• ÇTL sistemimiz sıfırlandı ve olumlu değişiklikler yapıldı. Detaylar için: TIKLA

Çok Partili Döneme Geçiş

LoSt_LoVe

Forum Onuru
ÇOK PARTİLİ DÖNEME GEÇİŞ


Savaşın sonlarına doğru ve savaş sonrasında tüm dünyada özellikle de Avrupa'da esmeye başlayan özgürlük ve demokrasi rüzgarları iktidardaki CHP'yi de etkilemiş, partinin baskıcı yönetiminden yakınan, daha çok özgürlük ve demokrasi isteyen güçlü bir muhalefet hareketi ortaya çıkmıştı. Cumhurbaşkanı İnönü'nün hoşgörülü tutumu da bu hareketi yüreklendiriyordu.

Önceleri başını Fuat Köprülü ile Adnan Menderes'in çektiği bu muhalefet hareketinin içerisinde Atatürk'ün son Başbakanı Celal Bayar ile Refik Koraltan da vardı. Bu dört milletvekili tarihe "Dörtlü Takrir" olarak geçen ünlü önergelerini CHP Meclis Grubu'na verdiler. Önergelerinde parti tüzüğünün ve bazı yasaların değişmesini istiyorlardı. İsteklerinin geri çevrilmesi üzerine Bayar, CHP'den ve milletvekilliğinden istifa etti. Menderes, Köprülü ve Koraltan ise parti disiplinine uymadıkları gerekçesiyle CHP'den ihraç edildiler. Bayar, Menderes, Köprülü ve Koraltan 7 Ocak 1946'da Demokrat Parti'yi (DP) kurdular. Yeni bir partinin kuruluşu tek partinin baskıcı yönetiminden bıkmış olan toplumda büyük sevinç ve ilgi uyandırdı. Demokrasinin ve liberal bir ekonomi anlayışının sözcülüğünü yapan DP, kısa sürede hızla büyüdü. 1946 seçimlerinde Meclis'e girmeyi, 14 Mayıs 1950 seçimlerinde ise tek başına iktidara gelmeyi başardı. Böylece Türkiye'de tek parti dönemi sona ermiş, ilk kez halkın oyu ile iktidar değişikliği gerçekleşmiş oldu.

DP, 1954 seçimlerinde oylarını daha da artırarak iktidarını perçinledi, 1957 seçimlerinde oy kaybına uğramasına rağmen 27 Mayıs 1960'a kadar iktidarını sürdürdü.

DP, on yıllık iktidarı süresince, ekonomiye ve halkın yaş¤¤¤¤¤ elle tutulur bir canlılık getirdi. Ekonomi genişledi, halkın kazancı arttı, çok sayıda köy yol, su ve elektriğe kavuştu. Yeni alanlar tarıma açıldı, makineli ziraat başladı, ticaret hızlandı, sanayileşme doğrultusunda önemli adımlar atıldı. Yabancı sermaye ve ticaret sermayesini sanayiye yöneltme sürecine girildi. İnönü zamanında benimsenmeye başlanan Amerika ile yakın işbirliği, DP iktidarı döneminde dış politikaya yeni boyutlar getirdi. Missouri zırhlısının İstanbul'u ziyareti (1946), "Truman Doktrini" ve "Marshal Planı"nın uygulamaya konması ile Amerika'dan ilk askeri ve ekonomik yardımların gelmeye başlaması, İnönü'nün bu doğrultuda attığı temelleri sağlamlaştırmıştı. DP iktidarı döneminde Türkiye Kore Savaşı'na katıldı, NATO'ya üye oldu (1952), yabancı sermaye yatırımları ve yabancıların petrol aramaları teşvik edildi.

1954'ten itibaren DP iktidarının halktan aldığı destek zayıflamaya başladı. Bunun başlıca nedeni, dış piyasalardaki elverişli konjonktürün sona ermesi ve ekonomide bozulma belirtilerinin ortaya çıkmasıdır. Hızla büyüyen enflasyon, özellikle büyük kentlerdeki sabit gelirlilerin, asker ve sivil bürokrasinin maddi durumunu sarsmıştı. Halktaki hoşnutsuzlukla birlikte muhalefetin ve basının eleştirileri de sertleşmişti. Bu eleştiriler karşısında iktidarın soğukkanlılığını yitirdiğine işaret eden tedbirler alındı. İnönü'nün yurt gezilerinde karşılaştığı engeller, basını kontrol altında tutmak için başvurulan yöntemler ve "Tahkikat Komisyonu"nun kurulması ile birlikte, ülkede yaygın rejim tartışmaları başgösterdi. Üniversite gençliği sokaklara döküldü. Sıkıyönetimin ilan edilmesiyle daha da gerginleşen ortamda, Silahlı Kuvvetler 27 mayıs 1960 sabahı yönetime el koydu.
 
