Bilim insanları, yapımının üzerinden henüz 10 yıl bile geçmemiş bir radyo sinyali anteni kullanarak, evrendeki ilk yıldızlara ilişkin kanıtlar elde ettiler. Çalışmaların sonuçları, bu zamana kadar yapılmış olan en önemli evren araştırmalarından birisi olarak açıklandı.
Yıldızlara baktığımızda, onları oldukları gibi gördüğümüzü düşünürüz. Aslında bu durum insanın yaşayacağı en büyük yanılgılardan birisidir. Yörüngesinde döndüğümüz Güneş’in ışınları Dünya'ya 8 dakikada ancak ulaşıyorlar. Yani Güneş’e her baktığımızda, onun 8 dakika önceki halini görüyoruz.
Peki ya bizden binlerce ve hatta milyonlarca ışık yılı uzakta olan yıldızlar? Doğru tahmin ettiniz; uzaklıklıkları kaç ışık yılıysa, o kadar zaman önceki hallerini görüyoruz. Dolayısıyla geceleri gördüğünüz bazı yıldızlar, belki milyonlarca yıl patlayarak yok oldular ve patlamanın ışıkları henüz bize ulaşamadı.
Ancak yeterince güçlü teleskoplar inşa etmeye başladığımız modern bilim çağında, eski yıldızları görebiliyoruz. Yani teorik olarak zaman yolculuğu yapıyor ve içinde bir kum tanesinin bir atomundaki elektron kadar olduğumuz evrenin sırlarını çözmeye çalışıyoruz. Fakat ilk yıldızları görmek, evrenin nasıl oluştuğunu anlamak için fizikten fazlasına, daha gelişmiş teleskoplara ihtiyacımız var.
O teleskoplar icat edilene kadar geçen zamanda ise güvenebileceğimiz tek şey fiziki ve astronomik hesaplamalar. Sonuçta Einstein, görelilik teorisini kağıt ve kalemlerle ortaya koymuştu ve ölümünden onlarca yıl sonra gelişen teknoloji, teorisinin gerçek olduğunu, hesaplamaların doğruluğunu kanıtlamıştı. (Bilimin değişebilen gerçekler üzerine kurulu olduğunu da unutmamak gerekiyor, yoksa hiç gelişme kaydedemezdik)
Kasırga ortasında kalan kuşun kanatlarından gelen sesi duymaya çalışmak:
ABD’de bulunan Arizona Devlet Üniversitesi (ASU), Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Colorado Üniversitesi'nden bir araya gelen astronomlardan oluşan ekip, evrendeki ilk yıldızların izlerine ulaşmak için bilimin sınırlarını zorladı. Yaptıkları araştırma gök bilimi dünyasında büyük yankılar uyandırdı.
Evrendeki ilk yıldızların yaydıkları kozmik mikro dalgalar olarak bilinen CMB sinyallerini inleyen ekip, bu sinyallerin evrendeki elektromanyetik radyasyonu değişime uğrattıklarını tespit etti. Belirli dalga boyları arasındaki CMB sinyallerinin yoğunluğunda yakaladıkları ufak değişimlerin nedeni ilk yıldızlar olabilirdi.
Araştırma direktörlerinden Peter Kurczynski, bir basın açıklamasında "Değişimlerin kaynakları, sinyalden 10,000 kat daha parlak olabilirler; bu durum, kasırga ortasında kalan bir sinek kuşunun kanatlarından çıkan sesleri duymaya çalışmak gibi” dedi.
Ekip, önceki araştırmalara dayanarak evrenin en eski yıldızlarının aşırı miktarda ultraviyole (UV) ışığa maruz kaldıklarını da biliyordu. Bu ışıklar, hidrojen atomlarıyla etkileşime girdiklerinde radyo frekanslarında bir sinyal izi bırakarak CMB fotonlarını absorbe ediyorlar. Bu da o aşamada yıldızların oluşum aşamasında olduklarının bir göstergesi.
Karanlık maddenin sırrı çözülüyor:
Avustralya’da bulunan özel bir radyo sinyali antenini kullanan ekip, aradıkları kanıtları bulana dek çalışma yürüttü. Elde edilen ilk bilgilere göre, evrenin başlangıcı sayılan Big Bang olayından 180 milyon yıl sonra ilk yıldızlar da oluşmaya başladılar. Araştırmacılar bu ufuk açıcı bilgileri, tekrar tekrar kontrol ettikten sonra kamuoyuna açıkladılar.
Bu keşfin sadece evrenin ilk yıldızlarının oluşumlarını anlamakla sınırlı olmadığı bildiriliyor. Aynı zamanda en büyük sırlardan birisini çözmeye de yardımcı olacak: Karanlık madde ve doğası.
Araştırma sırasında tespit edilen bir sinyal, diğerlerine kıyasla iki kat daha yoğundu. Bu da absorbe edilen hidrojen atomlarının, araştırmacıların tespit ettiklerinden daha soğuk olduklarının bir göstergesi. Soğumaya neden olan şey ise karanlık madde ile kurulan bir etkileşim olabilir.
Evrendeki maddelerin %85’ini oluşturduğu bilinen karanlık madde hakkında en temel bilgilerden birisine ulaşıldığı söyleniyor. Standart fizik biliminin aklı zorlayan gerçekleri ortaya çıkartması ise an meselesi.
