Mai
Usta
Rusya ve Almanya'nın Anlaşması
1930'lar, Rusya
Almanya'nın askeri gelişimi klasik bir geri tepen tüfek vakasıdır. Metotlu çalışmaları bir anlamda ellerinde patlamıştır.
Birçok insan silah geliştirme konusunda en büyük adımları Almanların attığını düşünür oysa bu düşüncenin aslı yoktur. Gerçekte bu işin erbabı İngilizlerdir. 1915'de Winston Churchill'in cesaretlendirdiği küçük bir grup İngiliz "tank" fikrini savunuyordu. Tank ismi bu silahın geliştirilme aşamasındaki kod adıyken, öyle kalmıştır.
Bu adamlar batı cephesindeki savaşın tanklarla kazanılabileceğini savunuyordu. Birkaç modelin üretimine başlandı. Yalnız bir hata yapıldı. En gelişmiş model sürpriz bir şekilde ortaya çıkarılıp savaşa sürülebilecekken, her yeni model üretildiğinde savaşa sokuldu. Bu araçlar ilkel ve kısıtlı hareket olanağına sahip olmalarına rağmen çok şey vaat ediyordu.
1918'in başlarında J. F. C. Fuller adında genç bir İngiliz subayının yönetiminde bir çalışma grubu organize edildi. Görevleri 1919 yılına kadar savaşı kazanmalarını sağlayacak bir saldırı planlamaktı. Fuller'ın 1919 planında bazı ileri teknoloji gerektiren silahlar vardı. Büyük saldırı uzun menzilli bombaların atılmasıyla başlayacak, bu bombalar ön safların ötesindeki noktaları vuracak, ulaşım, iletişim ve kumanda merkezlerini yerle bir edecekti. Böyle bir saldın uçaklardan paraşütlerle indirme yapan askerlerle devam edecekti.
Bu arada ana cephede tanklardan, zırhlı araçlardan, cephane kıyıcılarından oluşan çift sütunlu konvoy ilerleyecekti. İki sıra ırasında seksen kilometre olacaktı. Doğrudan düşmanın içine alacak iki dizi konvoy ve konvoylarla birlikte ilerleyen, sürek1i tepede dönüp duran savaş uçaklarıyla iletişim halinde olan radyo operatörleri de onları yönlendirecekti. İlerleyen iki ayrı sini en sonunda, birleşecek ve Alman saflarında seksen kilometrelik bir gedik açılmış olacaktı.
Bu size tamdık mı geldi? Fuller bu büyük planı deneme şansını hiç bulamadı. Almanlar bu planın uygulanmasından altı ay önce çöktü ve ateşkes imzalandı. Fuller'ın planlan bir kenara bırakıldı çünkü nihai zafer büyük bir ateş gücüyle kazanılmıştı.
Almanlar için ise Fuller'ın planı, çabuk, etkileyici, hesaplı ve makul geldi. Ayrıca çok az insan gücüne ihtiyaç vardı. Gelecekte bir savaşta kullanılabilirdi. Ancak 1919'da yaptıkları Versailles Antlaşması ağır silahlar yapmalarına izin vermiyordu.
Sorun bu yeni silahları nasıl deneyebilecekleriydi. Gizli bir şekilde maket testleri yapıldı ancak açık alanda yapılacak testler yüzlerce kilometre kare büyüklüğünde alan ve binlerce asker gerektiriyordu. Müttefiklerin haberi olmadan böyle bir şeyi yapmak imkansızdı. Weimar Cumhuriyeti ordusunun başı bir öneriyle geldi. Er ya da geç Versailles şartları ortadan kalkacaktı ve o gün geldiğinde Almanya rakip ülkelerin çok gerisinde kalmış olacaktı.
Sonunda tuhaf bir işe girişildi. Avrupa'nın öteki tarafı Sovyetler Birliği'ydi. Sovyetler de silahlarla uğraşıyordu, onlarla çalışmamak için bir neden var mıydı? Rusya'nın geniş bozkırlarında oynayacak o kadar geniş bir alan vardı ki. Hem de Batılıların gözlerinden uzak. Kızıl Ordu'nun askerleriyle silahlar test edilebilirdi. Bu, zekice bir fikirdi.
Alınan uzmanlığı karşılığında Rus kaynakları, adil bir anlaşma olurdu. Birkaç tutucu adam buna karşı çıktı. Kızıllarla iş yapılmazdı. Daha birkaç yıl öne Polonya'yı neredeyse alıyorlardı. Onlara neden yeni bir savaş teknolojisi sunuluyordu ki? Buna verilen yanıt Rus teknolojisiniz hala 19. yüzyıl seviyesinde olduğu ve Almanlardan öğrendikleriyle silah yapamayacaklarıydı.