Türkiye’de çağdaş anlamda siyasal partiler 1876 Anayasası’nda (Kanun-i Esasi) 1909 yapılan köklü değişikliklerle ortaya çıktı. 1913’te Babıali Baskını’yla tek parti durumuna gelen İttihat ve Terakki Fırkası 1918’e kadar bu konumunu sürdürdü. Mondros Mütarekesi’ni izleyen günlerde İstanbul’da kurulan partiler Anadolu’da ulusal kurtuluş mücadelesini sürdüren örgütlerce benimsenmedi. Bu örgütlerin oluşturduğu Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, Kurtuluş Savaşı’nın merkezi örgütü konumundaydı. Bu örgüt Halk Fırkası’na dönüşerek (9 Eylül 1923) Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk siyasal partisini oluşturdu. Partinin adı 10 Kasım 1924’te Cumhuriyet Halk Fırkası (CHF) olarak değiştirildi. Gene 1927’te Cumhuriyet’in ilanına ve halifeliğin kaldırılmasına karşı çıkan bir grup Cumhuriyet Halk Fırkası’ndan istifa ederek Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nı (TCF) kurdu. Tüzüğünde “düşünceye ve dinsel inançlara saygılı” olduğunu belirten bu parti kısa sürede halifelik yanlısı çevrelerin ve Cumhuriyet karşıtı İstanbul basınının desteğini topladı. Bu sırada İsmet Paşa’nın başbakanlıktan istifa etmesi üzerine yeni hükümeti kurma görevi Fethi (Okyar) Bey’e verildi. Bu hükümeti, Kazım (Karabekir) Paşa başkanlığındaki TCF’de destekledi. Ama, Şubat 1925’te patlak veren Şeyh Said Ayaklanması’yla ilişkisi olduğu suçlamaları partinin durumunu sarstı. Ayaklanmayı bastırmak için hazırlanan askeri planı siyasal açıdan destekleyecek önlemlerin alınması için güçlü bir hükümete gerek duyuluyordu. Fethi Bey 2 mart günü istifa etti ve başbakanlığa yeniden İsmet Paşa getirildi. Hükümetin güvenoyu aldığı 4 Mart günü Takrir-i Sükun Kanunu (Dirlik Düzenlik Sağlama Yasası)da meclisten geçti. Bu yasa hükümete, düzeni korumak amacıyla, gazete kapatmaktan partileri dağıtmaya kadar her türlü yetkiyi veriyordu. Aynı gün, Ankara’da ve ayaklanma bölgesindeki Diyarbakır’da birer İstiklal Mahkemesi kurulması da karara bağlandı. Takrir-i Sükun Kanunu uyarınca kovuşturmaya uğrayan kuruluşlar arasında TCF de vardı. Partinin bazı yöneticileri İstiklal Mahkemelerinde yargılandılar. Şeyh Said Ayaklanması aynı yılın nisanında bastırıldı; yargılanan elebaşıların pek çoğu ölüm cezasına çarptırıldı. TCF’de haziran ayında kapatıldı. Bu partinin bazı yöneticileri, 1926’da Mustafa Kemal’e karşı hazırlanan İzmir Suikastı’yla ilgili oldukları gerekçesiyle yargılandılar; bazıları idam edildi. Suçsuz bulunanlar arasında Kazım (Karabekir) Paşa da bulunuyordu.
1927’de toplanan CHF II. Kurultayı’nda partinin yeni tüzüğü kabul edildi. Bu tüzükle Mustafa Kemal partinin değişmez genel başkanı oluyordu. Tüzüğe göre CHF’nin temel ilkeleri cumhuriyetçilik, ulusçuluk, halkçılık ve laiklikti. Laiklik, anayasa değişikliğini de gerektiriyordu. 10 Nisan 1928’de devletin dininin İslam dini olduğunu belirten cümle anayasadan çıkarıldı. Bu arada yeni bir muhalefet partisi kurulması için girişimlerde bulunuluyordu. Mustafa Kemal, TBMM’de yer alacak bir muhalefet partisinin hükümetin çalışmalarını eleştirerek onu olumlu yönde etkileyeceği kanısındaydı. Mustafa Kemal, ekonomide liberalizm yanlısı görüşleriyle tanınan yakın arkadaşı Fethi (Okyar) Bey’i böyle bir partiyi kurmakla görevlendirdi. Fethi Bey Ağustos 1930’da Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı (SCF) kurdu. SCF programında partinin Cumhuriyet ilkelerinin yaygınlaşması için çalışacağı belirtiliyordu. Beklenmedik bir hızla gelişen SCF’nin hükümete ve CHF’ye yönelttiği sert eleştiriler ülkedeki siyasal ortamı gerginleştirdi. CHF’nin de muhalefete karşı baskıya girişmesi üzerine Fethi Bey ve arkadaşları Kasım 1930’da partiyi kapattılar. Kuruluşundan kısa bir süre sonra kapanan SCF ve 1929-1930 ekonomik buhranı, siyasi ve ekonomik liberalizmi Türkiye’de itibardan düşürdü.
Bu yoldan sonra izlenen yolun özelliği tek tek parti idaresinin kuvvetlendirilmesi ve laik-milliyetçi reformların derinleştirilerek genişletilmesi idi. Daha doğrusu bu denemeden sonra tek-partililiğin ideolojileşmeye başladığı görülür. Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik ve Halkçılığın yanı sıra, Laiklik, Devletçilik ve İnkılapçılık CHF’nin temel ilkeleri olarak 1931, III.Kurultayında kabul edildi. Daha sonra da 1937’de bu ilkeler Anayasa’ya kondu. 1935 Kurultayında ise, Parti-Devlet bütünleşmesi hukuki temele oturtturuldu. CHF’nin adı Cumhuriyet Halk Partisi olarak değiştirildi.
Türkiye’de 1930’lardan 1945’lere kadar kesintisiz bir tek parti idaresi, Batı totoliter idarelerini andıracak boyutlarda olmamıştı ama, çeşitli idari tedbirlerle toplumda muhalif güç ve düşüncelerin faaliyetlerine müsaade edilmemişti. 1934 tarihli İskan Kanunu, 1936 tarihli İş Kanunu gibi sosyal nitelikli bazı kanunlar çıkarıldı ise de bunların amacı rejimin korunmasına yönelikti.
Mustafa Kemal Atatürk 10 Kasım 1938’de öldü. 11 Kasım 1938’de İsmet İnönü cumhurbaşkanı seçildi. Ertesi ay toplanan Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) I. Olağanüstü Kurultayı’nda yapılan tüzük değişikliğiyle Atatürk partinin “ebedi genel başkanı”, İnönü’de “değişmez genel başkan” ve “milli şef” ilan edildi.
Almanya’nın 1 Eylül 1939’da Polonya’yı işgal etmesiyle II. Dünya Savaşı başladı. Türkiye büyük bir özenle koruduğu barışçı dış politikasının yardımıyla savaştan uzak kalmayı başardı. Türkiye, II. Dünya Savaşı’na katılmamakla birlikte savaşın yol açtığı sıkıntılardan uzak kalamadı. Bu yüzden, Atatürk döneminde başlatılan planlı kalkınma çabaları bir süre ertelendi. Karaborsanın yaygınlaşması üzerine Ocak 1940’ta Milli Korunma Kanunu çıkarıldı. Olağanüstü artan devlet giderlerini karşılamak amacıyla Varlık Vergisi adıyla yeni bir vergi uygulamaya kondu. Varlık vergisi uygulaması CHP yönetimine karşı gelişmeye başlayan muhalefeti yaygınlaştırdı.
