Dünya'nın ve Türkiye'nin En Yüksek Dağları ve Sıradağları

Suskun

V.I.P
V.I.P
8848 metre yüksekliğiyle Tibet’lilerin deyimiyle; Dünyanın Ana Tanrıçası Everest, 8611 metre ile hemen arkasından gelen Karakurum dağlarının efsanevi K2’si ve ardından 8598 metrelik Sıkkım’lıların koruyucu tanrısı Kangchenjunga dağları dünyamızın göğe en yakın noktalarını oluşturur. Belirli bir seviyenin üzerindeki hemen hemen tüm dağcıların hayallerini süsleyen bu muhteşem kütleler, bütün ihtişamları ve ürkütücü görünümlerine rağmen, Pasifiğin ortasında yer alan küçük kız kardeşleri Mauna Kea ve Mauna Loa ile kıyaslandıklarında, adlarının önündeki bütün “en” sıfatlarını yitirirler.

Pasifik Okyanusunda, Avustralya ve Malinezya’nın doğusunda, kuzeyde Hawai’den başlayıp güneyde Yeni Zelanda’ya kadar uzanan Polinezya adaları bulunur. Milyonlarca yıl önce bilinmeyen kıtaların çarpışması sonucunda, okyanusun derinliklerinden yükselen bu adalar grubu, Hint-Avustralya ve Pasifik tektonik plakalarının çarpışma hattında yer alırlar.

2100 yıl önce, Güney Pasifik denizinde uzun mesafeler göç eden Polinezyalıların bir kısmı, İ.S. 1. yüzyılda Orta Pasifik adalarından kuzeye, Hawai adalarına doğru yelkenlerini doldurur. Daha önce gördükleri herşeyden daha büyük ve etkileyici olan Hawai adalarının aktif volkanik dağları ve kraterleri Polinezyalıları büyüler. Kısa sürede bu dağlar, adalara yerleşen Polinezya yerlilerinin efsanelerinde, Tanrıların Evi olarak yerini alır.

Mauna Kea; deniz seviyesinden yüksekliği 4205 metre olan bu dağın, okyanus tabanından ölçüldüğünde yüksekliği tam 10203 metre olur. 8848 metrelik Everest’e bile 1350 metre tepeden bakabilecek olan bu dev kütle tabanı ile zirvesi arası ölçüldüğünde yerküremizin en yüksek dağı olarak karşımıza çıkar.

Dağcılığa gönül vermiş ve 8848 metrede incecik havayı solumuş bir dağcı olarak, Mauna Kea ve Mauna Loa dağlarının neredeyse 6000 metresinin sular altında olmasından ne kadar memnun olduğumu anlatamam. 8848 metre bile insan metabolizmasının dayanıklılığının hemen hemen sınırlarında yer alırken, hiç bir zaman doğru olmamakla birlikte, eskilerin bazı yüksek dağlar için dediği gibi; “Bu dağın zirvesine insan ayağı hiç bir zaman değmeyecek” sözü, insanoğlunun bütün tutkuları, hırsları ve inadına rağmen, Pasifiğin bu güzel volkanik dağları için tartışılmaz bir gerçek olabilirdi. Ve dağcılık tarihinin en acıklı öyküleri, 10000 metreden yüksek bu dev kütlelerin eteklerinde yazılırdı..
 
Geri
Top