Böylece Kızıl Ordu ve Weimar Ordusu arasında Rusya'da silah denemeleri yapmak üzere gizli bir anlaşma yapıldı. Birkaç ay içinde Alman savaş ve silah uzmanları Rusya'daydı. Kızıl Ordu'nun Özel birimleri rakip askerler rolünü oynuyordu. Tank yerine kamyonetler kullanılıyordu. Kızıl Ordu'nun sahip olduğu birkaç uçak da tepede dönüyordu.
Birkaç yaz savaş oyunları devam etti. Her oyun bir öncekinin devamıydı. İlk saldırı için teknikler geliştirildi, motorlu araç kumandası, kontrol merkezleri, son teknoloji radyo araçları kullanıldı. Böylece bir kumandan tüm birlikleriyle ve uçaklarla iletişim halinde olabiliyordu. Böylece tanklar doğru zamanda doğru yere saldırabilecekti. Bu tür saldırılara nasıl karşı konulacağı da iyice çalışıldı. Savunmanın derinliği, tank saldırılarına karşı savunma ve motorlu birliklerin imhası.
Böylece 1920'lerin sonlan ve 30'ların başında Alman ve Rus orduları fikir alışverişinde bulundular, ortak testler yaptılar, hatta arkadaşlıklar bile kurdular.
Nazilerin güçlenmesi, Alman ırkının bütünlüğünü savunmaları ve komünizm karşıtı olmaları gibi nedenlerden bu program sona erdi. 1936'ya gelindiğinde zaten ihtiyaç da kalmamıştı. Versailles Antlaşması feshedildi, artık Almanya kendi topraklarında tatbikat yapabilirdi. Rusya'da yapılan çalışmalardan elde edilen yüklü bilgiler Alman endüstrisinin yararına kullanıldı. Ayrıca silah yapımına da hız verildi. Son teknoloji ürünü müthiş silahlar imal ediliyordu. Hızlı tanklar, ağır tanklar, 88 mm. toplar gibi silahlarla ve Stuka savaş uçaklarıyla donanmış bir ordu vardı.
Bu ordu iki haftadan daha kısa süre içinde Polonya'yı teslim aldı. Sonraki baharda Fransız ordularını altı haftalık bir saldırıyla imha etti. Böylece Fransa'dan da intikam alındı.
Sonra iş Rusya'nın işgaline geldi. Hitler'in danışmanları Rusya'yla girişilecek savaşın altı hafta süreceğini hesapladılar. Sovyet askerlerinin açık dizilimi ve yetersiz silahlanmaları sonucu savaşı Almanlar kazanacak ve Kızıl Ordu imha edildikten sonra Leningrad, Moskova ve Ukrayna'nın endüstriyel merkezi düşecekti. Kış geldiğinde güneyde Astrakhan'dan kuzeyde Murmansk'a kadar olan bölge Alman işgali altına girmiş olacaktı.
İlk birkaç ay planlandığı gibi gitti. Sovyet birlikleri birbiri ardına listeden siliniyordu. Ağustos başlarında en azından kağıt üzerinde Kızıl Ordu tükeniyordu. Ancak savaş alanında ise pek öyle değildi. Sürekli yeni birlikler Alman ordusunun karşısına çıkıyordu. Ama asıl şok silahlarla ilgiliydi. Üçüncü sınıf uyduruk silahlarla karşılaşmayı bekleyen Almanların karşısında orta ağırlıkta modern tanklar vardı. Bugün efsane haline gelmiş T-34'ler Almanların sahip olduğu her silahtan üstündü. Ayrıca Rusya'daki şartlara göre hazırlanmış olduğundan karda kışta, dağda bayırda rahatlıkla ilerliyordu.
Aralık ayında bu tanklardan binlercesi Alman saflarında ilerliyor ve Alman tanklarını ezip geçiyordu. Alınanlarda panik başlamıştı. Bu tankları nereden bulmuştu bunlar?
1920 ve 30'larda oynanan savaş oyunları Rusya'nın da yararına olmuştu. Ama bir fark vardı, Almanlar silahlarıyla her yerde gösteriş yaparken Ruslar kendi silahlanma programlarını gizlediler. Fabrikalardan, eğitim alanlarından ve Rus bozkırlarından çıkarmadılar.
Yeni kuşak tank uzmanlarını Almanlar yetiştirmişti. Yüksek teknolojiye sahip bir iletişim sistemleri olmamasına rağmen Ruslar bu işi becermişti. Sadece tanklar üzerinde yoğunlaşmış ve T-34 adındaki bu güçlü tankları üretmişlerdi. Almanların öğrettiklerini iyi uyguluyorlardı. Almanlar yenilmek üzereydi. Kendi düşmanlarını kendileri eğitmişlerdi...
