Doğu ve Batı Mitolojisinde Kuşlar
İnsanlar çok yaygın bir inanısla, çesitli kuslara tapıp onları totem olarak kabul etmislerdir. Totemlerine tapınılan kusların tüyleri de kutsal kabul edilir ve giysilere takılır. Hititlerde tanrıların istek ve arzularının, kusların davranısları, nasıl uçup nasıl kondukları ve gagalarını nasıl tuttuklarına bakılarak anlasılabilecegine inanılır. Eski Romalılarda da kusların yem yemelerinden çıkartılan anlama “signa ex tripudiis” ve uçuslarından çıkartılan anlama ise “signa ex avibus” adları verilir. Kus falı olarak adlandırılan bu inanıslar Hititlerde ve Eski Roma’da çok önemsenmistir. Roma İmparatorlugunda kusların davranıslarına bakılıp, bunlar incelenmeden hiçbir devlet isine karar verilip baslanmaz. Kusa bakma (Oionoskopia) ya da kus falı, Antikçag Yunanlılarca da paylasılan bir inanıstır.
Buna göre, Zeus’un kusu olduguna inanılan kartal, Apollon’un kusu oldugu düsünülen atmaca ve Athena’nın kusu olan baykusun uçusları dikkatle incelenir ve bunlardan anlamlar çıkartılarak kehanetlerde bulunulmaya çalısılır.Gözlemci kisi yüzünü kuzeye döndügünde, dogu yönünden uçan kus (Deksios ornis) ugurlu, batı yönünden uçan kus (Ep’aristera petomenos) ise ugursuz sayılır. İskandinav mitolojisinde de kus diline daha dogrusu kusların ötüsürken konustuklarına inanılır . Pasifik Okyanusu’nda Papua ve Yeni Gine yerlilerinin yaptıkları bazı heykellerin yüzleri bir kusu andırır. Bazılarının bası üzerinde ise bir kus vardır. Bu durum, ölen birinin ruhunun öte dünyaya gidisine bir kusun eslik ettigi ya da ruhun kusa göçtügü seklindeki bir inançla açıklanır . Nuh Tufanı’na benzer bir inanısa Sümer mitolojisinde de rastlanılır ve yine burada bir kus basrolü oynar .
Karga:
Genel olarak Yunan mitolojisinde ugursuz olarak kabul edilir. Nedeni de; tanrı Apollon’a kötü bir haber getirmesidir. Apollon da bu habere çok kızmıs ve kargayı lanetlemistir. O zamana degin beyaz renk olan karga, lanetlendikten sonra sonsuza degin siyah bir kus haline gelmistir. Tibet’de kargaların tanrılardan insanlara mesajlar tasıyan elçiler olduklarına inanılır.İskandinav mitolojisinde kargalara tanrısal nitelikler yüklenir. İskandinav tanrı Votan yanında daima iki karga gezdirir ve onlardan hiç ayrılmaz Ayrıca Keltlerin bazı kollarında kargaya tapılır . Alaska’daki Eskimoların inancına göre ise ilk canlı yaratık kargadır. Karanlıkta duran bu karga, bir gün kendi bilincine varır ve ardından agaçlar dikip insanı yaratır .
Güvercin:
Günahsız insanların ruhu olduguna inanılır Beyaz renginden dolayı askın ve barısın sembolüdür. Antik Mısır’da güvercinlerin dört bir yana dogru salınmasının ülkeye ve tanrılara iyi haberler getirecegine inanılmıstır. Halk güvercinlere saygı duymus ve sevmistir. Güvercin tanrıça Venüs’e adanmıs olup, Venüs’ün Kythere’de bir tapınagı bulunmasından ötürü “Kythere Kusu” adı verilir.
