Ergenlik, Cinsel Eğitim ve Cinsel Kimlik

YoRuMSuZ

Biz işimize bakalım...
Ergenlik, Cinsel Eğitim ve Cinsel Kimlik

Ergenlik, çocukluk ve yetişkinlik arasında uzanan bir geçiş dönemidir.Bu dönemde birey üzerinde bedensel, bilişsel ve duyuşsal değişmeler görülür. (ihtiyaç yayıncılık)

Gerek ergenlik gerekse gençlik dönemleri insan yaşamının en güzel, en mutlu ve en güçlü dönemleri olurken, aynı zamanda birer kriz ya da bunalım dönemleridir. (Koptagel-İlal, 1991)

Ergenliğin ne zaman başlayıp ne zaman sona erdiği çeşitli görüşlere göre tartışmalı ve değişiktir. Kabaca söylenecek olursa, ergenlik buluğ ile başlar ve gencin erişkinliğe varmasıyla da biterBugün biyolojik ve psikolojik olarak erinlik çağını 10-12 yaşalar ile 16-18 , hatta bazı hallerde 20 yaşlar arasındaki dönem olarak kabul ediyoruz. (Koptagel-İlal, 1991)

Cinsel eğitim bireyin fiziksel, duygusal ve cinsel gelişimini anlaması, olumlu bir kişilik kavramı geliştirmesi, insan cinselliğine karşı, başkalarının haklarına, görüş ve davranışlarına saygılı bir bakış açısı edinmesi ve olumlu davranış biçimleri ve değer yargıları geliştirmesi eğitimidir.Cinsiyet kelime anlamı olarak ”dişi” veya “erkek” olma şeklinde açıklanabilir. Aslında tüm yaşlarda sorulan cinsel sorular için en önemli nokta anne-babanın soruları cevaplarkenki tutumlarıdır. Çocuğu kesinlikle ayıplamamak, azarlamamak, susturmamak gerekir. Bu şekilde davrandığımızda çocuğumuz bu soruların sorulmaması gerektiği fikrine kapılır ve cevapları başka kişilerde arayabilir. (Doç.Dr. İsmihan ARTAN)

Çocuklar 3-4 yaşlarında kendi cinsiyetlerinin ne olduğunu belirler ve gene bu yaşlarda geçirdikleri sorgulama döneminde anne-babalarına, nereden geldiklerine ilişkin sorular yöneltirler. Anne-babanın bu tür sorulara doğru, çocuğun anlayabileceği dili kullanarak, örnekler vererek ve ihtiyacı oranında bilgi vermesi gerekir. Anne-babanın söyledikleri yanında davranışları da önemlidir. Çocuklar, anne ve babalarının birbirlerine olan davranışlarını gözleyerek farklı cinsiyetin rolleri hakkında bilgi sahibi olurlar. Bu nedenler, anne-babalar çocuklarına örnek olabilecek şekilde dengeli bir hayat sürdürmelidirler.

Buluğ çağına girmeden önce çocuklar, cinsel konulara artan bir merakla ilgi duyarlar ve kendi vücutlarındaki değişiklikleri dikkatle izlerler. Anne-baba, çocuğunun yaşına uygun olarak göstermesi gereken değişiklikleri gösterip göstermediğini incelemelidir. Ancak bu konudaki ilgisini belli etmek, sık sık soru sormak doğru değildir. Kız çocuğun annesi tarafından erkek çocuğun da babası tarafından daha cinsel gelişme belirtileri başlamadan bu devreye hazırlamaları şarttır. Öncelikle kız çocukların karşılaşacakları özel durumlar hakkında annesi tarafından aydınlatılması, gerekli sağlıklı ve temizlik kurallarının öğretilmesi çocukların olumlu ruh ve beden sağlığı gelişmeleri için elzemdir.

Yetişkinlerin çocuklarıyla cinsel konularda konuşmaktaki tedirginlikleri ve bu konudaki yasakları çocukların sağlıklı olmayan kanallardan bu bilgileri almalarına yol açar. Ya arkadaşlarından ya da bulabildikleri yayınlardan bu bilgileri almaya çalışacaklardır ve bu kaynakların sağlıklı ve yeterli olamamasından ötürü eksik ve yanlış bilgilerle yetişeceklerdir ,yaşıt grubunun , en önemli cinsel eğitimin kaynağı olduğu bildirilmektedir.

Aslında bu eğitim evde başlamalı, okul tarafından devam ettirilmelidir. Bu eğitimde ana-baba ve eğitim kurumlarının işbirliği ve uyum içinde olması, toplumun bu konudaki beklentileri ve değer yargılarıyla okulda verilen bilgilerin çatışmaması, tutarlılık içinde olması gerekir. Amaç, çocuk ve gençlere kendi vücutlarının fiziksel, fizyolojik, duygusal, sosyal ve nihayet cinsel gelişmeleri hakkında aydınlatıcı bilgiler sunmalı ve onlarda olabilecek kaygıları azaltmaktır; yoksa bu eğitim cinselliği uyarmak veya tahrik etmek amacını taşıyamaz. (Yörükoğlu, 1998)


