Öğrenciler, genelde davranışlarının uygunsuzluğunun farkındadır.Ancak uygunsuz davranışın farkında olmakla davranış değişikliği arasında ilişki olduğunu gösteren çok az deneysel kanıt bulunmaktadır. Bir davranış probleminin farkında olmak ve nedenlerini anlamak davranış değişikliği sürecinde kritik bir adım iken, dikkatli uygulandığında etkili davranış değişikliği stratejileri de bilişsel davranış terapileri gibi sonuçların sürekliliğini ve genellenebilirliğini garantilemek için sınıfta, evde veya toplum içinde gerçekleştirilmelidir.
Davranış Bozukluğunun Karakteristik Özellikleri
Davranış bozukluğu; karşı olma/karşı gelme, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile çocuklukta ve ergenlikteki yıkıcı davranış bozuklukları içinde temel bir kategori olarak bilinir. Davranış bozukluğu, çocukların ve ergenlerin akıl sağlığı tedavi merkezlerine başvurmalarındaki en yaygın nedenlerden biridir. Çocuk danışmanlık kliniklerinde en az her 2-4 çocuktan birine davranımş bozukluğu teşhisi konulmaktadır.
Davranım Bozukluğuna İlişkin Kriterler
Davranış bozukluğu; başkalarının temel haklarının ya da yaşına-uygun toplumsal normların veya kuralların ihlal edildiği, tekrarlayan ve ısrarcı bir davranış düzeni olup geçmiş 12 ay boyunca söz konusu kriterlerden 3'nün, son 6 ayda ise en az l'nin varlığı ile belirlenir..
1. Genellikle kaba davranır, başkalarını tehdit eder,gözlerini korkutur.
2. Çoğunlukla kavga başlatır.
3.Başkalarına ciddi bedensel zarar verecek bir silah kullanır.(tuğla,kırık Şişe,bıçak vb)
4.insanlara fiziksel şiddet uygular.
5. Hayvanlara fiziksel işkencede bulunur.
6. Kurbanmı rahatsız ederek hırsızlık yapar.(saldırı#gasp,haraç vb)
7. Birini cinsel davranışa zorlar.
8. Büyük bir zarar vermek için kasten kundakçılık yapar.
9. Başkalarının malına bilerek ve isteyerek zarar verir.
10. Birinin evine, ofisine veya arabasına izinsiz girer.
11. Bir şeyleri ya da binlerinin desteğini almak için veya sorumluluktan kaçmak, kandırmak için sıkça yalan söyler.
12. Mağdurlar görmeden değerli eşyalarını çalmak.(vurma kırma olmadan, zor kullanmadan)
13.12- 13 yaşından itibaren ailesinin izinsiz, yasak olmasına rağmen
geceleri çoğunlukla dışarıda geçirmek. pmf.or.Mustafayilman
14.Ailesiyle birlikte yaşarken en az 2 kez birer geceliğine evden kaçmak.
15.12- 13 yaşından önce sık sık okuldan kaçmak.
İnatçı, kızgın, muhalif ve huysuz olmak gibi saldırgan olmayan davranışlar daha çok (KGB) karşı gelme bozukluğunun karakteristik özellikleri kabalık yapmak, kavga etmek, vandallık gibi özel eşyalara zarar vermek,hayvanlara acımasız davranmak ve kundakçılık ise davranım bozukluğunun belirleyici özelliğidir.
Açık saldırganlık, vurma, itme, tekmeleme ve tehdit etmeyi kapsarken; ilişkisel saldırganlık dedikodu yaparak ya da söylentiler yayarak ilişkilere ve akran kümesi içindeki bağlara zarar vermek amaçlıdır.
