Türkiye'nin Barışı Destekleme Harekatına Katkıları
"İnsan mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar bütün cihan milletlerinin huzur ve refahını da düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar kıymet veriyorsa bütün dünya milletlerinin saadetine hadim olmaya elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Çünkü dünya milletlerinin saadetine de çalışmak diğer bir yoldan kendi huzur ve saadetine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında sükun, vuzuh ve iyi geçim olmazsa bir millet kendi kendisi için ne yaparsa huzurdan mahrumdur. En uzakta zannettiğimiz bir hadisenin bize bir gün tesir etmeyeceğini bilemeyiz. Bunun için beşeriyetin hepsini bir vücut ve her milleti bunun bir uzvu addetmek icap eder. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün aza müteessir olur."
M.Kemal ATATÜRK 17 Mart 1937 (RomanyaDışişleriBakanıile yapılan görüşmeden)
Atatürk ve Dünya Barışı
Türkiye'nin dünya barışının sağlanmasına ve bu alandaki katkısına bakıldığında, barışa katkı sağlama yaklaşımının 77 yıllık cumhuriyetin temelinde yatan en önemli ilkelerden biri olduğu görülür. Çünkü bu nitelik cumhuriyeti kuran kadronun, en başta da Ulu Önder Atatürk'ün kişisel özelliklerinden kaynaklanmakta, hayatının büyük bölümünü savaş meydanlarında geçirmiş olması ve savaşın vahşetine yakından ve bizzat şahit olmuş bir komutan olması harpte kazandığı tecrübeleri barışın sağlanmasında kullanmasına yol açmıştır.
Türkiye ve barış denildiğinde, ilk olarak Türk Dış Politikası'nın da temelini oluşturan"Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ifadesi akla gelmektedir. Ancak bu ilkeyi ortaya koyan Atatürk'ün"Bir kere daha tüm dünyaya ifade etmek isteriz ki biz uluslar arası hukuk ve kuruluşlarla uyumlu bir biçimde yaşamak isteyen uygar bir toplumuz"sözü ve bir asker ve büyük bir devlet adamı duyarlılığını vurgulayan"Savaş kaçınılmaz olmalıdır; Bir ulusun hayatı söz konusu olmadıkça savaş bir cinayettir." sözleri Türkiye Cumhuriyeti'nin ulu önderinden devraldığı zihniyeti ve barışa bakış açısını açıkça ortaya koymaktadır.
Türk barış Güçlerinin Gittigi Ülkeler
Somali
Somali'de BM Harekatı (UNOSOM) Somali'de düşmanlıkların durdurulması ve insani yardım harekatı için güvenli bir ortam sağlanması maksadıyla Ümit Operasyonu adı altında icra edilen insani yardım ve barışı koruma harekatına 02 Ocak 1993 - 22 Şubat 1994 tarihleri arasında 300 kişilik bir mekanize bölükle iştirak edilmiştir. UNOSOM II olarak adlandırılan barış gücünün komutanlığını belirli bir süre bir Türk Korgenerali yapmıştır.
Bosna
Bosna Hersek BM Koruma Kuvveti (UNPROFOR) (Bosna Hersek)
Bosna-Hersek'te insani yardım harekatı için emniyetli bölgeler tesisi ve korunması maksadıyla UNPROFOR adı altında kurulan Birleşmiş Milletler Barış Gücü'ne katılım için Türkiye tarafından yapılan talep 22 Mart 1994'te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmıştır. Türkiye 04 Ağustos 1993 - 31 Aralık 1995 tarihleri arasında 1400 kişiden oluşan alay seviyesinde bir Görev Kuvveti ile UNPROFOR'a iştirak etmiştir.
NATO Uygulama/İstikrar Kuvveti (IFOR/SFOR) (Bosna Hersek)
Dayton Barış Antlaşması'nın uygulanması görevinin NATO'ya verilmesi üzerine UNPROFOR'a tahsisli Türk Barış Gücü takviye edilerek Tugay seviyesine çıkarılmış ve 20 Aralık 1995'ten itibaren IFOR'a tahsis edilmiştir.
