Ey bekleyen ve beslenen umut…

MustafaCİLASUN

Özel Üye
Özel üye

Evet, biliyordum
Sen de benim gibi bir evlattın
Yıllarca umudun yolunda aktın, sabra tavdın
Ne söylerlerse yapan ve şevkle yaşayan bir murattın
Sanki vaktini bekleyen bahttın, nasip dairesinde olan hicrandın

Anne ve baba
Şefkat ve muhabbetine ramdın
Çünkü mümbit bir toprağın bağrında yaşadın
Sen de akranların misali hülyalar deryasına uzanan farktın
Vaktin saati gelince, kısmet mucibince elbette talipleri soracaktın

Her ne kadar
Bir umudun ve fikrin olsa da
Anne ve babanın tavsiyelerine uymalıydın
Zira o kadar çok bilinmeyen ve belirsiz olan sualler vardı ki
Çare adına çok güvendiğin ve emin olduğun kimselere inanacaktın

Ve fakat
Saadet ve huzuru ararken
İnsanların keyfi zafiyetleriyle karşılaşmıştın
Gelin olman, o ev sakinlerine yabancı bulunman ne acıydı
Senin gözünü açtırmamak adına ve her söylenene itaat etmen esastı

Bırakıp geldiğin
Hayatının baharına kadar ümit beslediğin
Ufkun, ümidin, şevkin, sabrın, muhabbetin kan kaybediyordu
Beklenti içinde olduğun eşin, sabah erkenden işine gitmesi ne sızıydı
Ona dahi üzülmesin diye derdini ve yapılan eziyetleri anlatamıyordun

Sanki sen
Yabancı milletlerden getirilmiştin
Dili, aksanı, adet ve töresi anlaşılamayandın
Her ne yapsan önün kesiliyor ve kayın validen sesini yükseltiyordu
En büyük hata ve gafleti büyük olanlar yapmaktaydı, ne kadar tuhaftı

Sana kısıtlamalar
Getirmek için bahaneler hazırdı
Eşine çok farklı anlatılarak önün kesiliyordu
Eşin de annesine inandığı için bir şey sormaya gerek duymuyordu
Ve hatta ne hikmetse senin hüznünü ve hicranını anlamaktan çok uzaktı

Bir insanın
Güya iyilik adına bir saadeti
Bu kadar yıpratmaya ve acımasızca katletmeye
Ne hakkı vardı, anne makamında bulunmak bunun için mi verilen
En kutsal değer ve maksadını aşanlar için sığındıkları sinsi tuzaklar mıydı


Mustafa CİLASUN
 
Geri
Top