• Merhaba Ziyaretçi.
    "Yapay Zeka Objektif " Fotoğraf Yarışması başladı. İlgili konuya  BURADAN  ulaşabilirsiniz. Sizi de bu yarışmada görmek isteriz...

Fahrettin Altay Paşa Taarruz'u Anlatıyor

wien06

V.I.P
V.I.P
“BAŞKUMANDANLIK MEYDAN SAVAŞI”NDA TÜRK SUVARİ ALAYI”NIN ZAFER PAYI”

Kurtuluş Savaşı yılları boyunca dört yıllık sürede Yunan kuvvetlerine karşı hep daha zayıf durumda idik. Zaman zaman bire karşı beşle dövüştük. Tek üstün tarafımız onlarda olmayan süvari kuvvetlerimizdi. Sakarya”dan beri bu kuvvetlerimizin başında
Fahrettin Altay Paşa
bulunan rahmetli Orgeneral Fahrettin Altay”ın anılarındaki açıklamalar da bunu götermektedir. Ayrıca Yunan işgal ordusu arkasında kalan ve yıkıcı sabotajlarla onlara nefes aldırmayan “Demirci Akıncıları” vardı. Küçük çapta da olsa bir Kolordu”nun yapabileceği büyüklükte faydalar sağlayan bu kuvvetlerin başında bulunan Demirci Akıncıları kumandanı da anılarını yazmış, Türk Tarih Kurumu bu anıların bütününü büyük hacımlı bir kitap halinde yayınlamıştır. “Demirci Akıncıları” adını taşyan bu anılar çok önemlidir. Aynı zamanda Fahrettin Paşa”da hem eski harflerle hem de yeni harflerle yayınladığı anıları “Kurtuluş Savaşı”nda Süvari Kolordusu” adını taşır. Fahrettin Peşa”nın bir de damadı bulunan İnsel Kitabevi sahibi rahmetli Avni İnsel”in yayınladığı büyük bir cilt halinde ki anları olan “On Yıl Savaş ve Sonrası” adlı hatıralarında da Kurtuluş Savaşı”ndaki Süvari Kolordusu”nun bütün kahramanlık destanını anlatmıştır. Olayın üzerinden yıllar geçtikten sonra gazeteci aziz dostum Vural Sözer”e verdiği bir mülakatta konu ile ilgili olarak 30 Ağustos Zaferi hakkında şunları anlatır:


“Savaş sırasında üç süvari tümenniden teşkil edilen Süvari Kolordusu”nun görevi, Büyük Taarruz”da piyadelere yardım etmek ve düşmanın tam yenilmesini sağlamaktı. Yunan cephesi tahkim edilmiş olduğundan, süvari yalnız başına bu cepheyi yaramazdı. Esasen topçusu da zayıftı. Her tümende bir dağ bataryamız vardı. Her top sekiz katırla taşınırdı. Bunun için düşünülen iş piyade kolordularımız düşman cephelerini yardıktan sonra süvarinin düşman içine dalmasıydı. Aslında bu hal, ilk savaşa seyirci kalmak demekti…

SAVAŞMAK İÇİN ÇARE

…Bu bize biraz ağır geldi. Savaşa aynı zamanda katılabilmek için, süvari tümenlerini, bulunduğumuz mevkie nispetle bize daha müsait hareket imkanı verecek araziye intikal ettirmeyi düşündüm ve bu maksatla harekete geçecek bir yol aradım.
Sinanpaşa Ovası”nda, Yunan işgalinde, Tokuşlar köyünden Haydar Ağa isminde hamiyetli bir vatanperver bize ara sıra bilgi veriyordu. Buvatandaşın Ahır Dağları”nda Yörükmezarı denilen bir gedikten aşan sarp bir patikanın mevcudiyetini öğrendim. Bu gediği düşman gündüzleri tutuyor, gece olunca çekiliyormuş. İşte bu yoldan geçmeyi kurdum ve ordu kumandanına müracaat ettim. Çok muvafık buldular ve o yolda emir verdiler. Başta 1.Tümen, arkasında 14.Tümen olmak üzere 25 Ağustos akşamı bu istikamette yürüyüşe başladık. 2.Tümen”imiz on beş kilometre geride olduğu için bizi uzaktan takip ediyordu.

