Evlerde Evcil Hayvan Beslenmesi
Evlerde evcil hayvan beslenmesi düşünüldüğünde hayvanları 2 gruba ayırabiliriz.
Bunlardan birinci gurupta köpek ve kediler var. Köpek en fazla sorumluluk isteyen ve bakımı en zor olan evcil hayvanımız. Kediler köpeklerden çok daha kolay bakılabiliyor ama herkes kediyi anlamıyor ve anlaşamıyor.
İkinci gurupta ise hamster, kavanozda beslenen Japon veya beta balıkları, kafes kuşları, akvaryum, civciv, ördek yavrusu, tavşan geliyor. Tüm bu hayvanlar ne yazık ki alındıktan sonra uzun soluklu olarak ailede birlikte paylaşım ve hayvan sevgisinin keyfine varılması anlamında çok iyi şeyler yaşatmıyor. Hamster bildiğiniz gibi gündüz uyuyan gece hareketli bir hayvan, en küçük bir korkuda baya iyi ısırabiliyor. Normal fareler gibi çok kolay firar edebiliyor ve eve kaçtığı anda evcil hayvanınız eve giren yabani fare kadar çok zararlı ve kontrolsüz hala geliyor. Çok güzel evcilleşseler bile ne yazık ki ömürleri kısa olduğu için evcilleşmiş dostumuzla keyifli çok kısa bir zaman geçirebiliyoruz. Fanus ta beslenen Japonlar bonsai etkisi ile büyümüyorlar, ve çoğu en yi bakıma rağmen kısa sürede ölüyor. Zaten balıklar için fanus yaşamaya uygun bir ortam değil. Betalar havayı dışarıdan aldıkları için, doğal ortamlarında çamurlu oksijensiz sularda yaşadıkları için ve erkekleri birbiri ile öldüresiye şiddette kavga ettikleri için Japon balığına göre nispeten fanuslarda yaşamaya biraz daha fazla uyum gösteriyorlar ve fazla strese girmiyorlar. Ama onlarda büyük akvaryumlara da daha mutlu ve sağlıklı oluyorlar. Evinize büyük güzel bir akvaryumda kursanız çocuklar için güzel bir paylaşım olması tartışılmazda olsa asla ellemeyecekleri bir hayvan gurubu olan akvaryum balıklarına karşı bir zaman sonra ilgilerini kaybediyorlar. Kuşlar, muhabbet kuşu papağan hepsi de çocuklar için önce hevesle merak edilen ama sonra evlerde buzdolabı üstüne ya da evde yem kabukları ve tüylerinin dökülmeyeceği kıyı köşeye hatta bazen de balkonlara itiliyor ve unutuluyorlar. Tavşan yavruları minicikken anne sütü emme döneminde şirin görünsün diye petshoplara getiriliyor ve bu tatlı görünüm aileleri etkileyip evlerine bir yavru tavşan alıyorlar. Bu minik tavşanın beslenmesi konusunda ya bilgi verilmediği ya da marul falan verin diye geçiştirildiği için zaten çoğu daha yavru iken şiddetli ishal olup ölüyorlar. Ölmeyipte kurtulanlar ise çok kısa sürede kocaman olup idrarları, dışkıları ile bulundukları ortamı batırıp koku yapıyorlar. Ayrıca yalnız beslenen tavşanlar yavruyken çok güzel evcilleşiyorlar fakat ergenlikle birlikte hormonların etkisi ile saldırganlaşıp garip huylar edinebiliyorlar. Sonuç itibariyle minicik yavru çok kısa sürede kocaman bir tavşan olup evde beslenemez hale geliyor. Tavuk civcivleri ve ördek civcivleri de bir başka facia! Yine görünümleri hoşa gittiği için alınıp eve gelen civcivler yine eksik veya hiç bilgilendirme yapılmadığı için ya besleme hatasından ya da ısı ışık, temizlik hatalarından kısa sürede hastalanıp ölüyorlar.
Tüm bu anlattığımız 2. gurup hayvanları çocukların hayvanları tanıması ve hayvan sevgisi ile doğru tanışması için hiç uygun seçenekler olmadığı için bir hız tümseği etkisi gösteriyorlar. Bir çok aile 1. guruptaki köpek veya kediyi alıp zorlukları karşısında pes edince veya 2. guruptaki hayvanlarla da kontak kuramayınca veya yavrular hataları veya ellerinde olmayan nedenlerle ölüverince bu sefer tüm aile biz hayvan bakamıyoruz diye üzülüyor ve hevesleri kaçıyor. Halbuki eve alınan hayvanla kontak kurulabilse, gerektiğinde sevilip işiniz varken kafesinde uslu uslu otursa, beslenmesi çok kolay ve temiz bulaşıksız besinlerden oluşsa, sizi asla ısırmasa, tuvalet vb artıkları kokmasa, kaçma eğilimi olmasa, insanla birlikte olmaktan bir köpek kadar hoşlansa bu hayvan hem yetişkinlere hem de çocukların hayvan sevgisi konusunda doğru başlangıç yapmaları konusunda yardımcı olur.