Çocuklar için uygun olduğunu düşündüğümüz bazı davranışlar şunlardır:
  • Cinsel organlar, göğüsler hakkında soru sormak.
  • Banyo yapan birini gördüğünde ilgi ile izlemek.
  • Doktorculuk oynamak.
  • Evcilik oynamak, anne-baba ve değişik rolleri üstlenmek.
  • Bazen çok heyecanlı, gergin, korkmuş iken cinsel organına dokunmak.
  • Arkadaşları ile cinsellik hakkında konuşmak.
  • Kızsa erkek, erkekse kız arkadaşı olduğunu söylemek.
  • Giyinirken veya banyo yaparken yalnız olmak istemek.
  • Ayıp şakalar ve sözler duyduğunu söylemek, bunları tekrar etmek istemek.
  • Cinsler arasındaki farkları merak etmek.
  • Karşı cinsten birini rol gereği taklit etmek.
  • Hayvanların üremelerini incelemek.
  • Diğer çocukları ve yetişkinleri öpmek, onların kendisini öpmelerine izin vermek.
Tüm bu sayılanlar çocuğun gelişim düzeyine göre normal sayılabilecek davranışlardandır. Herhangi birini problem olarak tanımlamadan önce bazı noktalara dikkat edilmelidir. Bunlar:
  • Zekâ düzeyine uygunluk,
  • Şiddet,
  • Sıklık ve sürekliliktir.
Doktorculuk oynamak normal sayılırken başka hiçbir oyun oynamak istememek, diğer çocukları doktorculuk oynamaya zorlamak, bunun için fiziksel veya sözel baskı yapmak problem durum yapılabilir.

Bir oyunda karşı cinsi taklit etmek normal sayılır ancak sürekli karşı cinsin rollerini istemek ve kendi cinsinden olmaktan hoşlanmamak problem sayılabilir ve özel yardıma gereksinim duyulabilir.

Çocukta problem sayılabilecek bir cinsel davranış varsa gizlemek, görmezden gelmek yerine profesyonel yardıma başvurmak, tedbirler almak gereklidir. (Doç.Dr. İsmihan ARTAN)

Psikiyatr Serdar Serdaroğlu, cinsellikte ailenin tutumunun önemini, yaşanmış bir olayla şöyle anlatıyor:
13 yaşlarında bir çocuk kendisinden büyük başka bir çocuk tarafından cinsel ilişkiye zorlanmış. Ailesi çocuğu getirdiğinde asıl sorunun, uğradığı cinsel tacizden çok annesi olduğunu anladım. Çünkü anne her akşam çocuğun külotunu indirip bugün de bir şey olmuş mu diye kontrol ediyormuş. Bu olay çocuğun çok daha fazla etkilenmesine, akşamları eve gitmek istememesine neden oluyordu.

Cinsel kimlik deyince...

Cinsel kimlik, bireyin iç dünyasında kendisini hangi cinsiyet içinde gördüğü olarak tanımlanabilir. Cinsel kimlik bozukluğu ise, bireyin biyolojik cinsiyetinin gerektirdiği duygu ve davranışlarla ilgili sürekli kaygı ve endişe duymasıdır.

Başka bir deyişle Cinsel kimlik kişinin cinsiyetinden haberdar olması ve cinsiyetine uygun davranışlar göstermesidir. Bu noktada kişinin kendi cinsiyetinden memnun olması, böyle yaşamaktan mutluluk duyması çok önemlidir. (Doç.Dr. İsmihan ARTAN)

Cinsel kimlik kendi kimliğimizin bir alt parçası. Çok boyutlu olarak ruh sağlığı açısından biliyoruz ki insanlar yalnızca kendisi olabilir, bir başkası olamaz. İnsanların kimliği kendilerine aittir. Zaman içinde bazı değişiklikler gösterse de temelde değişmez. Aynı kısa boylu birinin uzun boylu, uzun boylu biri kısa boylu olamayacağı gibi kimlik kalıcıdır. Cinsel kimlik, kimliğin bir parçası olduğuna göre o da değişmez. Biyolojik yapı, kromozomlar, psikososyal gelişimle çok erken yaşta, okul öncesi dönemde belirlenir. Ama bunu yanlış anlamamak gerek. Öyle 10 yaşında şunu gördü, bunu yaşadı da böyle oldu da değişti gibi bir şey söz konusu değil. 2-3 yaşındayken belli oluyor. Sadece bazıları bocalar, bazıları reddeder bazıları da kabul eder...

Cinsel kimliği yadsımanın çocukluktan kaynaklanan nedenleri :

Annesini sürekli mutsuz gören, kadınlığın ezilme ve acı çekme olduğu sonucunu çıkaran bir kız, evlilikten ve anne olmaktan doğal olarak korkar. Genç kızlığa girişini sevinilecek bir aşama değil, mutsuzlukların başlangıcı olarak yorumlar. Böyle bir genç kız hep çocuk olarak korktuğu geleceği geciktirdiğini sanır. (Yörükoğlu, 1996)
 
Şimdi ki nesil daha şanslı.Ergenliğimizi kulaktan dolma bilgilerle yanlış-doğru öğrenirken şimdi ise hem okul hemde eğitici öğretici kitaplara daha kolay erişilerek doğru cinsel eğitim alınmış oluyor.
 
Geri
Top