Cüneyd Suavi
1948 Yılında Adapazarı'nda doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. Daha sonra, günümüzde Mimar Sinan Üniversitesi olarak bilinen Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni yüksek mimar ünvanıyla bitirip Sakarya Üniversitesi'nde asistanlığa başladı. İleriki yıllarda profesörlüğe kadar yükselen Cüneyd Suavi, evli ve üç çocuk babasıdır.
Zafer Dergisi'nde 1982 yılından beri hikayeleri yayınlanan yazarın en tanınmış eseri, Hayatın İçinden adlı hikaye kitabıdır. Türk insanı tarafından büyük bir rağbet gören bu eserin tamamı Korece'ye; bir bölümü de İngilizce, Almanca, Rusça, Arapça, Arnavutça, Tatarca, Özbekçe ve Makedonca'ya çevrilerek dünyanın dört bir yanına ulaşmıştır. Bu eserin devamı olan Hayatın İçinden-2 adlı kitap da, 2003 yılında basılmıştır.
Cünyet Suavi´den secmeler
KISISEL BIR HAK
Program yapimcisi, Televizyon Müdürüne Telefon ederek:
-Üst Kurul´dan aradilar efendim,
Su anda oynayan filmin müstehcen oldugunu belirtip ikaz ediyorlar.
Bir diyeceginiz varmiydi?
Müdür:
-Üst Kurulu falan birak be kardesim, diye gürledi.
Koltuguna kurulda filmi seyred.
Kisisel haklarimiza karismasinlar.
Program yapimcisi , filmin ortalarinda tekrar telefon ederek:
-Bazi vakiflardan aradilar efendim, dedi
Oynatmakta oldugumuz filmin genciligin ahlâkini bozdugunu ve
onlari kötü yola ittigini söylüyorlar.
Bir diyeceginiz varmiydi?
Müdür tekrar gürleyerek:
-Kisisel haklarimiza karismasinlar yahu! diye tekrarladi.
Bizim de cocuklârimiz var. Hatta kizim, su anda erkek arkadasiyla birlikte seyrediyorlar bu filmi.
Program ypimcisi , filmin sonunda bir daha tefon ederek:
-Karakoldan aradilar efendim, dedi.
Kiziniz erkek arkadasi tarafindan tecavüze ugramis.
Bir diyeceginiz varmiydi?
1001 GECE NOSTALJISI
Meshur bir artist ölüp alkislar esliginde mezara konuldugunda, melekler onu namaz-
niyazdan önce filmlerden sorguya cekmis ve ellerindeki tarifeye bakarak 50yil dayaga
mahkûm etmisler.
Adam ne yapsin?
Sucunu bildigi icin boynunu büküp yemis dayagi.
Ceza tamamlandiginda "biraz nefes alayim" derken, ayni melekler gelip 50 yil daha dayak yemesi
gerektigini söylemezlermi?
Adam mizildanarak:
-Yahu mübarekler. Hatta sadece tek bir filmde oynadim, o da milleti
ifsad edici bir rol oldugu icin 50 yil dayak yedim. Bu ikincisi de ne oluyor?
Meleklerden biri:
-Bizde hic bir kabahat yok. "Nostalji Haftasi" münasebetiyle dün gece
senin filmini tekrar oynattilar.
BORC
Oldukca yasli bir adam, kendisi gibi kamburlasmip yere yanasmis bir agacin altinda agliyordu.
Biraz önce irikiyim bir genc yanina sokulmus ve kendisinden iski parasi istedikten sonra
bir de tokat atmisti. Yasli adami yere yikildigini görenler, hemen yardimina kosup:
-Gecmis olsun dede. O serseri ne istedi ki senden?
Adamcagiz, bir sey olmamis gibi toparlanmaya calisirken:
-Eski bir borcum vardi, onu istedi. Yapmasi gerekeni yapti sadece. diye mirildandi
Cevresindekiler, ihtiyar adami yerden kaldirdiktan sonra eline bastonunu tutusturup
aceleyle islerine kosustular. Herkes ayrildiginda, hadiseyi basindan beri görmüs olan
bir delikanli onun koluna girerek: -Cok fazla hirpalandiniz.