II. Dünya savaşının bitimine doğru bütün dünyada demokrasi yönünde gelişmeler görülüyordu. Türkiye’nin ve yıllardır ülkeyi yönetmekte olan CHP’nin bu gelişmelerden etkilenmesi kaçınılmazdı. İnönü 19 Mayıs 1945’te yaptığı konuşmada yeni partiler kurulması gerektiğinden söz etti. İlk olarak Temmuz 1945’te iş adamı Nuri Demirağ başkanlığında Milli Kalkınma Partisi kuruldu. Bu arada haziran ayında CHP içindeki muhalif milletvekillerinden Adnan Menderes, Celal Boyar, Refik Koraltan ve Fuad Köprülü partinin daha demokratik bir yapıya kavuşturulmasını istiyorlardı. İsteklerinin reddedilmesi üzerine görüşlerini basına duyurdular ve partiden koparak Ocak 1946’da Demokrat Parti (DP) adıyla yeni bir parti kurdular.
Genel başkanlığına Celal Bayar’ın getirildiği DP’nin programında özel girişimciliğin desteklenmesi, üniversitelerin özerkleştirilmesi ve işçilere grev hakkı gibi ilkeler yer alıyordu. Parti kısa sürede geniş bir kitlenin desteğini kazandı ve gelişti. CHP hükümeti yeni parti yurt düzeyinde örgütlenmesini tamamlayamadan erken seçim kararı aldı. Temmuz 1946’da yapılan seçimlere bazı illerde katılabilen ve 62 milletvekili çıkarmayı başarabilen DP, CHP yönetiminin seçimlerde hile yaptığını ve halka baskı uyguladığını ileri sürdü.
Seçim sonrası kurulan yeni CHP hükümetinin programında özel girişime büyük bir yer veriliyor devletin özel girişime yardımcı olması öngörülüyordu. Hükümet DP dışındaki siyasal partilere karşı sert bir politika izliyordu. Büyük bölümü sol eğilimli olan bu partiler birbiri ardı sıra kapatıldı; anti demokratik uygulamaları eleştiren aydınlar, bilim adamları ve düşünürler baskı altına alındı.
1948 de DP içindeki bir bölünme sonucu Millet Partisi (MP) kuruldu. Bu sırada kurulan yeni CHP hükümeti “din düşmanı” olduğu yolundaki eleştirilere karşı, laikliğin önemli bir ilkesi olan eğitim birliğinden geri adım atarak imamhatip okulları ve Ankara’da bir İlahiyat Fakültesi açma kararı aldı (1949).
Genel seçimler 14 Mayıs 1950’de, bu gelişmelerin yumuşattığı bir siyasal ortamda yapıldı. Yeni seçim yasası uyarınca gizli oy, açık sayım ilkesiyle yapılan seçimlerde kesin bir zafer kazanan DP 408 milletvekili çıkardı. CHP ise ancak 69 milletvekilliği kazanabildi.
DP’nin Genel Başkanı Celal Bayar TBMM tarafından Türkiye’nin üçüncü cumhurbaşkanı seçildi. Bayar parti genel başkanlığına getirilen Adnan Menderes’i başbakanlığa atadı. Menderes hükümetinin programında DP’nin görüşlerine uygun olarak özel girişimciliğe ve yabancı sermayeye dayalı yatırımlara ağırlık verilmesi öngörülüyordu. Gerçekten, dış yardım ve kredilerinde katkısıyla yatırımlar hızlandı, tarımın makineleşmeye başlamasıyla tarımsal üretim arttı.
Ama bu dönemde Atatürk devrimleri konusunda olumsuz gelişmeler görüldü. Hükümetin ilk işlerinden biri, kuruluşundan bir ay sonra ezanın Arapça okunmasının serbest bırakılmasıydı. Ardından radyoda dinsel yayınlar başladı. İlkokullara zorunlu din dersleri kondu. 1953’te çıkarılan bir yasayla CHP’nin malları hazineye devredildi. Ertesi yıl, 1948’de DP’den ayrılanların kurduğu Millet Partisi laikliğe aykırı davrandığı savıyla kapatıldı. Aynı yıl, köy enstitüleri de ilköğretmen okullarıyla birleştirilerek kapatıldı.
1954’teki genel seçimler kalkınma atılımının ülkenin refah düzeyini yükselttiği bir dönemde yapıldı. DP bu seçimlerden tam bir zaferle çıktı. Kapatılan Miller Patisi’nin yerine kurulan Cumhuriyetçi Millet Partisi (CMP)de seçimlere katılmış, ama henüz yeterince örgütlenemediği için başarılı olamamıştı.
1954’ten başlayarak ülke ekonomisinde bir duraklama yaşandı. Enflasyon arttı. Fiyatlar yükseldi, bazı mallarda yokluk ve karaborsa başladı.
DP yönetimine karşı parti içinde de muhalefet başlamıştı. DP’den ayrılan bir grup partili Aralık 1955’te Hürriyet Partisi’ni (HP) kurdu. Ekim 1957’de yapılan erken seçimlerde DP oyların %48’ini alarak iktidarda kalmayı başardı.
1958 sonlarında Türkiye Köylü Partisi ile CMP birleşti ve yeni parti Cumhuriyetçi Köylü Miller Partisi (CKMP) adını aldı. Ardından HP’de CHP’ye katıldı.
DP hükümeti 1960’ta TBMM’de geniş yetkilerin verildiği bir araştırma komisyonu kurarak muhalefetin meclisteki çalışmalarını iyice denetim altına altı. Bu tutum 27 ve 28 Nisan günleri İstanbul ve Ankara’da Üniversite öğrencilerinin gösterilerine yol açtı. Bu iki ilde sıkıyönetim ilan edilmesi, silahlı kuvvetleri de tavır almaya zorladı. Başbakan Menderes radyoda yaptığı bir dizi konuşmada muhalefeti ve üniversite öğretim üyelerini suçladı. Ardından yurt gezisine çıktı. 27 Mayıs günü ise ülkenin içine sürüklendiği duruma son vermek isteyen bir grup subayın oluşturduğu Milli Birlik Komitesi (MBK) yönetime el koydu.
Türkiye'de çok partili rejimin üçüncü defa açılışı, Millî Kalkınma Partisi'nin 18 Temmuz 1945'te kurulmasıyla başlamıştır. 1946-1950 yılları arasında CHP ve DP dışında faaliyetlerine izin verilen yirmiden fazla yeni parti kurulmuştur. Ancak bu yeni partiler siyasî hayatta pek varlık göstereme¬mişlerdir. Bazıları İdeolojik amaçlar güttüğü için kapatılmışlar, bazıları da daha teşkilâtlanma safhasında kendini feshetmiş veya kuruluş dilekçesinden öteye gidememiş, bazıları da dar bir çevrede tutunabilmiştir. Genel olarak sosyalist ve milliyetçilik (Türkçülük) bu yeni partilerin ağırlıklı kimlikleridir.