20 Aralık 1996 tarihinde IFOR görevini tamamlayarak yerini SFOR'a bırakmış ve Türk Tugayı da SFOR'a tahsis edilmiştir. Daha sonra yapılan indirimler kapsamında Türk Tugayı Tabur seviyesine düşürülmüştür. SFOR görevi, 02 Aralık 2004 tarihinden itibaren AB Kuvveti, EUFOR'a devredilmiştir.
Deny Flight/Deliberate Forge/Joint Guardian Harekatı
Türk Silahlı Kuvvetleri, Bosna-Hersek'te görevlendirilen Birleşmiş Milletler Barış Gücü, NATO Uygulama Kuvveti ve NATO İstikrar Kuvvetinin deniz ve hava desteğini sağlamak için oluşturulan deniz ve hava güçlerine de katkı sağlamıştır. Ambargo harekatının kontrolü için "Sharp Guard" harekatına çeşitli sayıda firkateyn, denizaltı ve tanker gemileriyle katılmış, eski Yugoslavya hava sahasının kontrolü için tesis edilen "Deny Flight" harekatına ise İtalya'da konuşlandırdığı bir F-16 filosu ile iştirak etmiştir.
Kosova
Kosova Kosova krizinin politik yollardan çözümlenememesi ve Şubat 1999'da silahlı çatışmaya dönmesi üzerine NATO, 24 Mart 1999'da hava harekatını başlatmıştır. Türkiye, harekata Italya/Ghedi'de bulunan 10 adet F-16 uçağı ile iştirak etmiştir. Uçaklarımız, harekat süresince 2.000 saatten fazla harekat uçuşu gerçekleştirmişlerdir. Hava harekatının yoğunluğunun artması üzerine NATO, Türkiye'den ilave uçak ve meydan talebinde bulunmuştur. Türkiye bu maksatla; 8 adet F-16 ve 3 adet tanker uçağını Bandırma ve İncirlik'ten harekata iştirak edecek şekilde NATO'ya tahsis etmiş, Balıkesir, Bandırma ve Çorlu hava meydanlarının NATO uçakları tarafından kullanılmasına izin vermiştir. Ayrıca Adriyatik'te Akdeniz Daimi Deniz Gücünde bulunan bir fırkateynimiz ve Daimi Mayın Gücü'nde bulunan bir Mayın Avlama Gemimiz de harekata iştirak etmiştir. Harekatın başlaması ile birlikte Makedonya ve Arnavutluk'a büyük bir mülteci akını başlamış ve bir insanlık dramı yaşanmıştır. Bu krizin çözümüne yardımcı olmak ve oluşan yaraları sarmak maksadıyla Arnavutluk'ta konuşlandırılan İnsani Yardım Kuvveti (AFOR)'ne Türkiye 18 Mayıs - 07 Eylül 1999 tarihleri arasında bir Sahra Hizmet Bölüğü ile katılmıştır. Söz konusu birlik sivil halka iaşe, banyo ve çamaşır gibi yaşamsal konularda destek sağlamıştır. Harekat esnasında Türkiye'de 18.000 mülteci barındırılmış, ayrıca Makedonya'da Boyana ve Arnavutluk'ta El Basan mülteci kampları faaliyete geçirilmiş ve bu kampların her birinde 3.200 civarında mülteci barındırılmıştır. Barış antlaşmasının imzalanmasını müteakip mülteciler geri dönmüştür. KFOR kapsamında, halen 36 ülkenin katılımı ile 16.500 kişiden oluşan çok uluslu güç beş sektör halinde görevini sürdürmektedir. Prizren'de konuşlu Kosova Türk Tabur Görev Kuvveti, Almanya, Türkiye ve Avusturya tarafından oluşturulan Çok Uluslu Güney Görev Kuvveti sektöründe görevine devam etmektedir. Türkiye; Almanya, Avusturya ve Türkiye tarafından oluşturulan KFOR Çokuluslu Güney Sektörüne; - Azeri ve Gürcü takımları dahil bir Manevra Taburu (Milli Lojistik Unsurlar ve Milli Destek Birliği dahil), - İstihkam Bölüğü ve İnzibat Takımı (liderliğini üstlenmiştir.), - Keşif Bölüğüne bir Keşif Takımı ve Radar Kısmı, - İki İrtibat ve İzleme Timi (LMT), - Çokuluslu Sıhhiye Birliğine üç personel, - Görev Kuvveti Karargahına 16 personel, KFOR Karargahına 11 personel ile katkıda bulunmuştur.