Agacin gölgesinde biraz oturalim mi? diye sordu. Yasli adam, yorgun bakislarini yukariya yöneltip:
-Benim bu agacin altinda dinlenmeye hakkim yok yavrum,
ve ölünceye kadar da olmayacak. diye yanit verdi.
Delikanli, söylenenden birsey anlamamisti. Merakli gözlerle kendisine bakarken,
onun tekrar hickiriklara boguldugunu farketti.
Yasli adam; iniltiye benzeyen bir sesle:
_Elli yil kadar öncesiydi. diye devam etti.
Rahmetli babami, sigara parasi almak icin iste bu agacin
altinda azarlamistim. Yani biraz önce evlâdimin beni dövdügü yerde.
Delikanli ne diyecegini bilemedi. Ve simdi biraz daha bitkin görünen ihtiyarin sakinlesmesini
bekledikten sonra, onu arabayla evine birakmayi teklif etti.
Adam, titrek adimlarla yoluna koyulurken:
-Evim oldukca uzaklarda yavrum. Ama ben yürüyerek gitmeliyim oraya.
Babamin da onu azarladiktan sonra, üzüntüsünden yayan döndügü gibi.
Hem sehir disindaki kabristana ugrayip
bir Yâsin´le öpecegim ellerinden....
ÜMIT
Ilkokulda okuyan oglum, yakin arkadaslarindan birini evimize getirmisti.
Ödevleri bittiginde, kücük misafirimizi konusturmak niyetiyle: -Bisikletin varmi? Tatil yakin biliyorsun.. diye sordum.
Sorumla fazla ilgilenmemis görünerek:
-Annem simdilik yeterli paramiz olmadigini söyledi. Herhalde daha sonra
alabiliriz.
Cocugun bu sözleri, durumlarinin yakinda düzelecegine dair inancini gösteriyordu.
Hele hele "simdilik" ifadesinde kuvvetli bir teslimiyet vardi.
Daha sonra ona, parktaki agacin altinda rastladim.
Cimenlerin üzerine cömelmis vaziyette karincalari seyrediyordu. Beni farkettiginde yavasca yanina sokuldum
ve okula babasiyla gidip gitmedigini sordum.
-Babam kaza gecirdigi icin hastahanede. Okula simdilik yalniz gidiyorum, dedi.
Tatile bir hafta kala onu tekrar gördüm. Tertemiz giyinmis, saclarini da ortadan ayirmisti.
Yanagini oksayarak:
-Bugün cok §Iksin. Yoksa babani görmeye mi gidiyorsun? diye sordum.
Cocugun hafif bir tebessümden sonra söyledigi sözler,
dünyayi "yasamaya deger" hale getiren iman nimetinin bütün güzelligini sergileyerek
kulaklarimda yankilandi.
-Hastahâneye gitmiyorum efendim. Babam öldügü icin, onu simdilik göremiyecegim.
BOMBA...
Cocuk.
-Aradigimiz radyo istasyonlarindan biri de bu. Türkce konusmalar acikca farkediliyor
-Bizi kurtarmaya gelecekler miymis? diye atildi annesi
Ne diyorlar söylesene.
Delikanli, elindeki radyoya 3-5 dakika kulak verip: -Su anda Sirpli bir sakicinin pop konseri var.
Kizkardesimie tacavüz edip, babamin
babamin bogazini kesen canavarlar da, onlari öldürmeden önce bu sarkilari söylemislerdir.
Kadin, aciyla sararan yüzünü evlâdindan gizlemeye calisirken, lâfi ustalikla degistirip: -En kenarda bir istasyon daha cikiyordu. Ona bak, bizim icin mutlaka
bir sey yapiyorlardir, dedi.
