KaRaMBoL
Aktif
Yargıtay, çok tartışılacak bir karar imzasını attı.
Evlilikte kadında bulunması gereken vasıflar arasında 'bekaret' de sayıldı. Buna göre Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir davada kadının bakire olmadığı gerekçesiyle evliliği geçersiz saydı. Karar kocanın beyanına göre alındı
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin, bakireliği evlilikte kadında bulunması gereken vasıflar arasında sayarak kadının bakire çıkmaması gerekçesiyle evliliğin iptaline karar verdiği ortaya çıktı. Üstelik daire bu kararı alırken kadının bakire olduğuna ilişkin doktor raporuna değil kocanın beyanına itibar etti. Yargıtay bu yüzden, evliliği kadının bakire çıkmaması nedeniyle evliliğin iptal edilmesi istemini reddeden yerel mahkeme kararını bozdu. Daire, boşanma yerine iptal kararı verilmesini istedi. Yargıtay bunu da kadında bulunması lazım gelen vasfın bulunmaması olarak açıkladı. Hukukçular ise kadında bulunması gereken vasıftan söz edilmesinin kadını bir nesne olarak düşünmek anlamına geleceğini belirterek kararı eleştirdi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2007 yılında verdiği ancak son günlerde hukukçular arasında tartışma yaratan karara konu olay şöyle:
Kadın raporunu gösterdi ama nafile
Bolu'da nikah masasına oturan çiftin evliliği, kocanın, eşinin gerdek gecesi bakire çıkmadığını ileri sürmesi üzerine ayrılıkla sonuçlandı. Koca mahkemeye giderek kadının bakire çıkmaması yüzünden evliliğin iptal edilmesi davası açtı. Kadın ise Bolu İzzet Baysal Kadın Doğum Hastanesine giderek bakire olduğu ve kızlık zarının duhule müsait olduğu yönünde rapor aldı. Kadın bu raporla kocası aleyhine boşanma davası açtı. Bu iki dava Bolu Aile Mahkemesi'nde birleştirilerek görüşüldü. Mahkeme, erkeğin açtığı evliliğin iptali davasını reddetti, ancak kadının açtığı boşanma davasını kabul etti. Erkek bu kararı temyiz etti ve dosya Yargıtay'a geldi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararında ise aynen şöyle denildi: Kadının zifaf gecesi bakire (kız) çıkmadığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu suretle kadında bulunması lazım gelen vasfın bulunmaması sebebiyle kocanın davasının kabulü gerekirken reddi isabetsizdir.
Beşte üç çoğunlukla alındı
Bu karar 5 üyeli dairede 3 üyenin oyuyla alındı. Karara karşı çıkan iki üye yazdıkları karşı oy yazısında, kadının bakire olduğu yönünde aldığı doktor raporuna dikkat çekti ve Tıbbi bulgular karşısında davacı tanıklarının soyut ifadelerine dayanılarak davalının bakire çıkmadığının kabulü olanaksızdır diyerek yerel mahkemenin boşanma kararının onanmasını istediler. Yani bu iki üye de esas olarak bakireliğin kadında bulunması gereken bir vasıf olduğu yönündeki diğer 3 üyenin görüşüne itiraz etmedi, sadece kadının bakire olduğunu söyleyen raporun göz önüne alınması gerektiğini savundu.
Evlilik geçersiz sayılıyor, başka şart aranmıyor
YargItay bu kararınI Türk Medeni Kanunu'nun evliliğin hangi hallerde nisbi butlanla geçersiz olduğunu düzenleyen 149. maddesinin 2. bendine dayandırdı. Bu bentte eşlerden birinin Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse evliliğin iptali için dava açabileceği düzenleniyor. Evliliğin iptalinin boşanmadan pek farkı yok. Yani eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler uygulanıyor. Ama iptal kararı verilebilmesi için boşanma kararlarında aranan şiddetli geçimsizlik, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi, aldatma gibi bir şart gerekmiyor.
