Artık vakit gelmişti
İbretin ve inşirahın aklı ve izanı zorlayan lahzalarıydı
Yürek atışı hızlanırken, telaş ve heyecan kuşatırken acziyet zamanıydı
Çare adına, derman vaadında ne varsa bir bir sıralanıyor ve fakat güç yetmiyordu
Aklın dereceleri vardır
Ruhu yücelmek, kalbi nazargah bilmek için
Ölmeden evvel ölmeyi beceremeyen bir miskinliğin içinde ne kardır
Hangi har olursa olsun, ardan yoksunsa, kemaliyetten uzaksa neye yarayacaktır
Gözümün önüne geliyordu
Son çare olarak yapacaklarım ve unutmamak adına çabalarım dinmiyordu
Çırpınırken ses çıkmıyor,gayret etsende nefes geçit vermiyor,orda yığılıp kalacaksın
Gidilecek yer belliydi, mazeret için hangi saik geçerliydi, ecel vaktine sevdası bir olan demdi
Ölmenin bir telaşı yoktu
Kan çekilirken vehmedilen hiçbir panik halimde bulunmuyordu
Buna sebep handan olmam mı, cehlimle cürete abanmam mı, kat a bu yoktu
Rabbime gitmekten ve O’ na kavuşmaktan niçin bu kadar endişe zerkedilen korku
Ey Rabbim sen bilirsin
Sen sahibim ve varlığımın yegane hakimisin
Gazabından çok rahmetine bel bağladım, öyle inandım ve bu hal üzere yaşadım
İhdas edilen kültür dininden ziyade ananevi dini hassasiyetle yaşadım, ibadetten ziyade, ubudiyet dini olarak inandım
Her yanlış ve hata zafiyetimdendir
Kastı aşan nefsim ve azalarım her bakımdan muzdarip ve pişmandır
Ruhum,senin ruhundan neşet eden sevdadır, aklım ve iradem ancak seninle şavktır
Sen bilirsin, en yüce hükmün sahibisin, gönül hassasiyetine önem veren RABBİMSİN
Mustafa CİLASUN