Afganistan
Türkiye, UGYK Harekatına başlangıçta bölük seviyesinde yaklaşık 300 personel ile katılmış, 20 Haziran 2002-10 Şubat 2003 dönemini kapsayan UGYK-II döneminde lider ülke olarak görev yapmıştır. Bu dönemde Türkiye'nin birlik katkısı tabur seviyesine çıkarılmış ve personel katkısı yaklaşık 1300 kişi olmuştur.
Bilahare Şubat 2005 ayına kadar tekrar bölük seviyesinde 300 kişi civarında personel görevlendirilmiştir.
13 Şubat-04 Ağustos 2005 döneminde UGYK'ne ikinci kez liderlik etmiştir. Bu kapsamda; 3 ncü Kolordu Komutanlığı bir NATO Kolordusu olarak, UGYK-VII Harekatını sevk ve idare etmiş, 28 nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Kabil Çokuluslu Tugayı olarak görev yapmış, Türk Silahlı Kuvvetleri, aynı dönemde Kabil Uluslararası Havaalanı'nın işletilmesine de öncülük etmiştir. Birlik katkısı tabur seviyesine çıkarılmış, personel katkısı yaklaşık 1450 kişi olmuştur.
Halen Afganistan'da bir piyade bölük timi ile destek unsurları görev yapmaktadır. Toplam personel mevcudu yaklaşık 260 kişidir.
"İnsan mensup olduğu milletin varlığını ve saadetini düşündüğü kadar bütün cihan milletlerinin huzur ve refahını da düşünmeli ve kendi milletinin saadetine ne kadar kıymet veriyorsa bütün dünya milletlerinin saadetine hadim olmaya elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Çünkü dünya milletlerinin saadetine de çalışmak diğer bir yoldan kendi huzur ve saadetine çalışmak demektir. Dünyada ve dünya milletleri arasında sükun, vuzuh ve iyi geçim olmazsa bir millet kendi kendisi için ne yaparsa huzurdan mahrumdur. En uzakta zannettiğimiz bir hadisenin bize bir gün tesir etmeyeceğini bilemeyiz. Bunun için beşeriyetin hepsini bir vücut ve her milleti bunun bir uzvu addetmek icap eder. Bir vücudun parmağının ucundaki acıdan diğer bütün aza müteessir olur."
M.Kemal ATATÜRK 17 Mart 1937 (RomanyaDışişleriBakanıile yapılan görüşmeden)
Atatürk ve Dünya Barışı
Türkiye'nin dünya barışının sağlanmasına ve bu alandaki katkısına bakıldığında, barışa katkı sağlama yaklaşımının 77 yıllık cumhuriyetin temelinde yatan en önemli ilkelerden biri olduğu görülür. Çünkü bu nitelik cumhuriyeti kuran kadronun, en başta da Ulu Önder Atatürk'ün kişisel özelliklerinden kaynaklanmakta, hayatının büyük bölümünü savaş meydanlarında geçirmiş olması ve savaşın vahşetine yakından ve bizzat şahit olmuş bir komutan olması harpte kazandığı tecrübeleri barışın sağlanmasında kullanmasına yol açmıştır.
