Dünyayı Avuçlarına Almak.

BeReNN

Alyam?
Özel üye
Dünyanın avuçlarında olmak ya da dünyayı avuçlarına almak... Seçeneklerimiz bunlardan ibaret. Yani ya Allah'ı unutup dünyanın eline düşeceğiz ya da yalnızca Allah'a muhtaç olduğumuzu bilip O'na teslim olarak fakirliğin de zenginliğin de yükünden azat olacağız. Tercih bizim.


Fakr, dünyadan kaçmak mıdır yoksa dünyayı avuçlarının içine alabilmek midir? Evet, insan bir yönüyle, dünyayı elde etmek için arkasından koşturdukça dünyayı bir türlü yakalayamaz ama dünyadan vaz geçebildiği ölçüde de dünya o kişinin arkasından koşturur.
İnsan-dünya ilişkisinde söz konusu bu durum daha çok maddî taleplerimiz anlamındadır. Ancak ortada bir gerçek de vardır ki, dünyadan ne kadar kaçmaya çalışırsak çalışalım, zaten onun içinde yaşadığımızı, bir takım ihtiyaçlarımızın olduğunu her an hissederiz. Ayrıca ailemiz de dahil olmak üzere çevremizdeki insanların dünya yaşantıları da bizlere dünyalı olduğumuzu sürekli hatırlatır.
Peygamberler başta olmak üzere nice Allah dostları dünyaya sahip değil miydiler? Maddi anlamda zengin diyebileceğimiz bir seviyede yaşamış olanlarla birlikte, pek çoğunun sadece ihtiyaçlarını giderecek kadar dünyadan nasiplendikleri de bilinmektedir. Bununla beraber Allah bu muhterem zatlara, farklı seviyelerde bile olsa, eşyanın tasarrufunu vermemiş midir?
Abdülehad Nuri Efendi'nin şu kıtası ne kadar anlamlıdır:
“Fakr ile fahra (övünmeye) vâris olduk
Zenginliğin son derecesine mâlikiz biz.
Fâniyi bekâya verdik elhak
Bâkî'de bekâya mâlikiz biz.”

alıntı...

Yanı dünyada nekadar zengin olsakta ondan nasıpleneceğimiz yıyeceğimiz kadardır....İhtiyacımız olan kadardır..
Onun için dünya zenginliği için ahiretımız unutup heder etmemelıyız....
 
Geri
Top