Kartal:
Mısır ve İran geleneklerinde günes tanrısı bir kartal olarak betimlenir. Kartallar sans sembolü olarak görülürler ve Zeus’a kurban edilirler. Kartal bazı durumlarda Zeus’un simgesidir; onun gücünü, zekasını ve kutsallıgını simgeler. Romalılar kartallara “fırtına tasıyıcıları” adını vermistir. Roma İmparatorlugunda hükümdarlar kartalı, güç ve otoritelerinin bir sembolü olarak görmüslerdir. Bir imparator öldügünde, rahip, onun ruhunun ölüm sonrasında yeniden dogdugunu sembolize etmek için bir kartalı salıverir. Navaho kızılderilileri, bu hayvanı en güçlü ve bilge yaratık olarak görür ve en yüksek ideallerinin bir sembolü ve köylerinin koruyucusu olarak kabul ederlerdi. İskandinav mitolojisinde tanrılar tanrısı Votan, bir yerden çıkmak için hemen kartala dönüsür. Yine aynı mitolojiden kuzey gögünün egemeni dev Hrasvelg bir kartal olarak tasarlanır ve fırtınalar onun uçarken kanatlarını çırpmasından meydana gelir. Eski Türklerin dini olan Samanizm’de de kartal kutsallastırılır ve ayrıca Yakut Türklerince kartala tapılır. İlk samanın bir kartal olduguna inanılır. Aynu’larda kartal yaratıcı tanrı olarak kabul edilmistir. İlkel toplulukların çogunda kartal günesin yaratıcısı ya da günesin kendisidir ve onların ölenlerin ruhlarını öbür dünyaya götürdüklerine inanılır. Kartalın gelecekten haber verdigi de düsünülmüstür. Genel olarak kartal, gögün ve kozmolojik güçlerin simgesi sayılmıs, yönetici üstün güçlerle insanlar arasında arabuluculuk yaptıgı varsayılmıstır. Bu nedenlerden ötürü gelismis kültürlerde de genellikle kartalı öldürmek günah sayılmıstır
Atmaca:
Günesi simgeleyen tanrı Horus, gökyüzünde burçlar üzerinde görülür ve bir atmaca seklindedir. Bu kus göklerde uçar ve tanrı Horus’u temsil eder.
Tavus Kusu:
Tanrıça, Hera tavus kusunu hiç yanından ayırmaz. Gözlerini oydugu bir canavarın renkli gözbebeklerini bu kusun kuyruguna serpistirir. Latin mitolojisinde tavus kusu savas tanrısı Juno’ya adanır Sahin: Mısır tapınaklarında, Ra bazen sahin baslı olarak tasvir edilmistir. Yunan ve Roma’da kusun hızı, kutsama bilgisinin bir tasıyıcısı olarak Apollo ve Merkür ile iliskilendirilmistir. Benzer olarak Hindistan’da, sahinin cennetten kutsal ve iyilestirici özelligi olan, ölümsüzlügü saglayan “soma”yı getirdigine inanılmaktadır.
Baykus:
Bilgelik tanrıçası Atena, resimlerde ona eslik eden bir baykusla tasvir edilir. Bundan dolayı baykusun zekayla güçlü bir iliskisi olduguna inanılır ve tanrıların bir elçisi olarak kabul edilir. Yunan mitolojisinde Demeter’e kurban edilir, kutsal bir varlıktır Yunan-Roma döneminde baykus, Minerva’nın kusu olarak tanınır.
Leylek:
Mısırlılar, leyleklerin çoçuklara iliskin sorumlulukların bir sembolü olduguna ve yaslılıkla ilgili olduguna inanırlar. Yine leylegi adalet getirici olarak kabul ederler. Yunan gizemcileri onu sadakat dolu ana tanrıça olarak görürler.
Kugu:
Kugu aynı zamanda müzik tanrısı olan Apolla’ya atfedilir. Kuguların öldükleri zaman ona özel bir sarkı söylediklerine inanılır. Antik İskandinav efsanesinde, Odin’in on üç kızının kugu sekline girebildigi anlatılır. Kusun beyaz rengiyle birlikte oldugunda bu, ay ve ay büyüleriyle güçlü bir iliski olusturur.
Kaz:
Evrenin olusumunda tanrı Ra’nın ilk biçimidir. Evren ilkin Nil nehrinin çamurlarından olusmus bir durumdadır. Bir süre sonra bu çamurlu su azalıp kurumaya baslar ve sonuçta ortaya bir ada çıkar. Adanın üstündeyse bir yumurta vardır. Bir süre sonra bu yumurta çatlar ve içinden bir kaz çıkar. Hemen uçmaya baslayan bu kaz tanrı Ra’dır. Onun uçması karanlıgı yok ederek adada canlı yasamı baslatır. Tanrı Ra sırasıyla bitkileri, hayvanları ve insanları yaratır. Yine Eski Mısır’da Firavun Keops’un 110 yasındaki mitolojik büyücüsü Dedi, birçok kehanetlerde bulundugu gibi bir kazı önce ikiye ayırır sonra yapıstırarak canlandırabilirmis. Eski Romalılar da Capitolium’u kazların kurtardıgına inanırlar . Hitit kaya kabartmalarında kaz-ördek türünden evcil hayvanların evlerde yetistirildikleri görülür. Bunların etleri, Mısır ve Hititlerde özellikle din adamlarınca tüketilir . Aynı sekilde Eski Türklerce de kaz ve ördek eti, daha çok at eti tüketemeyen halk tarafından besin kaynagı olarak kullanılmıstır .