Türkiye ve barış denildiğinde, ilk olarak Türk Dış Politikası'nın da temelini oluşturan"Yurtta Sulh Cihanda Sulh" ifadesi akla gelmektedir. Ancak bu ilkeyi ortaya koyan Atatürk'ün"Bir kere daha tüm dünyaya ifade etmek isteriz ki biz uluslar arası hukuk ve kuruluşlarla uyumlu bir biçimde yaşamak isteyen uygar bir toplumuz"sözü ve bir asker ve büyük bir devlet adamı duyarlılığını vurgulayan"Savaş kaçınılmaz olmalıdır; Bir ulusun hayatı söz konusu olmadıkça savaş bir cinayettir." sözleri Türkiye Cumhuriyeti'nin ulu önderinden devraldığı zihniyeti ve barışa bakış açısını açıkça ortaya koymaktadır.
Türk barış Güçlerinin Gittigi Ülkeler
Somali
Somali'de BM Harekatı (UNOSOM) Somali'de düşmanlıkların durdurulması ve insani yardım harekatı için güvenli bir ortam sağlanması maksadıyla Ümit Operasyonu adı altında icra edilen insani yardım ve barışı koruma harekatına 02 Ocak 1993 - 22 Şubat 1994 tarihleri arasında 300 kişilik bir mekanize bölükle iştirak edilmiştir. UNOSOM II olarak adlandırılan barış gücünün komutanlığını belirli bir süre bir Türk Korgenerali yapmıştır.
Bosna
Bosna Hersek BM Koruma Kuvveti (UNPROFOR) (Bosna Hersek)
Bosna-Hersek'te insani yardım harekatı için emniyetli bölgeler tesisi ve korunması maksadıyla UNPROFOR adı altında kurulan Birleşmiş Milletler Barış Gücü'ne katılım için Türkiye tarafından yapılan talep 22 Mart 1994'te Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından onaylanmıştır. Türkiye 04 Ağustos 1993 - 31 Aralık 1995 tarihleri arasında 1400 kişiden oluşan alay seviyesinde bir Görev Kuvveti ile UNPROFOR'a iştirak etmiştir.
NATO Uygulama/İstikrar Kuvveti (IFOR/SFOR) (Bosna Hersek)
Dayton Barış Antlaşması'nın uygulanması görevinin NATO'ya verilmesi üzerine UNPROFOR'a tahsisli Türk Barış Gücü takviye edilerek Tugay seviyesine çıkarılmış ve 20 Aralık 1995'ten itibaren IFOR'a tahsis edilmiştir.
20 Aralık 1996 tarihinde IFOR görevini tamamlayarak yerini SFOR'a bırakmış ve Türk Tugayı da SFOR'a tahsis edilmiştir. Daha sonra yapılan indirimler kapsamında Türk Tugayı Tabur seviyesine düşürülmüştür. SFOR görevi, 02 Aralık 2004 tarihinden itibaren AB Kuvveti, EUFOR'a devredilmiştir.
Deny Flight/Deliberate Forge/Joint Guardian Harekatı
Türk Silahlı Kuvvetleri, Bosna-Hersek'te görevlendirilen Birleşmiş Milletler Barış Gücü, NATO Uygulama Kuvveti ve NATO İstikrar Kuvvetinin deniz ve hava desteğini sağlamak için oluşturulan deniz ve hava güçlerine de katkı sağlamıştır. Ambargo harekatının kontrolü için "Sharp Guard" harekatına çeşitli sayıda firkateyn, denizaltı ve tanker gemileriyle katılmış, eski Yugoslavya hava sahasının kontrolü için tesis edilen "Deny Flight" harekatına ise İtalya'da konuşlandırdığı bir F-16 filosu ile iştirak etmiştir.