Yolda ancak tek kolla gidebiliyorduk. Ağaçlık, taşlık, sarp bir dağ youydu bu. Nihayet dağı aşarak ovaya indiğimiz zaman gün ağrmış, topçularımızın bombardımanı, piyadelerimizin hücumu başlamıştı.

KILIÇLAR KINDAN SIYRILIYOR

İlk darbemizi, düşmanın geçtiğimiz gediği tutmak maksadıyla göndermesi mûtat olan süvari kuvveti yedi. Bu kuvvet kılıçtan geçirildi. Afyon-İzmir demiryoluna kadar ilerleyen keşif kollarımız, telgraf hattını kestiler ve Balmahmut”tan cepheye kuvvet gönderildiğini bildirdiler. Hazırlığını tamalayan 1.Tümen”i bu istikamete ilerlettim.
Bu sırada, Uşak tarafından, bir düşman kuvvetinin ilerlemekte olduğu haberi geldi. Ona karşı da 14.Tümen”i gönderdim. Öğleden sonra 2.Tümen de Sinanpaşa Ovası”nda toplanmıştı. Oradan Çiğiltepe”ye yardım emri almıştım. Toplanıp hazırlanmış olan 2.Tümeni de oraya gönderdim. Bu suretle 26 Ağustos günü, uzun ve yorucu bir gece yürüyüşünden sonra düşman gerilerine hakim bir duruma girmiş olmuştuk.

26/27 gecesi, kolorduca, ertesi gün yapılacak iş düşünüldü ve Uşak-İzmir cihetinden düşmanın, trenle cepheye kvvet göndermesi lazım geleceği tahmin edildi. Bu durumda gelecek kuvvetin, indirme istasyonu Küçükköy istasyonu olabilirdi. Bunun için Küçükköy istasyonunu tutmak, düşmanı daha uzak bir istasyonda inmeye mecbur etmek ve saf dışı bırakmak gerekiyordu. Bu vazifeyi 2.Tümen”e verdim. Düşmanda kendilerince büyük önem taşıyan bu istasyonu takviyeye gelmişti. Muhafızlarla yapılan muharebede biraz zaviyat verdik ama, istasyonu da kullanılmayacak hale getirdik. Buradaki şehitlerimiz arasında, çok kiymetli hizmetleri görülen yedek teğmen İzmir”li Yıldırım Kemal”in ismi sonradan bu istasyona verildi.

28 Ağustos sabahı erkenden Egret”teki 2.Kolordu”ya ve Afyon”dan çekilenlere Bayramgazi”de yaptığımız hücumlarla Resülbaba tepelerinde tutunmak isteyen düşmanın maksadına mâni olduk. Geciken düşman, büyük kuvvetleriyle bize taarruza mecbur oldu. Biraz zayiat verdikse de bu suretle piyadelerimiz yetişerek geciktirdiğimiz düşmanın orada yeni bir mevzi tutmasına mâni oldu. Bozguna sağlam kuvvetlerde karştı ve düşman Dumlupınar”a doğru çekilmeye mecbur kaldı.
Bu muharebedeki kayıplarımız arasında bulunan 13.Süvari Alayı Kumandanı Binbaşı Galip”in büyük hizmeti olmuştur. Savaştan sonra şehit olanların adına Egret köyü civarında, yol kenarında bir sütun dikerek isimlerini yazdırttım. Karayolları da sonradan bu isimleri mermer levhalar üzerine yeni harflerle yazdırmak kadirşinaslığını göstermiş. Gelen geçen yolcular bu isimleri selamlar ve her sene 28 Ağustos sabahı civar köy halkı oraya toplanarak dua eder.

Bundan sonra düşman Dumlupınar”da tutunmak istediyse de Sinanpaşa Ovası”nda ilerleyen 1.Kolordumuz buna fırsat vermemişve Trikopis”ten evvel Dumlupınar”a yetişmiştir.”

Muhiddin NALBANTOĞLU
 

wien06

V.I.P
V.I.P
Fahrettin Altay Paşa

Orgeneral Fahrettin Altay
(1880 – 26 Ekim 1974)

Kurtuluş Savaşı komutanlarından olan Fahrettin Altay, Başkomutanlık Meydan Savaşı'nda İzmir'e giren ilk Türk komutandır.