Delikanli, bir cadira siginmadan önce defalarca bombalanan evlerinden her nasilsa saglam sikan
radyolarindaki son türk sitasyonunu cevirdiginde: -Evet, evet, buldum!.. diye bagirdi
Sesler biraz parazitli geliyor ama, on binlerce insan "Bosna, Sirplara mezar olacak" diye bagiriyor.
Kadin:
-Sükürler olsun, diye aglamaya basladi.
O kahraman gencler silâhsiz bile gelseler, yavrularimizi kesilmekten kurtarirlar.
Delikanli, radyoyu iyice kulagina yapistirarak:
-Basimiza yagan bombalarai da lânetliyorlar. Sürekli olarak "Bomba Bomba" diye
diye bagirip, belki de Sirplarin bombalanmasini istiyorlar.
-Radyoyu ver diye uzandi kadin.
Yillardir ancak rüyalarimda duyabildigim o sesleri doya doya dinleyecegim....
Radyo, bir zamanlar kadinin sefkâtle bagrina bastigi bir kiz evlâdi gibi kucaklanip
kulak degistirdi ve on binlerce gencin aslanlar gibi kükreyerek haykirdigi sözler,
onun acilarla kavrulmus yüregine ulasti:
-"Bu-ra-si siz-le-re me-zar o-la-cak; Cimbom-bom, cim-bom-bom, cim,bom,bom......"
Cüneyd Suavi'nin Kırk Gram Tebessüm, Mucizeler, Bilmeceler ve Çocuklar İçin Peygamberler Tarihi adlı eserleri dışında, .ocuklar için yazdığı İki Çuval Altın, Huzur Ormanı, Gökten İnen Balık, Cennete Davet ve Sevgi Marketi adlarını verdiği beş hikaye kitabı daha bulunmaktadır.
Yazarın , Selim Gündüzalp ve Ali Suad ile birlikte hazırladığı Hazır Cevaplar-1 ve 2 adlı iki kitabı daha vardır.
1948 Yılında Adapazarı'nda doğdu. İlk ve orta öğrenimini bu şehirde tamamladı. Daha sonra, günümüzde Mimar Sinan Üniversitesi olarak bilinen Devlet Güzel Sanatlar Akademisi'ni yüksek mimar ünvanıyla bitirip Sakarya Üniversitesi'nde asistanlığa başladı. İleriki yıllarda profesörlüğe kadar yükselen Cüneyd Suavi, evli ve üç çocuk babasıdır.
Zafer Dergisi'nde 1982 yılından beri hikayeleri yayınlanan yazarın en tanınmış eseri, Hayatın İçinden adlı hikaye kitabıdır. Türk insanı tarafından büyük bir rağbet gören bu eserin tamamı Korece'ye; bir bölümü de İngilizce, Almanca, Rusça, Arapça, Arnavutça, Tatarca, Özbekçe ve Makedonca'ya çevrilerek dünyanın dört bir yanına ulaşmıştır. Bu eserin devamı olan Hayatın İçinden-2 adlı kitap da, 2003 yılında basılmıştır.
Cünyet Suavi´den secmeler
KISISEL BIR HAK
Program yapimcisi, Televizyon Müdürüne Telefon ederek:
-Üst Kurul´dan aradilar efendim,
Su anda oynayan filmin müstehcen oldugunu belirtip ikaz ediyorlar.
Bir diyeceginiz varmiydi?
Müdür:
-Üst Kurulu falan birak be kardesim, diye gürledi.
Koltuguna kurulda filmi seyred.
Kisisel haklarimiza karismasinlar.
Program yapimcisi , filmin ortalarinda tekrar telefon ederek:
-Bazi vakiflardan aradilar efendim, dedi
Oynatmakta oldugumuz filmin genciligin ahlâkini bozdugunu ve
onlari kötü yola ittigini söylüyorlar.
Bir diyeceginiz varmiydi?
Müdür tekrar gürleyerek:
-Kisisel haklarimiza karismasinlar yahu! diye tekrarladi.
