EĞİTİMDE VELİ İLGİSİZLİĞİ VE ÇÖZÜM YOLLARI
Eğitim ve öğretim okul,veli ve öğrenci üçgeninde paralel olarak sürdürülen bir süreçtir.Bu sistemler tıpkı bir saç ayağı gibidir.Birinde sorun olduğu zaman diğerleri de etkilenecek ve bu süreç işlemez hale gelecek ,tüm yapılar hantallaşacaktır.Burada okul ve öğrenci yetersizliklerini görmezden gelmek gibi bir niyetim tabi ki yok.Okulu yetersiz olarak görürsek burada muhatabımız öğretmenler olacak.Bugün üniversiteden yetişmiş dört sene bu işin okulunu okumuş öğretmenler tek günah keçisi haline getiriliyor.Bu noktada öğretmenden daha fazlasını bekleyemeyiz.Eğer öğrenciyi yetersiz olarak görürsek,öğrencinin zeka seviyesi düşük değilse bu noktada öğrencinin de hatalı olduğunu kabul etmiyorum.İş dönüp dolaşıp velilerin ilgisinde kilitleniyor.Velilerin ilgisiz olduğu durumda bütün sorunlar birbirini tetikliyor.Öğrenci gayret etmiyor okusam ne olacak diyebiliyor.Velilerin ilgisiz olduğunu nasıl mı anladık.Bugün sınıf öğretmeni olarak görev yaptığım okullarda bir veli toplantısı yaptığınızda katılım yüzde kırkı geçmiyorsa,okula kayıt ettirmek istediği yedi yaşındaki çocuğu eline kimlik kartını verip okula gönderiyorsa,çocuğunun bir sorunu olduğunda özel olarak okula çağrıldığında “ya benim çocuk kaça gidiyordu.” diyorsa tabi ki velilerimizde ilgisizlik olduğunu ileri sürebiliriz. Bu konuda velilerimiz üzerine düşen görevi yaparsa çocuklarımız gayret edecek ,öğretmen eğitim seviyesini yükseltmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Peki nasıl daha iyi bir veli olabiliriz.İşte üzerimize düşen görevler; • Öğretmenlerle iyi ilişki kurun. • Günlük öğrendiği şeyler hakkında konuşun. • Çocuğunuzun sağlığına dikkat edin. • İyi bir kahvaltı yaptırın. • Çocuk yetiştirmek bir sanattır bu konuda kitaplar okuyun. • Fazla baskı kurmayın. Bu liste daha da uzatılabilir.Unutmayın üzerimize düşen görevleri yaptığımız zaman eğitim kalitesi yükselecek eğitim kalitesi yükseldiği zaman ülkemiz gelişmiş ülkeler arasında yerini alacaktır.
Eğitim ve öğretim okul,veli ve öğrenci üçgeninde paralel olarak sürdürülen bir süreçtir.Bu sistemler tıpkı bir saç ayağı gibidir.Birinde sorun olduğu zaman diğerleri de etkilenecek ve bu süreç işlemez hale gelecek ,tüm yapılar hantallaşacaktır.Burada okul ve öğrenci yetersizliklerini görmezden gelmek gibi bir niyetim tabi ki yok.Okulu yetersiz olarak görürsek burada muhatabımız öğretmenler olacak.Bugün üniversiteden yetişmiş dört sene bu işin okulunu okumuş öğretmenler tek günah keçisi haline getiriliyor.Bu noktada öğretmenden daha fazlasını bekleyemeyiz.Eğer öğrenciyi yetersiz olarak görürsek,öğrencinin zeka seviyesi düşük değilse bu noktada öğrencinin de hatalı olduğunu kabul etmiyorum.İş dönüp dolaşıp velilerin ilgisinde kilitleniyor.Velilerin ilgisiz olduğu durumda bütün sorunlar birbirini tetikliyor.Öğrenci gayret etmiyor okusam ne olacak diyebiliyor.Velilerin ilgisiz olduğunu nasıl mı anladık.Bugün sınıf öğretmeni olarak görev yaptığım okullarda bir veli toplantısı yaptığınızda katılım yüzde kırkı geçmiyorsa,okula kayıt ettirmek istediği yedi yaşındaki çocuğu eline kimlik kartını verip okula gönderiyorsa,çocuğunun bir sorunu olduğunda özel olarak okula çağrıldığında “ya benim çocuk kaça gidiyordu.” diyorsa tabi ki velilerimizde ilgisizlik olduğunu ileri sürebiliriz. Bu konuda velilerimiz üzerine düşen görevi yaparsa çocuklarımız gayret edecek ,öğretmen eğitim seviyesini yükseltmek için elinden gelen her şeyi yapacaktır. Peki nasıl daha iyi bir veli olabiliriz.İşte üzerimize düşen görevler; • Öğretmenlerle iyi ilişki kurun. • Günlük öğrendiği şeyler hakkında konuşun. • Çocuğunuzun sağlığına dikkat edin. • İyi bir kahvaltı yaptırın. • Çocuk yetiştirmek bir sanattır bu konuda kitaplar okuyun. • Fazla baskı kurmayın. Bu liste daha da uzatılabilir.Unutmayın üzerimize düşen görevleri yaptığımız zaman eğitim kalitesi yükselecek eğitim kalitesi yükseldiği zaman ülkemiz gelişmiş ülkeler arasında yerini alacaktır.