Derne Muharebesi
Derne Muharebesi, 5 Ekim 1911 ile 18 Ekim 1912 tarihlerinde Derne'yi ele geçirmek isteyen Trablusgarp Savaşı sırasında yapılan muharebelerdir.
1 Ekim 1911'de Trablusgarp kuşatmasının ilanından üç gün sonra İtalyan birliklerinin kente girmesi üzerine, 16 Ekim'de İtalyan birinci filosundan bir grup Derne önüne geldiğinde, kentin ileri gelenleri bir heyet göndererek amiralden şehri bombardıman etmemesini istediler. Amiral Presbitero, kentteki Osmanlı kuvvetlerinin teslim olmaları koşuluyla bombardımandan vazgeçeceğini bildirmesi ve Osmanlı kuvvetlerinin teslim olmayı reddetmesi üzerine İtalyanlar, kıyıdaki vaha ile garnizon bölgesini ateşe tuttularsa da denizin elverişsizliği sebebiyle bu harekâttan vazgeçtiler.
Yüzbaşı (Kolağası) Mustafa Kemal 8 Aralık 1911 tarihinde Mısır ve Tunus üzerinden bir grup gönüllü subay ile birlikte gizlice Libya'ya geldi.
Enver Paşa
22 Aralık tarihinde emrindeki gönüllü milis kuvvetleri ile İtalyan birliklerini Tobruk muharebesinde yendi. Denize püskürtülen İtalyanlar sahilde demirli donanma topçu desteği sayesinde karada kalmayı başardı. Libya'da İtalyan ordusu ilk defa savaşta keşif ve havadan karaya taarruz amacıyla uçak kullandılar. Kurmay Binbaşılığa yükseltilen Mustafa Kemal, 16 Ocak 1912 tarihinde uçaktan atılan bomba ile sol gözünden yaralandı. Bir ay hastanede tedavi görmesine rağmen bomba yarası Mustafa Kemal'in gözünde kalıcı hasar bıraktı. İtalyan birlikleri çoğunluğu Sunusi gerillalardan oluşan birliklere karşı başarı elde edemedi ve donanma topçu ateşi desteği ile korunan sahil kesiminden öteye ilerleyemedi. Osmanlı Devleti İtalya ile Uşi Barış Anlaşması'nı imzalayınca Derne İtalyanlara teslim edildi. İtalyanların Derne sahil şeridine hapsolup ilerleyememeleri Mustafa Kemal'in arkadaşı Salih (Bozok)'e gönderdiği mektupta da açıklanmaktadır. Bazı yazarlar, Çanakkale muharebelerinde Mustafa Kemal'in Derne Muharebeleri tecrübelerinden yararlandığını açıkladılar. Çanakkale'de de yüksek donanma ateş gücüne sahip kuvvetler karaya çıkabilmiş ancak denizden topçu desteği olmayan bölgelerde ilerleyişini sürdürememişti.
Derne Muharebesi, 5 Ekim 1911 ile 18 Ekim 1912 tarihlerinde Derne'yi ele geçirmek isteyen Trablusgarp Savaşı sırasında yapılan muharebelerdir.
1 Ekim 1911'de Trablusgarp kuşatmasının ilanından üç gün sonra İtalyan birliklerinin kente girmesi üzerine, 16 Ekim'de İtalyan birinci filosundan bir grup Derne önüne geldiğinde, kentin ileri gelenleri bir heyet göndererek amiralden şehri bombardıman etmemesini istediler. Amiral Presbitero, kentteki Osmanlı kuvvetlerinin teslim olmaları koşuluyla bombardımandan vazgeçeceğini bildirmesi ve Osmanlı kuvvetlerinin teslim olmayı reddetmesi üzerine İtalyanlar, kıyıdaki vaha ile garnizon bölgesini ateşe tuttularsa da denizin elverişsizliği sebebiyle bu harekâttan vazgeçtiler.
Yüzbaşı (Kolağası) Mustafa Kemal 8 Aralık 1911 tarihinde Mısır ve Tunus üzerinden bir grup gönüllü subay ile birlikte gizlice Libya'ya geldi.
Enver Paşa
22 Aralık tarihinde emrindeki gönüllü milis kuvvetleri ile İtalyan birliklerini Tobruk muharebesinde yendi. Denize püskürtülen İtalyanlar sahilde demirli donanma topçu desteği sayesinde karada kalmayı başardı. Libya'da İtalyan ordusu ilk defa savaşta keşif ve havadan karaya taarruz amacıyla uçak kullandılar. Kurmay Binbaşılığa yükseltilen Mustafa Kemal, 16 Ocak 1912 tarihinde uçaktan atılan bomba ile sol gözünden yaralandı. Bir ay hastanede tedavi görmesine rağmen bomba yarası Mustafa Kemal'in gözünde kalıcı hasar bıraktı. İtalyan birlikleri çoğunluğu Sunusi gerillalardan oluşan birliklere karşı başarı elde edemedi ve donanma topçu ateşi desteği ile korunan sahil kesiminden öteye ilerleyemedi. Osmanlı Devleti İtalya ile Uşi Barış Anlaşması'nı imzalayınca Derne İtalyanlara teslim edildi. İtalyanların Derne sahil şeridine hapsolup ilerleyememeleri Mustafa Kemal'in arkadaşı Salih (Bozok)'e gönderdiği mektupta da açıklanmaktadır. Bazı yazarlar, Çanakkale muharebelerinde Mustafa Kemal'in Derne Muharebeleri tecrübelerinden yararlandığını açıkladılar. Çanakkale'de de yüksek donanma ateş gücüne sahip kuvvetler karaya çıkabilmiş ancak denizden topçu desteği olmayan bölgelerde ilerleyişini sürdürememişti.