YoRuMSuZ
Biz işimize bakalım...
Pir Sultan Abdal, Alevi toplumunun bagrından cikan en büyük halk ozanlarindan biridir. Yasami boyunca haksizliklara karsi mücadele etmis, hatta asilacagini bile bile bu tutumundan vazgecmemistir. Siirleri ve direnisci tutumuyla nice kusaklara örnek olmustur. Pir Sultan’in siirleri ve deyisleri hala dilden dile ve agizdan agiza dolasiyor. Bu büyük insanin hayatina bakmakta yarar var.
Pir Sultan Abdal’in 1510/14 -1589/90 yillar arasinda yasadigi tahmin ediliyor. Öz adi Haydar olmasina karsi siirlerinde Pir Sultan mahlasini kullanir. Kendisi Sivas’in Yildizeli ilcesinin Circir bucagina bagli Banaz köyünde dünyaya gelmistir. Yirmi yasina bastiginda Seyit Ali Sultan Dede’nin dergahina baglanir ve ikrarini verir. Tam bes yil gece-gündüz demeyip, o dostluk ve muhabbet kapisina eli erdigince, gücü yettigince katkida bulunur. Odun tasir, su getirir, hasat kaldirir, konuklar agirlar, ac doyurur, harama el sürmez ve dergaha bir tek haram lokma getirmez. Eline, diline, beline sahip olmak; onun da diger canlar gibi hic aklindan cikarmadigi bir temel ilke olur. Haydar, dergaha ve dolasiyla halka hizmeti, Hakk’a hizmet sayar. Makamlari adim adim alir ve sonunda „Pir" makamina erisir. Pir Sultan Abdal Seyit Ali Sultan Dede’den dedelik hirkasini ve Pirlik nisanini aldiktan sonra canlari tek tek dolasir ve dertlerini dinler. O günlerde, Andadolu’da kötülük kol geziyor, zalim esen rüzgar ölüm türküleri söylüyordu.
Rüsvetci kadilar, yobaz müftüler, zalim pasalar ve niceleri halkin alin terine bakmadan insanlarin hayatini ceheneme dönüstürüyorlardi. Özellikle Alevi toplumunu kafirlikle, imansizlikla ve zindiklikla sucluyorlardi. gerek Selcuklu, gerekse Osmanli döneminde irili ufakli pek cok ayaklanma girisimi olmus, fakat hepsi basarisizlikla sonuclanmisti.Pir Sultan Abdal, zalimlere, ezenlere karsi siirlerini bir silah olarak kullandi, ömrünün sonuna dek türkülerini hem de yüksek sesle söylemekten kacinmadi. Anadolu Alevilerinin zulme karsi baskaldirmalarina önderlik eden Pir Sultan, Hizir Pasa tarafindan asilmistir. Yine söylentilere göre Pir Sultan Abdal’in Seyyid Ali, Pir Muhammed ve Er Gayib adli üc oglu ile Sinem adli bir de kizi vardi.
Derdim Çoktur
Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde nerden derman bulayım
Meğer şah elinden ola çaresi
Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül çevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle gelir gelir canlar paresi
Benim uzun boylu serv-i çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yönüm sana dönerim
Mihrabımdır iki kaşın arası
Didar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çirağ söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası
Pir Sultan'ım kati yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Aşık muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir ilimizin töresi
Pir Sultan Abdal’in 1510/14 -1589/90 yillar arasinda yasadigi tahmin ediliyor. Öz adi Haydar olmasina karsi siirlerinde Pir Sultan mahlasini kullanir. Kendisi Sivas’in Yildizeli ilcesinin Circir bucagina bagli Banaz köyünde dünyaya gelmistir. Yirmi yasina bastiginda Seyit Ali Sultan Dede’nin dergahina baglanir ve ikrarini verir. Tam bes yil gece-gündüz demeyip, o dostluk ve muhabbet kapisina eli erdigince, gücü yettigince katkida bulunur. Odun tasir, su getirir, hasat kaldirir, konuklar agirlar, ac doyurur, harama el sürmez ve dergaha bir tek haram lokma getirmez. Eline, diline, beline sahip olmak; onun da diger canlar gibi hic aklindan cikarmadigi bir temel ilke olur. Haydar, dergaha ve dolasiyla halka hizmeti, Hakk’a hizmet sayar. Makamlari adim adim alir ve sonunda „Pir" makamina erisir. Pir Sultan Abdal Seyit Ali Sultan Dede’den dedelik hirkasini ve Pirlik nisanini aldiktan sonra canlari tek tek dolasir ve dertlerini dinler. O günlerde, Andadolu’da kötülük kol geziyor, zalim esen rüzgar ölüm türküleri söylüyordu.
Rüsvetci kadilar, yobaz müftüler, zalim pasalar ve niceleri halkin alin terine bakmadan insanlarin hayatini ceheneme dönüstürüyorlardi. Özellikle Alevi toplumunu kafirlikle, imansizlikla ve zindiklikla sucluyorlardi. gerek Selcuklu, gerekse Osmanli döneminde irili ufakli pek cok ayaklanma girisimi olmus, fakat hepsi basarisizlikla sonuclanmisti.Pir Sultan Abdal, zalimlere, ezenlere karsi siirlerini bir silah olarak kullandi, ömrünün sonuna dek türkülerini hem de yüksek sesle söylemekten kacinmadi. Anadolu Alevilerinin zulme karsi baskaldirmalarina önderlik eden Pir Sultan, Hizir Pasa tarafindan asilmistir. Yine söylentilere göre Pir Sultan Abdal’in Seyyid Ali, Pir Muhammed ve Er Gayib adli üc oglu ile Sinem adli bir de kizi vardi.
Derdim Çoktur
Derdim çoktur hangisine yanayım
Yine tazelendi yürek yarası
Ben bu derde nerden derman bulayım
Meğer şah elinden ola çaresi
Türlü donlar giyer gülden naziktir
Bülbül çevreyleme güle yazıktır
Çok hasretlik çektim bağrım eziktir
Güle gelir gelir canlar paresi
Benim uzun boylu serv-i çınarım
Yüreğime bir od düştü yanarım
Kıblem sensin yönüm sana dönerim
Mihrabımdır iki kaşın arası
Didar ile muhabbete doyulmaz
Muhabbetten kaçan insan sayılmaz
Münkir üflemekle çirağ söyünmez
Tutuşunca yanar aşkın çırası
Pir Sultan'ım kati yüksek uçarsın
Selamsız sabahsız gelir geçersin
Aşık muhabbetten niçin kaçarsın
Böyle midir ilimizin töresi