Bunlardan 14 Mayıs Genel Seçimlerine kadar kurulmuş olan siyasî partiler şunlardır:

a) Sosyal Adalet Partisi
28 Şubat 1946 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Mürettip İhsan Temelveren (Genel Başkan), Mürettip Muharrem Zeki Korgunal ve Ziyneti Temelveren.
Partinin programına göre gayesi; demokrasi, sosyalizm, adalet ve devletçilik prensiplerinin birleştirilmesidir. Partinin yayınladığı iki beyanname görüşlerini açıklamıştır. Hiçbir seçime katılmadığı gibi, teşkilât da kuramamıştır. Parti 1950'lere kadar faal kalmıştır.

b) Liberal Demokrat Parti
11 Mart 1946 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Partinin kurucuları; Kazım Demirarslan (mimar), Sabri Manyas (müşavir), Abdülkadir Aytaç (gazeteci) ve M.Suphi Kula.
Tüzüğünde yer alan gayesi: Türkiye Cumhuriyeti'nin mülkî tamamlığını müdafaa ve muhafaza etmek ve halkın refahını, ahlâk, kültür, sanat seviyesini yükseltmek ve memlekette bir kalkınma meydana getirmektir.
Teşkilât kuramayan bu parti Medeni Kanunun 70. maddesine göre (kurucu üyesi tam olmadığı için) infisah etmiştir (kendiliğinden dağılmıştır).

c) Çiftçi ve Köylü Partisi
24 Nisan 1946 tarihinde (Bursa) Mudanya'da kurulmuştur. Kurucuları: Sıddık Sümer (çiftçi), İbrahim Öztürk (çiftçi) ve Şükrü Tokay (çiftçi).
Partinin kuruluş gayesi: Şerefli seciyemizin tamamıyla yerine getirilmesi, An'anemizin muhafazası, istiklâl prensibi ve Türk'ün tarihi adalet, kıymet hulâsa bütün vasıflan zamanın icâplarına göre yaşatmak, muhafaza ve tatbik etmektir. Parti, bu esasları İslamî prensiplerle bağdaştırılacaktır.
Teşkilâtını kuramayan bu parti, kanuna aykırı hareketten 3 Haziran 1946'da kapatılmıştı.

d) Türk(iye) Sosyal Demokrat Parti
26 Nisan 1946 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Cemil Alpay (Genel Başkan), Sadık Acarlı (işçi) Mustafa Yıldız (Emekli Binbaşı), Yakup Savaş (muhasip).
Partinin kuruluş gayesi: Cumhuriyet Devlet şekli olarak kabul edilmekte, amme hak ve hürriyetlerine şartsız olarak saygı gös¬terilmesi, vatandaşın hayat şartlarının garanti altına alınması ve demokrasinin sosyal bünyeye uydurulmasını öngörmekte ve dış politikada milletlerarası sulhun teşekkülüne gayret edilmesini temin etmektir.
1950 genel seçimlerine İstanbul'dan katılan parti, Genel Başkanın 1951'de ölmesi ile kendi kendisini feshetmiştir.