İşte bu bahsettiğim 2 gurubun tam ortasında yer alan ve gerçekten bir köpek veya kedi kadar akıllı ve evi dolduran ama diğer hayvanlar gibi bakım ve beslemesi zor olmayan bir hayvanlar var. Bu hayvanlar And dağlarından köken alan vee Aztekler döneminden beri beslenen Guinea piglerdir. Siz de bir guinea pig ile tanışmak için ne bekliyorsunuz?
Her fırsatta bu özel hayvanları her yerde anlatıp tanıtmaya çalışıyorum. Çünkü bu hayvanların bize verdikleri hayvan sevgisi duygusunun tartışılmaz olduğunu biliyorum. Aynı zamanda bir çok çocuk ve aileye hayvan sevgisi konusunda doğru başlangıç olması açısından bu sorunsuz ve zararsız ve de güzel hayvanlar çok uygundur.
Bu hafta pazartesi günü Yeni Asır Tv de Sevgili Esin sayın ve stüdyo personeline çok güzel bir sürpriz yaptım.
Aslında başkanı olduğum Hayvan Hakları için Veteriner Hekimler Derneği ( Hayhaveder) adına katıldığım programda gündem de bulunan bir kaç ciddi konunun yanında televizyon programına götürdüğüm 3 guinea pigimle onların ve TV izleyicilerinin de bu hayvanlarla tanışmasını sağladım. Program sırasında masanın üzerinde uslu uslu durdular, maydanozlarını keyifle yediler, elbiselerini giydirirken hiç üzmediler. Şenlik ve şaşkınlık içinde geçen sürenin sonunda birilerini daha bu özel hayvanlarla tanıştırmış olmanın keyfini yaşadım. Programdaki guinea piglerin harika pozlarını görmek isterseniz facebook'taki mavipet sayfamıza bakabilirsiniz.
Ayrıca Guinea piglerle ilgili size birkaç tavsiyede daha bulunmak istiyorum:
Guineapiglere marul vermeyin
Guinea piglerin beslenmesinde bir çok sebze ve meyve verilebilirken marul fazla su içerdiği ve besin değerinin çok düşük olması nedeniyle beslenme menüsünde olmamalıdır.
Bunun dışında patates ve patates kabuğu, kırmızı lahana, pancar gibi besinler guinea piglerde geriye dönüşsüz ishallere neden olabilir ve dostunuzu kaybedebilirsiniz.
Domates, turp, brokoli, karnabahar, kavun karpuz ise çok az miktarlarda verilmelidir.
Guineapiglerin öğünü içinde kuru ot ve saman her zaman önlerinde bulunmalıdır.
Düzenli ve yeterli miktarda sebze,meyve ve yeşil ot verilen guinea piglere ayrıca su verilmesine gerek yoktur.
Guinea pig, hamster ve tavşan kafeslerinin bakımı
Kemirgen dediğimiz bu hayvanlarımızın kafes temizliğinde deterjan kullanmak risklidir. Eğer çok mecbur kalır da kullanırsak çok iyi bir şekilde durulamalıyız. Çünkü bu hayvanlar kimyasal maddelere karşı aşırı duyarlıdırlar. Temizlenen kafeslerin tabanına gazete kağıdı vb boyalı kağıtlar koymamalıyız. En güzel altık ambalajlı sıkıştırılmış olarak satılan ağaç talaşıdır. Kemirgenlerinize suluk astığınız zaman idrar miktarı artacağı için ıslanan talaşlarını hemen değiştirmelisiniz. Nemli, ıslak ve dışkı ile kirlenmiş altlık hastalık için birincil etkendir.
Doğum ve yavrular çok ilginçtir.
Hiç Guinea pig beslemeyenler bu mutluluğu anlayamazlar. Tavşan benzeri bu dünyalar tatlısı hayvancık köpekten daha uzun bir gebelik süresi olan 72 gün sonrası dünyaya gözleri açık aynı keçi koyun gibi annesinin etrafında ayakta gezinen hatta koşuşturan tüylü yavrular getirir. Doğdukları gün annelerini emdikleri gibi ot vb de azda olsa yiyebilirler.
Fare, tavşan, hamster vb Guinea pig dışındaki tüm kemirgen ailesinde yavrular ilk doğduğunda pembe tüysüz ve gözleri kapalıdır. Köpek kedi gibi hayvanlarda bile gözler 10-13 günlükken açılır ve 1 aylıktan önce ayağa kalkamaz, 1.5 aylıktan öncede annesinin memesi haricinde hiçbir beslenme kaynağından yararlanamazlar.
