"Ben fakir bir evin oğluyum. Babam yok, annem hasta. İki milyon ekmek paramız vardı. Bunun bir milyonunu size gönderiyorum. Çünkü ben bugün çöpten ekmek buldum. Akşam iftarı onunla yapacağız. Bu bir milyonla depremdeki çocuklara ekmek alın. Bu para helaldir. Pul parası da vereceğim için paranın hepsini gönderemedim. Özür dilerim..."Pakistan Devlet Başkanı Pervez Müşerref'i ağlatan mektup, hepimizin gözlerini doldurdu.İçimden asıl özür dilemesi gerekenin dünyanın büyük bir çoğunluğu olduğunu düşündüm.O minicik yürek, hepimize bir ders vermişti. Pervez Müşerref dahil, herkes bu çocuğu arıyor. Kim bilir nerelerdedir? Belki de kendine göre hangi büyük sorunla boğuşuyordur şimdi...ANAP Genel Başkanı Erkan Mumcu, grup toplantısında şunları söylemişti:"Bu çocuğa ulaşmaya çalışıyor insanlar... Belki de böyle birisi yok. Ama böyle birisinin olmaması, böyle birinin hayali bir çocuk bile olması, bu mektubun değerinden hiçbir şey eksiltmez. Belki daha iyi... Bu mektubun sahibi gerçek bir kişi olmaktan çıkar, topyekun milletimiz olur, biz oluruz. Bu mektubun gerçek sahibi biz olmalıyız..."* * Bu arada Kütahya'nın Tavşanlı İlçesi'nde bir söylenti yayılıyor.Pervez Müşerref'i ağlatan mektubu yazanın Mustafa adlı ilkokul öğrencisi olduğu iddia ediliyor.Mustafa'nın arkadaşları Moymul İlköğretim Okulu Müdürü İsmail Dereli'nin yanına giderek, "Biz o mektubu yazan çocuğu tanıyoruz. Adı Mustafa Yılmaz..." diyorlar.Müdür; araştırıyor, soruşturuyor. Mektubu yazanla Mustafa'nın hayat şartlarının birebir uyduğunu görüyor. Konuyu belediye başkanına iletiyor. Mustafa Yılmaz da, fakir bir ailenin çocuğu. Babası yok, annesiyle kalıyor.Anne, sipariş el örgüsü yaparak eve bakmaya çalışıyor. Çoğu akşam komşuların ve belediyenin erzak yardımıyla karınlarını doyurabiliyorlar.Belli, Mustafa da iyi kalpli ve yardımsever bir çocuk. Arkadaşları onu öyle tanıyor. Belde halkı kararını vermiş; "Mektubu yazan çocuk Mustafa..." diyorlar.Sonra da ilave ediyorlar:"Belki de Mustafa'nın mektubu yazdığını kabul etmemesinin altında bu neden yatıyor olabilir. Onurunun kırılacağını düşündüğü için çok istediği halde 'mektubu ben yazdım' diyemiyor..."Mustafa, ısrarlara rağmen mektubu kendisinin yazmadığını söylüyor."Mektubu benim yazdığımı söylesem, hayatım boyunca sahtekar olacaktım, yapmam gerekeni yaptım..." diyor.Sonunda herkes ikna oluyor. Ama Mustafa'nın da ödüllendirilmesi gerektiğine inanıyorlar.Moymul Beldesi İlköğretim Okulu altıncı sınıf öğrencisi Mustafa Yılmaz'a bu örnek davranışı karşılığı, Tavşanlı Belediyesi'nce kıyafet, ismini açıklamayan bazı işadamları tarafından bir miktar para, okul aile birliği tarafından çeyrek altın veriliyor.Mustafa, Pakistan kahramanı değildi, ama doğruluk abidesi olmuştu.Bu mektubu kim yazdı? Gerçek sahibini bulabilecek miyiz? Bilemiyorum..."Pul parası da vereceğim için paranın hepsini gönderemedim. Özür dilerim..." diye kısa mektubunu bitiriyor ya o minik yürek...Benim de içimden şunlar geçiyor: * *Asıl biz özür dileriz. İkinizden de...Giderek unuttuğumuz birçok değeri bizlere hatırlattığınız için... İnsanların güzel günlerdense asıl zor ve sıkıntılı günlerde bir araya gelmeleri gerektiğini gösterdiğiniz için... Dürüstlüğün yıkılmaz bir kale olduğunu bizlere anımsattığınız için... Aklın yaşta değil başta olduğunu kanıtladığınız için...Asıl güzelliğin kalp sevgisi olduğunu vurguladığınız için... Küçük şeylerden büyük dünyalar yaratılabileceğini, umudun karamsarlığı kovabildiğini, kendini bilmenin dünyanın en önemli erdemi olduğunu hatırlattığınız için...Sizlerden özür dileriz. Benim aklım hala o mektupta. 2 YTL'lik harçlığından 1 YTL'sini Pakistan'daki deprem mağdurlarına yollayan çocuğun yazdığı satırlarda...
Düzenleyen yönetici: