FELSEFENİN TEMEL ALANLARI (DİSİPLİNLERİ)
Felsefe insan zihnine konu olan her teorik şeyle ilgili sorgulama yapabilir. Ancak felsefe tarihine baktığımız zaman filozofların temel torik sorunlar olarak belirli konularda yoğunlaştıklarını görürüz. İlkçağ’dan bu yana filozoflar felsefenin ilgilendiği konulan kendilerine göre sıralamışlardır. Örneğin İlkçağ Yunan filozoflarında Eflatun felsefenin konulannı bilgi, ruh, ahlak, sanat, devlet ve fiziksel alan olarak; Aristoteles ise, doğ, ruh, metafizik, töre, politika ve mantık şeklinde; Yeniçağın ünlü filozofu Hegel de doğa, devlet, tarih, bilgi, sanat, din ve mantık olarak belirlemiştir.
Günümüzde felsefenin bu ilgi alanları, nitelikçe benzer olanlar bir ad altında toplanarak geleneksel olarak dört başlık altında toplanmaktadır.
a. Varlık Felsefesi (Ontoloji): Ontolojide en önemli soru ilk (Arkhe) nedir sorusudur. Tüm var olanların bir başlangıcı var mıdır? Buna verilen cevaplar ortalama 2500 yıldan bu yana çok çeşitlilik göstermiştir. Bu arkhe maddedir, ruhtur, düşüncedir (idea). sudur, havadır, ateştir, topraktır, atomdur, Tanrı’dır.
Dolayısıyla buradaki temel sorular şunlardır: Varlık nedir? Varlık “öz"den farklı mıdır? Varlıklar nasıl var olmuşlardır? Evrende gerçek var mıdır, yoksa gerçek sürekli değişir mi? Bunun kriteri nedir? Bir şeyi farklı iki zamanda aynı şey yapan nedir? Uzay ve zaman nesnel gerçeklikler midir? Yoksa onlar zihnin özel tasarım biçimler midir? Varlıkların her biri ayrı ayrı mı var olmuşlardı, yoksa onların hepsi bir ilk nedenden mi türemiştir?
Ontolojide her filozof bu temel sorulara kendi zihinsel ve mantık düzeni, bütünlüğü içinde cevaplar aramış ve ontolojik sonuçlar ortaya koymuştur.
b. Bilgi Felsefesi (Epistemoloji): Bilme eylemini, bilgi olgusunu inceleyen felsefi bir disiplindir. Bilme, özne (süje) ile nesne (obje) arasında kumlan bir bağ. bir ilişkidir. Bilgi ise bu ilişkinin, bilme etkinliğinin sonucu ortaya çıkan şeydir. Burada bilen bir şeve ve bilgiye konu olan, bilinen varlıklar, nesneler, her türlü olaylar, olgular, gerçekler vardır. Ayrıca, insan hem özne hem de nesne olabilir.
Epistemolojideki temel sorular da şunlardır Bilgi nedir? Bilginin kaynağı nedir.' Gerçek bilinebilir mi? Gerçeğin bilgisine ulaşabilir mi\ı/° Bilginin niteliği nedir' Bilgi, mutlak (zaman, mekân ve insana göre değişmez) mıdır; yoksa bilgi sürekli değişir mı? insanınalgıladıkları dışında başka bir gerçek var mıdır? Bilgiler doğuştan mı gelir, sonradan mı kazanılır? Bilme, doğrudan doğruya zihinsel, içsel bir olav mıdır, yoksa bilgiler duyularla, mı kazanılıyor0 Bu tür sorular, epistemolojinin konusunu oluşturmaktadır. Bu sorular ve bütün verilen cevaplarla ilgili olarak değişik bilgi kuramları bulunmaktadır. Örneğin, bazı filozoflar, bilginin mutlak olduğunu; bazıları tümüyle
göreceli, öznel olduğunu; bazıları bilginin doğuştan geldiğini ve bazıları da bilginin sonradan denev ve gözlemlerle, duyularla kazanıldığını savunmaktadırlar. Dolayısıyla, bilginin kaynağına, değerine ve bilginin elde edilme yöntemine göre farklı bilgi kuramları ortaya çıkmıştır.
Eflatun’a göre bilginin kaynağı insan zihninde ebedi gerçekler biçiminde bulunan zamandır. Rasyonalistler, bilginin insan aklından kaynaklandığını; realistler, bilginin somut gerçeklerden elde edileceğini; pozitivistler, bilginin duyular, deney ve gözlemlerle sağlanacağını; materyalistler, bilginin kaynağının madde olduğu; ampiristler ise bilginin tek kaynağının deney olduğunu savunmaktadırlar. Ayrıca, bilginin sezgi yoluyla elde edildiğini savunan düşünürler de vardır. Tüm bunların dışında, genel ve kesin bilgilere asla ulaşılamayacağını savunan düşünürler de bulunmaktadır (septikler [şüpheciler]).
c. Değerler Felsefesi (Aksiyoloji): Burada, insanın ve toplumlann; yani, kültürün ürünü olan değerlerin felsefi planda tartışılması incelenmesi söz konusudur. Değerler felsefesi içinde en başta iki konu vardır: Ahlak ve sanat. Ayrıca, dinsel ve siyasi değerler de bu alana girmektedir. Buradaki temel sorular da bu değerlerin mutlak olup olmadığı, nasıl oluştuğu, kriterlerinin neler olduğu gibi sorulardır. Aksiyoloji de toplum içinde bireyin eylemleri, etkinlikleri ve bunların dayandıkları ilkeler, geçerlilikleri araştırılıp tartışılır.
Etik (ahlak felsefesi): İnsan davranışları ahlaki bakımdan iki kategoriye (iyi - kötü) ayrılır. Dolayısıyla, iyinin ve kötünün ne olduğu, mutlak olup olmadığı, ölçütleri, evrensel veya yerel olması gibi sorunlar tartışılmaktadır. Ayrıca, ahlak felsefesi içinde, diğer çok önemli kavramlar olarak sorumluluk, mutluluk, özgürlük, vicdan kavramları sorgulanır. Bunların sınırları, oluşması ve insan ilişkileri bakımından önemleri tartışılır.
Estetik (güzelliğin Felsefesi): Estetikteki temel sorun, “güzel ve çirkin” kavramlarının kaynakları, oluşumu, değişimi incelenip tartışılır. Örneğin, bireylerin üstünde bir güzel formu var mıdır; kriterleri nelerdir? Kant, güzeli şöyle tanımlamıştır, “nitelik açısından çıkarsız, nicelik açısından ise herkesin hoşuna giden, kendi dışında hiçbir amacı olmadan zorunlu olarak hoşa giden şeydir”.
Dinsel değerler de din felsefesinin konusunu oluşturur. Burada da Tanrı kavramı, nitelikleri, kaynağı, anlamı gibi sorunlar tartışılmaktadır.
Siyasi değerlerle ilgili olarak da devletin kaynağı, gerekli olup olmadığı, nasıl olması gerektiği gibi sorunlar İncelenmektedir. Siyasi davranışların ve yönetimin temelinde de insan ve toplumla ilgili temel felsefi (mutluluk, özgürlük gibi) ilke ve kavramlar bulunmaktadır.
d. Mantık (Logike): Yunanca logike, akıl, söz ya da akıl yürütme anlamına gelen “logos”tan gejiyor. Dolayısıyla mantık akı, aklın kurallarını doğru düşünmenin yollarını inceleyen, daha çok epistemolojiye yakın bir felsefi disiplindir. Mantık insan zihninin belirli kurallara, ilkelere göre yaptığı akıl yürütmelerdir. İnsan düşüncesinin bir boyutudur Mantık zihinde oluşan düşünceler arasında bir ilişki düzenini ifade eder.
Buradaki temel sorular da şunlardır: Akıl nedir? Aklın muhakeme yeteneği ile ilgili olarak everensel kurallar var mıdır? Yoksa bunlar bireysel midir” Aklın işleyişi kültürel midir? Mantığın düşünce sürecimle aradığı en önemli ilke bilgi ve düşünceler arasındaki tutarlılıktır, bütünlüktür ve zihnin kendi kendisi ile çelişmemesidir. /ihiıı tümdengelim, tümevarım, analoji gibi mantıki araçlar, akıl yürütme biçimleri kullanır.
Mantık konusunda da filozoflar arasında büyük farklar vardır. Örneğin bazı filozoflara göre aklın evrensel kuralları vardır ve bunlar doğuştan gelir Kimine göre de akim doğruya ulaşma kuralları sonradan öğrenilmiştir. Ayrıca kültürün mantığın kurallarını belirlediğini savunanlar vardır.
Aydın YAKA
İzmir 2012
Felsefe insan zihnine konu olan her teorik şeyle ilgili sorgulama yapabilir. Ancak felsefe tarihine baktığımız zaman filozofların temel torik sorunlar olarak belirli konularda yoğunlaştıklarını görürüz. İlkçağ’dan bu yana filozoflar felsefenin ilgilendiği konulan kendilerine göre sıralamışlardır. Örneğin İlkçağ Yunan filozoflarında Eflatun felsefenin konulannı bilgi, ruh, ahlak, sanat, devlet ve fiziksel alan olarak; Aristoteles ise, doğ, ruh, metafizik, töre, politika ve mantık şeklinde; Yeniçağın ünlü filozofu Hegel de doğa, devlet, tarih, bilgi, sanat, din ve mantık olarak belirlemiştir.
Günümüzde felsefenin bu ilgi alanları, nitelikçe benzer olanlar bir ad altında toplanarak geleneksel olarak dört başlık altında toplanmaktadır.
a. Varlık Felsefesi (Ontoloji): Ontolojide en önemli soru ilk (Arkhe) nedir sorusudur. Tüm var olanların bir başlangıcı var mıdır? Buna verilen cevaplar ortalama 2500 yıldan bu yana çok çeşitlilik göstermiştir. Bu arkhe maddedir, ruhtur, düşüncedir (idea). sudur, havadır, ateştir, topraktır, atomdur, Tanrı’dır.
Dolayısıyla buradaki temel sorular şunlardır: Varlık nedir? Varlık “öz"den farklı mıdır? Varlıklar nasıl var olmuşlardır? Evrende gerçek var mıdır, yoksa gerçek sürekli değişir mi? Bunun kriteri nedir? Bir şeyi farklı iki zamanda aynı şey yapan nedir? Uzay ve zaman nesnel gerçeklikler midir? Yoksa onlar zihnin özel tasarım biçimler midir? Varlıkların her biri ayrı ayrı mı var olmuşlardı, yoksa onların hepsi bir ilk nedenden mi türemiştir?
Ontolojide her filozof bu temel sorulara kendi zihinsel ve mantık düzeni, bütünlüğü içinde cevaplar aramış ve ontolojik sonuçlar ortaya koymuştur.
b. Bilgi Felsefesi (Epistemoloji): Bilme eylemini, bilgi olgusunu inceleyen felsefi bir disiplindir. Bilme, özne (süje) ile nesne (obje) arasında kumlan bir bağ. bir ilişkidir. Bilgi ise bu ilişkinin, bilme etkinliğinin sonucu ortaya çıkan şeydir. Burada bilen bir şeve ve bilgiye konu olan, bilinen varlıklar, nesneler, her türlü olaylar, olgular, gerçekler vardır. Ayrıca, insan hem özne hem de nesne olabilir.
Epistemolojideki temel sorular da şunlardır Bilgi nedir? Bilginin kaynağı nedir.' Gerçek bilinebilir mi? Gerçeğin bilgisine ulaşabilir mi\ı/° Bilginin niteliği nedir' Bilgi, mutlak (zaman, mekân ve insana göre değişmez) mıdır; yoksa bilgi sürekli değişir mı? insanınalgıladıkları dışında başka bir gerçek var mıdır? Bilgiler doğuştan mı gelir, sonradan mı kazanılır? Bilme, doğrudan doğruya zihinsel, içsel bir olav mıdır, yoksa bilgiler duyularla, mı kazanılıyor0 Bu tür sorular, epistemolojinin konusunu oluşturmaktadır. Bu sorular ve bütün verilen cevaplarla ilgili olarak değişik bilgi kuramları bulunmaktadır. Örneğin, bazı filozoflar, bilginin mutlak olduğunu; bazıları tümüyle
göreceli, öznel olduğunu; bazıları bilginin doğuştan geldiğini ve bazıları da bilginin sonradan denev ve gözlemlerle, duyularla kazanıldığını savunmaktadırlar. Dolayısıyla, bilginin kaynağına, değerine ve bilginin elde edilme yöntemine göre farklı bilgi kuramları ortaya çıkmıştır.