Araştırmaya göre çocuklar; ya tepkici ya da proaktif saldırganlık belirtileri gösteriyor. Proaktif saldırganlık, dikkatli bir şekilde ve belirli amaca yönelik olarak planlanır. Bir şeyler elde etmek için (soygun),diğerlerine üstünlük sağlamak için (kabal.k)veya toplumdaki konumunu yükseltmek için (risk alıcı davranışlar) yapılan davranışlardır. Tepkici saldırganlık ise misilleme niteliğinde olup gerçekten tehdit alındığında ortaya çıkar.
Bu çocuklar yabancı durumlara karşı önyargılı olarak düşmanca bir yaklaşım benimseme eğilimiyle birlikte toplumsal bilgi işlem(kazanım) yönünden eksiklik belirtileri gösterir.
Tepkici saldırgan bir çocuk normal bir karşılaşmayı bile kavgaya dönüştürebilir ve bu çoğunlukla kötü bir şekilde sonuçlanır. Proaktif saldırgan çocuklar, saldırgan davranışlarının sıklığını azaltma konusunda daha olumlu bir düşünce sahibidirler.
Davranış bozukluğu olan çocukların bir alt kesimi de, duygusuz ve heyecansız'dır. Bunlar saldırganlıklarında daha proaktif olup suçluluk duygusu hissetmezler, değişik, heyecanlı ve riskli davranışlarda bulunmayı severler ve davranışlarının gerektirdiği cezai sonuçlara karşı oldukça kayıtsızdırlar.
Davranım Bozukluğunun Yaygınlığı
Toplumdaki örneklere bakıldığında DB'nin oranı % 2-4 arasında değiştiği görülür. DB'nin yaygınlık oranlarının belirlenmesindeki zorlukların nedeni, farklı kriterlerin kullanılması, bunların değerlendirilmesinde kullanılan yöntemler, farklı yaşlar, kadınlar-erkekler gibi farklı alt gruplar arasında meydana gelen değişikliklerdir.
Büyük bir örneklem grubunun içinde ...yaşları 7, 11 ve 13 olan erkek çocuklar için sırayla 5.6, 5.4 ve 8.3'lük yaygınlık oranları bulunmuştur. Bu DB'nin ergenlik süresince önemli düzeyde arttığının belirtisidir. Farklılıklar ortamsa! olabilir ; yoksulluk ve şiddet oranlarının yüksek olduğu mahallelerde yaşayanlarda oranlar yükselebilir . Prof. Dr. Mustafa YUMAN
Eş Tanı
DB'II çocuk ve ergenlerin; DEHP, öğrenme zorlukları, kaygı ve depresyon ota" talk» birçok bozuklukları da bulunmaktadır. DEHB”li (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu)olanların % 36, klinik örnekler içinde ise % 90 kadar yüksek bir oranda olduğu bulunmuştur.
DEHP, çocukluk başlangıçtı DB teşhisi konulanlar arasında daha yaygındır ve bu alt grup,ergenlik sırasında çok daha fazla kronik suç işlemekte,daha şiddetli saldırgan davranışlar sergilemekte ve yetişkinlik döneminde de daha fazla şiddet içeren suç işlemektedirler.
Davranış bozukluğu gösteren çocuklar, yüksek oranlarda kaygı ve/ya depresyon sorunları yaşamaktadır.Bunların yaklaşık % 15-31'i arasında kalan her birinin depresyon yaşadığı tahmin edilirken halktan alınan örneklem içinde kişilerin % 22-33, klinik ortamda ise % 60-75'e kadar varan bir kesimin kaygı bozukluğu yaşadığı belirtilmektedir.
Depresif olan kişiler, intihar düşüncesine yatkınlık konusunda çok büyük risk altındadırlar. DB'li çocukların yaygın ilişki problemleri olduğu için yüksek oranda kaygı ve depresyon kişilerarası çatışmaların bir sonucu olabilir.
DB'yi oluşturan risk etmenleri biyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak üç gruba ayrılır ve DB'nin oluşmasında çoklu risk faktörleri rol oynar.