1930'lar, Rusya
Almanya'nın askeri gelişimi klasik bir geri tepen tüfek vakasıdır. Metotlu çalışmaları bir anlamda ellerinde patlamıştır.
Birçok insan silah geliştirme konusunda en büyük adımları Almanların attığını düşünür oysa bu düşüncenin aslı yoktur. Gerçekte bu işin erbabı İngilizlerdir. 1915'de Winston Churchill'in cesaretlendirdiği küçük bir grup İngiliz "tank" fikrini savunuyordu. Tank ismi bu silahın geliştirilme aşamasındaki kod adıyken, öyle kalmıştır.
Bu adamlar batı cephesindeki savaşın tanklarla kazanılabileceğini savunuyordu. Birkaç modelin üretimine başlandı. Yalnız bir hata yapıldı. En gelişmiş model sürpriz bir şekilde ortaya çıkarılıp savaşa sürülebilecekken, her yeni model üretildiğinde savaşa sokuldu. Bu araçlar ilkel ve kısıtlı hareket olanağına sahip olmalarına rağmen çok şey vaat ediyordu.
1918'in başlarında J. F. C. Fuller adında genç bir İngiliz subayının yönetiminde bir çalışma grubu organize edildi. Görevleri 1919 yılına kadar savaşı kazanmalarını sağlayacak bir saldırı planlamaktı. Fuller'ın 1919 planında bazı ileri teknoloji gerektiren silahlar vardı. Büyük saldırı uzun menzilli bombaların atılmasıyla başlayacak, bu bombalar ön safların ötesindeki noktaları vuracak, ulaşım, iletişim ve kumanda merkezlerini yerle bir edecekti. Böyle bir saldın uçaklardan paraşütlerle indirme yapan askerlerle devam edecekti.
Bu arada ana cephede tanklardan, zırhlı araçlardan, cephane kıyıcılarından oluşan çift sütunlu konvoy ilerleyecekti. İki sıra ırasında seksen kilometre olacaktı. Doğrudan düşmanın içine alacak iki dizi konvoy ve konvoylarla birlikte ilerleyen, sürek1i tepede dönüp duran savaş uçaklarıyla iletişim halinde olan radyo operatörleri de onları yönlendirecekti. İlerleyen iki ayrı sini en sonunda, birleşecek ve Alman saflarında seksen kilometrelik bir gedik açılmış olacaktı.
Bu size tamdık mı geldi? Fuller bu büyük planı deneme şansını hiç bulamadı. Almanlar bu planın uygulanmasından altı ay önce çöktü ve ateşkes imzalandı. Fuller'ın planlan bir kenara bırakıldı çünkü nihai zafer büyük bir ateş gücüyle kazanılmıştı.
Almanlar için ise Fuller'ın planı, çabuk, etkileyici, hesaplı ve makul geldi. Ayrıca çok az insan gücüne ihtiyaç vardı. Gelecekte bir savaşta kullanılabilirdi. Ancak 1919'da yaptıkları Versailles Antlaşması ağır silahlar yapmalarına izin vermiyordu.
Sorun bu yeni silahları nasıl deneyebilecekleriydi. Gizli bir şekilde maket testleri yapıldı ancak açık alanda yapılacak testler yüzlerce kilometre kare büyüklüğünde alan ve binlerce asker gerektiriyordu. Müttefiklerin haberi olmadan böyle bir şeyi yapmak imkansızdı. Weimar Cumhuriyeti ordusunun başı bir öneriyle geldi. Er ya da geç Versailles şartları ortadan kalkacaktı ve o gün geldiğinde Almanya rakip ülkelerin çok gerisinde kalmış olacaktı.
Sonunda tuhaf bir işe girişildi. Avrupa'nın öteki tarafı Sovyetler Birliği'ydi. Sovyetler de silahlarla uğraşıyordu, onlarla çalışmamak için bir neden var mıydı? Rusya'nın geniş bozkırlarında oynayacak o kadar geniş bir alan vardı ki. Hem de Batılıların gözlerinden uzak. Kızıl Ordu'nun askerleriyle silahlar test edilebilirdi. Bu, zekice bir fikirdi.
Alınan uzmanlığı karşılığında Rus kaynakları, adil bir anlaşma olurdu. Birkaç tutucu adam buna karşı çıktı. Kızıllarla iş yapılmazdı. Daha birkaç yıl öne Polonya'yı neredeyse alıyorlardı. Onlara neden yeni bir savaş teknolojisi sunuluyordu ki? Buna verilen yanıt Rus teknolojisiniz hala 19. yüzyıl seviyesinde olduğu ve Almanlardan öğrendikleriyle silah yapamayacaklarıydı.