Karanlık madde ile olan bağlantısını göz ardı etsek bile söz konusu çalışma, astronomi dünyasının en önemli kanıtlarından bir kaçını sundu. Ekip, netleşmeyen detaylar için çalışma yapmaya devam ediyor.
Yıldızlara baktığımızda, onları oldukları gibi gördüğümüzü düşünürüz. Aslında bu durum insanın yaşayacağı en büyük yanılgılardan birisidir. Yörüngesinde döndüğümüz Güneş’in ışınları Dünya'ya 8 dakikada ancak ulaşıyorlar. Yani Güneş’e her baktığımızda, onun 8 dakika önceki halini görüyoruz.
Peki ya bizden binlerce ve hatta milyonlarca ışık yılı uzakta olan yıldızlar? Doğru tahmin ettiniz; uzaklıklıkları kaç ışık yılıysa, o kadar zaman önceki hallerini görüyoruz. Dolayısıyla geceleri gördüğünüz bazı yıldızlar, belki milyonlarca yıl patlayarak yok oldular ve patlamanın ışıkları henüz bize ulaşamadı.
Ancak yeterince güçlü teleskoplar inşa etmeye başladığımız modern bilim çağında, eski yıldızları görebiliyoruz. Yani teorik olarak zaman yolculuğu yapıyor ve içinde bir kum tanesinin bir atomundaki elektron kadar olduğumuz evrenin sırlarını çözmeye çalışıyoruz. Fakat ilk yıldızları görmek, evrenin nasıl oluştuğunu anlamak için fizikten fazlasına, daha gelişmiş teleskoplara ihtiyacımız var.
O teleskoplar icat edilene kadar geçen zamanda ise güvenebileceğimiz tek şey fiziki ve astronomik hesaplamalar. Sonuçta Einstein, görelilik teorisini kağıt ve kalemlerle ortaya koymuştu ve ölümünden onlarca yıl sonra gelişen teknoloji, teorisinin gerçek olduğunu, hesaplamaların doğruluğunu kanıtlamıştı. (Bilimin değişebilen gerçekler üzerine kurulu olduğunu da unutmamak gerekiyor, yoksa hiç gelişme kaydedemezdik)
Kasırga ortasında kalan kuşun kanatlarından gelen sesi duymaya çalışmak:
ABD’de bulunan Arizona Devlet Üniversitesi (ASU), Massachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) ve Colorado Üniversitesi'nden bir araya gelen astronomlardan oluşan ekip, evrendeki ilk yıldızların izlerine ulaşmak için bilimin sınırlarını zorladı. Yaptıkları araştırma gök bilimi dünyasında büyük yankılar uyandırdı.
Evrendeki ilk yıldızların yaydıkları kozmik mikro dalgalar olarak bilinen CMB sinyallerini inleyen ekip, bu sinyallerin evrendeki elektromanyetik radyasyonu değişime uğrattıklarını tespit etti. Belirli dalga boyları arasındaki CMB sinyallerinin yoğunluğunda yakaladıkları ufak değişimlerin nedeni ilk yıldızlar olabilirdi.
Araştırma direktörlerinden Peter Kurczynski, bir basın açıklamasında "Değişimlerin kaynakları, sinyalden 10,000 kat daha parlak olabilirler; bu durum, kasırga ortasında kalan bir sinek kuşunun kanatlarından çıkan sesleri duymaya çalışmak gibi” dedi.
Ekip, önceki araştırmalara dayanarak evrenin en eski yıldızlarının aşırı miktarda ultraviyole (UV) ışığa maruz kaldıklarını da biliyordu. Bu ışıklar, hidrojen atomlarıyla etkileşime girdiklerinde radyo frekanslarında bir sinyal izi bırakarak CMB fotonlarını absorbe ediyorlar. Bu da o aşamada yıldızların oluşum aşamasında olduklarının bir göstergesi.
Karanlık maddenin sırrı çözülüyor:
Avustralya’da bulunan özel bir radyo sinyali antenini kullanan ekip, aradıkları kanıtları bulana dek çalışma yürüttü. Elde edilen ilk bilgilere göre, evrenin başlangıcı sayılan Big Bang olayından 180 milyon yıl sonra ilk yıldızlar da oluşmaya başladılar. Araştırmacılar bu ufuk açıcı bilgileri, tekrar tekrar kontrol ettikten sonra kamuoyuna açıkladılar.
Bu keşfin sadece evrenin ilk yıldızlarının oluşumlarını anlamakla sınırlı olmadığı bildiriliyor. Aynı zamanda en büyük sırlardan birisini çözmeye de yardımcı olacak: Karanlık madde ve doğası.
Araştırma sırasında tespit edilen bir sinyal, diğerlerine kıyasla iki kat daha yoğundu. Bu da absorbe edilen hidrojen atomlarının, araştırmacıların tespit ettiklerinden daha soğuk olduklarının bir göstergesi. Soğumaya neden olan şey ise karanlık madde ile kurulan bir etkileşim olabilir.
Evrendeki maddelerin %85’ini oluşturduğu bilinen karanlık madde hakkında en temel bilgilerden birisine ulaşıldığı söyleniyor. Standart fizik biliminin aklı zorlayan gerçekleri ortaya çıkartması ise an meselesi.
Karanlık madde ile olan bağlantısını göz ardı etsek bile söz konusu çalışma, astronomi dünyasının en önemli kanıtlarından bir kaçını sundu. Ekip, netleşmeyen detaylar için çalışma yapmaya devam ediyor.