LoSt_LoVe
Forum Onuru
Dünyanın her yerinden muhteşem köprüler...
İlk köprüler, büyük bir olasılıkla, dereleri geçmek için ağaç kütüklerinin karşısından karşıya uzatılması ya da İngiltere’de dev on’da hala var olan köprü gibi, büyük ve düz taşlarlın yan yana konulmasıyla oluşan geçitler biçimindeydi. Bir diğer yöntem de ardı ardına bağlanan kayıklardan yapılan köprülerdir. Köprülerle ilgili en eski yazılı belge, yunanlı tarihçi Herodotos’un (M.Ö. 485–425) sözünü ettiği daha kalıcı bir yapıdır. Bu M.Ö. VIII. Yüzyılda Babil’de, Fırat nehri üzerindeki köprüdür.
Daha dayanıksız, ancak teknik açıdan dikkate değere bir köprü, kral Darius’un (M.Ö.548–486) M.Ö.512’de yaptırdığı kayık köprüdür. Bu köprü aracılığıyla, pers orduları İstanbul Boğazını geçerek, Güneydoğu Avrupa ülkelerini istila etmeyi başarmıştır. Dairu’tan sonra Kserkeses (M.Ö. 519/485) aynı yöntemi Çanakkale Boğazında uygulamış ve burada 674 kayıktan oluşan 1.4 km uzunluğunda yan yana iki kayık köprü yapmıştır.
Dağlık yörelerdeki nehirleri aşmak, aynı zorlukta ama farklı sorunlar yaratmış ve ilginç çözümlere yol açmıştır. Budist bir rahip olan Fa-Hsien M.S. 412’de, Hindistan’da yolculuk ederken karşılaştığı 92m. Uzunluğunda, derin bir vadi üzerindeki ip köprüden söz eder. Bu tür ilkel asma köprülerin Güney Amerika, Orta Afrika, Güney Doğu Asya ve Çin’de geniş çapta uygulandığı bilinmektedir. Bu tür köprülerin yapımında balta girmemiş ormanlardaki kalın sarmaşıklardan ve bambu elyafından örülmüş ipler kullanılmaktaydı. Peru’da İknalar, XVI. Yüzyıl gibi yakın için bu tür köprülerden yararlanmışlardır.
İlk köprüler, büyük bir olasılıkla, dereleri geçmek için ağaç kütüklerinin karşısından karşıya uzatılması ya da İngiltere’de dev on’da hala var olan köprü gibi, büyük ve düz taşlarlın yan yana konulmasıyla oluşan geçitler biçimindeydi. Bir diğer yöntem de ardı ardına bağlanan kayıklardan yapılan köprülerdir. Köprülerle ilgili en eski yazılı belge, yunanlı tarihçi Herodotos’un (M.Ö. 485–425) sözünü ettiği daha kalıcı bir yapıdır. Bu M.Ö. VIII. Yüzyılda Babil’de, Fırat nehri üzerindeki köprüdür.
Daha dayanıksız, ancak teknik açıdan dikkate değere bir köprü, kral Darius’un (M.Ö.548–486) M.Ö.512’de yaptırdığı kayık köprüdür. Bu köprü aracılığıyla, pers orduları İstanbul Boğazını geçerek, Güneydoğu Avrupa ülkelerini istila etmeyi başarmıştır. Dairu’tan sonra Kserkeses (M.Ö. 519/485) aynı yöntemi Çanakkale Boğazında uygulamış ve burada 674 kayıktan oluşan 1.4 km uzunluğunda yan yana iki kayık köprü yapmıştır.
Dağlık yörelerdeki nehirleri aşmak, aynı zorlukta ama farklı sorunlar yaratmış ve ilginç çözümlere yol açmıştır. Budist bir rahip olan Fa-Hsien M.S. 412’de, Hindistan’da yolculuk ederken karşılaştığı 92m. Uzunluğunda, derin bir vadi üzerindeki ip köprüden söz eder. Bu tür ilkel asma köprülerin Güney Amerika, Orta Afrika, Güney Doğu Asya ve Çin’de geniş çapta uygulandığı bilinmektedir. Bu tür köprülerin yapımında balta girmemiş ormanlardaki kalın sarmaşıklardan ve bambu elyafından örülmüş ipler kullanılmaktaydı. Peru’da İknalar, XVI. Yüzyıl gibi yakın için bu tür köprülerden yararlanmışlardır.