Evlilikte kadında bulunması gereken vasıflar arasında 'bekaret' de sayıldı. Buna göre Yargıtay 2. Hukuk Dairesi, bir davada kadının bakire olmadığı gerekçesiyle evliliği geçersiz saydı. Karar kocanın beyanına göre alındı
Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin, bakireliği evlilikte kadında bulunması gereken vasıflar arasında sayarak kadının bakire çıkmaması gerekçesiyle evliliğin iptaline karar verdiği ortaya çıktı. Üstelik daire bu kararı alırken kadının bakire olduğuna ilişkin doktor raporuna değil kocanın beyanına itibar etti. Yargıtay bu yüzden, evliliği kadının bakire çıkmaması nedeniyle evliliğin iptal edilmesi istemini reddeden yerel mahkeme kararını bozdu. Daire, boşanma yerine iptal kararı verilmesini istedi. Yargıtay bunu da kadında bulunması lazım gelen vasfın bulunmaması olarak açıkladı. Hukukçular ise kadında bulunması gereken vasıftan söz edilmesinin kadını bir nesne olarak düşünmek anlamına geleceğini belirterek kararı eleştirdi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2007 yılında verdiği ancak son günlerde hukukçular arasında tartışma yaratan karara konu olay şöyle:
Kadın raporunu gösterdi ama nafile
Bolu'da nikah masasına oturan çiftin evliliği, kocanın, eşinin gerdek gecesi bakire çıkmadığını ileri sürmesi üzerine ayrılıkla sonuçlandı. Koca mahkemeye giderek kadının bakire çıkmaması yüzünden evliliğin iptal edilmesi davası açtı. Kadın ise Bolu İzzet Baysal Kadın Doğum Hastanesine giderek bakire olduğu ve kızlık zarının duhule müsait olduğu yönünde rapor aldı. Kadın bu raporla kocası aleyhine boşanma davası açtı. Bu iki dava Bolu Aile Mahkemesi'nde birleştirilerek görüşüldü. Mahkeme, erkeğin açtığı evliliğin iptali davasını reddetti, ancak kadının açtığı boşanma davasını kabul etti. Erkek bu kararı temyiz etti ve dosya Yargıtay'a geldi. Yargıtay 2. Hukuk Dairesi kararında ise aynen şöyle denildi: Kadının zifaf gecesi bakire (kız) çıkmadığı toplanan delillerden anlaşılmaktadır. Bu suretle kadında bulunması lazım gelen vasfın bulunmaması sebebiyle kocanın davasının kabulü gerekirken reddi isabetsizdir.
Beşte üç çoğunlukla alındı
Bu karar 5 üyeli dairede 3 üyenin oyuyla alındı. Karara karşı çıkan iki üye yazdıkları karşı oy yazısında, kadının bakire olduğu yönünde aldığı doktor raporuna dikkat çekti ve Tıbbi bulgular karşısında davacı tanıklarının soyut ifadelerine dayanılarak davalının bakire çıkmadığının kabulü olanaksızdır diyerek yerel mahkemenin boşanma kararının onanmasını istediler. Yani bu iki üye de esas olarak bakireliğin kadında bulunması gereken bir vasıf olduğu yönündeki diğer 3 üyenin görüşüne itiraz etmedi, sadece kadının bakire olduğunu söyleyen raporun göz önüne alınması gerektiğini savundu.
Evlilik geçersiz sayılıyor, başka şart aranmıyor
YargItay bu kararınI Türk Medeni Kanunu'nun evliliğin hangi hallerde nisbi butlanla geçersiz olduğunu düzenleyen 149. maddesinin 2. bendine dayandırdı. Bu bentte eşlerden birinin Eşinde bulunmaması onunla birlikte yaşamayı kendisi için çekilmez bir duruma sokacak derecede önemli bir nitelikte yanılarak evlenmişse evliliğin iptali için dava açabileceği düzenleniyor. Evliliğin iptalinin boşanmadan pek farkı yok. Yani eşler arasındaki mal rejiminin tasfiyesi, tazminat, nafaka ve soyadı hakkında boşanmaya ilişkin hükümler uygulanıyor. Ama iptal kararı verilebilmesi için boşanma kararlarında aranan şiddetli geçimsizlik, evlilik birliğinin çekilmez hale gelmesi, aldatma gibi bir şart gerekmiyor.