Fahrettin Altay, 1880 yılında Arnavutluk'un İşkodra kentinde doğdu. 1900 yılında Harp Okulu'nu, 1902 yılında da Harp Akademisi'ni bitirdikten sonra ilk görev yeri olan Dersim'e, VI. Ordu'da aşiret süvari alayının azaltılması için gönderildi ve burada 8 yıl görev yaptı. 1910 yılında Harbiye I. Şube müdürlüğüne atandı. Ardından Büyükçekmece'de Donanma Komutanlığı'nda bir süre görev yaptı.
Balkan Savaşı sırasında Bulgar ordusunun Edirne'ye kadar ilerlemesi üzerine 1913'de Çatalca Aşiret Süvari Tugayı'nın başına geçerek Bulgar saldırılarını önledi. 1914 yılında yarbaylığa yükseldi ve önce IV. Kolordu Kurmayı daha sonra da ikinci defa Erkan-ı Harbeye Şube müdürlüğü yaptı. 1915 yılında albaylığa terfi etti.

V.Ordu'nun emrinde çalışan Altay, 1917'de Vehip Paşa ile birlikte Almanya'ya giden heyette yer aldı. Aynı yıl 26. Tümen komutanlığı, 1918'de 15. Kolordu Komutan vekilliğine ve gene aynı yıl tekrar 12. Ordu komutanlığına atandı. I. Dünya Savaşı bittiğinde III. Kolordu Komutanı olan Fahrettin Altay, Kurtuluş Savaşı süresince 12. Kolordu Kumandanı olarak 1920'de Delibaş İsyanı'nın bastırılmasında, Sakarya Meydan Muharebesi'nde, I. ve II. İnönü Savaşları'nda görev aldı.

1921 yılında Kurtuluş Savaşı'nda gösterdiği başarı ile tümgeneralliğe yükseldikten sonra sorumluluğu genişletilerek Kolordu Komutanı yetkisiyle Süvari Grup Komutanğı'na getirildi.

1920 yılında açılan Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Mersin Milletvekili olarak adı geçse de çatışmaların içinde bulunduğundan görevini yerine getiremiyordu. Kurtuluş Savaşı'nın son yılındaki çarpışmalarda Afyon, Alaşehir, Uşak, Altıntaş çevresindeki çarpışmalarda Altay'ın süvarileri büyük hizmet gördü. Kaçış halinde yunan ordusunu kovalayarak İzmir'e giren ilk süvari birlikleri de Altay'ın komutasındaydı. Bu başarılarının sonucu olarak Altay o yıl korgeneralliğe yükseltildi. Süvari kolordu komutanlığının yanı sıra bir ara I. Ordu komutan vekilliği de yaptı.

1923 yılında yapılan seçimlerde tekrar milletvekili seçildi. Ancak askerlik ve milletvekilliğinin beraber yürümemesi üzerine Mustafa Kemal Atatürk'ün tavsiyesi üzerine meclisten ayrıldı.

1944 yılında I. Kolordu Komutanı olan Fahrettin Altay, aynı yıl İran ve afganistan arasındaki sınır anlaşmazlığı konusunda hazırladığı rapor ile hakemlik yaptı. Ertesi yıl Yüksek Askeri Şura üyeliği yaptığı sırada yaş haddinden dolayı emekli oldu.

İzmir'deki Altay Spor Kulübü'nü ziyareti sırasında Mustafa Kemal ATATÜRK ile birlikte İngiltere-Altay maçını izlemişlerdi. Soyadı kanunun çıktığı dönem İran'da olması sebebiyle Atatürk kendisine bu anıya istinaden "Altay" soyadını vermişti.

Askerlik yaşamı sona erdikten sonra tekrar siyasete giren Altay, 1946-1950 yılları arasında Burdur Milletvekilliği yaptı. Demokrat Parti'nin kuruluşunda önemli rol oynadı ve 1950li yıllardan sonra siyasetten çekilerek İstanbul'a yerleşti. 26 Ekim 1974'de İstanbul'da hayatını kaybetti. Ankara'daki Devlet Mezarlığı'na defnedildi.

Gazi Mustafa Kemal, İzmir Türkocağı’nda Çayda...
Sağında: Fahrettin Altay Paşa, Solunda: Kâzım Dirik
2 Şubat 1931
 
Top