Biyolojik Etmenler
Bunlar genetik (anne-babanın psikopatolojisi), hormonal (testesteron ve türevleri),nörotransmitter disfonksiyonu(seretoninin anormal işleyişi) ,nörolojik(beyin ön loblarında hasar), doğum öncesi toksine maruz(annenin hamilelik sırasında sigara içmesi/madde bağımlılığı) kalma olarak özetlenebilir, prof. dr. Mustafa yılman
Nöropsikolojik Fakforöler
DB ile daha tutarlı ve güçlü ilişkileri olan kategori nöropsikolojik eksiklikler, özellikle yönetsel becerilerdir. Düşük başarı, sınıfta kalma ve okuma problemleri gibi etkenlerdir. DB'li çocuklar, ortalama-altı IQ'ya, daha net bir anlatımla daha düşük bir sözel zekaya sahiptir. Yönetsel becerilerdefdikkat,sıralama) yetersizdir.
Psiko-Sosyal Etkenler
Anne-Baba. Davranış bozukluğunun gelişiminde etkili olan en çok bilinen psiko-sosyal etmenler arasında ebeveynlik(kötü muamele),akran etkisi, içinde yaşanılan çevre ve sosyo-ekonomik belirleyicilerdir.
Bir çocuğun gelecekteki suç davranışlarının en güçlü belirleyicisi kötü ebeveyn yönetimi(tutarsızlık,sıkı disiplin,yetersiz kontrol,net beklenti
koyamama)dır. Anne babalarının kendilerine karşı düşmanca, olumsuz ve umursamaz, duyarsız tavırlar içinde olduğu çocuklar,akıl sağlığı sorunları geliştirme riski taşırlar. Aile ve evlilik çatışmalarına çok fazla maruz kalmak, ilerisi için şiddet içeren davranışlar geliştirme olasılığını arttırmaktadır.
Akran Etkisi
Akranlarla ilişki, suça yatkın kardeş,çete üyeliği gibi etmenlerin tavır bozukluğu ile doğru orantılı olduğu saptanmıştır, prof.Dr.Mustafayilman
Çevre ve Sosyo-Ekonomik Koşullar
Gençlerde davranış bozukluğuna neden olan faktörler arasında güç, etrafında suç işlemiş binlerinin bulunması, toplumda düzensizliğin hakim olması, uyuşturucu ve silahlara kolay ulaşabilme suç eylemlerinin artmasına önemli bir etkendir.
Risk Faktörlerine İlişkin Sonuçlar
Risk etmenlerinin sayısı ne kadar çoksa, bir gençte davranış bozukluğu görülme olasılığı da o kadar yüksektir. Davranış bozukluklarının yüzdesinin risk etmenleri bulunmayan gençler içi % 3,4 farklı risk faktörünün olduğu gençler içinse %31;e yükseldiği gözlenmiştir.
Değerlendirme ölçekleri
Davranış bozukluğunun değerlendirilmesi için öz bildirim ya da yakınların bilgisinden oluşan çok sayıda ölçek bulunmaktadır.Değerlendirme ölçekleri,hızlı
biçimde uygulama ve normatif veriler kullanma üstünlüğüne sahiptir.Bütün bu ölçeklerin kabul edilebilir özellikleri vardır.
Doğrudan Gözlem
Davranışsal gözlemler çocuk, ebeveyn ve hatta öğretmen raporlarına göre daha az önyargılı olup daha yararlıdırlar. Ancak zaman alıcı ve karmaşık olabilirler. Ebeveyn ve çocuğun beraber doğrudan gözlenmesi davranımş bozukluğunu teşhis etmek için de tavsiye edilir.
Genellikle ebeveyn ve çocuk iletişim modelleri, ebeveynlik davranıştan ve çocukların ebeveyn isteklerine olan tepkileri bakımından hem yapılandtnlmış hem de yapılandırılmamış aktivitelerde gözlemlenir.
