için düzenli beslenmeye, yeterli uyumaya ve kirlendiğinde temizlenmeye ihtiyacı vardır. O kadar küçük çocuğun hiçbir şeyden anlamayacağının sanılması, çocuğun bu çok önemli yaşının atlanmasına neden olmaktadır. Özellikle uzun saatler çalışan genç anne-babaların yaptığı çok önemli bir yanlışa dikkat çekmek istiyorum: Bu anne- babalar çocuklarını hafta içi yatılı olarak büyükannelerinin bakımına bırakmaktadır. Oysa ilk yıl uzun süreli anne ayrılıkları, çocukların sonraki dönemlerde güvenlikte
oldukların duygusu geliştirememelerine neden olmaktadır.
Bu dönemde ihtiyaçları yeterince doyurulmayan bebekler,
yetişkin yaşlarında kötümserlik, içe kapanıklık, alkol ve madde
bağımlılığı yaşayabilmektedir.
Çocuk yürümeye ve konuşmaya başladıktan sonra temel hedefi, yürüyerek ulaşabileceği yerlerdeki her şeyi keşfetmek ve yeni tanıştığı dünyayı tanımaya ve anlamlandırmaya çalışmaktır. Eğer bu bağımsızlık çabaları desteklenmez, evdeki eşyalara zarar verecek diye hareketliliği cezalandırılırsa, yaptığı eylemlerin yanlış olduğunu düşünecek ama en kötüsü ; kendisinin tümüyle yanlış olduğu algısına kapılacak, kendisinden utanacak ve eylemlerinin
doğruluğundan şüphe duyacaktır. Oysa 3 yaşı doluncaya
kadar çocuğun kendi eylemlerine güven duyması için en önemli şey eylemlerinin onaylanmasıdır. Çocuk 2.5 yaş dolaylarında eylemleri konusunda çok inatçı olabilir ve çok hırçınlaşabilir. Burada doğru anne-baba tavrı, çocuğa ya da çevresine zarar vermeyecek bütün eylemlerine izin vermektir.
Zararlı bir davranışta inatlaşmaya devam ederse onunla inatlaşmayıp, dikkatini başka yöne çekmek, daha ilginç
bulacağı bir eyleme yönlendirmektir. ( Eski büyükannelerin
çocukların dikkatini çekmek için ‘ Aa kuşa bak’ demelerini
hatırlayın…) Yine bu yaş döneminde çocuklar paylaşmayı bilmez. Annelerin çocuklarının oyunlarına müdahaleden kaçınması gerekir. Çünkü bu dönemde çocuklar ‘paralel oyun’ dönemindedirler. Birkaç çocuk yan yana oynamalarına rağmen, birbirleriyle oynamazlar. Çünkü her biri, yaşları itibariyle ‘benmerkezci’ bir dönemdedirler. Yan yana olmalarına rağmen kendi oyuncaklarıyla, kendi istedikleri oyunları oynarlar. Bu dönemde çok müdahale edilen çocuklar ileriki yaşlarında mükemmeliyetçi, sabit fikirli ve cimri olabilmektedirler.
Anne-babaların bilmeleri gereken önemli şeylerden birisi çocukların 9 yaşına kadar ahlaki gelişimleri açısından anne-
babalarına tamamen bağımlı oldukları gerçeğidir. Doğru, yanlış, adalet, hak gibi kavramlar çocuklar için yabancı kavramlardır ve ancak anne-babanın doğru yönlendirmeleriyle kazanılır.
İlkokul yaşlarına kadar olan son dönemde çocuk biraz daha
büyümüştür ve kas gücünü kullanarak kendi başına yapabildiği eylemlerin sayısı artmıştır. Anne-babasının açıklamalarını daha kolay dinler ve doğru anlatılırsa doğruyu ve yanlışı kavrayabilmeye başlar. Arkadaşlık ilişkileri gelişmeye başlamıştır. Grup oyunları oynama, arkadaşlarıyla oyunlar oluşturma becerileri gelişir.Çocuğun bu dönemdeki saldırgan duyguları oyuna ve kendi başarabileceği eylemlere yönlendirilebilirse, çocuk uyumlu olmayı öğrenebilecektir.
Çocuk anneyle birlikte sofra hazırlayabilir, babayla market alışverişi yapabilirse kendine inanç geliştirecektir.
Sağlıcakla kalın.