Cumhuriyetçilik , Cumhuriyeti devlet rejimi olarak benimseme , Cumhuriyeti fazilet rejimi olarak tanımlama , değerlendirme demektir. Cumhuriyetçilik siyasi rejim olarak Cumhuriyetten hareket eder., Cumhuriyeti savunur.Cumhuriyet terimi Arapça’da halkın sosyal hayatta söz ve karar sahibi seçkin bir grubun vasfı olan “Cumhur” kavramından alınarak devlet başkanının seçimle belirlendiği bir siyasi rejim ve devlet şekli anlamıyla dilimize yerleşmiştir.
M. Kemal Atatürk’ün tanımlamasına göre “Türk Milleti’nin tabiat ve şiarına en mutabık idare şekli Cumhuriyettir.” Çünkü Cumhuriyet milli egemenlik idealini , milletin irade ve egemenliğini vatandaşın devlete, devletin vatandaşa karşı hak ve vazifelerini en iyi düzenleyen yönetim şeklidir.Cumhuriyetin en önemli özelliği olan “Milli Egemenlik”; Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü ile ifadesini bulmuştur.
Cumhuriyette esas kaide mutlak surette seçimdir. Cumhuriyet , en büyüğünden en küçüğüne kadar devlet hizmetlerinin hepsinde veraset usulünü mutlak surette reddeder ve bu usul yerine seçim ve tayin usulünü koyar. Cumhuriyet ,devlet reisliğinde yalnız veraseti değil kayd-ı hayat şartını da red eder. İktidara seçimle gelmiş olsa bile devlet reisinin ömrü boyunca reislik makamında kalması şartı Cumhuriyet rejiminin mantığı ile uyuşamaz.
Eski Türk Devletlerinde ve Osmanlı Devleti’nde , devletin yönetim şekli olarak modern anlamdaki Cumhuriyete fikir ve uygulama alanında rastlamamaktayız. Ancak Eski Türk Devletlerinde Han’ın seçimle işbaşına gelmesi , seçim için belli şartların mevcudiyeti,Kurultayların danışma meclisi hüviyetinde görev yapması eski Türkler’in Cumhuriyetin temel yapısını teşkil eden demokratik anlayışa ne ölçüde değer verdiğini göstermektedir. Fransız İhtilali’nin bir ürünü olarak Cumhuriyet, millet iradesine değer ve yer veren bir siyasi düzenin rejimi olmuştur. Osmanlı düşünürleri ve devlet adamları devleti böleceği endişesi ile Cumhuriyete muhalif olmuşlar fakat Cumhuriyet,Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ile aranılan bir rejim olmuştur.
Anayasalarımızda , devletin idare şekli olan Cumhuriyet “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir” şeklinde ifade edilirken Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik , sosyal ve laik olmak üzere üç niteliğinin var olduğu görülür.
Atatürk’ü Cumhuriyete yönelten birçok sebep vardır. Bunların başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:
Atatürk’ün çok uzun bir zamandan beri Cumhuriyetin özlemini duymuş olması,
Atatürk’ün ve Türk Milleti’nin karakterine en uygun idare şeklinin Cumhuriyet olması,
Cumhuriyetin en ileri devlet ve hükümet şekli olmasıdır.
M. Kemal Atatürk, değişik yer zamanlarda yaptığı konuşmalarda Cumhuriyeti şu şekilde değerlendirmektedir:
Atatürk , Cumhuriyetin 10. yılını kutlarken Türk İnkılabı ve Cumhuriyeti eş anlamda kullanmıştır.
“Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü , temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir”
Atatürk,14 Ekim 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda yaptığı konuşmada Cumhuriyeti fazilet ve adaletle eş anlamda kullanmıştır.
“Cumhuriyet, fazilet-i ahlakiyyeye müstenit bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık korku ve tehdide müstenid bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuskar insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya , tehdide müstenid olduğu için korkak , zelil, sefil,rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.”
19 Haziran 1926’da İzmir suikastı teşebbüsü hakkında Anadolu Ajansı’na verdiği demeçte Cumhuriyetin sonsuza kadar yaşayacağını şu şekilde belirtmektedir.
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebed payidar kalacaktır”
Sonuç olarak; Cumhuriyet, en gelişmiş ve en ileri devlet şekli olarak Türk İnkılabı’nın hem başarısı hem de gücüdür. Bu başarı ve güçte Atatürk’ün adı her zaman ve her yerde daima sevgi , saygı ve minnetle anılacaktır.