Teşhis Zorluğu
Davranış bozukluğunun resmen teşhis edilmesi kolay değildir. Bazı belirtiler diğer ruh sağlığı sorunlarıyla örtüşebilir. Bu nedenle davranış bozukluğunun değerlendirilmesi zamana yayılmalı ve çok modelli olmalıdır.
Davranış Bozukluğunun Karakteristik Özellikleri
Davranış bozukluğu; karşı olma/karşı gelme, dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu ile çocuklukta ve ergenlikteki yıkıcı davranış bozuklukları içinde temel bir kategori olarak bilinir. Davranış bozukluğu, çocukların ve ergenlerin akıl sağlığı tedavi merkezlerine başvurmalarındaki en yaygın nedenlerden biridir. Çocuk danışmanlık kliniklerinde en az her 2-4 çocuktan birine davranımş bozukluğu teşhisi konulmaktadır.
Davranım Bozukluğuna İlişkin Kriterler
Davranış bozukluğu; başkalarının temel haklarının ya da yaşına-uygun toplumsal normların veya kuralların ihlal edildiği, tekrarlayan ve ısrarcı bir davranış düzeni olup geçmiş 12 ay boyunca söz konusu kriterlerden 3'nün, son 6 ayda ise en az l'nin varlığı ile belirlenir..
1. Genellikle kaba davranır, başkalarını tehdit eder,gözlerini korkutur.
2. Çoğunlukla kavga başlatır.
3.Başkalarına ciddi bedensel zarar verecek bir silah kullanır.(tuğla,kırık Şişe,bıçak vb)
4.insanlara fiziksel şiddet uygular.
5. Hayvanlara fiziksel işkencede bulunur.
6. Kurbanmı rahatsız ederek hırsızlık yapar.(saldırı#gasp,haraç vb)
7. Birini cinsel davranışa zorlar.
8. Büyük bir zarar vermek için kasten kundakçılık yapar.
9. Başkalarının malına bilerek ve isteyerek zarar verir.
10. Birinin evine, ofisine veya arabasına izinsiz girer.
11. Bir şeyleri ya da binlerinin desteğini almak için veya sorumluluktan kaçmak, kandırmak için sıkça yalan söyler.
12. Mağdurlar görmeden değerli eşyalarını çalmak.(vurma kırma olmadan, zor kullanmadan)
13.12- 13 yaşından itibaren ailesinin izinsiz, yasak olmasına rağmen
geceleri çoğunlukla dışarıda geçirmek. pmf.or.Mustafayilman
14.Ailesiyle birlikte yaşarken en az 2 kez birer geceliğine evden kaçmak.
15.12- 13 yaşından önce sık sık okuldan kaçmak.
İnatçı, kızgın, muhalif ve huysuz olmak gibi saldırgan olmayan davranışlar daha çok (KGB) karşı gelme bozukluğunun karakteristik özellikleri kabalık yapmak, kavga etmek, vandallık gibi özel eşyalara zarar vermek,hayvanlara acımasız davranmak ve kundakçılık ise davranım bozukluğunun belirleyici özelliğidir.
Açık saldırganlık, vurma, itme, tekmeleme ve tehdit etmeyi kapsarken; ilişkisel saldırganlık dedikodu yaparak ya da söylentiler yayarak ilişkilere ve akran kümesi içindeki bağlara zarar vermek amaçlıdır.
Araştırmaya göre çocuklar; ya tepkici ya da proaktif saldırganlık belirtileri gösteriyor. Proaktif saldırganlık, dikkatli bir şekilde ve belirli amaca yönelik olarak planlanır. Bir şeyler elde etmek için (soygun),diğerlerine üstünlük sağlamak için (kabal.k)veya toplumdaki konumunu yükseltmek için (risk alıcı davranışlar) yapılan davranışlardır. Tepkici saldırganlık ise misilleme niteliğinde olup gerçekten tehdit alındığında ortaya çıkar.