İnsanlar çok yaygın bir inanısla, çesitli kuslara tapıp onları totem olarak kabul etmislerdir. Totemlerine tapınılan kusların tüyleri de kutsal kabul edilir ve giysilere takılır. Hititlerde tanrıların istek ve arzularının, kusların davranısları, nasıl uçup nasıl kondukları ve gagalarını nasıl tuttuklarına bakılarak anlasılabilecegine inanılır. Eski Romalılarda da kusların yem yemelerinden çıkartılan anlama “signa ex tripudiis” ve uçuslarından çıkartılan anlama ise “signa ex avibus” adları verilir. Kus falı olarak adlandırılan bu inanıslar Hititlerde ve Eski Roma’da çok önemsenmistir. Roma İmparatorlugunda kusların davranıslarına bakılıp, bunlar incelenmeden hiçbir devlet isine karar verilip baslanmaz. Kusa bakma (Oionoskopia) ya da kus falı, Antikçag Yunanlılarca da paylasılan bir inanıstır.
Buna göre, Zeus’un kusu olduguna inanılan kartal, Apollon’un kusu oldugu düsünülen atmaca ve Athena’nın kusu olan baykusun uçusları dikkatle incelenir ve bunlardan anlamlar çıkartılarak kehanetlerde bulunulmaya çalısılır.Gözlemci kisi yüzünü kuzeye döndügünde, dogu yönünden uçan kus (Deksios ornis) ugurlu, batı yönünden uçan kus (Ep’aristera petomenos) ise ugursuz sayılır. İskandinav mitolojisinde de kus diline daha dogrusu kusların ötüsürken konustuklarına inanılır . Pasifik Okyanusu’nda Papua ve Yeni Gine yerlilerinin yaptıkları bazı heykellerin yüzleri bir kusu andırır. Bazılarının bası üzerinde ise bir kus vardır. Bu durum, ölen birinin ruhunun öte dünyaya gidisine bir kusun eslik ettigi ya da ruhun kusa göçtügü seklindeki bir inançla açıklanır . Nuh Tufanı’na benzer bir inanısa Sümer mitolojisinde de rastlanılır ve yine burada bir kus basrolü oynar .
Karga:
Genel olarak Yunan mitolojisinde ugursuz olarak kabul edilir. Nedeni de; tanrı Apollon’a kötü bir haber getirmesidir. Apollon da bu habere çok kızmıs ve kargayı lanetlemistir. O zamana degin beyaz renk olan karga, lanetlendikten sonra sonsuza degin siyah bir kus haline gelmistir. Tibet’de kargaların tanrılardan insanlara mesajlar tasıyan elçiler olduklarına inanılır.İskandinav mitolojisinde kargalara tanrısal nitelikler yüklenir. İskandinav tanrı Votan yanında daima iki karga gezdirir ve onlardan hiç ayrılmaz Ayrıca Keltlerin bazı kollarında kargaya tapılır . Alaska’daki Eskimoların inancına göre ise ilk canlı yaratık kargadır. Karanlıkta duran bu karga, bir gün kendi bilincine varır ve ardından agaçlar dikip insanı yaratır .
Güvercin:
Günahsız insanların ruhu olduguna inanılır Beyaz renginden dolayı askın ve barısın sembolüdür. Antik Mısır’da güvercinlerin dört bir yana dogru salınmasının ülkeye ve tanrılara iyi haberler getirecegine inanılmıstır. Halk güvercinlere saygı duymus ve sevmistir. Güvercin tanrıça Venüs’e adanmıs olup, Venüs’ün Kythere’de bir tapınagı bulunmasından ötürü “Kythere Kusu” adı verilir.