e) Türkiye Sosyalist Partisi
14 Mayıs 1946 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları; Esat Adil Müstecaplıoğlu, Macit Güçlü, İhsan Kabalıoğlu ve Aziz Üçtav.
Bu parti, çok partili rejimin açılmasından sonra kurulan ilk sosyalist partidir. Kuruluşundan dört ay sonra Örfî İdarece faaliyetten men edilmiştir. İdarecileri Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi idarecilerle birlikte mahkemeye verilmiş, ne¬ticede beraat eden Sosyalist Parti idarecilerinin faaliyetlerine izin verilmiştir. Parti 1950 yılında faaliyetlerine tekrar başladı.
Türkiye Sosyalist Partisi'nin programına göre gayesi: (İş gücünün sömürülmesini ortadan kaldırmak, büyük ihtihsal vasıtalarını milletin müşterek mülkiyetine geçirmek bir sosyalist demokrasi içinde, bütün millet fertlerine yüksek geçim ve mes'ut bir hayat sağlamak.
Bu parti, sosyalist, milliyetçi, beynelmilenci ve lâik olduğunu bildirmekte ve şu esasları istemektedir: Türkiye Cumhuriyeti'ni tam bir halk devleti hâline getirmek, her türlü iktisadî ve toplum¬sal adaletsizliği ortadan kaldırarak emek ve kabiliyetleri değer¬lendirmek, düşünce-söz-basın-grev-gösteri-toplantı ve her türlü Teşkilâtlanma hürriyetlerinin mutlak olmasını temin etmekti.
Bu parti 1952 senesinde kominizmi yaymak suçundan tekrar mahkemeye verildi. Dava 8 yıl sürdü ve neticede parti idarecileri beraat etti. Partinin yayın organı "Gerçek" gazetesidir.

f) Türkiye Sosyalist İşçi Partisi
24 Mayıs 1946'da İstanbul'da kuruldu. Kurucuları: Sabit Şevket Seren, Hüseyin Türkgeldi ve Hasan Yaşartürk, Fehmi Ünal, Orhan Taner.
Partinin kuruluş gayesi: Anayasaya tam riayet, millî dilin halk dili olması ve dilin İstanbul lehçesine göre tasfiyesi, millî hâkimiyet prensibine tam bağlılık, tek meclis sisteminin muhafazası ve milletvekillerinin tek dereceli ve gizli oyla seçilmesi. Cumhurbaşkanlığının beş yıl süre ile aynı usulle seçilmesi.
Bu parti devamlı bir faaliyet gösterememiş ve kapatılmıştır.

g) Türkiye İşçi ve çiftçi Partisi
17 Haziran 1946 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Ethem Ruhi Balkan (Avukat), Selahaddin Yorulmazoğlu, Mehmet Şükrü Tokay, Necmettin Deliorman, Ali Esinkova, İbrahim Tokay, İrfan Recep Noyal.
Bu parti 1946 genel seçimlerinden evvel İstanbul ve diğer vilayetlerde on yedi Teşkilât kurmuş, 1946 seçimlerine iştirak etmiş fakat varlık gösterememiştir. 1948'den sonra partiye genç unsurlar katılmasıyla biraz toparlanmış ve kongre icra ederek programında değişiklikler yapmıştır. 1950 seçimlerinde İstan¬bul'dan giren bu parti yine bir kazanç elde edememiştir.
Türkiye İşçi ve Çiftçi Partisi Programına göre; bu parti bir sınıf partisidir. Amacı partinin temsil ettiği sınıfların menfaatlerini koru¬maktır. Ayrıca tercih edilen idare sistemi demokrasi, anlayış olarak milliyetçi, iktisadî siyaset açısından devletçi ve lâik bir partidir. Parti 1946-1950 arası faal kalmıştır.

h) Türkiye Sosyalist Emekçi ve Köylü Partisi
20 Haziran 1946 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Şefik Hüsnü Değmer (Başkan), Ragıp Vardar, Fuad Bileğe (Usta), İstefo Papadopulos, Emin Aydınlatan, Dr. Habib Amato, Muntakim ölçmen, Hayrettin Emin Manoğlu.
Partinin programına göre: Emekçi ve Köylü yığınlarının git¬tikçe geniş ölçüde Teşkilâtlanmalarına ve iktisadî, siyasî hayata intikâl edebilmeleri amacıyla sosyalist bir toplum şartlarını olgun¬laştırmak, iş gücü sömürüsünü ortadan kaldırmak, büyük üretim vasıtalarını milletin ortak mülkiyetine geçirmek, bir sosyalist demokrasi içinde fertlerin yüksek geçim ve mutlu bir hayat sağlamak, teşkilâtlı emekçi ve köylü yığınlarıyla sosyalist bir topluma geçiş şartlarının gelişmesini hızlandırmak amacı taşımaktadır.
Partinin yayın organı Sendika gazetesi olup, Yığın dergisi tarafından desteklenmektedir. Bu parti komünizm propagandası yapmak ve yaymak iddiasıyla Örfî İdarece 16 Aralık 1946'da kapatıldı.