Bizim de cocuklârimiz var. Hatta kizim, su anda erkek arkadasiyla birlikte seyrediyorlar bu filmi.
Program ypimcisi , filmin sonunda bir daha tefon ederek:
-Karakoldan aradilar efendim, dedi.
Kiziniz erkek arkadasi tarafindan tecavüze ugramis.
Bir diyeceginiz varmiydi?
1001 GECE NOSTALJISI
Meshur bir artist ölüp alkislar esliginde mezara konuldugunda, melekler onu namaz-
niyazdan önce filmlerden sorguya cekmis ve ellerindeki tarifeye bakarak 50yil dayaga
mahkûm etmisler.
Adam ne yapsin?
Sucunu bildigi icin boynunu büküp yemis dayagi.
Ceza tamamlandiginda "biraz nefes alayim" derken, ayni melekler gelip 50 yil daha dayak yemesi
gerektigini söylemezlermi?
Adam mizildanarak:
-Yahu mübarekler. Hatta sadece tek bir filmde oynadim, o da milleti
ifsad edici bir rol oldugu icin 50 yil dayak yedim. Bu ikincisi de ne oluyor?
Meleklerden biri:
-Bizde hic bir kabahat yok. "Nostalji Haftasi" münasebetiyle dün gece
senin filmini tekrar oynattilar.
BORC
Oldukca yasli bir adam, kendisi gibi kamburlasmip yere yanasmis bir agacin altinda agliyordu.
Biraz önce irikiyim bir genc yanina sokulmus ve kendisinden iski parasi istedikten sonra
bir de tokat atmisti. Yasli adami yere yikildigini görenler, hemen yardimina kosup:
-Gecmis olsun dede. O serseri ne istedi ki senden?
Adamcagiz, bir sey olmamis gibi toparlanmaya calisirken:
-Eski bir borcum vardi, onu istedi. Yapmasi gerekeni yapti sadece. diye mirildandi
Cevresindekiler, ihtiyar adami yerden kaldirdiktan sonra eline bastonunu tutusturup
aceleyle islerine kosustular. Herkes ayrildiginda, hadiseyi basindan beri görmüs olan
bir delikanli onun koluna girerek: -Cok fazla hirpalandiniz.
Agacin gölgesinde biraz oturalim mi? diye sordu. Yasli adam, yorgun bakislarini yukariya yöneltip:
-Benim bu agacin altinda dinlenmeye hakkim yok yavrum,
ve ölünceye kadar da olmayacak. diye yanit verdi.
Delikanli, söylenenden birsey anlamamisti. Merakli gözlerle kendisine bakarken,
onun tekrar hickiriklara boguldugunu farketti.
Yasli adam; iniltiye benzeyen bir sesle:
_Elli yil kadar öncesiydi. diye devam etti.
Rahmetli babami, sigara parasi almak icin iste bu agacin
altinda azarlamistim. Yani biraz önce evlâdimin beni dövdügü yerde.
Delikanli ne diyecegini bilemedi. Ve simdi biraz daha bitkin görünen ihtiyarin sakinlesmesini
bekledikten sonra, onu arabayla evine birakmayi teklif etti.
Adam, titrek adimlarla yoluna koyulurken:
-Evim oldukca uzaklarda yavrum. Ama ben yürüyerek gitmeliyim oraya.
Babamin da onu azarladiktan sonra, üzüntüsünden yayan döndügü gibi.
Hem sehir disindaki kabristana ugrayip
bir Yâsin´le öpecegim ellerinden....
ÜMIT
Ilkokulda okuyan oglum, yakin arkadaslarindan birini evimize getirmisti.
Ödevleri bittiginde, kücük misafirimizi konusturmak niyetiyle: -Bisikletin varmi? Tatil yakin biliyorsun.. diye sordum.
Sorumla fazla ilgilenmemis görünerek:
-Annem simdilik yeterli paramiz olmadigini söyledi. Herhalde daha sonra
alabiliriz.