Kartal:
Mısır ve İran geleneklerinde günes tanrısı bir kartal olarak betimlenir. Kartallar sans sembolü olarak görülürler ve Zeus’a kurban edilirler. Kartal bazı durumlarda Zeus’un simgesidir; onun gücünü, zekasını ve kutsallıgını simgeler. Romalılar kartallara “fırtına tasıyıcıları” adını vermistir. Roma İmparatorlugunda hükümdarlar kartalı, güç ve otoritelerinin bir sembolü olarak görmüslerdir. Bir imparator öldügünde, rahip, onun ruhunun ölüm sonrasında yeniden dogdugunu sembolize etmek için bir kartalı salıverir. Navaho kızılderilileri, bu hayvanı en güçlü ve bilge yaratık olarak görür ve en yüksek ideallerinin bir sembolü ve köylerinin koruyucusu olarak kabul ederlerdi. İskandinav mitolojisinde tanrılar tanrısı Votan, bir yerden çıkmak için hemen kartala dönüsür. Yine aynı mitolojiden kuzey gögünün egemeni dev Hrasvelg bir kartal olarak tasarlanır ve fırtınalar onun uçarken kanatlarını çırpmasından meydana gelir. Eski Türklerin dini olan Samanizm’de de kartal kutsallastırılır ve ayrıca Yakut Türklerince kartala tapılır. İlk samanın bir kartal olduguna inanılır. Aynu’larda kartal yaratıcı tanrı olarak kabul edilmistir. İlkel toplulukların çogunda kartal günesin yaratıcısı ya da günesin kendisidir ve onların ölenlerin ruhlarını öbür dünyaya götürdüklerine inanılır. Kartalın gelecekten haber verdigi de düsünülmüstür. Genel olarak kartal, gögün ve kozmolojik güçlerin simgesi sayılmıs, yönetici üstün güçlerle insanlar arasında arabuluculuk yaptıgı varsayılmıstır. Bu nedenlerden ötürü gelismis kültürlerde de genellikle kartalı öldürmek günah sayılmıstır
Atmaca:
Günesi simgeleyen tanrı Horus, gökyüzünde burçlar üzerinde görülür ve bir atmaca seklindedir. Bu kus göklerde uçar ve tanrı Horus’u temsil eder.
Tavus Kusu:
Tanrıça, Hera tavus kusunu hiç yanından ayırmaz. Gözlerini oydugu bir canavarın renkli gözbebeklerini bu kusun kuyruguna serpistirir. Latin mitolojisinde tavus kusu savas tanrısı Juno’ya adanır Sahin: Mısır tapınaklarında, Ra bazen sahin baslı olarak tasvir edilmistir. Yunan ve Roma’da kusun hızı, kutsama bilgisinin bir tasıyıcısı olarak Apollo ve Merkür ile iliskilendirilmistir. Benzer olarak Hindistan’da, sahinin cennetten kutsal ve iyilestirici özelligi olan, ölümsüzlügü saglayan “soma”yı getirdigine inanılmaktadır.
Baykus:
Bilgelik tanrıçası Atena, resimlerde ona eslik eden bir baykusla tasvir edilir. Bundan dolayı baykusun zekayla güçlü bir iliskisi olduguna inanılır ve tanrıların bir elçisi olarak kabul edilir. Yunan mitolojisinde Demeter’e kurban edilir, kutsal bir varlıktır Yunan-Roma döneminde baykus, Minerva’nın kusu olarak tanınır.
Leylek:
Mısırlılar, leyleklerin çoçuklara iliskin sorumlulukların bir sembolü olduguna ve yaslılıkla ilgili olduguna inanırlar. Yine leylegi adalet getirici olarak kabul ederler. Yunan gizemcileri onu sadakat dolu ana tanrıça olarak görürler.
Kugu:
Kugu aynı zamanda müzik tanrısı olan Apolla’ya atfedilir. Kuguların öldükleri zaman ona özel bir sarkı söylediklerine inanılır. Antik İskandinav efsanesinde, Odin’in on üç kızının kugu sekline girebildigi anlatılır. Kusun beyaz rengiyle birlikte oldugunda bu, ay ve ay büyüleriyle güçlü bir iliski olusturur.
Kaz:
Evrenin olusumunda tanrı Ra’nın ilk biçimidir. Evren ilkin Nil nehrinin çamurlarından olusmus bir durumdadır. Bir süre sonra bu çamurlu su azalıp kurumaya baslar ve sonuçta ortaya bir ada çıkar. Adanın üstündeyse bir yumurta vardır. Bir süre sonra bu yumurta çatlar ve içinden bir kaz çıkar. Hemen uçmaya baslayan bu kaz tanrı Ra’dır. Onun uçması karanlıgı yok ederek adada canlı yasamı baslatır. Tanrı Ra sırasıyla bitkileri, hayvanları ve insanları yaratır. Yine Eski Mısır’da Firavun Keops’un 110 yasındaki mitolojik büyücüsü Dedi, birçok kehanetlerde bulundugu gibi bir kazı önce ikiye ayırır sonra yapıstırarak canlandırabilirmis. Eski Romalılar da Capitolium’u kazların kurtardıgına inanırlar . Hitit kaya kabartmalarında kaz-ördek türünden evcil hayvanların evlerde yetistirildikleri görülür. Bunların etleri, Mısır ve Hititlerde özellikle din adamlarınca tüketilir . Aynı sekilde Eski Türklerce de kaz ve ördek eti, daha çok at eti tüketemeyen halk tarafından besin kaynagı olarak kullanılmıstır .