i) Yalnız Vatan İçin Partisi
21 Haziran 1946 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Yaşar Çimen, Kaya Mutlu, Adil Ataş, Baki Zorlukaya. Programına göre esas ilkeleri: Kemalist, mutedil devletçi, müfrit milliyetçi, halkçı ve cumhuriyetçidir.
1946 seçimlerine girerek varlık gösteremeyen ve hiçbir Teşkilâtı, yayın organı bulunmayan bu parti, 1952 yılında infisah etmiştir (kendini fesh etmiştir).

j) Ergenekon Köylü ve İşçi Partisi
21 Haziran 1946 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Arif Hikmet Adsız, Suat Üzer, Cahit Ateş ve Adnan Dik. İstanbul'da Teşkilâtı olmayan bu partinin Balıkesir (Susurluk) ve İzmir'de birer şubesi vardır.
Parti kuruluş dilekçesinde doktrine ait hususlar: Elimize, belimize, dilimize doğru olmağa, millet, medeniyet ve demokrasi davasında fedai bir nefis taşımağa, milletçe and içip Türk'ün ileri bir cemiyet olmasına çalışacağız denilmekte ve Misak-ı Millî yahut Yurtta Sulh Cihanda Sulh prensibi ismi olan Ergenekon'da toplanmıştır şeklinde belirlenmiştir.
Hiçbir yayın organı olmayan bu parti bir müddet sonra dağılmıştır.

k) Arıtma Koruma Partisi
26 Haziran 1946 tarihinde Ankara'da kurulmuştur. Kurucuları: Selçuk Karaoğlu, Kemal Köymen, Halil Sümer.
Bu parti dinci bir siyasî parti idi. Hiçbir teşkilât kuramamış, gayesi parti tüzüğünün birinci maddesindeki şekline göre; Türkiye Cumhuriyeti'nde devlet idaresinin geniş ve ileri bir anlayışla halk idaresine dayanılarak yürütülmesine ve yeryüzünde de insanlığın kötülükten arınarak yükselmesine hizmet maksadı ile kurulduğu belirtilmektedir.
Parti, 12 Mart 1947 tarihinde infisah etmiştir.

l) İslâm Koruma Partisi
19 Temmuz 1946 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Necmi Güneş, Mustafa Özbek, Ziya Süer.
Partinin maksadı; her türlü siyâset ve siyasî partilerden uzak olarak sırf İslâm medeniyeti, tesanütü, menfaati, sevgi, yardım ve birliği koruma gayesidir.
Parti adında yer alan "parti" kelimesine rağmen kendisini par¬tiler dışı kabul etmesi ve Cemiyetler Kanunu açık hükümlerine göre tezada düşmüştür. Zaten hiçbir siyasî varlık göstermediği gibi 12 Eylül 1946'da Örfî İdare kararı ile kapatılmıştır.

m) Yurt Görev Partisi
15 Ağustos 1946'da Hatay-İskenderun'da kurulan ve kuru¬culuğuna Abdülkadir Gönüllü, Abdullah Morsaloğlu, İhsan Akşehirli, Fevzi Kurtulan ve Fevzi Arslan Güven'in yaptığı bu parti faaliyete geçmeden teşekkülünden vazgeçilmiştir.

n) İdealist Partisi
10 Ocak 1947 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Mehmet Hikmet Çankaya, Mahmut Özkan, Hulki Kurtkaya. Partinin gayesi: Parti içinde gençliğe önem verileceği, kuvvetli bir sanayinin kurulacağı, Türk dili ve tarih üzerinde araştırmalar yapılacağı, milletin hakiki ihtiyaçları gözönünde tutulacağı belir¬tilmekte, Bu parti aynı yıl içinde infisah etmiştir.

o) Türk Muhafazakâr Partisi
8 Temmuz 1947 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Cevat Rıfat Atilhan, Yekta Göreli, Zekai Dik. Partinin ilkeleri: Adalet, demokrasi, ahlâk, refah ve ümrandır. Programında yer alan gayesi ise; yurdumuzu az zamanda ileri götürebilmek için millî hayatımızın her sahasında hakiki manada inkılâplar yaratmaktır. Türk milletini medenî âlemde mamur ve zengin bir vazifeyete sokmak, ecdadımızın kalan maddî ve manevî kıymet ve hazineleri muhafaza etmek. Ayrıca, çocuk ve aileye, millî ahlâk ve an'aneye önem veren ve memleketi kısa zamanda yapıcı metodlarla maddeten ve manen yükseltmeyi hedef tutmakdır.
Bu partinin yayın organı "Mücadele" ve "Millî İnkılap" gazeteleridir. Komünizme ve Yahudiliğe karşı cephe almış İslâmî bir veçhesi olan bir partidir. 1950'lere kadar faal kalmıştır.

p) Türkiye Yükselme Partisi
3 Temmuz 1948'de İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Maraşal Ali Rıza Gizdeşir, Zeki Gülen, Hüseyin Azmi Balcı, Mehmet Fars Berazioğlu, Sacide Şuvan, Nadide Öztürk, Halit Hünkar. Parti demokratik esaslar dahilinde Türkiye'nin ticaret, sanayi, ziraat ve maarif seferberliğine giderek az zamanda büyük işler başarmak programında yer alan gayesidir. Yayın organı olmayan bu parti 1950'lere kadar faal kalmıştır.