Böylece Kızıl Ordu ve Weimar Ordusu arasında Rusya'da silah denemeleri yapmak üzere gizli bir anlaşma yapıldı. Birkaç ay içinde Alman savaş ve silah uzmanları Rusya'daydı. Kızıl Ordu'nun Özel birimleri rakip askerler rolünü oynuyordu. Tank yerine kamyonetler kullanılıyordu. Kızıl Ordu'nun sahip olduğu birkaç uçak da tepede dönüyordu.
Birkaç yaz savaş oyunları devam etti. Her oyun bir öncekinin devamıydı. İlk saldırı için teknikler geliştirildi, motorlu araç kumandası, kontrol merkezleri, son teknoloji radyo araçları kullanıldı. Böylece bir kumandan tüm birlikleriyle ve uçaklarla iletişim halinde olabiliyordu. Böylece tanklar doğru zamanda doğru yere saldırabilecekti. Bu tür saldırılara nasıl karşı konulacağı da iyice çalışıldı. Savunmanın derinliği, tank saldırılarına karşı savunma ve motorlu birliklerin imhası.
Böylece 1920'lerin sonlan ve 30'ların başında Alman ve Rus orduları fikir alışverişinde bulundular, ortak testler yaptılar, hatta arkadaşlıklar bile kurdular.
Nazilerin güçlenmesi, Alman ırkının bütünlüğünü savunmaları ve komünizm karşıtı olmaları gibi nedenlerden bu program sona erdi. 1936'ya gelindiğinde zaten ihtiyaç da kalmamıştı. Versailles Antlaşması feshedildi, artık Almanya kendi topraklarında tatbikat yapabilirdi. Rusya'da yapılan çalışmalardan elde edilen yüklü bilgiler Alman endüstrisinin yararına kullanıldı. Ayrıca silah yapımına da hız verildi. Son teknoloji ürünü müthiş silahlar imal ediliyordu. Hızlı tanklar, ağır tanklar, 88 mm. toplar gibi silahlarla ve Stuka savaş uçaklarıyla donanmış bir ordu vardı.
Bu ordu iki haftadan daha kısa süre içinde Polonya'yı teslim aldı. Sonraki baharda Fransız ordularını altı haftalık bir saldırıyla imha etti. Böylece Fransa'dan da intikam alındı.
Sonra iş Rusya'nın işgaline geldi. Hitler'in danışmanları Rusya'yla girişilecek savaşın altı hafta süreceğini hesapladılar. Sovyet askerlerinin açık dizilimi ve yetersiz silahlanmaları sonucu savaşı Almanlar kazanacak ve Kızıl Ordu imha edildikten sonra Leningrad, Moskova ve Ukrayna'nın endüstriyel merkezi düşecekti. Kış geldiğinde güneyde Astrakhan'dan kuzeyde Murmansk'a kadar olan bölge Alman işgali altına girmiş olacaktı.
İlk birkaç ay planlandığı gibi gitti. Sovyet birlikleri birbiri ardına listeden siliniyordu. Ağustos başlarında en azından kağıt üzerinde Kızıl Ordu tükeniyordu. Ancak savaş alanında ise pek öyle değildi. Sürekli yeni birlikler Alman ordusunun karşısına çıkıyordu. Ama asıl şok silahlarla ilgiliydi. Üçüncü sınıf uyduruk silahlarla karşılaşmayı bekleyen Almanların karşısında orta ağırlıkta modern tanklar vardı. Bugün efsane haline gelmiş T-34'ler Almanların sahip olduğu her silahtan üstündü. Ayrıca Rusya'daki şartlara göre hazırlanmış olduğundan karda kışta, dağda bayırda rahatlıkla ilerliyordu.
Aralık ayında bu tanklardan binlercesi Alman saflarında ilerliyor ve Alman tanklarını ezip geçiyordu. Alınanlarda panik başlamıştı. Bu tankları nereden bulmuştu bunlar?
1920 ve 30'larda oynanan savaş oyunları Rusya'nın da yararına olmuştu. Ama bir fark vardı, Almanlar silahlarıyla her yerde gösteriş yaparken Ruslar kendi silahlanma programlarını gizlediler. Fabrikalardan, eğitim alanlarından ve Rus bozkırlarından çıkarmadılar.
Yeni kuşak tank uzmanlarını Almanlar yetiştirmişti. Yüksek teknolojiye sahip bir iletişim sistemleri olmamasına rağmen Ruslar bu işi becermişti. Sadece tanklar üzerinde yoğunlaşmış ve T-34 adındaki bu güçlü tankları üretmişlerdi. Almanların öğrettiklerini iyi uyguluyorlardı. Almanlar yenilmek üzereydi. Kendi düşmanlarını kendileri eğitmişlerdi...