Evlerde evcil hayvan beslenmesi düşünüldüğünde hayvanları 2 gruba ayırabiliriz.
Bunlardan birinci gurupta köpek ve kediler var. Köpek en fazla sorumluluk isteyen ve bakımı en zor olan evcil hayvanımız. Kediler köpeklerden çok daha kolay bakılabiliyor ama herkes kediyi anlamıyor ve anlaşamıyor.
İkinci gurupta ise hamster, kavanozda beslenen Japon veya beta balıkları, kafes kuşları, akvaryum, civciv, ördek yavrusu, tavşan geliyor. Tüm bu hayvanlar ne yazık ki alındıktan sonra uzun soluklu olarak ailede birlikte paylaşım ve hayvan sevgisinin keyfine varılması anlamında çok iyi şeyler yaşatmıyor. Hamster bildiğiniz gibi gündüz uyuyan gece hareketli bir hayvan, en küçük bir korkuda baya iyi ısırabiliyor. Normal fareler gibi çok kolay firar edebiliyor ve eve kaçtığı anda evcil hayvanınız eve giren yabani fare kadar çok zararlı ve kontrolsüz hala geliyor. Çok güzel evcilleşseler bile ne yazık ki ömürleri kısa olduğu için evcilleşmiş dostumuzla keyifli çok kısa bir zaman geçirebiliyoruz. Fanus ta beslenen Japonlar bonsai etkisi ile büyümüyorlar, ve çoğu en yi bakıma rağmen kısa sürede ölüyor. Zaten balıklar için fanus yaşamaya uygun bir ortam değil. Betalar havayı dışarıdan aldıkları için, doğal ortamlarında çamurlu oksijensiz sularda yaşadıkları için ve erkekleri birbiri ile öldüresiye şiddette kavga ettikleri için Japon balığına göre nispeten fanuslarda yaşamaya biraz daha fazla uyum gösteriyorlar ve fazla strese girmiyorlar. Ama onlarda büyük akvaryumlara da daha mutlu ve sağlıklı oluyorlar. Evinize büyük güzel bir akvaryumda kursanız çocuklar için güzel bir paylaşım olması tartışılmazda olsa asla ellemeyecekleri bir hayvan gurubu olan akvaryum balıklarına karşı bir zaman sonra ilgilerini kaybediyorlar. Kuşlar, muhabbet kuşu papağan hepsi de çocuklar için önce hevesle merak edilen ama sonra evlerde buzdolabı üstüne ya da evde yem kabukları ve tüylerinin dökülmeyeceği kıyı köşeye hatta bazen de balkonlara itiliyor ve unutuluyorlar. Tavşan yavruları minicikken anne sütü emme döneminde şirin görünsün diye petshoplara getiriliyor ve bu tatlı görünüm aileleri etkileyip evlerine bir yavru tavşan alıyorlar. Bu minik tavşanın beslenmesi konusunda ya bilgi verilmediği ya da marul falan verin diye geçiştirildiği için zaten çoğu daha yavru iken şiddetli ishal olup ölüyorlar. Ölmeyipte kurtulanlar ise çok kısa sürede kocaman olup idrarları, dışkıları ile bulundukları ortamı batırıp koku yapıyorlar. Ayrıca yalnız beslenen tavşanlar yavruyken çok güzel evcilleşiyorlar fakat ergenlikle birlikte hormonların etkisi ile saldırganlaşıp garip huylar edinebiliyorlar. Sonuç itibariyle minicik yavru çok kısa sürede kocaman bir tavşan olup evde beslenemez hale geliyor. Tavuk civcivleri ve ördek civcivleri de bir başka facia! Yine görünümleri hoşa gittiği için alınıp eve gelen civcivler yine eksik veya hiç bilgilendirme yapılmadığı için ya besleme hatasından ya da ısı ışık, temizlik hatalarından kısa sürede hastalanıp ölüyorlar.
Tüm bu anlattığımız 2. gurup hayvanları çocukların hayvanları tanıması ve hayvan sevgisi ile doğru tanışması için hiç uygun seçenekler olmadığı için bir hız tümseği etkisi gösteriyorlar. Bir çok aile 1. guruptaki köpek veya kediyi alıp zorlukları karşısında pes edince veya 2. guruptaki hayvanlarla da kontak kuramayınca veya yavrular hataları veya ellerinde olmayan nedenlerle ölüverince bu sefer tüm aile biz hayvan bakamıyoruz diye üzülüyor ve hevesleri kaçıyor. Halbuki eve alınan hayvanla kontak kurulabilse, gerektiğinde sevilip işiniz varken kafesinde uslu uslu otursa, beslenmesi çok kolay ve temiz bulaşıksız besinlerden oluşsa, sizi asla ısırmasa, tuvalet vb artıkları kokmasa, kaçma eğilimi olmasa, insanla birlikte olmaktan bir köpek kadar hoşlansa bu hayvan hem yetişkinlere hem de çocukların hayvan sevgisi konusunda doğru başlangıç yapmaları konusunda yardımcı olur.