r) Millet Partisi
20 Temmuz 1948 tarihinde Ankara'da kurulmuştur. Kurucuları: Maraşal Fevzi Çakmak (Fahrî Başkan), Hikmet Bayur (Genel Başkan), Enis Akaygen, Kenan Öner, Mustafa Kentli, Osman Bölükbaşı, Osman Nuri Koni, General Sadık Aldoğan.
Parti Programına göre: Cumhuriyet, adalet, liberallik, mil¬liyetçilik esaslarına bağlılık, emin bir seçim ite meydana gelecek olan millî iradeyi hakim kılmak, bu iradeye ve insan haklarına uygun bir hükümetin kurulmasına çalışmak, hakka ve adalete inanmak, halkın yalnız "amelî bir takdir" prensibi değil, "ahlâkî bir gayesi ve iman unsuru" olduğunu kabul etmektedir. Bir zümre, bir içtimai sınıfın diktatörlüğünü reddetmekte, içtimaî nizamın teşekkülünde itikatların, ahlâkın, geleneklerin örf ve âdetin büyük hislerini tanımakla, dinî müessese ve millî ananelere saygı göstermekle, lâiklik prensibini kabul etmekte, ilk ve orta eğitimde din derslerinin verilmesini istemekte ve ekonomi sahasında mutedil liberal akideye sadık kalmaktır.
Millet Partisi DP'den ihraç edilen milletvekilleri tarafından kurulmuş, Müstakil Demokratlar Gurubu ve Afyon'da kurulan Öz Demokratlar Partisi ile birleşerek 5 Temmuz 1949'da ortak bir beyanname yayınlanmıştır. Parti 1948 ara seçimlerine iştirak etmemiş 1950 genel seçimlerinde yirmi iki ilden girmiş ancak sadece Kırşehir'den seçilen Osman Bölükbaşı Meclise girebil¬miştir.
Millet Partisi, iktidar partisi CHP ve muhalefet partisi DP'ye karşı cephe almış ve bu iki partinin aralarında gizli anlaşmalar bulunduğu yani DP'nin muvazaa partisi olduğunu sürekli iddia etmiştir. Kendilerinin gerçek muhalefet partisi olduğunu, yıllarca memlekete hakim olan tek-parti hakimiyetinin sona erdirilmeden demokrasiye kavuşulmayacağım ileri sürmüş ve 1947'den sonra gittikçe iyi ilişkiler içinde bulunan ılımlı bir siyasî havayı sağlayan DP ve CHP'ye şiddetli tenkitlerde bulunmuştur. Hatta muhalefet (DP)'in tenkitlerinde ayrı tuttuğu İsmet İnönü'ye karşı tenkitlerde bulunabilmiştir.
Kudret gazetesi parti yayın organı olurken Yeni Sabah gazetesi de bu partiyi desteklemiştir.
1950'den sonra da faal olan bu parti, çok partili hayata geçildikten sonra kurulmuş üçüncü büyük parti olabilmiş ve pek çok vilâyette teşkilâtlanmıştır.

s) Serbest Demokrat Partisi
9 Ağustos 1947'de kurulan bu partinin kurucu üyeleri: Nazmi Akat, Hulusi Tan, Cevdet Öktem, Bedrettin Yazıcı, Ahmet Yenişehirli, Hüseyin Yazgan, Cavit Ernişti'dir.
Partinin herhangi bir yayın organı yoktur ve hiçbir seçime iştirak etmemiştir Partinin gayesinde; Türkiye'de gerçek demok¬rasiyi gerçekleştirmek için liberal siyasetin izleneceği belir¬tilmektedir. Parti 7 Haziran 1949'da kendi kendisini feshetmiştir.

t) Öz Demokrat Partisi
27 Ağustos 1948 tarihinde Afyon'da kurulmuştur. Kurucuları: Halil Hilmi Bozca, Hüseyin Haşim Tiryakioğlu, Yusuf Mazhar Eren.
Parti teşkilât kurmamıştır. Yayın organı Demokrat Afyon gazetesidir. Parti DP'den istifa ve ihraç kararlan üzerine mahallî olarak Afyon'da kurulmuştur.
Parti Programına göre; gerçek demokrasiyi, doğrular ve ahlâk kaidelerine dayanarak cumhuriyet rejimi içinde kalmak¬tadır. Parti ayrıca liberal ekonomi taraftarı, dış politikada Birleşmiş Milletlere güven duymaktadır. Bu parti 5 Temmuz 1949'da DP İkinci Kurultayı sonunda Müstakil Demokratlar Grubu İle birlikte Millet Partisi'ne iltihak edilince kendiliğinden kapanmıştır.

u) Müstakil Türk Sosyalist Partisi
19 Eylül 1948 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Arif Oruç (gazeteci), Nedim Celal, Nurettin Kırlı, İbrahim Vefik Belen'dir.
Parti programına göre gayesi; kabul edilen sosyalizm doktri¬ni millî bünyeye uygun olmayan ve hayalci olmadan mevcud düzenin ıslahı ve gelişmesini sağlamaktır. Sosyalizmi kötüye kullanmayarak, işlenebilen toprakların işleyebilecek olanlara dağıtılması, mülkiyet ve tasarruf hakkının mutlak ve aile ocağının kutsal, miras hakkının da meşru olduğunu, milliyetçi bir inanışa sahip bulunduğu ileri sürülmektedir.
Parti Başkanlığını yapan Arif Oruç'un ölümü ile parti de kendiliğinden dağılmıştır.