M. Kemal Atatürk’ün tanımlamasına göre “Türk Milleti’nin tabiat ve şiarına en mutabık idare şekli Cumhuriyettir.” Çünkü Cumhuriyet milli egemenlik idealini , milletin irade ve egemenliğini vatandaşın devlete, devletin vatandaşa karşı hak ve vazifelerini en iyi düzenleyen yönetim şeklidir.Cumhuriyetin en önemli özelliği olan “Milli Egemenlik”; Atatürk’ün “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir” sözü ile ifadesini bulmuştur.
Cumhuriyette esas kaide mutlak surette seçimdir. Cumhuriyet , en büyüğünden en küçüğüne kadar devlet hizmetlerinin hepsinde veraset usulünü mutlak surette reddeder ve bu usul yerine seçim ve tayin usulünü koyar. Cumhuriyet ,devlet reisliğinde yalnız veraseti değil kayd-ı hayat şartını da red eder. İktidara seçimle gelmiş olsa bile devlet reisinin ömrü boyunca reislik makamında kalması şartı Cumhuriyet rejiminin mantığı ile uyuşamaz.
Eski Türk Devletlerinde ve Osmanlı Devleti’nde , devletin yönetim şekli olarak modern anlamdaki Cumhuriyete fikir ve uygulama alanında rastlamamaktayız. Ancak Eski Türk Devletlerinde Han’ın seçimle işbaşına gelmesi , seçim için belli şartların mevcudiyeti,Kurultayların danışma meclisi hüviyetinde görev yapması eski Türkler’in Cumhuriyetin temel yapısını teşkil eden demokratik anlayışa ne ölçüde değer verdiğini göstermektedir. Fransız İhtilali’nin bir ürünü olarak Cumhuriyet, millet iradesine değer ve yer veren bir siyasi düzenin rejimi olmuştur. Osmanlı düşünürleri ve devlet adamları devleti böleceği endişesi ile Cumhuriyete muhalif olmuşlar fakat Cumhuriyet,Osmanlı Devleti’nin yıkılışı ile aranılan bir rejim olmuştur.
Anayasalarımızda , devletin idare şekli olan Cumhuriyet “Türkiye devleti bir Cumhuriyettir” şeklinde ifade edilirken Türkiye Cumhuriyeti’nin demokratik , sosyal ve laik olmak üzere üç niteliğinin var olduğu görülür.
Atatürk’ü Cumhuriyete yönelten birçok sebep vardır. Bunların başlıcaları şu şekilde sıralanabilir:
Atatürk’ün çok uzun bir zamandan beri Cumhuriyetin özlemini duymuş olması,
Atatürk’ün ve Türk Milleti’nin karakterine en uygun idare şeklinin Cumhuriyet olması,
Cumhuriyetin en ileri devlet ve hükümet şekli olmasıdır.
M. Kemal Atatürk, değişik yer zamanlarda yaptığı konuşmalarda Cumhuriyeti şu şekilde değerlendirmektedir:
Atatürk , Cumhuriyetin 10. yılını kutlarken Türk İnkılabı ve Cumhuriyeti eş anlamda kullanmıştır.
“Az zamanda çok ve büyük işler yaptık. Bu işlerin en büyüğü , temeli Türk kahramanlığı ve yüksek Türk kültürü olan Türkiye Cumhuriyeti’dir”
Atatürk,14 Ekim 1925’te İzmir Kız Öğretmen Okulu’nda yaptığı konuşmada Cumhuriyeti fazilet ve adaletle eş anlamda kullanmıştır.
“Cumhuriyet, fazilet-i ahlakiyyeye müstenit bir idaredir. Cumhuriyet fazilettir. Sultanlık korku ve tehdide müstenid bir idaredir. Cumhuriyet idaresi faziletli ve namuskar insanlar yetiştirir. Sultanlık korkuya , tehdide müstenid olduğu için korkak , zelil, sefil,rezil insanlar yetiştirir. Aradaki fark bunlardan ibarettir.”
19 Haziran 1926’da İzmir suikastı teşebbüsü hakkında Anadolu Ajansı’na verdiği demeçte Cumhuriyetin sonsuza kadar yaşayacağını şu şekilde belirtmektedir.
“Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak olacaktır. Fakat Türkiye Cumhuriyeti ilelebed payidar kalacaktır”
Sonuç olarak; Cumhuriyet, en gelişmiş ve en ileri devlet şekli olarak Türk İnkılabı’nın hem başarısı hem de gücüdür. Bu başarı ve güçte Atatürk’ün adı her zaman ve her yerde daima sevgi , saygı ve minnetle anılacaktır.