Bu çocuklar yabancı durumlara karşı önyargılı olarak düşmanca bir yaklaşım benimseme eğilimiyle birlikte toplumsal bilgi işlem(kazanım) yönünden eksiklik belirtileri gösterir.
Tepkici saldırgan bir çocuk normal bir karşılaşmayı bile kavgaya dönüştürebilir ve bu çoğunlukla kötü bir şekilde sonuçlanır. Proaktif saldırgan çocuklar, saldırgan davranışlarının sıklığını azaltma konusunda daha olumlu bir düşünce sahibidirler.
Davranış bozukluğu olan çocukların bir alt kesimi de, duygusuz ve heyecansız'dır. Bunlar saldırganlıklarında daha proaktif olup suçluluk duygusu hissetmezler, değişik, heyecanlı ve riskli davranışlarda bulunmayı severler ve davranışlarının gerektirdiği cezai sonuçlara karşı oldukça kayıtsızdırlar.
Davranım Bozukluğunun Yaygınlığı
Toplumdaki örneklere bakıldığında DB'nin oranı % 2-4 arasında değiştiği görülür. DB'nin yaygınlık oranlarının belirlenmesindeki zorlukların nedeni, farklı kriterlerin kullanılması, bunların değerlendirilmesinde kullanılan yöntemler, farklı yaşlar, kadınlar-erkekler gibi farklı alt gruplar arasında meydana gelen değişikliklerdir.
Büyük bir örneklem grubunun içinde ...yaşları 7, 11 ve 13 olan erkek çocuklar için sırayla 5.6, 5.4 ve 8.3'lük yaygınlık oranları bulunmuştur. Bu DB'nin ergenlik süresince önemli düzeyde arttığının belirtisidir. Farklılıklar ortamsa! olabilir ; yoksulluk ve şiddet oranlarının yüksek olduğu mahallelerde yaşayanlarda oranlar yükselebilir . Prof. Dr. Mustafa YUMAN
Eş Tanı
DB'II çocuk ve ergenlerin; DEHP, öğrenme zorlukları, kaygı ve depresyon ota" talk» birçok bozuklukları da bulunmaktadır. DEHB”li (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu)olanların % 36, klinik örnekler içinde ise % 90 kadar yüksek bir oranda olduğu bulunmuştur.
DEHP, çocukluk başlangıçtı DB teşhisi konulanlar arasında daha yaygındır ve bu alt grup,ergenlik sırasında çok daha fazla kronik suç işlemekte,daha şiddetli saldırgan davranışlar sergilemekte ve yetişkinlik döneminde de daha fazla şiddet içeren suç işlemektedirler.
Davranış bozukluğu gösteren çocuklar, yüksek oranlarda kaygı ve/ya depresyon sorunları yaşamaktadır.Bunların yaklaşık % 15-31'i arasında kalan her birinin depresyon yaşadığı tahmin edilirken halktan alınan örneklem içinde kişilerin % 22-33, klinik ortamda ise % 60-75'e kadar varan bir kesimin kaygı bozukluğu yaşadığı belirtilmektedir.
Depresif olan kişiler, intihar düşüncesine yatkınlık konusunda çok büyük risk altındadırlar. DB'li çocukların yaygın ilişki problemleri olduğu için yüksek oranda kaygı ve depresyon kişilerarası çatışmaların bir sonucu olabilir.
DB'yi oluşturan risk etmenleri biyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak üç gruba ayrılır ve DB'nin oluşmasında çoklu risk faktörleri rol oynar.