İşte bu bahsettiğim 2 gurubun tam ortasında yer alan ve gerçekten bir köpek veya kedi kadar akıllı ve evi dolduran ama diğer hayvanlar gibi bakım ve beslemesi zor olmayan bir hayvanlar var. Bu hayvanlar And dağlarından köken alan vee Aztekler döneminden beri beslenen Guinea piglerdir. Siz de bir guinea pig ile tanışmak için ne bekliyorsunuz?
Her fırsatta bu özel hayvanları her yerde anlatıp tanıtmaya çalışıyorum. Çünkü bu hayvanların bize verdikleri hayvan sevgisi duygusunun tartışılmaz olduğunu biliyorum. Aynı zamanda bir çok çocuk ve aileye hayvan sevgisi konusunda doğru başlangıç olması açısından bu sorunsuz ve zararsız ve de güzel hayvanlar çok uygundur.
Bu hafta pazartesi günü Yeni Asır Tv de Sevgili Esin sayın ve stüdyo personeline çok güzel bir sürpriz yaptım.
Aslında başkanı olduğum Hayvan Hakları için Veteriner Hekimler Derneği ( Hayhaveder) adına katıldığım programda gündem de bulunan bir kaç ciddi konunun yanında televizyon programına götürdüğüm 3 guinea pigimle onların ve TV izleyicilerinin de bu hayvanlarla tanışmasını sağladım. Program sırasında masanın üzerinde uslu uslu durdular, maydanozlarını keyifle yediler, elbiselerini giydirirken hiç üzmediler. Şenlik ve şaşkınlık içinde geçen sürenin sonunda birilerini daha bu özel hayvanlarla tanıştırmış olmanın keyfini yaşadım. Programdaki guinea piglerin harika pozlarını görmek isterseniz facebook'taki mavipet sayfamıza bakabilirsiniz.
Ayrıca Guinea piglerle ilgili size birkaç tavsiyede daha bulunmak istiyorum:
Guineapiglere marul vermeyin
Guinea piglerin beslenmesinde bir çok sebze ve meyve verilebilirken marul fazla su içerdiği ve besin değerinin çok düşük olması nedeniyle beslenme menüsünde olmamalıdır.
Bunun dışında patates ve patates kabuğu, kırmızı lahana, pancar gibi besinler guinea piglerde geriye dönüşsüz ishallere neden olabilir ve dostunuzu kaybedebilirsiniz.
Domates, turp, brokoli, karnabahar, kavun karpuz ise çok az miktarlarda verilmelidir.
Guineapiglerin öğünü içinde kuru ot ve saman her zaman önlerinde bulunmalıdır.
Düzenli ve yeterli miktarda sebze,meyve ve yeşil ot verilen guinea piglere ayrıca su verilmesine gerek yoktur.
Guinea pig, hamster ve tavşan kafeslerinin bakımı
Kemirgen dediğimiz bu hayvanlarımızın kafes temizliğinde deterjan kullanmak risklidir. Eğer çok mecbur kalır da kullanırsak çok iyi bir şekilde durulamalıyız. Çünkü bu hayvanlar kimyasal maddelere karşı aşırı duyarlıdırlar. Temizlenen kafeslerin tabanına gazete kağıdı vb boyalı kağıtlar koymamalıyız. En güzel altık ambalajlı sıkıştırılmış olarak satılan ağaç talaşıdır. Kemirgenlerinize suluk astığınız zaman idrar miktarı artacağı için ıslanan talaşlarını hemen değiştirmelisiniz. Nemli, ıslak ve dışkı ile kirlenmiş altlık hastalık için birincil etkendir.
Doğum ve yavrular çok ilginçtir.
Hiç Guinea pig beslemeyenler bu mutluluğu anlayamazlar. Tavşan benzeri bu dünyalar tatlısı hayvancık köpekten daha uzun bir gebelik süresi olan 72 gün sonrası dünyaya gözleri açık aynı keçi koyun gibi annesinin etrafında ayakta gezinen hatta koşuşturan tüylü yavrular getirir. Doğdukları gün annelerini emdikleri gibi ot vb de azda olsa yiyebilirler.
Fare, tavşan, hamster vb Guinea pig dışındaki tüm kemirgen ailesinde yavrular ilk doğduğunda pembe tüysüz ve gözleri kapalıdır. Köpek kedi gibi hayvanlarda bile gözler 10-13 günlükken açılır ve 1 aylıktan önce ayağa kalkamaz, 1.5 aylıktan öncede annesinin memesi haricinde hiçbir beslenme kaynağından yararlanamazlar.