Kosova
Kosova Kosova krizinin politik yollardan çözümlenememesi ve Şubat 1999'da silahlı çatışmaya dönmesi üzerine NATO, 24 Mart 1999'da hava harekatını başlatmıştır. Türkiye, harekata Italya/Ghedi'de bulunan 10 adet F-16 uçağı ile iştirak etmiştir. Uçaklarımız, harekat süresince 2.000 saatten fazla harekat uçuşu gerçekleştirmişlerdir. Hava harekatının yoğunluğunun artması üzerine NATO, Türkiye'den ilave uçak ve meydan talebinde bulunmuştur. Türkiye bu maksatla; 8 adet F-16 ve 3 adet tanker uçağını Bandırma ve İncirlik'ten harekata iştirak edecek şekilde NATO'ya tahsis etmiş, Balıkesir, Bandırma ve Çorlu hava meydanlarının NATO uçakları tarafından kullanılmasına izin vermiştir. Ayrıca Adriyatik'te Akdeniz Daimi Deniz Gücünde bulunan bir fırkateynimiz ve Daimi Mayın Gücü'nde bulunan bir Mayın Avlama Gemimiz de harekata iştirak etmiştir. Harekatın başlaması ile birlikte Makedonya ve Arnavutluk'a büyük bir mülteci akını başlamış ve bir insanlık dramı yaşanmıştır. Bu krizin çözümüne yardımcı olmak ve oluşan yaraları sarmak maksadıyla Arnavutluk'ta konuşlandırılan İnsani Yardım Kuvveti (AFOR)'ne Türkiye 18 Mayıs - 07 Eylül 1999 tarihleri arasında bir Sahra Hizmet Bölüğü ile katılmıştır. Söz konusu birlik sivil halka iaşe, banyo ve çamaşır gibi yaşamsal konularda destek sağlamıştır. Harekat esnasında Türkiye'de 18.000 mülteci barındırılmış, ayrıca Makedonya'da Boyana ve Arnavutluk'ta El Basan mülteci kampları faaliyete geçirilmiş ve bu kampların her birinde 3.200 civarında mülteci barındırılmıştır. Barış antlaşmasının imzalanmasını müteakip mülteciler geri dönmüştür. KFOR kapsamında, halen 36 ülkenin katılımı ile 16.500 kişiden oluşan çok uluslu güç beş sektör halinde görevini sürdürmektedir. Prizren'de konuşlu Kosova Türk Tabur Görev Kuvveti, Almanya, Türkiye ve Avusturya tarafından oluşturulan Çok Uluslu Güney Görev Kuvveti sektöründe görevine devam etmektedir. Türkiye; Almanya, Avusturya ve Türkiye tarafından oluşturulan KFOR Çokuluslu Güney Sektörüne; - Azeri ve Gürcü takımları dahil bir Manevra Taburu (Milli Lojistik Unsurlar ve Milli Destek Birliği dahil), - İstihkam Bölüğü ve İnzibat Takımı (liderliğini üstlenmiştir.), - Keşif Bölüğüne bir Keşif Takımı ve Radar Kısmı, - İki İrtibat ve İzleme Timi (LMT), - Çokuluslu Sıhhiye Birliğine üç personel, - Görev Kuvveti Karargahına 16 personel, KFOR Karargahına 11 personel ile katkıda bulunmuştur.
Afganistan
Türkiye, UGYK Harekatına başlangıçta bölük seviyesinde yaklaşık 300 personel ile katılmış, 20 Haziran 2002-10 Şubat 2003 dönemini kapsayan UGYK-II döneminde lider ülke olarak görev yapmıştır. Bu dönemde Türkiye'nin birlik katkısı tabur seviyesine çıkarılmış ve personel katkısı yaklaşık 1300 kişi olmuştur.
Bilahare Şubat 2005 ayına kadar tekrar bölük seviyesinde 300 kişi civarında personel görevlendirilmiştir.
13 Şubat-04 Ağustos 2005 döneminde UGYK'ne ikinci kez liderlik etmiştir. Bu kapsamda; 3 ncü Kolordu Komutanlığı bir NATO Kolordusu olarak, UGYK-VII Harekatını sevk ve idare etmiş, 28 nci Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı Kabil Çokuluslu Tugayı olarak görev yapmış, Türk Silahlı Kuvvetleri, aynı dönemde Kabil Uluslararası Havaalanı'nın işletilmesine de öncülük etmiştir. Birlik katkısı tabur seviyesine çıkarılmış, personel katkısı yaklaşık 1450 kişi olmuştur.
Halen Afganistan'da bir piyade bölük timi ile destek unsurları görev yapmaktadır. Toplam personel mevcudu yaklaşık 260 kişidir.