Biyolojik Etmenler
Bunlar genetik (anne-babanın psikopatolojisi), hormonal (testesteron ve türevleri),nörotransmitter disfonksiyonu(seretoninin anormal işleyişi) ,nörolojik(beyin ön loblarında hasar), doğum öncesi toksine maruz(annenin hamilelik sırasında sigara içmesi/madde bağımlılığı) kalma olarak özetlenebilir, prof. dr. Mustafa yılman
Nöropsikolojik Fakforöler
DB ile daha tutarlı ve güçlü ilişkileri olan kategori nöropsikolojik eksiklikler, özellikle yönetsel becerilerdir. Düşük başarı, sınıfta kalma ve okuma problemleri gibi etkenlerdir. DB'li çocuklar, ortalama-altı IQ'ya, daha net bir anlatımla daha düşük bir sözel zekaya sahiptir. Yönetsel becerilerdefdikkat,sıralama) yetersizdir.
Psiko-Sosyal Etkenler
Anne-Baba. Davranış bozukluğunun gelişiminde etkili olan en çok bilinen psiko-sosyal etmenler arasında ebeveynlik(kötü muamele),akran etkisi, içinde yaşanılan çevre ve sosyo-ekonomik belirleyicilerdir.
Bir çocuğun gelecekteki suç davranışlarının en güçlü belirleyicisi kötü ebeveyn yönetimi(tutarsızlık,sıkı disiplin,yetersiz kontrol,net beklenti
koyamama)dır. Anne babalarının kendilerine karşı düşmanca, olumsuz ve umursamaz, duyarsız tavırlar içinde olduğu çocuklar,akıl sağlığı sorunları geliştirme riski taşırlar. Aile ve evlilik çatışmalarına çok fazla maruz kalmak, ilerisi için şiddet içeren davranışlar geliştirme olasılığını arttırmaktadır.
Akran Etkisi
Akranlarla ilişki, suça yatkın kardeş,çete üyeliği gibi etmenlerin tavır bozukluğu ile doğru orantılı olduğu saptanmıştır, prof.Dr.Mustafayilman
Çevre ve Sosyo-Ekonomik Koşullar
Gençlerde davranış bozukluğuna neden olan faktörler arasında güç, etrafında suç işlemiş binlerinin bulunması, toplumda düzensizliğin hakim olması, uyuşturucu ve silahlara kolay ulaşabilme suç eylemlerinin artmasına önemli bir etkendir.
Risk Faktörlerine İlişkin Sonuçlar
Risk etmenlerinin sayısı ne kadar çoksa, bir gençte davranış bozukluğu görülme olasılığı da o kadar yüksektir. Davranış bozukluklarının yüzdesinin risk etmenleri bulunmayan gençler içi % 3,4 farklı risk faktörünün olduğu gençler içinse %31;e yükseldiği gözlenmiştir.
Değerlendirme ölçekleri
Davranış bozukluğunun değerlendirilmesi için öz bildirim ya da yakınların bilgisinden oluşan çok sayıda ölçek bulunmaktadır.Değerlendirme ölçekleri,hızlı
biçimde uygulama ve normatif veriler kullanma üstünlüğüne sahiptir.Bütün bu ölçeklerin kabul edilebilir özellikleri vardır.
Doğrudan Gözlem
Davranışsal gözlemler çocuk, ebeveyn ve hatta öğretmen raporlarına göre daha az önyargılı olup daha yararlıdırlar. Ancak zaman alıcı ve karmaşık olabilirler. Ebeveyn ve çocuğun beraber doğrudan gözlenmesi davranımş bozukluğunu teşhis etmek için de tavsiye edilir.
Genellikle ebeveyn ve çocuk iletişim modelleri, ebeveynlik davranıştan ve çocukların ebeveyn isteklerine olan tepkileri bakımından hem yapılandtnlmış hem de yapılandırılmamış aktivitelerde gözlemlenir.
Teşhis Zorluğu
Davranış bozukluğunun resmen teşhis edilmesi kolay değildir. Bazı belirtiler diğer ruh sağlığı sorunlarıyla örtüşebilir. Bu nedenle davranış bozukluğunun değerlendirilmesi zamana yayılmalı ve çok modelli olmalıdır.