Cocugun bu sözleri, durumlarinin yakinda düzelecegine dair inancini gösteriyordu.
Hele hele "simdilik" ifadesinde kuvvetli bir teslimiyet vardi.
Daha sonra ona, parktaki agacin altinda rastladim.
Cimenlerin üzerine cömelmis vaziyette karincalari seyrediyordu. Beni farkettiginde yavasca yanina sokuldum
ve okula babasiyla gidip gitmedigini sordum.
-Babam kaza gecirdigi icin hastahanede. Okula simdilik yalniz gidiyorum, dedi.
Tatile bir hafta kala onu tekrar gördüm. Tertemiz giyinmis, saclarini da ortadan ayirmisti.
Yanagini oksayarak:
-Bugün cok §Iksin. Yoksa babani görmeye mi gidiyorsun? diye sordum.
Cocugun hafif bir tebessümden sonra söyledigi sözler,
dünyayi "yasamaya deger" hale getiren iman nimetinin bütün güzelligini sergileyerek
kulaklarimda yankilandi.
-Hastahâneye gitmiyorum efendim. Babam öldügü icin, onu simdilik göremiyecegim.
BOMBA...
Cocuk.
-Aradigimiz radyo istasyonlarindan biri de bu. Türkce konusmalar acikca farkediliyor
-Bizi kurtarmaya gelecekler miymis? diye atildi annesi
Ne diyorlar söylesene.
Delikanli, elindeki radyoya 3-5 dakika kulak verip: -Su anda Sirpli bir sakicinin pop konseri var.
Kizkardesimie tacavüz edip, babamin
babamin bogazini kesen canavarlar da, onlari öldürmeden önce bu sarkilari söylemislerdir.
Kadin, aciyla sararan yüzünü evlâdindan gizlemeye calisirken, lâfi ustalikla degistirip: -En kenarda bir istasyon daha cikiyordu. Ona bak, bizim icin mutlaka
bir sey yapiyorlardir, dedi.
Delikanli, bir cadira siginmadan önce defalarca bombalanan evlerinden her nasilsa saglam sikan
radyolarindaki son türk sitasyonunu cevirdiginde: -Evet, evet, buldum!.. diye bagirdi
Sesler biraz parazitli geliyor ama, on binlerce insan "Bosna, Sirplara mezar olacak" diye bagiriyor.
Kadin:
-Sükürler olsun, diye aglamaya basladi.
O kahraman gencler silâhsiz bile gelseler, yavrularimizi kesilmekten kurtarirlar.
Delikanli, radyoyu iyice kulagina yapistirarak:
-Basimiza yagan bombalarai da lânetliyorlar. Sürekli olarak "Bomba Bomba" diye
diye bagirip, belki de Sirplarin bombalanmasini istiyorlar.
-Radyoyu ver diye uzandi kadin.
Yillardir ancak rüyalarimda duyabildigim o sesleri doya doya dinleyecegim....
Radyo, bir zamanlar kadinin sefkâtle bagrina bastigi bir kiz evlâdi gibi kucaklanip
kulak degistirdi ve on binlerce gencin aslanlar gibi kükreyerek haykirdigi sözler,
onun acilarla kavrulmus yüregine ulasti:
-"Bu-ra-si siz-le-re me-zar o-la-cak; Cimbom-bom, cim-bom-bom, cim,bom,bom......"
Cüneyd Suavi'nin Kırk Gram Tebessüm, Mucizeler, Bilmeceler ve Çocuklar İçin Peygamberler Tarihi adlı eserleri dışında, .ocuklar için yazdığı İki Çuval Altın, Huzur Ormanı, Gökten İnen Balık, Cennete Davet ve Sevgi Marketi adlarını verdiği beş hikaye kitabı daha bulunmaktadır.
Yazarın , Selim Gündüzalp ve Ali Suad ile birlikte hazırladığı Hazır Cevaplar-1 ve 2 adlı iki kitabı daha vardır.