Cok mu acım var az mı bilmiyorum. ölçecek bir alet olduğunu da düşünmüyorum ki bilmekte istemiyorum. kaldıramayacağım kadar var biliyorum ve eğer bir insanın acısı kaldıramayacağı kadarsa az mı çok diye ölçülüp o mükemmel ölçeklerinizde konumlandırmamalısınız. kaldıramıyorum dedim ya bağırıp çağırmalı ağlamalı bir kaldıramayış değil bu. öfke ve sevgi dahil hatta nefret dahi her şeyin silinip süpürülmesi içimden. bir tutam bir yarım kırıklık ve hüzün var sadece. fakat bu kırıklık grip kırıklığı şeklinde yoksa kimseye de kırgın değilim. kimsenin, benliğime kendi ellerimle açtığım yaralardan daha büyüğünü açmadığının farkındayım bilakis. hüznüm desen öyle arada bir esen tatlı bir meltem gibi. hissediyorum diyebileceğim kadar çok değil ama belki de hissetmiyorumdur diyeceğim kadar az. kim bilir belki hüzün de gitmiştir benden. hissizliğimin ötesinde bir hissizliğim var içimde. bir his sahip oralarda sadece. aşağıladıkça aşağıladığım yerin dibinden çıkaramayıp, göklerden sonu olmayan kuyulara attığım aşağılık kendiliğim. henüz yuvasından uçup göğe kanat çırpamamış bir kuş kadar bağımlıyım fakat o kuşun göğe kanat çırpacağı zamanki cesarete asla sahip değilim. gözümü değil göğe karşıma bile dikemiyorum.