Eflatun’a göre bilginin kaynağı insan zihninde ebedi gerçekler biçiminde bulunan zamandır. Rasyonalistler, bilginin insan aklından kaynaklandığını; realistler, bilginin somut gerçeklerden elde edileceğini; pozitivistler, bilginin duyular, deney ve gözlemlerle sağlanacağını; materyalistler, bilginin kaynağının madde olduğu; ampiristler ise bilginin tek kaynağının deney olduğunu savunmaktadırlar. Ayrıca, bilginin sezgi yoluyla elde edildiğini savunan düşünürler de vardır. Tüm bunların dışında, genel ve kesin bilgilere asla ulaşılamayacağını savunan düşünürler de bulunmaktadır (septikler [şüpheciler]).
c. Değerler Felsefesi (Aksiyoloji): Burada, insanın ve toplumlann; yani, kültürün ürünü olan değerlerin felsefi planda tartışılması incelenmesi söz konusudur. Değerler felsefesi içinde en başta iki konu vardır: Ahlak ve sanat. Ayrıca, dinsel ve siyasi değerler de bu alana girmektedir. Buradaki temel sorular da bu değerlerin mutlak olup olmadığı, nasıl oluştuğu, kriterlerinin neler olduğu gibi sorulardır. Aksiyoloji de toplum içinde bireyin eylemleri, etkinlikleri ve bunların dayandıkları ilkeler, geçerlilikleri araştırılıp tartışılır.
Etik (ahlak felsefesi): İnsan davranışları ahlaki bakımdan iki kategoriye (iyi - kötü) ayrılır. Dolayısıyla, iyinin ve kötünün ne olduğu, mutlak olup olmadığı, ölçütleri, evrensel veya yerel olması gibi sorunlar tartışılmaktadır. Ayrıca, ahlak felsefesi içinde, diğer çok önemli kavramlar olarak sorumluluk, mutluluk, özgürlük, vicdan kavramları sorgulanır. Bunların sınırları, oluşması ve insan ilişkileri bakımından önemleri tartışılır.
Estetik (güzelliğin Felsefesi): Estetikteki temel sorun, “güzel ve çirkin” kavramlarının kaynakları, oluşumu, değişimi incelenip tartışılır. Örneğin, bireylerin üstünde bir güzel formu var mıdır; kriterleri nelerdir? Kant, güzeli şöyle tanımlamıştır, “nitelik açısından çıkarsız, nicelik açısından ise herkesin hoşuna giden, kendi dışında hiçbir amacı olmadan zorunlu olarak hoşa giden şeydir”.
Dinsel değerler de din felsefesinin konusunu oluşturur. Burada da Tanrı kavramı, nitelikleri, kaynağı, anlamı gibi sorunlar tartışılmaktadır.
Siyasi değerlerle ilgili olarak da devletin kaynağı, gerekli olup olmadığı, nasıl olması gerektiği gibi sorunlar İncelenmektedir. Siyasi davranışların ve yönetimin temelinde de insan ve toplumla ilgili temel felsefi (mutluluk, özgürlük gibi) ilke ve kavramlar bulunmaktadır.
d. Mantık (Logike): Yunanca logike, akıl, söz ya da akıl yürütme anlamına gelen “logos”tan gejiyor. Dolayısıyla mantık akı, aklın kurallarını doğru düşünmenin yollarını inceleyen, daha çok epistemolojiye yakın bir felsefi disiplindir. Mantık insan zihninin belirli kurallara, ilkelere göre yaptığı akıl yürütmelerdir. İnsan düşüncesinin bir boyutudur Mantık zihinde oluşan düşünceler arasında bir ilişki düzenini ifade eder.
Buradaki temel sorular da şunlardır: Akıl nedir? Aklın muhakeme yeteneği ile ilgili olarak everensel kurallar var mıdır? Yoksa bunlar bireysel midir” Aklın işleyişi kültürel midir? Mantığın düşünce sürecimle aradığı en önemli ilke bilgi ve düşünceler arasındaki tutarlılıktır, bütünlüktür ve zihnin kendi kendisi ile çelişmemesidir. /ihiıı tümdengelim, tümevarım, analoji gibi mantıki araçlar, akıl yürütme biçimleri kullanır.
Mantık konusunda da filozoflar arasında büyük farklar vardır. Örneğin bazı filozoflara göre aklın evrensel kuralları vardır ve bunlar doğuştan gelir Kimine göre de akim doğruya ulaşma kuralları sonradan öğrenilmiştir. Ayrıca kültürün mantığın kurallarını belirlediğini savunanlar vardır.
Aydın YAKA
İzmir 2012