v) Toprak Emlak ve Serbest Teşebbüs Partisi
30 Eylül 1949 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: Süreyya Paşa (İlmen), Asaf İlbay, Zühtü Bilimer, Ruşeni Barkın, Sabri Soner, Osman Nuri Gürler, Asım Günç, Mazlum Turan. Bu parti daha önce kurulmuş olan "Gayrî Menkul Sahipleri Demeği"nin siyasî bir şeklini ifade eder. Parti Programında parti, insanî milliyetperver, an'ane, görenek ve geleneklerle kökleşmiş m usta h sen ahlâk prensiplerine sadakat, bakımından muhafaza¬kar, ılımlı liberal, cezri(topyekün) ishalateş bir iş partisidir, denilmektedir. Parti İlahiyat Fakültesi kurulmasını, dini maksat¬larla dindarların teşkilâtlanmasını ve dernek kurmalarına taraftardır.
Bu parti "Müstakiller Birliği" ile birlikte yeni kurulan "Liberal Köylü Partisi"ne katılmak kararını vermek suretiyle siyasî hayatına son vermiştir.



y) Müstakiller Birliği
5 Nisan 1950 tarihinde İstanbul'da kurulmuştur. Kurucuları: İsmail Hamdi Danişmend, Hazım Dağlı, Mehmet Semih Güner, Fuad Demircioğlu, Akif Erdemgil ve Hüsnü Emir Erkilet. Parti programında belirtilen esaslara göre; Bir müessesan (Kurucu) Meclisi tarafından yeni ve katı anayasa isdar edilmeli, kuvvetler ayrılığı prensip olarak kabul edilerek çift meclis kurulmalıdır. İkti¬sadî devletçilikten liberal devletçiliğe dönülmeli, Yüksek İktisat ve Maarif Meclisleri kurulmalıdır. Genel olarak bu parti, siyasî partiler arası birleştirici bir çaba göstermek amacındaydı.
Bir müddet sonra Toprak Emlak ve Serbest Teşebbüs Partisi ile birlikte Liberal Köylü Partisine iltihak etti. Bu sebeple faaliyet¬leri son buldu.

SONUÇ
1946-1950 demokrasi hareketi partiler arası mücadelenin ötesinde parti-içi mücadele açısından da ilginç bir dönemdir. Belki gerçek demokrasi bu iç bünyelerde cereyan eden gelişmelerde ifadesini bulabilir. Her iki büyük parti de yönetiminin politikasını beğenmeyen aşırıcılarca şiddetli eleştirilmiş, bu eleştiriler CHP'de aşırıların parti içindeki etkilerinin son ve¬rilmesi, DP'de ise ihraçlar ile son bulmuştur.
Diğer mevcut siyasî partiler bütün sosyal grupları temsil ettik¬leri iddiasında olmalarına rağmen, bu partileri yönetenler orta sınıf mensupları olmuştur. Bunda hiç kuşkusuz tek-parti döne¬minin monolitik felsefesinin payı büyüktür. Türkiye belirli bir toplumsal gelişme seyri göstermeden birden demokratik hayat¬la karşı karşıya kalmıştır.
Türkiye'de çok partili hayatın temelleri 1924 Anayasası'nın ruhuyla atılmıştı ama, demokratik bir yapının kurulması mümkün olmamıştı. Demokrasi için şart olan kuvvetler ayrılığı prensibi, 1924 Anayasası ile T.B.M.M. verilen yetkiler, kuvvetler birliğinde ifade bulmaktadır. Diğer yönden İnönü-Peker sürtüşmesinde görüldüğü gibi mecliste hâkim olan bir partinin başbakanı, 1924 Anayasası İle fiilî bir diktatörlük kurabilir, iktidardan uzaklaştırılması mümkün olmazdı. Çünkü, Cumhurbaşkanının Meclisi fesh etme yetkisi 1924 Anayasasına göre yoktur. Bu nevî sıkıntılar ancak 1960 Anayasası ile giderilmeye çalışılmıştır.
Diğer yönden 1950 seçimlerinde ortaya çıkan bir gerçek de CHP'nİn aldığı oylara göre Mecliste tam temsil edilememesidir. Bunun sebebi CHP'nin kendisi için en uygun bulduğu ve uygu¬lanmış olan çoğunluk esasından kaynaklanmış ancak nisbî tem¬sil usûlüne DP iktidarı da ulaşılmıştır.
Arzu edilen Batı toplum yapısı ve sistemine Türkiye bir anlamda 1946-1950 yılları arasında adım atabilmiştir. Şahsi¬yetlerden ideolojilere kadar varan kusurlar gerçek bir demokrasinin kurulmasını engellemektedir. Kişi hak ve özgürlüklerine, fikrî gelişmenin şartı olan fikir özgürlüğüne tanınan ölçüler genişletildikçe, hiç şüphesiz demokratik hayatta o oran¬da yaşayabilecektir.
Türkiye, günümüze kadar demokratik hayattan zaman zaman vazgeçilmek zorunda kalınan bir ülke durumunda olması, demokrasi şart olan siyasî, ekonomik ve kültürel olgun¬luğun Batı ölçülerinde ulaşılamadığının en güzel örneğidir. Batı demokrasîsinin plüarist, dialogcu niteliklerine ulaşmak ya da kurmak istediği, bir denge mekanizmasına bağlıdır. Halkın ikti¬darı ile vatandaşın hürriyeti arasındaki denge, Batı demokrasi¬lerinin bütününde hakimdir. Yani halka ve hakka saygı, bu sis¬temin vazgeçilmez bir unsurudur. Dolayısıyla Türkiye'de arzu edilen demokrasinin millî bünyede kökleşip, halkın sahip çıkacağı bir konuma gelmesi ancak uygulayıcı halk yığınlığından, hür iradesiyle yönetime ortak ve düşünebilen bir toplum olduğumuzda ulaşabiliriz.
 
Geri
Top